AÇ KURTLAR
Kış bastı mı bir kurtlar bir de eşkiyalar iner köylere. Kurtlar acımasızdır. Her canlıya karşı. Açtır. Karnını doyuracaktır. Lakin kurtlar kendi cinsine karşı da acımasızdır. Yaralanan kurdu arkadaşları yer. Yaralanan eşkiyayı...
Karlar üstünde yürüyen üç kişi. Biri sırtında yaralı bir adam taşıyor. Diğerleri şemsiyeli, kargözlüklü, elinde silahı var. Uzaktan bu üç kişinin arkadaşları grup şeklinde geliyorlar. Hava puslu, kapalı, yeni olaylara gebe. Tabiat yeni bir fırtınanın, yeni bir başlangıcın eşiğinde sanki.
Sırtında yaralıyı taşıyana şemsiyeli silahlı kişi emrediyor: Bırak. Yaralı, karlar üstüne bırakılır. Yaralı çaresizdir. Güçlükle kaldırıp başını, kar üstünde şemsiyeyle yürüyene yalvarır: «-Mustafa sen benim gözümsün. Ben senin silah arkadaşınım. İki çocuğum var Mustafa, senin yeğenlerin. Elini öptüler geçen bayramda. Benim kanadım kırıktır. Beni kurda kuşa bırakıp gitme! Bir ekmeği beş kişi paylaştık Mustafa. Jandarma kurşunu yağmur gibi yağarken, biz omuz omuza döğuştük. Benim sende çok hakkım vardır.» Mustafa, kar gözlüklerinin sakladığı gözlerle bakar yaralıya.' İki kara namlu gibidir bu gözlükler insani şeyler yansıtmaz. Yaralı birlikte geçen zor günleri, bir ekmeği paylaşan beş kişiyi sayar döker. Kaç kişi birlikte yatmıştır. Hakkı vardır arkadaşlığın. Yalvarır bırakılıp gidilmemesi için. « Onlarla aynı kaput altmda yattık yıllarca Mustafa! Mustafa beni bırakıp gitme! Elini ayağını öpeyim Mustafa. Mustafa!» Şemsiyeli adamın alnında düşünce çizgileri oluşur. Dayanamaz yalvarmalara sanki. Tüfeğini doğrultur öldürür omuz omuza döğüştüğü arkadaşını. Yaralı hemen can verir. Karlar, tabiat eski sessizliğine kavuşur. Eşkiya Mustafa ve arkadaşları tek bir sıra halinde, zorlukla karlar içinde ilerlemektedirler.
Eşkiya yuvasız kurt gibidir. Dostu yoktur. Ama düşmanı sonsuzdur. İhbarcısıyla... Karşı çetesiyle... Karşı çeteyle karşı karşıya ... |