GİRİȘ
Bir mayıs akşamı, Paris’teki Concorde Meydanından geçtiğim sırada, Fransa’nın sekiz önemli şehrini temsil eden; incelikle kumaşa bürünmüş genç kadınlar görünümünde heykeller dikkatimi çekti: Rouen, Brest, Nantes, Bordeaux, Marseille, Lyon, Strasbourg ve Lille. Bu heykelleri geçmişleri üzerinden değerlendirmek istedim fakat, Platonun dediği gibi, canlı gibi görünen heykeller yanıt vermeyi bilmezler. Meydanın ortasında, Thebes’deki IL Ramsès Tapınağını süsleyen Luksor dikilitaşı yükseliyordu. Bu anıt Fransa’ya Mısırlı Mehmet Ali Paşa tarafından armağan edilmiş ve 1836 yılında bir kaidenin üzerine yerleştirilmişti. Fışkıran su gürültüsünün düşlere sevk ettiği, taş teknelerini yuvarlaklaştıran, yeşil ve altın sarısı iki çeşme ile çevriliydi.
Güneş alçalıyor, gölgeler zeminde uzuyordu. Şimdiki zamanın yalnızca Fransa’nın bu şehirlerini değil, dünyanın bütün şehirlerini kapsadığını hissettim. Özellikle, gençliğimde ziyaret ettiğim Yukarı Mezopotamya’nın ve Kürdistan’ın şehirlerini düşündüm. Bir çeşmeye eğildim ve onların unutulan görüntüleri gözlerimde canlandı.
Türkiye’nin güneydoğusunda, tarihin fışkırdığı Edessa; bilginin ... |