La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Yekîtiya Sosyalîst, n°26


Auteur :
Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 1990, Uppsala
Préface : Pages : 52
Traduction : ISBN :
Langue : Kurde, TurcFormat : 205x295 mm
Code FIKP : Liv. Ku. Tr.Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Yekîtiya Sosyalîst, n°26


Yekîtiya Sosyalîst, n°26

Ala Rizgarî

Compt d'auteur


Kürdistan yurtsever ve sosyalistleri için birlik kavramı, en eski ve yabancısı olmadığı kavramlardan biridir. Ama bu kavramın kullanılması, hem biçim ve hem de içerik olarak, dönemlere göre farklılıklar taşımıştır. 12 Eylül öncesinden önce bu kavramın kullanılmasına rastlanılmasına rağmen, temel ve sorunların çözümünde anahtar bir kavram niteliğinde olmadığını tespit edebilmek oldukça kolaydır. 12 Eylül sonrasında ise, sorunların çözümünde temel bir kavram olmaya başladığı gibi, pratikçe ve muhtevaca daha farklı bir düzeyde ve sık sık da kullanıldığı da hemen göze çarpmaktadır. Bunun da sebepsiz olmadığı, dönemin sübjektif ve objektif koşularının somutladığı bir durum olduğu açık.

Ülkemizin yurtseverleri ve sosyalistleri için halkımızın, ulusumuzun ...



BİRLİĞE DOĞRU BİR ADIM: PLATFORMA YEKİTÎYA ALA RIZGARİ OLUŞTU


Kürdistan yurtsever ve sosyalistleri için birlik kavramı, en eski ve yabancısı olmadığı kavramlardan biridir. Ama bu kavramın kullanılması, hem biçim ve hem de içerik olarak, dönemlere göre farklılıklar taşımıştır. 12 Eylül öncesinden önce bu kavramın kullanılmasına rastlanılmasına rağmen, temel ve sorunların çözümünde anahtar bir kavram niteliğinde olmadığını tespit edebilmek oldukça kolaydır. 12 Eylül sonrasında ise, sorunların çözümünde temel bir kavram olmaya başladığı gibi, pratikçe ve muhtevaca daha farklı bir düzeyde ve sık sık da kullanıldığı da hemen göze çarpmaktadır. Bunun da sebepsiz olmadığı, dönemin sübjektif ve objektif koşularının somutladığı bir durum olduğu açık.

Ülkemizin yurtseverleri ve sosyalistleri için halkımızın, ulusumuzun ve ulusal demokratik güçlerinin birliği mücadele süreci boyunca hep önemli bir meseledir, bağımsız demokratik ve sosyalist bir toplum oluşmasından sonrada temel bir sorun olmaya devam edecektir. Aynca bu sorunun çözümlenmesi için uyanıklık, sorumluluk ve titizlik, her zaman yüklü bir içerikle yaratılması gereken kavramlar olması gerektiği bilinmek zorundadır. Ama dönemlere göre orlaya çıkan objektif ve sübjektif şartların da, bu konudaki davranışların farklılıklarını belirleyeceği de ayrı bir gerçek olarak orta yerdedir. Bundan dolayıdır ki, 12 Eylül öncesinde de birlik sorunu çok hayati bir sorun, üzerinden atlanılmaz, mücadelenin kazanılmasında "olmazsa olmaz" şartlardan biri olmasına rağmen, sahip olunan sübjektif koşullar, teorik, ilkesel ve siyasal olgunluk düzeyi, bu konuda gerekli titizliğin gösterilmesini, sorumlu davranılmasını engelliyordu. Yine 12 Eylül öncesinde, varolan siyasal örgütlerimiz belirli aşamalarda belirli bölünmelere uğramasına rağmen, yine de o bu koşullarda da belli bir kitle gücüne sahip olmaları, birlik meselesini yeterli derecede vakıa bir sorun olarak ortaya çıkarmıyordu. Her siyasal örgüt ve çevre, "benim ki bana yeter", "az olsun benim olsun" anlayışını anlamsız bir biçimde devam ettiriyordu. Bu da, 1970'lerin başından itibaren, anlamsız bir çok nedene dayanan, yurtsever ve sosyalist hareketimizin bölünmüşlüğünün devam etmesine hizmet ediyor. Süreç içinde derinleşmesinin de günah unsurları olarak somutlanıyordu.

12 Eylül Sonrası Durum Nedir?

12 Eylül sonrasında, hem her Kürt ve Türk insanı, toplumları için ve hem de o toplumların devrimcileri için daha çarpıcı gerçekler ortaya çıktı. Yeni bir rejim, sömürgeci faşist bir rejim kabus gibi, gelip, idareye oturdu. Bu rejim, bütün düzeylerde yeni bir toplumsal, siyasal, ekonomik, ideolojik ve kültürel bir yapılanmayı yaratmak, toplumlarımıza deli gömleğini giydirmek için çaba gösterdi.

Bu yeni yapılanmanın en önemli unsurlanndan biri: Toplumsal muhalefetin dize getirilmesi, Kürdistan ve Türkiye devrimci hareketlerinin düzene sokulması, sindirilmesi ve köklerinin kazınması olduğuda, bizzat bu rejimin sahipleri tarafından açıkça dile getirilmiştir. Sadece dile getirilmekle kalınmamış, gerekleri de yapılmıştır.

Bu yeni yapılanma sonucunudur ki, şekillenen yeni objektif ve sübjektif koşullar gündeme girdi. Bu yeni objektif ve sübjektif koşullarda, Kürdistan ve Türkiye devrimci hareketindeki bölünme ve parçalanma da, derinleşen, nicel olarak gelişen bir olumsuzluk oldu. Yenilgi yaşandı. Yenilginin ağırlığı altında ezilen siyasal örgütlerimiz, yoğun sorunlarla karşı karşıya kaldılar. Giderek her siyasal örgütlenme birkaç bölünme geçirdi, küçüldüler, kitlesini kaybettiler. Siyasal örgütlerimiz, kitleye güven vermeyi bırakalım bir tarafa, örgüt kadrolarının kendilerine olan güveni ciddi bir sarsıntı geçirmeye başladı.

12 Eylül sonrasında, Kürdistanlı her yurtsever ve sosyalist siyasal örgüt, birkaç bölünme geçirdi, dedik. Bizim örgütümüz, hem de örgüt olarak tam şekillenme şansını elde etmeyen Ala Rızgari'de, 1982'lerin başlarından itibaren ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bu sorunların çözümlenmesi için, gösterilen çabalar, çözmeye yetmedi. Hiçbir iyi niyetli çaba, parçalanmanın önüne geçemedi. Gün geldi, çok gereksiz sebepler ileri sürülerek, örgütten kopuşlar olmaya başladı. Bu noktada bir saptama ortaya çıkıyor: Ala Rızgari'nin yapısal konumu, önderliğinin yetersizliği, demokratik bir yığınsal örgüt olarak şekillenmemesi, bu bölünmede ciddi bir neden olmakla birlikte; örgütün dışında varolan, oluşan objektif ve sübjektif koşullarda: dağılmayı, parçalanmayı ve bölünmeyi teşvik edici durumudaydı. Ayrıca o şartlarda, sorumluluk, insiyatif ve geçmişe bağımlılık kavramlarında ciddi aşınmalar sözkonusuydu. Bütün bunlar, iradi olarak dağılmayı, bölünmeyi ...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues