La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Çok Kültürlülük Konferansı: 27–28 Kasım 2005


Auteurs : | | | | | | | | | | | |
Éditeur : İnsan Hakları Derneği Date & Lieu : 2005, Diyarbakır
Préface : Pages : 171
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 210x297 mm
Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Çok Kültürlülük Konferansı: 27–28 Kasım 2005

ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK KONFERANSI

HD Diyarbakır Şubemizin “Farklılıklarımız ve Çok Kültürlülüğümüz Zenginliğimizdir; Zenginliğimizi Koruyalım” başlığıyla başlatmış olduğu proje kapsamında gerçekleştirilen Konferansta, bir yandan “öteki” nin durumunu tartışmaya açarak toplumun ezberini bozmaya çalışırken, bir yandan da “ötekileştirme” nin aslında egemen sistem tarafından zihinlere zorla empoze ettirilen, retçi ve inkarcı bir bakış açısı olduğunu bir kez daha fark ettik. Ve yine tekrar fark ettik ki, farklılıklarımız, korunması gereken, nazenin gibi kollanması gereken bir zenginlik kaynağıdır.

Tıpkı sular altına gömülerek unutturulmak ve yok edilmek istenen tarihi zenginliklerimiz Zeugma, Hasankeyf, Munzur Gözeleri gibi… Ülkemizde etnik köken, mezhep, din, cinsel eğilim, engellilik gibi birçok özellikten kaynaklı “azınlık” kavramıyla anılan farklılıklarımız, dünyanın birçok ülkesinde saygıyla korunan değerler ve zenginlik olarak görülürken, bizdeki karşılığı on yıllardır ya yok sayma ve inkar, ya imha, ya kültürel asimilasyon, ya haksız tutuklama ve işkence, ya da açılan sayısız dava ve adil olmayan yargılamalar şeklinde olmakta. Farklılıklarımızla ilgili yürütülen tartışmalar, farklı etnik kimlik ve kültürlerin tanınması ve yasal güvenceye kavuşturulması talepleri, anti-demokratik, militarist ve özgürlükler karşıtı egemen sistem tarafından görmezden gelinmekte ve çağcıl olmayan bir tutumla yargılama süreçlerine konu olmaya devam etmektedir. Yakın geçmişten bir örnek vermek gerekirse, azınlık raporunu hazırlayan Prof. Dr. Baskın ORAN ile Prof. Dr. İbrahim KABOĞLU hakkında, ”halkı bölücülüğe teşvik ettikleri ve yargı organlarını aşağıladıkları” gerekçesiyle açılan davanın kendisi bile, egemen sistem tarafından azınlık haklarına bakış açısını ortaya koyar niteliktedir. Biz insan hakları savunucularına göre, bölücülük yapmak, farklılıkların tanınması ve korunmasını talep etmek ve bununla ilgili bilimsel verileri kamuoyuyla paylaşmak değil; tam tersine halklarımızı var olan gerçekliğimizden bihaber kılmak ve ona tahammülsüzlük göstererek farklılıklarımızı reddetmektedir.

Şubemizin bir yıl süreyle başarıyla sürdürmüş olduğu farklı kültürlerin tanınması ve sorunlarımızın barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülerek aşılması olarak özetlenebilecek proje kapsamında gerçekleştirilen bir dizi çalışmadan biri olan elinizdeki kitap, her türlü ayrımcılıkla mücadele ve farklı kültürlerin tanınması için son derece anlamlı tartışmaların sürdürüldüğü bir konferans sonucunda hazırlanmıştır. Bir insan hakları savunucusu olarak, ülkemizde ve dünyada ayrımcılık sürdüğü sürece temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, onurlu bir yaşamın tesis edilemeyeceğine buradan bir kez daha vurgu yaparken, HERKESİN FARKLI HERKESİN EŞİT olduğu bir yakın geleceğe olan inancım ve umudumuzla…

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
DİYARBAKIR ŞUBESİ


Gerek İHD Genel Merkezi olarak 1986 yılından bu yana ve gerekse Diyarbakır Şube olarak 1988’den bu yana insan hak ve özgürlüklerinin her alanda, bu hakların geliştirilmesi, korunması ve bu alandaki ihlallerin önlenmesi konusunda büyük çabalar sarf etti. Bu alanda insan haklarının evrenselliği ve bütünselliği genel yaklaşımıyla kişisel ve siyasal haklar yanında, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında da özellikle de ayrımcılığın önlenmesi bakımından ciddi çalışmalar yürüttü, ciddi mücadeleler verdi.

İnsan Haklarının bütünselliği diyence aklıma çok komik bir kavram geliyor. Ama somut olarak kişisel ve siyasal haklarla ekonomik, sosyal ve kültürel hakları bir arada düşündüğünüzde birinin yokluğunun diğerini etkilediğini, diğerinin yokluğunun da ötekini etkilediği çok açık ve net bir şekilde görülmektedir. Eğer bir ülkede kişisel ve siyasal haklar tam anlamıyla güvence altına alınmamışsa bu kaçınılmaz olarak kültürel hakları da etkilemektedir. Bunun tersi de geçerlidir. Eğer kültürel haklar, ekonomik ve sosyal haklar tümüyle güvence altına alınmamış ve uygulamada da sorunlarla karşı karşıyaysa, ister istemez kişisel ve siyasal haklar alanında da tam anlamıyla haklara sahip özgür bir toplum değil demektir. Bu ülkemiz için özellikle geçerlidir. Çokkültürlülüğün zenginliğimiz, farklılığımız algılanması yerine handikap oluşturmuştur. Devletin kırmızı çizgiler dediğimiz, aşılması halinde ya da etrafında dolaşılması halinde yaptırımla, haksızlıkla ve baskıyla karşılaştığımız anlamlarla çok yakındır çokkültürlülük kavramı. Devletin tekçi yapısı, farklılıkların ne yazık ki reddedilmesinden kaynaklanan hakları, özgürlükleri güvence altına almayıp aksine baskıyla ve yok saymayla engellemeye çalışmaktadır...

Av. Yusuf ALATAŞ




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues