La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Ağrı Dağı İsyanı


Auteur :
Éditeur : Med Date & Lieu : 1986-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 104
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x190 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Nur. Agr. 510Thème : Histoire

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Ağrı Dağı İsyanı

İhsan Nuri Paşa

Ağrı Dağı İsyanı

Med Yayıncılık


Agrî

Agri tu agir bûy
Li nav tevi serbilind buy
Li ser Kurdistan çira bûy
Hilbe Agrî, hilbe Agrî...!

Agir direjand ser seran
Ronahî direşand her deran
Erd dihejand car caran
Hilbe Agrî, hilbe Agrî...!

Newalên te tijî xwîn bûn
Xelxelên te tijî cendek bûn
Raste bere agir tû bûy
İro agir lawên te bûn...!

...



ÖNSÖZ

Kürt ulusunun kendi tarihinde bağrından çıkardığı en önemli şahsiyetlerden biri olan, Ihsan Nuri Paşa'nın, Ağrı Dağı İsyanı adlı yapıtını Türkçe yayınlamakla Trakya-Anadolu ve Kuzey Kürdistan kamuoyuna araştırıp incelemesi için yeni, eşsiz bir belge sunmuş oluyoruz. Bugüne kadar Türkiye'de, Ağrı dağı isyanı üzerine yanlış doğru bir çok şey yazılıp çizildi. Türk generalleri ve Türk gazetecileri ellerinde nalıncının keseri varmışçasına(!) hep kendi taraflarına çeken, hep kendilerini güçlü ve haklı gösteren açıklamalarda bulundular.

Ayaklanmaya ilişkin belgelerin çoğu tahrifata uğratılarak değerlendirildi. 1927'den bu yana 65 yıllık bir süre geçmesine rağmen, halen bu döneme ilişkin yüzlerce belge, Türk Harp Dairesi'nin karanlık kirli mahzenlerinde çürütülüyor. Yeni nesilin bu belgelere ulaşması binbir önlem ve sınırlama ile engelleniyor.

Ağrı Dağı İsyanına sebep olan iç ve dış etmenler neydi?! Osmanlı İmparatorluğumun çöküşe doğru gitmesiyle İttihat ve
Teraki’nin Türkçü kanadının bir devamı olan Kemalistlerin ulusal sorunda başvurdukları yöntemler nelerdi. Kürt ulusunun, dirayetli gerilla komutanı Ihsan Nuri Paşa etrafında tek yumruk olup, yıllarca Ağrı dağının burçlarına Kürt bağımsızlık bayrağını diken şartları yaratan ortam nasıl meydana gelmişti?! Ağrı Dağı İsyanı nasıl ve hangi sebeplerden dolayı yenilgiye uğratıldı? İşte tüm bu soruların cevabını okuyucu bu kitapta bulma imkanına sahip olacaktır.

Ağrı Dağı İsyanı adlı yapıt, Ihsan Nuri Paşa tarafından Iran sömürgecilerinin ağır kovuşturması ve takibatı altında, fakirlik ve yoksulluk içerisinde Farsça ve Kürtçe'nin Kurmançça-Soranice lehçelerinde yazılmıştır. Kitabın Kurmançası 1984 yılında Paris'teki Kürt Enstitüsü'nün çıkardığı Hevi dergisinde dizi yazı olarak yayınlanmaya başladı ve sırayla kitabın tüm bölümleri yayınlandı. 1986'da merkezi Viyana olmak üzere Avrupa'da faaliyet yürüten ve eveliyatı 1976 yılına kadar uzanan Hevkom-Komela Hevkariya Karker û Xwendewanen Kurdistan çalışanlarınca Türkçe yayın hakkı alınarak Türkçeye çevrildi ve çok sınırlı basılabilindi. Kitabın ilk Türkçe baskısı yapılırken önsözde de belirtildiği gibi kitabın çevirisi denetim komisyonundan geçmeden yayınlandı. İlk Türkçe baskıda bazı eksiklikler ve yanlış anlaşımlara neden olabilecek bazı hatalarda mevcuttur. Yayınevimiz Hevkom'dan gerekli onayı alarak kitabın çevrisini yeniden gözden geçirdi, bazı dipnotlarla kitaba açıklayıcı bilgilerde ekliyerek kitabı yeniden yayına hazır hale getirdi.

Kitabı yayınlarken, büyük Komutan, Kürt ve Türk halkının gerçek dostu onların kopmaz bir parçası olan Ihsan Nuri Paşa'nın ve ona tüm ömrü boyunca yardım etmiş, onu bir nebze dahi olsa mücadelesinde yalnız bırakmamış, emsalsiz kadın eşi Yaşar hanımı'ın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, kitabı Türkçeye kazandıran Hevkom çalışanlarına şükranlarımızı bildirmeyi burada bir görev biliyoruz, kendilerine bundan sonraki değerli hizmetleri için de başarılar diliyoruz...

Med



İhsan Nuri Paşa Kimdir?

Ihsan Nuri Paşa 1893 yılında Bitlis vilayetinde babasının evinin bulunduğu Elî Qulî sokağında dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini burada tamamladıktan sonra, Erzincan'daki askeri rüştiye mektebine gider buradaki öğrenimden sonra İstanbul'daki Harp Okulunda yüksek öğrenim görür. Teğmen sıfatıyla Osmanlı ordusunun saflarına katılır. OsmanlIların Arnavutluk'taki Kurtuluş Hareketini bastırmak için gönderdiği orduda görevli bulunur. Daha sonra Arabistan Cephesine yollanır, Yemen'de 33 ay görevli kalır. Yemen dönüşünde onu 93. Alay’ın yaveri olarak Beyzon'a yollarlar. 1. Dünya savaşı esnasında Nerman'da yaralanır. Erzurum Çar ordusunun eline geçmeden önce, onu tedavi için Ruslarla olan cephenin geri bir bölgesine yollamak isterler. Yolda Kargaburun yakınlarında her iki ayağı donma tehlikesi geçirir, ayakları kar ve soğukta yanar, Erzincan'a getirilir ve orda tedavisi yapılır. Tedavisi bittikten sonra 9. Ordu bölgesinde görevlendirilir. Gürcistan'daki Ojorketi şehrinin Osmanlı askerleri tarafından ele geçirilmesinden sonra, şehir yönetimini ele alan komitede yer alır. 1. Dünya Harbinin durmasından sonra, merkezi İstanbul'da olan Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilişkiye geçer. 1919'da Osmanlı merkezi idaresine karşı başkaldırı örgütleyen ve Yunanlılara karşı savaş içerisinde olan subaylarla bir komitede yer alır ve kendisi bu komitenin sekreterliğini üstlenir. Bu komite eski askeri liderlerin bir ihtilalle görevlerinden alınıp yerlerine genç subayların getirilmesini hedeflemektedir. Bu komitede yer alan subayların hiç biri cesaretli davranıp gerçek bir başarı gösteremez. Yalnızca Ihsan Nuri gerekli cesareti gösterip dağılmakta olan Osmanlı ordusunda kendisini alay kumandanı ilan eder ve halen teşkilatlı ve örgütlü tek ordu olan 9. Ordu Komutanlığı'na bir mektup yazarak ilişkiye geçer. 91. Alay'ın Komutanı olarak, 9. Ordu'ya bağlı hareket eder. İstanbul'un işgal edilmesi tehlikesi gündeme gelince Ihsan Nuri, memleketi olan Bitlis'e gitmek için izin koparır.
Ihsan Nuri, Trabzon'a vardığında o dönem 9. Ordu komutanı olan Rüştü Paşa'nın emriyle, Kızıl Ordu yetkilileriyle görüşmek üzere yanında bir gurup askerle birlikte Bakü'ye yollanır. Ihsan Nuri ve arkadaşları Bakü'ye varırlar ve o dönem halen burada illegal faaliyet yürüten Kızıl Ordu elemanlarıyla görüşmek için haber salarlar. Amaçları Kızıl Ordu'yu Osmanlı-Rus sınırına kadar getirmek, işgalci güçlere karşı kuzey sınırını garantiye almaktır. Kızıl Ordu mensuplarıyla görüşme sağlandıktan sonra, kaçış, çatışma ve macera dolu bir yolculuktan sonra Iran toprakları üzerinde tekrar'dan Osmanlı ordusunun olduğu bölgeye dönerler ve yeniden 9. Ordu'nun saflarına katılırlar. Burada Ihsan Nuri'nin komutasındaki bir alayla 12. Ordu’nun temeli atılır. Kendisi Ermenilere karşı verilmekte olan savaşta yaralanır, Sarıkamış'ta tedavi gördüğü dönemde Kürdistan'ın kurtuluşu ve geleceği için OsmanlI ordusundan ayrılan ve durumdan hoşnut olmayan subay ve askerlerle ilişkiye geçip bir teşkilatlanma yaratmak ister. Bu haber 12. Ordu’nun genel komutanlığının kulağına gidince, hakkında tahkikat açılır ve divanı harbe verilir. Yapılan tahkikat sonucu kendisini suçlu duruma düşürecek herhangi bir suç ispatlanamaz.

Ordu komutanlarının yaptığı bir toplantıda, Deli Halid lakabıyla anılan Halid Bey, Ihsan Nuri'yi mahiyetine ister, onun kendi mahiyetine verilmesi halinde karşılığında 12. Ordu'ya daha yüksek rütbeli bir subay verebileceğini söyler, fakat onunla sürekli çatışma halinde olan Kazım Karabekir bu teklifi kabul etmez. Çünkü, Kazım Karabekir, onun kendisinden düşük rütbeli subaylara yaptığı işkencenin derecesini çok iyi bilmektedir. Ihsan Nuri daha sonra Çıldır'daki alayın başına atanır. TBMM'nin kararıyla Çıldır Gürcistan'a bırakıldığında, Ihsan Nuri kendisine bağlı birliklerle, kah Kazım Karabekir Paşa'yı, kah Halid bey'i oyalıyarak Çıldır’ın tamamıyla elden çıkmasını engeller ve taktik açıdan birliklerini Binbaşı Halid Bey'in önderliğindeki orduya bağlar. Halid Bey, Ermenilerin sürgün edilmesini ve yolda imhasını emrettiğinde, emre karşı gelir, emrin yerine getirilmesinin yerine Ermeni halkıyla iyi geçinir, onların sevgisini kazanır. Ermenilerle yapılan antlaşmadan sonra, Ihsan Nuri, Osmanlı-lran sınırında bulunan Beyazid şehirindeki birliğin başına atanır. Musul sorunu patlak verince, kendisi Diyarbekir vilayetine bağlı Bişeri'deki birliklerin başına atanır. Burada görev yaptığı dönemde Kürdistan(3)'in kurtuluşu için Kürt subaylar ve Kürt ileri gelen insanlarıyla bir teşkilatlanma içerisine girer. Ve Türkiye, Iran, Irak sınırının birleştiği yere yakın bir yerde, Elke'de (Bey- tülşebab) ayaklanma hareketini başlatır. Ayaklanma geçici bir yenilgi yaşar. Eli Rıza Beg yakalanır, Xurşît Bege Hertoşî, Zaxo'ya kaçar, Ihsan Nuri yanında bir gurup arkadaşıyla birlikte Siirt- Diyarbakır yolunu takip ederek o dönem Fransızların hakimiyetindeki "Suriye Kürdistan'ına" geçer ve oradanda Güney Kürdis- tan'daki Şengal bölgesine ulaşır. Şengal’de bulunduğu dönemde Ingilizler, Sıdıq Paşaye Oadrîyî devreye sokarak kendisine çalışma teklif ederler. Ihsan Nuri bu teklifi kabul etmez ve onlara şu tarihi cevabı verir: "Ben Kürdistan'ın bağımsızlığı için mücadele vermek istiyorum. Irak ordusunda yer alarak Ingilizlerin kucağına girmek için değil". Ihsan Nuri, burada arkadaşları Rasim Bey ve Tevvig Cemîl'ide alarak Doğu Kürdistan'a geçer. Bu dönem Şeyh Sait Isyanı'nın patlak verdiği haberini alır. Bu haber üzerine, Saray yakınında Türk-lran sınırını geçerek Miliyan aşiret reisi Osman Bege'ye misafir olur. Burada Şeyh Said Hareketi'nin darbe aldığı, Şeyh Said'in tutuklandığı haberini alır. Bu gelişmelerden sonra istikametini Şemdinan'a çevirir ve arkadaşlarıyla birlikte Seyid Tahaye Şemzini'ye misafir olur. Kendisi burada bulunduğu dönemde, burası Türk birliklerinin yoğun saldırısına uğrar. Ihsan Nuri böyle olan saldırıların durması için buradan tekrar İran'a geçer ve kendisini Iran askerlerine yakalatır. Tutuklanıp Zencan'a yollanır bir dönem burada kaldıktan sonra gizlice o dönem Doğu Kürdistan'ında önemli bir yerleşim merkezi olan Xoy'a gider. Ağrı Dağı eteğindeki yeni gelişmelerden sonra 1927 yılında yanında 20 kişilik savaşçı bir grupla silahlı propaganda ve örgütlenmeyi başlatmak için Hoybun Cemiyetinin kararıyla yeniden Kuzey Kürdistan'ına döner. İlkin Erzurum bölgesinde bu faaliyete başlar ve daha sonra Baş Komutan sıfatıyla Ağrı Dağındaki ayaklanmayı idare eder. Amaçları örgütlü bir gerilla savaşını adım adım tüm Kürdistan'a yayıp, sömürge Kürdistan'ındaki halkı toplu ayaklanmaya götürmektir.

Her dönem olduğu gibi Kürdistan'ı işgal altında tutan sömürgeci devletlerin ittifakı ve Ağrı Dağı Ayaklanmasının bastırılmasından sonra tekrar İran'a geçmek zorunda kalır. Yıllarca Iran sömürgecilerinin baskı ve zulumünü ailesi Yaşar Hanımla birlikte iliklerine kadar hisseder. Bazen köylerde, bazen şihirlerde ikamete mecbur edilir. Kendisiyle görüşme Iran sömürgecilerince izine bağlanır, evi sürekli kontrol altıntındadır. Ihsan Nuri tüm bu baskılara rağmen gizlice araştırmalarını sürdürüp makaleler yazar. Kültlerin Kökeni üzerine değerli tarihi bir araştırma yapar, Ağrı Dağı isyan'ı üzerine elinizdeki bu tarihi vesikayı kaleme alır, yaşamını yazar.

Ihsan Nuri 2. Dünya savaşı döneminde yeni bir Kürt ihtilali başlatır korkusuyla, Türk sömürgecilerinin isteği üzerine Iran sömürgecilerince tutuklanıp zindana atılır. İran'ın müttefik devletlerin kontrolüne geçmesinden sonra, müttefik güçlerin müdahalesiyle Ihsan Nuri yeniden serbest bırakılır. Iran makamları buna rağmen rahat vermezler, kontrol takipler ve baskı sürekli devam eder. İleri yaşına rağmen zekâsındaki parlaklıkta zerre kadar bir şey kaybetmeyen, iki metre boyundaki Kürt gerilla hareketinin değerli komutanı Ihsan Nuri Paşa sömürgeciler için bir tehdit unsuru olmaya devam eder. 18 Mart 1976'da Tahran’daki evinin yakınında bir caddede karşıdan karşıya geçerken; kendisine bir motorsikletli çarpar ve ağır yaralanır. "Kazanın" meydana geliş şekli oldukça şaibelidir. Hastaneye kaldırılır. Efsanevi gerilla Lideri 7 gün boyunca komada yaşam savaşı verir ve nihayet 25 Mart 1976'da sabah saat 6'da Kürt ulusunun kalbine gömülerek, Kürt halkı arasından göçer. Kürt yurtseverlerinin Savak'ın baskısı altında zor bela katılabildikleri sembolik bir cenaze töreniyle, Tahran'ın "Behşeti Zehra" kabristanında toprağa verilir. Mezarının bulunduğu yer 9/58,12 Numaradır.

İhsan Nuri Paşa ölümsüzdür!
Şehidên Soreşa Kurdistanê bê mirinin!

Not: İhsan Nuri Paşa'nın hayatı, Doza Kurdistan, Hêvi, Bergeh gibi kaynaklar göz önünde bulundurularak ve kendisini yakından tanıyanlar dinlenilerek kaleme alındı.




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues