La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Hêviya gel, hejmar 19


Auteur :
Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 1988, Stockholm
Préface : Pages : 16
Traduction : ISBN :
Langue : Kurde, TurcFormat : 210x295 mm
Code FIKP : Liv. Ku. Tr.Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Hêviya gel, hejmar 19

Versions

Hêviya gel, hejmar 19

TSK

Compt d'auteur


Kimyasal silahlarla yaralananlar nerde? Bilindiği gibi, Temmuz ayı ortalarında İran-Irak savaşında ateşkes sağlandı. Ve hemen ardından Irak 30 bin kişilik askeri gücüyle Güney Kürdistan'in kurtarılmış bölgelerine saldırdı. Klasik silahlarla karadan yapılan saldırılar, kahraman peşmerge güçleri tarafından püskürtüldü. Ve Irak güçlerinin ağır yenilgi almasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine Havadan bombardımanlar başladı. Kimyasal zehirli gaz bombalan toplu yerleşim alanlarına karşı kullanıldı. Sivil savunmasız halkımıza karşı soykırım uygulandı, bu saldırılarda çoğu çocuk kadın ve yaşlı olan 1900 kişi Ağustos sonuna kadar hayatını yitirdi.

Bu yoğun saldırılar karşısında, G. Kürdistanda savaşı yürüten Kürdistanlı güçler cephe savaşından gerilla savaşına geçerek savaş alanını genişlettiler. Kurtarılmış bölgelerdeki sivil halk ise eşit koşullarda gelişmeyen bu savaş karşısında özellikle kimyasal silahlardan korunmak için, Kuzey ve Doğu Kürdistana ...



TC FAŞİST SADDAM'IN SUÇ ORTAĞIDIR!..


Kimyasal silahlarla yaralananlar nerde? Bilindiği gibi, Temmuz ayı ortalarında İran-Irak savaşında ateşkes sağlandı. Ve hemen ardından Irak 30 bin kişilik askeri gücüyle Güney Kürdistan'in kurtarılmış bölgelerine saldırdı. Klasik silahlarla karadan yapılan saldırılar, kahraman peşmerge güçleri tarafından püskürtüldü. Ve İrak güçlerinin ağır yenilgi almasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine Havadan bombardımanlar başladı. Kimyasal zehirli gaz bombalan toplu yerleşim alanlarına karşı kullanıldı. Sivil savunmasız halkımıza karşı soykırım uygulandı, bu saldırılarda çoğu çocuk kadın ve yaşlı olan 1900 kişi Ağustos sonuna kadar hayatını yitirdi.

Bu yoğun saldırılar karşısında, G.Kürdistanda savaşı yürüten Kürdistanlı güçler cephe savaşından gerilla savaşına geçerek savaş alanını genişlettiler. Kurtarılmış bölgelerdeki sivil halk ise eşit koşullarda gelişmeyen bu savaş karşısında özellikle kimyasal silahlardan korunmak için, Kuzey ve Doğu Kürdistana yöneldi ve Kürdistanı bölen sınırları aşarak kitleler halinde Türkiye'ye geçtiler. Bu gün sayıları 100 binle anılan ve çoğu çocok, kadın, yaşlı ve yaralılardan oluşan bu insanlarımız tel örgüler arasına hapsedilerek yaşamaya mecbur bırakılmış durumdadır. Türk burjuva basını bunların Türkiyede bulunmalarından rahatsız olduklarını açıkça yazmakta ve bu insanlarımızı horlamaktadır.

Faşist TC yönetimi "mülteçiler" konusunda samimi değildir. Olamaz da. Koçgiri'de, Şeyh Sait isyanında, Ağrı'da Dersim'de ve şimdi tüm Kürdistan'da halkımızı kitlesel kırımdan geçiren TC'nin düşüncesi değişmemiştir. Daha düne kadar Saddam yönetimi ile ikili anlaşmalar yaparak, Güney Kürdistan 'daki mücadeleyi boğmak isteyen ve buna bağlı olarak defalarca savaş uçaklarıyla Güney Kürdistanı bombalayarak bu insanlarımızı katletmeye çalı şan TC, bu konuda samimi olamaz.

TC bu göç akını karşısında bir emr-i vaki ile karşı karşıya kaldı. İlk gelen kafileyi Irak'a iade etti ve bunlar Irak tarafından katledildiler. Çukurca'da bir esnaf Milliyet muhabirine bu olayı şöyle anlatıyor: ilk gelenleri, 28 Agustos'ta evlerimize götürdük. Ertesi gün polis hepsini tek tek evlerden toparladı. Biz kaçırdık, onlar yakaladı, geri yolladılar. Çocuk, kadındılar. . .Kucak açtık bırakmadılar. Ama sonra önleyemediler." (Milliyet-22 Eylül)

Evet sonradan önleyemediler. Çünkü dünya kamu oyuolayı erken duydu. Ve batılıaşmak isteyen Türkiye batının baskısına dayanamadı. Ayrıce aynı ulustan olan yöre halkının tepkisi, seçim atfosferi ve gelenlerin 100 bini bulması Faşist TC'ye geri adım attırdı.

Bu olay, Türkiye ile Saddam yönetimi arasında soğukluğa neden olduysa da, TC bu soğukluğu giderebilmek için Saddam'ın yardımına koştu. Kimyasal silahlarla yaralananları hastahaneye götürmek bahanesiyle kamplardan çıkardı ve bilinmeyen yerlere nakletti. Daha sonra olayları izlemek üzere bölgeye giden heyetler ve yabancı gazeteciler bu yaralılarla görüştürülmedi. Irak'ın canilikleri dünya kamu oyundan gizlendi; gizleniyor. Bu yaralılar ilk kafileler geldiği günlerde Türk boyalı basınında resimleriyle birlikte yer aldılar. Kimyasal silahlarla yaralandıkları söylenen bu insanlarımız şimdi nerede? Ve bu vahşet neden gizleniyor?

Gazetemiz yayına girdiği ana kadar da, ülkedeki arkadaşlarımızın tüm uğraşlarına rağmen bu yaralılara ulaşamadık. Ancak bu konu kapanmış değil. Tüm diğer ilerici basın ve insani kuruluşların görevi bu olayı irdelemek; bizlerce malum olan Saddam canisinin yüzünü birkez daha teşhir etmek ve TC'nin suç ortaklığını da kanıtlamaktır.




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues