La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Yekîtiya Sosyalîst, n°14


Auteur :
Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 1988, Uppsala
Préface : Pages : 24
Traduction : ISBN :
Langue : Kurde, TurcFormat : 205x295 mm
Code FIKP : Liv. Ku. Tr.Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Yekîtiya Sosyalîst, n°14


Yekîtiya Sosyalîst, n°14

Ala Rizgarî

Compt d'auteur


2. emperyalist paylaşım savaşından sonra ki ve 1980 Eylül'ünde, İran ve Irak sömürgeci devletleri arasında başlayan en uzun savaş; başladığı günden itibaren, bölgemizdeki ve ülkemizdeki devrimci hareketin saflarında önemli yankılara yol açtı, kendisiyle birlikte ciddi tartışmalar getirdi. Devrimci Demokrat ve Yurtsever saflardaki tartışmalar, bir dönem sonra karar niteliğindeki eğilimlere ve pratiklere dönüştü: Bu savaşı haklı savaş görmedikleri halde, haklı savaş muamelesini pratikte yapanlar da ister istemez, bu iki sömürgeci devletten birinin yanında saf tuttular.

Bu savaştan önce de ülkemizde ulusal ...


GÜNEY KÜRDİSTAN'DA SOYKIRIM!

2. emperyalist paylaşım savaşından sonra ki ve 1980 Eylül'ünde, İran ve Irak sömürgeci devletleri arasında başlayan en uzun savaş; başladığı günden itibaren, bölgemizdeki ve ülkemizdeki devrimci hareketin saflarında önemli yankılara yol açtı, kendisiyle birlikte ciddi tartışmalar getirdi. Devrimci Demokrat ve Yurtsever saflardaki tartışmalar, bir dönem sonra karar niteliğindeki eğilimlere ve pratiklere dönüştü: Bu savaşı haklı savaş görmedikleri halde, haklı savaş muamelesini pratikte yapanlar da ister istemez, bu iki sömürgeci devletten birinin yanında saf tuttular.

Bu savaştan önce de ülkemizde ulusal silahlı mücadelenin olmasından dolayı, iki ülke arasındaki çelişki çok şiddetli bir biçimde, yüksek dozuyla ülkemiz de kendisini hissettirdi. Giderek, akıl almaz teoriler ve bu teorilere uygun çılgınca davranışlar/pratikler yaratıldı. Bu durum, özellikle bir dönem de sonra, duyarlı kesimler de, Kürt hareketiyle ilgili varolan sorulan daha da çoğalttı. Bu soruların çoğalması endişeye dönüşmeye başladı. Sorulu ve endişeli durum, halkın mücadelesinde önde olanlan, yurtsever aydınlan aşarak; kitleye mal oldu, genelleşti. Doğu ve Güney Kürdistan parçasındaki önderliği de düşündürmeye başladı. Ne yazık ki, önderlik, bu tehlikeyi yüksek sesle yığınlara aktarma duyarlılığını göstermedi.

Akabinde Irak sömürgecilerinin, Iran karşısında belirli üstünlükler sağlaması; İran'ın, içerdeki muhalefetin durumu, dışarda silah yardımından mahrum kalması; hükümet içinde bazı kesimlerin ABD'nin ve bazı Batılı güçlerin doğrultusunda hareket etmeyi benimsemiş olması v.b. nedenlerden dolayı, İran çok kısa bir süre de elinde tuttuğu Irak topraklannda (Kürdistan da dahil) geri çekildi. Çok bir zaman geçmeden, Birleşmiş Milletlerin 1 yıl önce, ateşkesin sağlanması için almış olduğu 598 Sayılı kararım kabul ettiğini ilan etti. Bu noktadan sonra, Kürdistan halkı ve yurtsever güçleri için beklenmekte olan tehlike kapıya yakınlaştı. Ateşkesin kabul edilmesi; ateşkesin 20 Ağustos'ta uygulamaya konulmasının kesin tarih olarak benimsenmesi ve ardından 25
Ağustos'da her iki sömürgeci devletin barış görüşmelerine başlayacaklannı ilan etmesiyle birlikte; fırtına esmeye başladı.

Ateşkesin kabul edilmesinden sonra, Kürdistan'da ne olacak? sorusuna Irak sömürgecileri, 160 bin kişilik ordusuyla, kimyasal silahları pervasızca kullanmasıyla, «Kürtlerin olmadığı bir Irak'ı yaratmak için» soy lorun eylemini başlatmasıyla yanıtı vermiş oldular.

Ateşkesin uygulamaya girmesine, iki devlet barış görüşmelerine başlamış olmasına rağmen, Kürt sorununun hal edilmesi ve görüşmeler de Kürtlerin bir taraf kabul edilmesi benimsenmediği gibi; Kürt ulusal siyasal güçlerinin bu doğrultudaki taleplerine kulak bile verilmedi.

İran Irak savaşının durdurulmasının genel bir sorun olması; dünyanın her iki kesiminin de (Devrimci— Demokrat ülkeler, güçler; emperyalist kesim), bu savaşın geldiği aşama itibariyle durmasını istediğinden dolayı; Kürdistan sorununu genele feda etme «günahım» işlemekteler.Uluslararası planda, Libya dışında hiçbir ülke, barış görüşmelerinde Kürdistan sorununun ele alınmasını istemedi, dile getirmedi. Geçmişteki tarihsel dönemlerdeki suskunluğu yeğlediler. Bu suskunlukta, ülkemizi bölüp parçalayan ve hükmeden; mevcut statükonun devamım sağlayan emperyalist, gerici güçlerin tavıma anlam veriyoruz. Ama, bu konuda, sosyalist ve «bağımsız bağlantısız ülkelere» bir anlam vermek mümkün değildir. Büyük bir yanlış yaptıklan ve farkına varmadan, bölgemizde emperyalizmin ve onlann işbirlikçisi güçlerin daha da kökleşmesine hizmet ettiklerini bilmelidirler.

Barış görüşmelerinin başlamasından önce, Irak ülkemizde büyük bir soykırımı başlattı. Bu soykırım eylemi devam ediyor. Bu soykınm eyleminde katledilenlerin sayısı onbinleri buluyor. Irak sömürgecileri kimyasal silahlan sürekli kullanma vahşetini gösteriyor. Bu vahşet karşısında, silahsızlanmayı ve barışı dünyada sağlamak isteyen güçler ve ülkeler ses çıkarmıyor! En başta da ve her güçten önce de sosyalist ülkelerin buna tepki göstermeleri gerekirken, ses yok. Bu sesizlik, sadece S.Birliğine ait bir sesizlik değildir. Tüm sosyalist ülkelere şamildir. Bu sesizlik, Kürtlerin soykırımının derinleşip genişlemesini getirirken; bilinmelidir ki, sosyalizmin de içini boşaltıp götürmektedir.. Bundan dolayı, Kürt halkının ve onun devrimci, yurtsever ve sol güçlerinin, unsurlarının tepkisine anlam verilmelidir. Kırgınlıklarının ortadan kaldırdmasının da zor olduğu bilinmelidir. En tehlikelisi, sosyalist ülkelerin ve devrimci dünya cephesinin bu kayıtsızlığı, halkımızın saflarında, eskiden var olan, fakat devrimci güçler tarafından ortadan kaldınlmaya çalışılan güvensizliği derinleştirmekte; bu tutum bölge ve yerel gericilikle rezoransa gelerek, geleneksel ve gerici yapının değişim ve dönüşümünü engellemektedir. Ayrıca, S.Birliği'nin Irak'la ilişkileri ve Irak'a yoğun silah vermesi, sorunu daha da karmaşıklaştınp, içinden çıkılmaz hale getiriyor. Gelinen noktada, S.Birliği'nin, durumu gözden geçirmesi kaçınılmazdır.

Bu soy kırım eylemi sonucu, G.Kürdistan'ın birçok kent ve kırsal kesimin de çok yönlü bir tasfiye olmuştur. Resmi rakamlara göre 150 bin insanımız, T.C diktatörlüğünün kol— kanatlarına sığınmak zorunda kalmıştır. Bu insanlarımız, bugünden yığınla problemlerle karşı karşryadırlar. Bugünden, ailelerin parçalanması planlanmaktadır.

G. Kürdistan'da nazi tipi kamplar oluşmuştur. Kamplara etrafı elektirikli teller ve mayınlarla çevrilmiştir. Bu soykırımın durdurulması için çalışmak, her insanım diyenin görevidir. Kürdistan halkının sürülmesi ve topraklarından koparılmasına karşı da durmak gerekir.

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues