La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler


Auteurs : | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | |
Éditeur : Heinrich Böll Stiftung Date & Lieu : 2009-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 314
Traduction : ISBN : 978-975-00954-7-4
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler

TÜRKİYE’DE KÜRTLER: BARIŞ SÜRECİ İÇİN TEMEL GEREKSİNİMLER

BARIŞA BİR ŞANS VERELİM!

Silahlı çatışma ortamından barış ortamına geçmenin ne kadar zor olduğunu yakın tarihteki örneklerden kolaylıkla anlıyoruz.

Türkiye’de Kürt sorunu yüzünden 20 yıldan uzun bir süredir silahlı bir çatışma yaşanıyor. Bugün Türkiye’de, Kürtlerin var olduğunu kimse inkâr edemez. Bir Kürt sorununun var olduğunu da herkes bir şekilde kabul eder. Ama hangi adımların bu sorunun çözümüne katkı sağlayabileceği hâlâ çok tartışılan bir konudur.

İlk olarak, Kürt sorunu derken nelerden bahsettiğimizi açıklamak gerekir. Bazı kesimler için Kürt sorunu bir terör sorunudur. Bu sorun ancak ve ancak silahlı mücadele ile bitirilebilir. Kürt sorununu “bölücülük” sorunu olarak da sıfatlandıranlar var. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarının bölünmek istendiği vurgulanıyor; ve bu nedenle devletin bütünlüğünü savunmak gerekiyor. Bazı kesimler Kürtlerin varlığının vurgulanmasını ve bu kitlenin kültürel haklarının savunulmasını bile bölücülük olarak değerlendiriyorlar. Yani, Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarının değil onun halkının bölünmek istendiği söyleniyor. Popülist ideolojilere göre bir ülkenin halkı ancak bir bütün olarak kabul edilebilir. Aksi takdirde, yani bir halkın etnik, dinsel, sosyal, kültürel kesim ve kitlelerinin var olduğu savunulursa bölücülük yapılmaktadır. Siyasal bilimlerde böyle bir yaklaşım “totaliter” olarak nitelendiriliyor. Çünkü her toplumun çeşitli kesimlerinin var olduğu bilinmektedir. Bu çeşitli kesimlerin barışçıl bir şekilde birlikte yaşayabilmeleri için her kesimin hakları savunulmalı ve her kesim hukukun önünde aynı haklara sahip olmalıdır...

Ulrike DUFNER


Değerli Konuklar, Konferansımızın Değerli Katılımcıları,

Diyarbakır Barosu adına hepinizi saygıyla selamlıyor ve hoş geldiniz diyorum.

Çok önemli bir platformda olduğumuza olan inancımı belirterek konuşmama başlamak istiyorum.B enim için bu platformun öneminin kısa hikâyesi şöyle:

1980’li yılların sonundan itibaren yurtdışında katıldığım “Kürt sorunu”yla ilgili birçok seminer, toplantı, konferans vb. etkinlikte her zaman aklımdan çıkmayan şey, sorunun barışçı yollarla çözümüne ilişkin etkinliklerin, bizzat sorunun merkezi olan coğrafyada, dolayısıyla Diyarbakır’da yapılabilmesinin çözüm yolunda gerçek bir başlangıç olabileceği düşüncesiydi. Artık “Kürt sorunu”nu, sadece Almanya’da, İsveç’te, Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da ve daha sayamayacağım dünyanın dört bir köşesindeki ülkelerde, kendi ülkelerinden mahrum bırakılmış yüzbinlerce Kürdün de çabalarıyla düzenlenen toplantılarda değil, Diyarbakır’da, siz değerli uzmanların ve—kuşkusuz eksikler olmasına karşın—bu sorunda kendilerini taraf olarak görenlerin önemli bir kesiminin huzurunda konuşacağız. Ben ve benim gibi onlarca ülkeyi dolaşarak bu konuda bilgi ve deneyimlerini paylaşan birçok başka Kürt artık misafir değil ev sahibi olarak kendi sorunumuzu ve çözüm yollarını masaya yatırıyoruz. Sadece bu nedenle, sonuçları ne olursa olsun, böyle bir konferansın yapılıyor olmasını, meşakkatli, ama bir o kadar da verimli bir çözüm sürecinin başlangıcına dair önemli bir işaret olarak görüyorum...

Sezgin TANRIKULU




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues