La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

XIX. Yüzyıl Osmanlı imparatorluğu'nda Kürtler


Auteur :
Éditeur : Özge Date & Lieu : 1992-01-01, Ankara
Préface : Pages : 264
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tr. 2195Thème : Histoire

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
XIX. Yüzyıl Osmanlı imparatorluğu'nda Kürtler

XIX. Yüzyıl Osmanlı imparatorluğu'nda Kürtler

Celilê Celil

Özge Yayınları

SSCB Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü yayını olarak 1973 yılında Moskova'da yayımlanan eserin özgün adı "XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nda Kürtler" dir.

Kitapta Kürt halkının, Osmanlı devletine karşı mücadelesinin ilk kez başladığı, uzun yılların durgunluğundan sonraki tarihinin az bilinen bir dönemi incelenmektedir. Anlatılan olaylar, kapitalist devletlerin Yakındoğu'daki sömürgeci yayılma yıllarında geçmiştir. Bu olaylar, bütün Kürtler'in özgürlük hareketinin kaderine önemli bir etki yapmıştır.



ÖNSÖZ

Kürt sorunu yüzyıldan daha uzun bir süredir Yakın-doğu'nun politik yaşamının sahnesinden inmiyor. Güçlü Kürt isyanları, onların yaşadıkları ülkelerin toplumsal yaşamını sürekli olarak coşturuyor.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi tarihinde en önemli yeri XIX. yüzyıl almaktadır. Halkın özgürlük mücadelesinin gelenekleri bu yüzyılın ortalarında yer almakta, bu hareketin büyümesinin karakteristik çizgileri ve yönelimleri Kürt ulusal hareketini çizmektedir.

Elinizdeki çalışmanın üzerinde durduğu XIX . yüzyılın ilk yarısını kapsayan dönem, Kürtler'in politik yaşamındaki önemli gelişmelerle belirlenmektedir. Türk sultanlarının Kürdistan'daki iktidarlarının politik, askeri ve ekonomik yönlerden zayıflaması sonucunda, Kürt emirliklerinin (prensliklerinin) iktidar sınırları genişlemiş ve etkileri güçlenmiştir.

Elinizdeki çalışmanın temel görevi Kürt emirliklerinin merkezi hükümetle olan karşılıklı ilişkilerini, bu emirliklerin Türk ordularını tekviye etme tarihini ve bunun neden olduğu Soran, Hakkari, Botan ve diğer bölgelerdeki Kürtler'in özgürlük mücedelelerini incelemektir. Emirliklerin iç hukukuna, önemli Kürt yöneticilerinin -Cezira (Cizre) da Bedirhan Bey Ravanduz'da Mir Muhammed- toplumsal politik faaliyetlerine özel bir önem verilmiştir. Bu sorun, bize göre, Kırım savaşı döneminde (1853-1856 yılları) Yezdanşir'in isyanıyla sona eren Kürdistan'daki XIX. yüzyılın ilk yarısının politik olaylarını değerlendirmek için özel bir öneme sahiptir.

Olayların kronolojik kapsamı, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinin başlangıç dönemi çerçevesiyle temellenmektedir.(1) Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinde XIX. yüzyıl (20'li-80'li yıllar), farklı bir aşama gibi incelenerek bu yüzyıl üç döneme bölünmelidir. 20'li-40'lı yıllar: Türk orduları ve bazı emirlikler arasında şiddetli çatışmaların olduğu yıllar; 50'li yıllar: Bütün Türkiye Kürdıstanı'nı kaplayan Doğu Krizi dönemi; 80'li yıllar: Türkiye ve İran Kürdıstanı'ndaki Kürtler'in bağımsızlık hareketlerinin Kürtler'in genel halk hareketine dönüşmesi dönemi. Kürt isyanlarının ölçeğinin büyümesi, bu isyanlara Kürdistan'daki halkın daha geniş katmanlarının sürüklenmesiyle hareketin karakteri de değişmektedir. Böylelikle, 20'li-40'lı yıllardaki Türk iktidarlarıyla olan mücadeleyi kendi emirliklerinin bağımsızlığını korumak ve Kürt topraklarını bir feodal Kürt devletinin yapısı içinde birleştirmek isteyen feodal Kürt beyleri yürümüşse , 50'li yıllardaki Kürt isyanı genel bir halk hareketi karakteri (bölgesel olarak bu isyan bir tek Türkiye ile sınırlı olmasına rağmen) taşımış ve Türk boyunduruğunu devirmeye yönelmiştir. Bu isyan Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu ve kuzeydoğu bölgelerindeki Ermeni, Asur , Yunan ve Arap nüfustan biraz destek bulmuştur; 80'li yıllardaki bağımsızlık hareketi daha organize bir karakter kazanmış ve bütün Kürtlerin kurtuluşunu ve onları kendi devletlerinin sınırları içinde birleştirmeyi öngören pozitif programını oluşturmuştur.

Elinizdeki çalışma kendi yapısı içinde farklı kaynakların karşılaştırılması ve incelenmesi sonucunda yazılmıştır. Rusya Dış Politika Arşivi (RDPA, Moskova) , Merkezi Devlet Askeri Tarih Arşivi (MDATA , Moskova), Leningrad Merkezi Devlet Tarih Arşivi (LMDTA), Gürcistan SCB Merkezi Devlet Tarih Arşivi (GSCBMDTA, Tiflis) nin materyalleri bu konuda birinci derecede öneme sahiptir.

Rusya Dış Politika Arşivi dökümanları temel olarak Rusya'nın Yakındoğu politikası sorunlarına, Türkiye'nin iç durumunda olduğu gibi Yakındoğu'da Avrupa Devletlerinin etkisini genişletme rekabetine deginmektedir. Bu materyaller arasında Tebriz'de merkezi konsül görevini yerine getiren Titov'un ve Rusya Dışişleri Bakanı K.V.Nesselroda'ya saray danışmanlığı yapan N. Bezak’ın notları ve listeleri özel bir öneme sahiptir. Materyallerden bir kısmı Tebriz'deki merkezi konsül Kodinets'in Iran'daki Rusya imparatorluk yetkili bakanı General Kont I.O.Simoniç'e gönderdiği raporlardan alınmıştır.

Kullanılan materyaller arasında Kürtlerin ekonomisinin, etnografisinin ve coğrafyasının incelenmesi için Merkezi Devlet Askeri Tarih Arşivi dökümanları özel bir değer taşımaktadır. Bu arşivin depolarında Kürt tarihinin kısa bir yorumunu, onların kökenini, karakterini, yaşayışını, adetlerini (7) veren Fransızca yazılmış ilginç bir elyazması korunmuştur(18 Nisan 1830 tarihli). Elyazmasının temel bölümünü Kürt bölgelerinin ekonomik öneminin tasviri almaktadır. Materyal, Kafkasyadaki Rus askeri uzmanları için toplanan bilgiler temelinde Yakındoğudaki Kürtlerin politik ve ekonomik rolü hakkında bir rapor oluşturması için toparlanmıştır. Üstelik elyazmasında Kürdistan'daki ticari ilişkiler hakkında ilginç bilgiler verilmiştir.

Kullandığımız arşiv materyallerinden Gürcistan SCB Merkezi Devlet Tarih Arşivi dokümanları büyük ilgi uyandırmaktadır. Bu dokümanlar, dış işleri bölümüne Rus askeri ve diplomatik temsilcilerinin verdiği raporların kopyeleridir. Bu dokümanların Moskova arşivlerindeki orijinallerinin kaybolmuş olması, bu belgelerin önemini daha da artırmaktadır. Bu dokümanlardan bir bölümü yüzyılın başında Batı Kafkasya Askeri Bakanlığı'nın girişimi ve Berje'nin redaktörlüğünde Kafkasya Arkeografi Komisyonu tarafından toplanılan "Akt" adlı çok ciltli yıllıklarda yayınlanmıştır. Bu yıllıklar için Rusya'nın Kafkasya'ya nüfuzu, Batı Kafkasya halklarının Rusya'ya yaklaşımı sorunlarının incelenmesi, Rusya'nun Türkiye ve İran ile diplomatik ilişkilerinin tarihi kadar, ciddi bir ilgi uyandırmıştır. Bu bağlamda "Akt" larda Kürtler, onların Rus-Türk ve Rus-İran savaşlarına kısmi katılımı hakkında zengin bir materyal bulunmaktadır. Bu materyaller temelde Rusya sınırı yakınındaki Kürtler'in konumunu aydınlatmaktadır.

Bu çalışmanın yazarı kaynak olarak Kafkas Askeri Dairesi karargah arşivindeki "Akt"lardan (15) alınmış, P.İ.Avriyanov'un kitabına eklenmiş bazı dokümanları da kullanmıştır. Bu dokümanlar Kürtlerin politik konumunu, onların Rus -Türk ve Rus-İran savaşlarına katılımını, gerek Türkler ve İranlılarla , gerekse Ruslarla Kürtler'in ilişkisini göstermek amacıyla toplanmışsa da sorunlara geniş açıyla yaklaşmamaktadır.

Kaynaklar arasında XIX. yüzyılın Kürt tarihçisi Mirza Mahmud Ukay'ın Farsça şiirleri "Maliha" adlı elyazması zikredilmelidir. Bu eser, Mir Muhammed'in emriyle yazılmıştır ve onun faaliyetlerinin etraflı bir tasvirini içermektedir. "Maliha", henüz bütünüyle yayınlanmamış bir dökümandır, fakat onun özü hemen hemen bütünüyle Kürt tarihçi, aydın ve toplum adamı Hüseyin Hüzni Mukriani(2) nin "Soran Hükümdarlarının Tarihi" adlı kitabında (145) özetlenmiştir. Bu kitap, Mir Muhammed'in halkçı yönetimini; onun tarafından kalelerin, köprülerin ve diğer yapıların yapılması alanında alınmış önlemleri etraflıca tasvir eden tek önemli kaynaktır.

Kürdistan'daki olayları, Bedirhan Bey'in faaliyetini, 1825 yılından 1844 yılına dek (151) olan dönemi, XIX. yüzyılan Türk kronikçisi Ahmed Lütfi, sekiz ciltlik "Tarih"inde anlatır. Tarihçi, olayları anlatırken onların şahidi olmuş, kendi çevresindeki insanların görüşlerini ifade etmiştir?) Lütfi'nin sekiz ciltlik "Tarih"inin kroniği onun yaşadığı dönemde yayınlanmamıştır. Türk yazar ve tarihçi Abdurrahman Şeref'in (151) gayretleri sayesinde bu eser yayınlanmıştır. Bu eser iki bölümden oluşmuştur: Kronikler ve doküman ekleri. Bedirhan Bey hakkındaki bilgiler bizim için özel bir değer içermektedir, çünkü bu bilgilerde Bedirhan Bey'in tutuklanması ve sürgüne gönderilmesi sonrası yaşam döneminin tasviri yapılmaktadır. Bu bilgilerden, ulaşabildiğimiz diğer kaynaklar hemen hemen hiç bahsetmemektedirler. Ekte Bedirhan Bey'in faaliyeti ve onun tutuklanması hakkında Türkiye'deki Fransız ve İngiliz elçilerinin ve konsüllerinin bazı raporları yer almaktadır.

Bizim için anı literatüründen ilk sıradaki rolü yol-gezi notları, çoğrafya tasvirleri, askeri ve diplomatik misyon ve kurum temsilcilerinin ve coğrafyacıların bilimsel nitelikteki bilgileri almaktadır.

Rusya ve Avrupa devletlerinin Yakındoğu üzerindeki politik ilgisi, bu ülke halklarının kısmen de Kürtler'in yaşam özelliklerine bilim adamlarının canlı ilgisini uyandırmıştır. Bu bölge halklarının etnografisi, dili, tarihini incelemekle sadece bilim adamları değil , aynı zamanda elçilik ve diplomatik misyon çalışanları da ilgilenmiştir. Bunun sonucunda XIX. yüzyılın ortalarında Avrupa ülkelerinde Kürtler hakkında bazı düşünceler oluşmuştur. Rus şarkiyatçısı Plerh Kürtler hakkındaki çalışmasında haklı olarak şöyle yazmıştır: "Çağdaş literatürün Kürt kabileler hakkındaki haberlerle zenginleştiği söylenebilir. Avrupa devletlerinin Türkiye ve İran'daki diplomatik acentaları, eski Babil, Asur ve Pers (Persid) buluntuları ortaya çıkarmak için kendi hükümetleri tarafından gönderilen arkeologlar, doğabilimciler; Hıristiyanlığı yaymak için din duygusuyla hareket eden misyonerler, bütün bu kişiler karşılaştıkları bu halka dikkat etmişler, diğerlerinin de ilgisini çekmişlerdir "(47,sayı 4-5).

Kürtlerin dilini, geleneklerini ve yaşayışlarını incelemekte üstünlük Rusya'ya aittir. Daha XIX. yüzyılın ortalarında Kürtlere ayrılmış kitap ve makaleler geniş okuyucu çevrelerinin ilgisini çekmiştir. (bak. 24)

Doğu halklarının kültür tarihini incelemeye büyük önem veren Rusya Bilimler Akademisi, Türkiye, İran ve Afganistan'a bilim adamları göndermiş, bu bilim adamlarının incelemeleri ve gezi notları bölge halkının yaşamının pekçok yönünü gün ışığına çıkarmıştır. Fakat doğu halklarının-kültürünü ve tarihini kabaca inceleme girişimi olan bu bilgiler oldukça yüzeyseldir. Bu bilgilerin geniş okuyucu kitlesine sahip "Biblioteka Diya Çteniya" türündeki dergilerde yayınlanmış olması da rastlantı değildir.

1842 yılında Kazan Üniversitesi, İ.N.Berezin ve V.F.Dittel adlı şarkiyatçıları İran ve Türkiye'nin Asya bölümüne araştırma gezisine göndermiştir. Onlar büyük Doğu uzmanı Kazım Bey'in talimatlarına göre hareket etmişler, çok yönlü bir biçimde "Persiya'dan Mısır'a kadar ve dönüş yolunda Mısırdan Kırım'a kadar" bir bölgede yaşayan halkların abidelerini, dillerini, edebiyatlarını, geleneklerini, dinlerini incelemişlerdir. (18a, sayı. 53) Onların yolu Kürt bölgelerinden geçtiği için bilim adamları Kürtlere de dikkat etmişlerdir. Bu yüzden konumuz için materyal içeren ilginç makale ve raporlar yazmışlardır (bak .24).

Bu çalışmanın yazarı , Türk-Iran sınırında 1849 yılından 1852 yılına kadar görev yapmış dört ülkenin komisyon temsilcilerinin günlüklerini de incelemiştir. Bu yüzden Rus delegasyon temsilcisi E.İ.Çirikov'un, Türk delegasyon temsilcisi Hurşit Efendi'nin, İran delegasyon temsilcisi Mirza Cafer'in günlüklerini yayına hazırlayan Rus komisyonu sekreteri M.A.Gamazov'un yararlı çalışmasını belirtmek gerekir. Materyallerdeki bilimsel yaklaşım, yorumlar ve durum değerlendirmeleri yayınlara büyük değer vermektedir. Türkiye ve İran arasındaki sınır çizgisi Kürdistan üzerinden geçtiğinden adı geçen günlüklerde Kürdistan'ın coğrafya tasviri, Kürt kabilelerinin yerleşim biçiminin, geleneklerinin anlatılması önemli bir yer tutmaktadır.

Hurşit Efendi'nin genel günlük sınırları dışına çıkan sınıflandırmasına göre düzenlenen Türk komiser sekreterinin notları Kürt toplumlarının sosyo-ekonomik yapısını incelemek için büyük bir değer taşımaktadır. Burada vergi, toprak sistemi hakkında zengin bir materyal olduğu belirtilebilir. (82) Hurşit Efendi'nin materyalleri genelde Bağdat, Şehrizor, Musul, Van ve Beyazıt eyaletlerinde yaşayan Kürtlere aittir.Kitaba İran komiserinin Türk-İran sınırında yaptığı yolculuk hakkındaki raporundan özel bir bölüm ek olarak verilmiştir. Raporun bazı bilgileri İran'ın Kürt bölgelerine aittir.

Ermeni yazarlarından Barunak Bey Faruhhan'ın "1847 Yılında Ermenistan Üzerinden Babil'e Yolculuk" (141), Avetis Permeryan'ın "Ermenilerin Tarihi" (138), Serovbe Karnetsi'nin "Bağdat'tan Eçmiadzin'e Yolculuk" (139) adlı kitapları da ilginç veriler içermektedir.
XVIII. yüzyıl ve XIX. yüzyıl başı Ön Asya, Ermenistan ve Kürdistan tarihi üzerine olan Ermeni kaynakları arasında incelenen dönemdeki Kürt bölgelerinin politik konumu hakkında zengin bir materyal içeren tarihçi G. İnciciyan'ın "Genel Çoğrafya" adlı çalışmasını belirtmek gerekir. XIX. yüzyılın ilk yarısındaki kürt kabilelerinin yerleşimlerini yazarken bu çalışmayı temel kaynak olarak kullandık. (134)
Kürt emirliklerinin oluşma tarihi yorumlanırken XVI. yüzyıl Kürt tarihçisi Şeref Han Bidlisi'nin "Şerefname" adlı eserindeki veriler kullanılmıştır. (85)

Avrupalı diplomatik ve askeri misyon temsilcilerinin, ticaret acentalarının, misyonerlerin, arkeolog ve bilim adamlarının Kürdistan, Ermenistan ve Doğu Afganistan'a yaptıkları yolculukların çok sayıdaki yazımı XIX. yüzyılın ilk yarısına aittir. Bu dönem, Ortadoğu'yu daha pazarına, koloniye dönüştürmek isteyen Avrupa devletlerinin politikasının aktifleşme dönemidir. Bu amaçla XIX. yüzyılın başından itibaren Yakındoğu ülkelerine çeşitli meslek ve görevdeki Avrupalıların büyük akını başlamıştır. Onların temel görevi, yolları üzerindeki bölgelerin tasvirini vermek, ileride onlarla çatışacak halkları incelemek olmuştur. Bu zamanda Yakındoğu'da bulunmuş ve kendi anı ve gözlemlerini bırakmış olan bu kişiler arasında Ingilizler, Almanlar, Fransızlar v.b. vardır. Onlar arasında daha sonra evrensel bir ün kazanmış şarkiyatçılar vardır. Örneğin; G. Ravlinson (113), A. Layard (104), (105) , D. Frazer (97) v.b.

Yukarıda adı verilen yazarlardan başka K. Sanceski (119a) G.P.Becer (90), J.Brant(91), J. M. Kinier (103), K. Ritter'in (116) v.b. incelemeleri bizim için belirli bir ilgi taşımaktadır. Kişisel gözlemler sonucu olan bütün bu çalışmalar kabilelerin, prensliklerin, bölgelerin tasvirinde önemli materyaller içermekte, fakat politik yaşama daha az yer vermektedir.

Avrupalılar'ın Kürdıstan'ın ulaşılamayan dağlık bölgelerine aktif girişi (temelde XIX. yüzyılın 30'lu-40'lı yılları), Kürt emirliklerinin bağımsızlığını ve yönetimine tasfiye için Osmanlı İmparatorluğu sultan iktidarlarının tenkil müfrezelerinin faaliyet gösterdikleri dönemle aynıdır. Bu bağlamda bizim için Avrupalı yazarların gezi notları belirgin bir değere sahiptir, onların bu çalışmaları Kürdistan'daki Türk ordularının faaliyetlerini izlemeye yaramaktadırlar. Onlardan bazıları, örneğin; B. Pujula (112), V. F. Eynsvort (87), H. Moltke (108) gibi büyük değer veren olayların doğrudan katılımcıları olmuşlardır. Kürtler'e karşı hareket eden Hafız Paşa ordusunun müfettişi Helmut von Moltke, "Mektuplar"ında Türk ordularının Kürtler'e karşı barbarlığını haklı göstermeye çalışmakta, fakat Kürtlerin bağımsızlık isteğini, halkın kahramanca direnişini hayranlıkla anlatmaktadır. H. Moltke'nin "Mektuplar"ı insanlık dışı, acımasız, kitlesel bir terörün örneklerinin anlatımıyla doludur.

XIX. yüzyılın başında Bağdat'ta bulunan Ost-lnd Company'nin casusu K. J. Rich'in "Kürdistan'daki Bir Casusun Anıları" (115) kitabını, Avrupalı yazarların çalışmalarından ayrı tutmak gereklidir.

Bu kitap Kürdistan'ın güney bölgelerindeki Kürtler hakkında zengin bilgiler içeren önemli bir kaynaktır.

Genelde bütün Avrupa kaynakları bazı olayların değerlendirmesinde bir fikre bağlı olsalar da, ilginç birer materyaldirler.

Bazı bilgiler tarafımızdan Ermeni basınından alınmıştır. "Arşaluys Araratyan"(161), "Kafkaz" (162) gazeteleri ve diğerleri sultanlık boyunduruğuna karşı Kürtlerin isyanı hakkındaki bir dizi bilgiyi Türkiye'den çıkmış raporlarda yayınlanmışlardır. Bazı durumlarda bu bilgiler onların yayınlandıkları bölgelerdeki resmi çevrelerin görüşlerini ortaya koymak açısından önemlidir.

Rapor çalışmalarının yanısıra Kürtlerin tarihinin uzun dönemlerini içine alan kitaplar daha önemli bir yer tutmaktadır. Bu tür kitapların Rusya'da yayınlanması, herşeyden önce Kürtlere karşı politik bir ilgi uyandırmıştır. Bu alandaki boyutlu çalışmalar Kafkasya'daki askeri ve diplomatik kuruluşların ilgilendikleri soruları cevaplandırmalıdır.

Bu çalışmanın yazılması sırasında 1917 öncesi Rus yazarlarının çalışmaları da kullanılmıştır: Kartsov (39a) , V. F.Minorsky (54), P. İ. Avriyanov (15), A. Adamov (16) v.b.

P. İ. Avriyanov çalışması Rus diplomatik ve askeri arşivlerinden alınmış, gerçekçi bir materyal içermektedir. Yazar, gerçekten de karşısındaki sorunu yani Rus-Kürt ilişkileri sorununu açıklayacak materyali bir araya getirmiştir. Fakat bu materyalin eleştirel kullanımı Rus-Türk ve Rus-İran savaşlarına Kürtlerin katliamı, 1854-1855 yıllarında Yezdanşir'in başını çektiği Küt isyanı gibi bir dizi önemli sorunu ortaya koymaya yaramaktadır.

XX. yüzyılın başa, Osmanlı Imparatorluğu'nun hakimiyeti altındaki halkların devrimci hareketinin fırtınalı yükselişi ile belirlenmiştir. sultan II. Abdulhamid rejiminin alaşağı edilmesinden sonra ülkedeki politik gevşeklik Kürt ve Ermeniler arasında birliğin güçlenmesi için Kürt ve Ermeni faaliyetçileri tarafından kullanılmıştır. 1911 yılında İstanbul'da A. Şahbazyan "Kürt Ermeni Tarihi"(137) gibi ilgi çekici bir başlık altında kitabını yayınlamıştır. Aynı yıllarda Türkçe olarak "Bedirhanlı" (143) broşürleri yayınlanmıştır.

"Kürt-Ermeni Tarihi' adlı kitapta iki komşu halk arasındaki ilişkileri ortaya koyan gerçekçi materyaller verilmiştir. Bu bağlamda yazar, Bedirhan Bey'in isyanına, Ermeniler'in bu isyana yaklaşımına büyük yer ayırmıştır. Fakat kitapta probleme bilimsel bir yaklaşım yoktur, pekçok durumda materyal kesinlik gerektirmekte ve eleştirel bir yaklaşıma ihtiyaç duymaktadır.

Bizim için yurt dışındaki bilim adamı A. Alpayacyan'ın Kürt emirlikleri özel bir bölüm ayırdığı "Tarihi Ermenistan'ın Sınırları"(131) adlı çalışması belirgin bir ilgi uyandırmaktadır. Bu konu için Ermenice yazılmış literatür kaynak görevi görmüştür.

Bu çalışmanın yazarı doğu dillerinde yazılmış çalışmaları da kullanmıştır. Kürtler'in tarihi, onların politik konumu ve özgürlük mücadelesi hakkında Şakir Hasbak (146a), Bletcherko (144), Emin Zeki (152-154) Sadık Domlacı (148), Saleh Kaftan (147) v.b.eser vermişlerdir.

Kürt halkının erken ve yeni dönem tarihinin incelenmesinde özellikle Doğu ve Avrupa kaynakları ve literatürünün geniş çerçevesini temel alarak uzun yıllar süren incelemeler sonucunda Kürt bilimadamı Emin Zeki'nin yaptığı çalışmaların büyük önemi vardır. Bunlar "Kürdistan ve Kürt Sorunu Tarihi " (153), "Kürdistan ve Ünlü Kürtler" (154) vb. gibi eserlerdir.

Tarafımızdan temel kaynaklardan biri olarak kullanılan gerçekçi materyal içeren Anur Almai'nin "Bahdinan'daki Kürtler" (142) adlı çalışması da önemlidir.
Kürt yazarlarının kısa süre önce yayınlanmış çalışmaları arasında Saleh Kaftan'ın "Eski Çağlardan Günümüze Dek Kürt halkının tarihi" (147) sayılmalıdır. Bu çalışmanın bazı bölümleri bağımsız Kürt emirlikleri tarihine ayrılmıştır. Bu bölümlerin gerçekçi materyalleri temelde Arap ve Kürt dillerinde yazılmış literatürle temellenmektedir.

Avrupa devletlerinin Doğu'ya, kısmen de Yakındoğu'ya sızma tarihinin incelenmesinde batılı bilim adamlarının çalışmaları büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Kürdistan'daki misyonerlik tarihi ile ilgili bazı sorunların ortaya konulmasında R. Anderson'un kitabı (89) yardımcı olmuştur. Kürdistan'ın politik yaşamında misyonerliğin rolü ve yerinin belirlenmesinde bizim için Amerikalı bilim adamı J. Josef'in(101) geniş bir materyal temelinde oluşturduğu çalışması yararlı olmuştur. Kitapta Doğudaki misyonerlik faaliyetinin anlatımı günümüze dek Batı'daki burjuva yorumundan ayrılmamaktadır, fakat yazar, Ingiltere ve ABD'deki "Hıristiyanlık yayıcılarını" kınadığını, onların komşu halklar arasında kısmen de Kürtler ve Asurlular arasındaki entrika ve tahriklerdeki olumsuz rolünü gizlemiyor. Yurtdışındaki şarkiyat tarih yazımında Kürt halkının tarihinin bilimsel analizi, gerek doğu, gerekse batı açısından yeterli doygunlukla ayrılmamaktadır. Bu bağlamda Sovyet Kürdolojisinin başarıları özel bir yere sahiptir. Son on yılda Sovyetler Birliği'nin çeşitli şarkiyat merkezlerinde Kürdoloji grupları ve sektörleri oluşturulmuştur. Bilim toplumunun bu ilgisi sonucunda tarih, etnografi, folklor, dilbilim, monografiler ortaya çıkmıştır.

Ilk olarak Marksist öğretinin konusu XIX.-XX.yüzyıl Kürtlerinin tarihi olmuştur. Moskovalı şarkiyatçılar N. A. Halfin ve M.S.Lazarev (bak.80-46) önemli monografiler yayınlamışlardır. N. A. Halfin tarafından XIX. yüzyıl Kürtleri'nin tarihi, uluslararası açıdan incelenmiştir. Burada XIX. yüzyıl olayları Kürt halkının ayrı önemdeki bir dönemi niteliğinde incelenmiş ve yeni, geniş bir materyal temelinde aydınlatılmıştır. Çalışmada ilk sıraya, Kürt kabilelerinin özgürlük mücadelesinin dış politika yönü, yani "XIX. yüzyılın büyük bölümlerindeki Kürt probleminin uluslararası önemi ("serbest" sanayi kapitalizminden geçen yüzyılın 90'lı yıllarındaki emperyalizme geçişi)" (80, say.7) gösterme görevi konulmuştur. N. A. Halfin'in kitabı, XIX. yüzyılın ilk yarısında Ingiltere, Rusya ve diğer Batılı devletlerin Kürdistan'a sızma sorununu incelemek ve onların Yakındoğu'daki politikasını ve karakterini değerlendirmek için ilginç bir materyal görevi görmektedir.

N. A. Halfin'in çalışmasının devamı, birinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru ortaya çıkan problemin incelenmesi üzerinde yoğunlaşan M. S. Lazarev'in monografisidir (46). Önsözde, inceleyeceğimiz dönem Kürt tarihinin bazı görüşlerine değinilmiştir.

1) Tarih biliminde XIX. yüzyıl Kürt tarihinin dönemleştirilmesi üzerinde yeterince çalışılmamıştır. Son yüzyılda yayınlarının literatürde (Sovyet bilim adamlarından N. A. Halfin (80) ve M. S. Lazarev'in (46) çalışmaları hariç olmak üzere) XIX. yüzyıl Kürt tarihi, genelde devletler arasındaki bazı çatışmaların ışığında, sosyo-ekonomik ve toplumsal-politik oluşumların iç bağlamında bölük pörçük işlenmiştir. (Bak. örneğin; V. F. Minorsky (54), P. I. Avriyanov (15), Kartsov (39a), Aziz Yamulka (149a), S.Gavan (98a) vb. çalışmaları.)

2) Hüseyin Hüzni Mukriani (1893-1947), toplumsal yaşam alanında ciddi değişikliklerin gerekliliğinin ve eğitim alanında halkının gerikalmışlığının bilincine varmış Kürt aydınlarından biridir. O, Asya ve Avrupa'nın farklı ülkelerinde bulunmuş, pekçok dil bilen, çok bilinçli bir adamdır. O, olanaklarıyla küçük bir basımevini 1915'de kurmuştur. Bu Halep'teki ilk Kürt basımevidir:" Zare Kurmanci".

3) Ahmet Lütfi, 1815 yılında Istanbul'da doğmuş ve iyi bir eğitim almıştır. 1864 yılından itibaren "Takvim-i Vekayi"nin redaktörlüğü görevini yaptı. Devlet Kurulu üyeliği ve başkaca yüksek görevler üstlenmiştir". Tarih'i, yaşamının sonunda , İstanbul'daki evinde yazdı. Bir dizi bilimsel çalışmanın, sanatsal yapıtın yazarıdır; çevirilerle de uğraşmıştır. Ahmed Lütfi, 1907 yılında öldü.

Türk kronisti Ahmed Lütfi'nin yaşamı hakkındaki verileri, onun kitaplarında Kürtler hakkındaki bölümler, biz Şarkiyat Bölümünün çalışanı (günümüzde Şarkiyat Enstitüsü) A. Safrastiyan'ın çevirisinden aldık. A. Safrastiyan'ın ölümünden sonra bize bu bilgileri G. Santurcyan vermiştir.



Bölüm 1
XIX. yüzyılın ilk yarısında Kürt kabilelerinin yerleşimi

Kürtler, Yakındoğu'nun en eski halklarından biridir. Uzun çağlar boyunca bağımsızlığını yitirmiş, doğulu ve batılı fatihlerin periyodik köleleştirmesine uğramış olan bu halk, özgürlüğe olan sarsılmaz inancını yitirmemiş, kendi öz kültürünü koruyabilmiş ve Yakındoğu'nun politik yaşamında son rolünü oynamamıştır.
Kürtlerin eski vatanı olan Kürdistan, Ermenistan ve İran dağları kavşağında yer alan dağlık bir bölgedir. Bu büyük alan coğrafi konumu sayesinde Batı ve Doğu'nun ekonomik ve politik bağlantılarının köprüsü olduğu kadar, Yakındoğu ülkeleri arasında önemli stratejik bir merkez olmuştur.
Bütün bunlar, halkın ekonomik yaşamı için de söylenebilir. Kürtler bereketli Alp çayırları olan dağlarda sürülerini otlatmış, verimli ovalarda ise buğday ekimi ve bağcılıkla uğraşmışlardır. Hayvancılığın veya tarımın egemen olduğu belirgin bölgeleri ayırmak oldukça zordur: Her iki dağlık bölge sonucu Kürtlerin ekonomisinin üstün dalı hep hayvancılak olmuştur. Kürtlerin temel kitlesi sürü-otlatma işiyle uğraşarak yerleşik yaşam biçimini sürmüştür. Kürtlerin arasında ataerkil göçebe kabileler de bulunmaktadır.
XVI. yüzyılın başında Kürdistan, dönemin iki güçlü devleti arasında bölünmüştür: Osmanlı Imparatorluğu ve İran. 1914 yılındaki Çaldıran savaşından sonra Kürtlerin büyük bir bölümü Osmanlı İmparatorluğu, küçük bir bölümü ise Safevi İran'ın yapısına katılmıştır. Osmanlı Padişahı ve İran Şahı I. İsmail döneminde başlayan bu bölgelerdeki egemenlik mücadelesi XIX. yüzyıla dek sürmüştür.
XIX. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için son çöküş zamandır. Tarihsel açıdan uzun yüzyıllar boyunca yaşamış askeri feodal devletin iflas süreci, Osmanlı İmparatorluğu'nun bütünüyle çöküşüne, daha ...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues