Éditeur : Ayraç | Date & Lieu : 1996, Ankara |
Préface : | Pages : 350 |
Traduction : | ISBN : 975 - 8087 - 08 - 8 |
Langue : Kurde, Syriaque, Turc | Format : 135x195 mm |
Code FIKP : Liv. Tur. Çel. Sür. 830 | Thème : Histoire |
Présentation
|
Table des Matières | Introduction | Identité | ||
Süryani Tarihi - I
|
Önsöz Hakkında yazılan eserlerin ve yapılan araştırmaların artmasına paralel olarak, üzerindeki ihtilafların yanısıra, mezheplerinin de sürekli arttığı yegane din Hıristiyanlıktır. Kilisece Hıristiyanlığın kurucusu olarak kabul edilen Hz. Isa’nın anadili Aramca idi. Tebliğini de bu dille yapmıştır. Günümüzde Aramca ölü diller arasında bulunmakla birlikte, en yakın lehçesi olan Süryance hala yaşamakta ve konuşan bir cemaatı bulunmaktadır. Kendilerine “Süryaniler” denilen bu cemaat, Katolik ve Ortodokslarca asırlar boyu heretik (sapkın) bir Hıristiyan mezhebi olarak görülmüş; Islamiyetin bölgeye gelişine kadar büyük takibatlara uğramıştır. Gerçekte ise, Hıristiyanlığın ilk zamanlarında kurulan Antakya Kilisesi mensuplarıdırlar. Hıristiyan teolojisini (iman, itikad ve amel) oluşturan kutsal konsillerin kararlarına Katolik ve Ortodok kiliselerinin aksine daha çok sadık kalan Süryani Kilisesi, tarih boyunca yetiştirdiği büyük kilise babaları ve değerli ilim adamlarıyla temayüz etmiştir. Hıristiyanlıkla ilgili pek çok temel eserin bu dilde kaleme alınmış olması, bu kilisenin tarihi misyonu kadar kullandığı dile de yavaş yavaş dikkatlerin çekilmesine neden olmuştur. Aramca ve Süryanca arasında diyalekt farkı dikkate alınmazsa, yeryüzünde Hz. Isa’nın dilini konuşan ve Hz. Isa’nın dilinde ibadet eden yegane cemaat olarak Süryanileri gösterebiliriz. Süryani Kilisesi mensuplarının dünyadaki nüfusu takriben 3-4 milyon civarındadır. Bunlardan 50 bin kadarı da ülkemizde Mardin ve İstanbul havalisinde yaşamaktadırlar. Memleketimizde faal iki manastırları, pek çok da kiliseleri bulunmaktadır. Bütün bunlara rağmen Süryani Kilisesiyle ilgili olarak ülkemizde bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. Yanyana ve birlikte yaşadığımız bu vatandaşlarımızı hem daha yakından tanımak, hem de Hz. İsa’ya en yakın bir dilde ibadetlerini sürdüren Süryani Kilisesinin “Doğuşu ve Gelişmesi”ni doktora tezi olarak araştırmayı faydalı buldum. Bu konuyu seçmekle ülkemiz kültürüne ve bilime katkıda bulunabildimse ne mutlu! Konuyu araştırabilmek, ilk kaynaklara inebilmek için, Süryanca’yı öğrenmem gerekiyordu. Batı dilleriyle yazılmış gramer kitapları ve Mor Gabriel (Deyru’l-Umur) Manastırı rahiplerinin yardımlarıyla Süryanca’yı öğrendim. Mümkün olduğu ölçüde orijinal kaynaklardan faydalanmaya çalıştım. Bu arada konuyla ilgili Batıda yapılan çalışmaları görmeyi de ihmal etmedim. Süryani ve Batı Kiliseleri arasındaki görüş ayrılıklarının köklerine inmeye çalıştım. Araştırmada taraf olmadığım için, gerçeği ortaya çıkarmada, bilimsel objektiflikte başarımın yüksek olduğuna inanıyorum. Çalışmamızda kaynaklarda mevcut çeşitli malzemeyi nakletmek yerine, ele aldığımız problemin çözümüne bizi götürecek hadiselerin, kaynağına dini, siyasi, psikolojik vb. çeşitli yönlerden inerek, olayların birbirleriyle bağlantılarını saptamaya çalıştık. Problemin daha iyi aydınlanabilmesine imkan hazırladık. Hazırladığımız doktora tezinin “pekiyi” derece ile kabul edilmesinden sonra, konunun orijinal olması ve ülkemizde bu konuda henüz bir çalışmanın yapılmamış bulunması, çeşitli çevrelerden gelen istekler üzerine, bizde yayınlanması fikrini doğurdu. Hıristiyanlığın, doğuşundan günümüze kadar Süryani Kilisesi Tarihi’ni konu edinen bu çalışmamız, 3 büyük ciltten oluşmaktadır: Birinci cildi elinizde bulunan bu eserin, ikinci cildi VII. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar Süryanilerin tarihini konu edinecektir. Üçüncü cildi ise Süryanilerin sosyal, siyasal, dini, kültürel ve ekonomik yönlerini ele alacaktır. Uzun süren yorucu bir çalışma neticesinde ortaya çıkan bu eserde; konuyu ve araştırmayı yakından takip eden ve önüme çıkan engelleri aşmamda yardımlarını esirgemeyen muhterem Hocam Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu’na şükranlarımı arzederim. Yine bu çalışmamın başlangıcından itibaren; gerek bir çok kaynağın temininde ve gerekse Hıristiyan teoloji tarihinde son derece karmaşık ve anlaşılması zor olan kelami münakaşaların izahında bana ışık tutan yetkili Süryani din adamlarına, Patrikleri Mor İğnatius Zekka I. İvas’ın şahsında teşekkür ederim. 28 Eylül 1986 Erzurum Dr. Mehmet Çelik |