Éditeur : Köz Yayınları | Date & Lieu : 1971-01-01, İstanbul |
Préface : | Pages : 160 |
Traduction : | ISBN : |
Langue : Turc | Format : 135x195 mm |
Code FIKP : Liv. Tur. Div. Asy. 1525 | Thème : Économie |
Présentation
|
Table des Matières | Introduction | Identité | ||
Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu |
ÖNSÖZ «Ger peri ola, ger melek, ger ins Kendü cinsine meyleder her cins» İbn Kemal Tevârih-i Âl-i Osman Toplumsal bilimler ile uğraşanların işi, yaşadıkları toplumu anlamaktır. Anlamak ise ancak araştırma ile olur. Giriştiğimiz tarihi tahlili denemenin amacı da budur. Anlamak, vazedilen ipotezlerin somut gerçek ile sınandıktan sonra doğrulanması ile kabildir. Böylece, anlamanın sistemleşmiş bir şekli olan teori, gerçeğe daha fazla yaklaşılmasını sağlar. Fakat, kurulan her teori nihaî doğrular cümlesi demek değildir. Teori, yeni bulgular ile daima değişebilir; aksi halde doğma haline gelir. Bilim adamı ise doğmalara karşıdır. içinde yaşanılan toplumla ilgili herhangi bir teori belirli bir amaca hizmet eder. Bu amaç pratik gerçektir. Türkiye eğer son yıllarda gerek bilim, gerek sanat ve gerek siyaset alanlarında pratik güçlüğe düşmüş ise bu teorinin eksikliğindendir. Doğru bir teori kurulmadan, atıflar ve dip-notlarla kabul edilmiş herhangi bir teori, pratikte onarılmaz hatalara sebep olabilir. Bu hataları bir an önce asgarileştirmek aydınlara düşen bir ödevdir. Kitabımızda yapılmak istenilen kısaca şudur: Günümüzün Türk toplumunu anlamaya başlamak için, Osmanlı imparatorluğunun belirli bir çağına uyguladığımız bir ipotezin ne dereceye kadar geçerli olduğunu araştırmak. Bu araştırmanın belirli bir dönem (XIV ile XV. yüzyıllar) ile sınırlı olduğunu önceden söyliyelim. Yukarıda, teori ile pratik arasındaki ilişkiler hakkında söylenilen sözler, dört yüzyıl önceki Osmanlı toplumunun iktisat teorisi ile günümüzün Türk toplumunun pratiği arasında ilişki bulunup bulunamıyacağı konusunda okuyucuyu şüpheye düşürebilir. XIV. ve XV. yüzyıllara ait bir teori, XX. yüzyılın pratiğini nasıl etkiler? Günümüzün toplumu dünden geldiği gibi yarına gidecektir. Dün ve bugün teoriyi, bugün ve yarın pratiği hazırlar. Yaşanmamış bir olayın teorisi kurulamıyacağı gibi, teorisi kurulmamış bir olay pratiğe temel teşkil edemez. Bu bakımdan dünün araştırılması, bugünün anlaşılması için elzemdir, işte yalnız bu sebepten ötürüdür ki, günümüzün Türk toplumunu anlamak için, dünden- önceki Osmanlı toplumunun araştırılmasını uygun bulduk. Bu bir başlangıçtır. Gerçekten, meseleye bu açıdan bakılınca kitap eksiktir. Yazarın en büyük eksikliği, incelenen toplumu belirli bir dönem ile kısıtlayıp, kitapta XVI. - XX. yüzyıllar arasındaki Osmanlı toplumunun gelişme süreci ile çağdaş toplumumuzun iktisadî-içtimaî bünyesine yervermeyişidir. Bu, yazarın böyle muazzam bir çalışmaya henüz hazır olmadığını gösterir. Kitapta yapılan sadece, Türk toplumu için bir başlangıç modeli kurmaktır. Bu model çerçevesi içinde Türk tarihinin diğer yüzyıllarına ait boşluklar zamanla doldurulabilir. Maamafih çalışmada, incelenen toplumun değişmeye açık gedikleri üzerinde yeterince durulmuştur. Kitap, şimdiye kadar teori plânındaki mevcut eksiklikleri tamamlamak iddiasından çok, Türk gerçekleri üzerine yeni baştan eğilmek; doğruyu yeniden aramanın çıkış noktasını tespit etmek çabası ile yazılmıştır. Bu işte kazanılan, başarı, okuyucunun takdirine kalmıştır. Fakat, herhalde teorinin kabule mazhar oluşu kadar, bilimsel bir tenkit sonucu reddedilmesi de bizi mutlu kılar. «Doğru»nun «yanlışı») tasfiye etmesi kadar sağlam bir şey olamaz. Osmanlı toplumunun iktisadî-içtimaî bünyesi üzerinde yapılan çalışmaların bugün Türkiye'nin bilimle ilgili bütün kurumla- rında eşanlı olarak başladığını sevinçle kaydedelim. Üstün değerde tarihçiler yetiştiren bu ülke, toplumsal tarih alanına adımlarını henüz atmaya başlamıştır. Siyasal Bilgiler Fakültesi, İdarî İlimler Enstitüsü tarafından 1967 ders yılında tertip edilen «Osmanlı Toplumunda Sınıflar» konulu kollokyum bunun güzel bir örneğidir. Kitaptaki bütün düşünceler sevabı ve günahı ile bana aittir. Beni bir tebliğ vermek üzere Ankara'ya davet etmek nezaketini gösteren Ş. Mardin beye teşekkür ederken, kollokyumu yönetmek lütfunda bulunup, aramızdan ebediyen ayrılan Y. Abadan beyin hatırası önünde hürmetle eğilirim. Kollokyuma iştirak eden bütün meslekdaş ve arkadaşlarımın tenkitlerinden fevkalâde yararlandığını ve sayelerinde pürüzlü fikirlerimi düzeltmek fırsatını bulduğumu belirteyim. Yılların getirdiği arkadaşlık S. Hilâv'a sadece içten bir merhabayı gerektiriyor burada. Bozuk tercümelerim ve son bölümdeki çapraşık ifadelerim ancak onun tenkitleri ile kısmen düzeltilmiş oldu. T. Z. Tunaya hocaya, bana önceleri soyut resim intibaını veren, fakat sonraları OsmanlI toplumunun sdtnut gerçeğini idrak ettirmek fırsatını kazandıran, Kınalızade Ali Efendinin çizdiği daire-i adliye'yi tanıttığından dolayı minnettarım. Ö. L. Barkan hoca, değerli vakitlerinden bir kısmını bana ayırarak, OsmanlI tarihi hakkındaki derin bilgileri ile metindeki bazı tarihi olaylar üzerindeki yanlışlarımı düzeltmek lütfunda bulunmuşlardır. Türk tarihinin meraklı bir öğrencisi sıfatı ile kendilerine teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Bu arada, XIV. ve XV. yüzyıllar arası OsmanlI toplumuna ne feodalite, ne de Asya üretim tarzı «modeli lerinin uygulanamıyacağını ileri süren Ö. L. Barkan'ın aksine, marxgil tarihi maddecilik metodunu benimseyen ben, onun tarih anlayışından bir hayli uzaklaşmış olduğumu da itiraf edeyim. Metod ve yorum konusunda, hoca ile öğrenci arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları, Üniversite camiası içinde tarihi gerçeği arayan birini mazur gösteremez (mi?). Mayıs 1967, Kandilli Sencer Divitçıoğlu GİRİŞ I «Bir şeyin tabu olması için anlaşılması değil, anlaşılmaması şarttır». Kemal Tahir Yorgun Savaşçı Bu bir tarih araştırması değildir. Hattâ, iktisat tarihi araştırması bile denilemez. Bu bir iktisat araştırmasıdır: İktisatçı açısından, tarihî bir İktisadî sistemin yeniden - kurulması hakkında yapılan mütevazı bir denemedir. İktisatçının tarihçinin işine karışmakla bazı önemli hatalara sebep olabileceği açıktır. Tarihçiden iktisatçıya geçirilen doğru bilgiler, iktisatçının elinde bozulabilir. İncelenen dönem, hele tarihi olgular rastgele seçilirse, yanlış tahlil edilebilir ve dolayısiyle yanlış ipotezler vazedilebilir. Gününü tahlil etmede iktisatçının bilgeliği, dünün tahlilinde bilgiçliğe dönüşebilir. Bundan dolayı, tarihin incelenmesine özenen iktisatçı peşinen sorumluluğu yüklenmelidir. Unutulmamalıdır ki son söz tarihçinindir. Bütün bunlardan haberdarız. Ne var ki, bu konuda hiçbir zaman şüpheciliği elden bırakmamış ,olan G. Le- febrc’in, M. Dobb’un Avrupa kapitalizminin doğuşu hakkında ... |