|
ÖNSÖZ
Yüzyıllardan beri feodal geriliğin ve değişik yabancı egemenliklerin en ağır ve en tahripkâr etkisini yaşayan Kürdistan toplumu, her türlü ulusal imha, asimilasyon, dağıtma ve yoketme çabalarına rağmen halk olarak varlığını sürdürmüş ve gelişen modem objektif koşullar temelinde ulusal kurtuluş sürecine girmiştir.
Böyle bir süreçte, bugün, ulusal kurtuluş güçlerinin, doğru bir rotada ve hızlı adımlarla ilerlemesini engelleyen bazı eğilimler vardır. Bunlardan birisi, geçmişten kalan, Kürdistan toplumunda sınıfsal ayrışmanın olmadığını öne süren ve ulusal harekette sınıf yönelimini gizlemeye çalışan otonomici eğilimdir. Esas olarak Kürt hakim sınıflarının (yarı-feodal, yarı-burjuvalarının) çıkarlarını yansıtan, onların ilkel milliyetçi anlayışlarının bir ürünü olan bu eğilim, özellikle son otuz beş yıldan beri Kürdistan’ın ulusal güçlerini kendi peşine takmaya çalışmış, sınıf özelliklerinden dolayı, sürekli otonomi temelinde işbirliğe yönelmiş ve kendi çağdışılığıyla, her zaman hareketi yenilgiye götürerek kafasını taşa çalmıştır.
Bir diğeri ise, özellikle modern toplumsal gelişmenin ortaya çıktığı son onbeş yıldan beri varolan, reformist küçük burjuva eğilimdir. Sınıfsal oluşum özelliklerinden dolayı, bir yandan hakim ulusların küçük burjuva reformizminin, öte yandan Kürt hakim sınıflarının ilkel milliyetçiliğinin etkisinde olan bu eğilim, böylesi nedenlerden dolayı, otonomicilikten bağımsızlıkçılığa ve reformizmden devrimciliğe geçememiş, eylemsizlik ve reformizm batağında özerklik elde etme talebini aşamamış, ve bunun sonucunda bir eğilim olarak dahi ciddi bir gelişim gösteremediği gibi, ulusal harekete de ciddi kazanımlar sağlayamamıştır. Ve ayrıca, yine bu eğilim içinden, bunun çıkmazı ve batağı içinde bunalarak ortaya çıkan yeni bir eğilim vardır ki, Kürdistan'da, ulusal kurtuluş mücadelesi dışında, ona bağlı olmadan, onu geliştirmeden ve hatta onu inkar ederek bir sınıf mücadelesi yürütmeyi önerme dangalaklığı içindedir, bu da, ayakları havada olduğu ve Kürdistan’ın somut pratiğine basmadığı için tam bir mücadele kaçkınlığı olmaktadır.
Bu eğilimler, birincisinin ömrünü doldurup zayıfladığı, bunun yerine kendilerinin gelişmek istediği günümüzde, Kürdistan ulusal kurtuluş sorununu doğru ortaya koyup çözüm öneremedikleri gibi bu yapılarıyla sorunu daha da ağırlaştırıcı etkenler olmaktadırlar. Ayrıca, hakim uluslardan kaynaklanan çeşitli devrimci demokratik eğilimlerin, içinde bulunduğumuz zor dönemde Kürdistan’da birşey yapmaları mümkün olmamasına rağmen, Kürdistan halkının ulusal kurtuluş mücadelesini kendi özgücüyle geliştirmesi ve bununla kendilerinin ittifak yapması biçimindeki doğru anlayışı yeterince kavrayıp kabul ettiklerini, eski sosyal-şoven yaklaşımlarını terkederek, Kürdistan sorununu temsilcileriymiş gibi müdahale etme anlayışından yeterince kendilerini arındırıp, enternasyonalist bir yaklaşıma ulaştıklarını söylemek de henüz çok güçtür.
Bunlara karşılık, günümüz Kürdistanı’nda, problemin bir ulusal kurtuluş problemi olduğunu, ulusal ve toplumsal gelişmenin bu temelde sağlanacağını ve sınıf mücadelesinin buna bağlı gelişeceğini ortaya koyan, ulusal kurtuluşu doğru rotada, devrimci direniş yöntemiyle ve bağımsızlık ve özgürlük istemiyle geliştiren proletarya eğilimi de vardır ve hızla gelişmektedir.
Bütün bu güçler, yabancı egemenlerin halkımıza karşı imha savaşı yürüttüğü ve halkımızın da ulusal ve toplumsal kurtuluşu uğrunda direnmek zorunda kaldığı, mücadelesini giderek boyutlandırmaya çalıştığı günümüz Kürdistanı ortamında, bu mücadeleyi kendi sınıf çıkarları doğrultusuna sokmaya ve mücadelede hegemonya kurmaya çalışmaktadır.
İşte böylesi koşullarda hazırladığımız bu broşürün, mevcut ideolojik ve politik ortamı kapsamlı bir biçimde irdelemesi, Kürdistan ulusal kurtuluş problemini tarihi ve toplumsal temelleriyle doğru bir biçimde ortaya koyması ve yanlışları eleştirip doğru çözüm yolunu göstermesi ile, devrimci ve yurtsever halk güçlerinin ulusal kurtuluşta doğru rotayı bulmasına hizmet edeceği; ulusal kurtuluş mücadelesine temel teşkil edecek olan halkın siyasal ve örgütsel birliği için, yani ulusal kurtuluş cephesi için açık bir program önermesi ve pratikte bunun gerçekleştirilmesi için çağrı yapması ile de böyle temel bir rol oynayacağı inancındayız.
6 Mayıs 1982
Konuya Giriş
Kürdistan günümüzde çağa ulaşmanın sancılarını çekmektedir. İçte ve dışta yaşanan gelişmeler, Kürdistan’ı yeni bir dönemin eşiğine getirmiş bulunmaktadır. Diğer nedenlerle birlikte emperyalizmin günümüzde yaşadığı bunalımın da sonucu olarak, Kürdistan’ın da içinde yer aldığı Ortadoğu bölgesinde emperyalizme dayalı klasik statüko parçalanmış, emperyalizm bölgede denetimini işbirlikçi ve kukla yönetimlerle sürdüremez hale gelmiştir. Özellikle Afganistan ve İran’daki gelişmelerden sonra bölgenin derin tarihsel, ulusal ve toplumsal problemleri günümüzde çözüm arar bir duruma gelmiş, her dönemden daha çok bu dönemde bölge problemleri devrimle çözülebilme noktasına ulaşmıştır. Bölgenin bu durumu en güçlü bir biçimde Kürdistan’ı etkilemekte ve ondan etkilenmektedir.
Öte yandan Kürdistan’ın toplumsal yapısı değişmekte, ortaçağdan kalma aşiretçi-feodal toplum yapısı dönüşüm geçirmekte, büyük olumsuzlukları da bünyesinde taşısa bile yeni maddi koşulların hızla geliştiği, olgunlaştığı bir döneme varılmış bulunulmaktadır. Eskinin geri sosyal yapısı, genel olarak tüm alt ve üst yapı günümüzde kısmen değişikliğe uğramış bulunmakta, ve buna dayalı olarak, tarihin derinliklerinden gelen ulusal ve.....
|
