La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kontrgerilla Cumhuriyeti


Auteur :
Éditeur : Tümzamanlar Date & Lieu : 1993, İstanbul
Préface : Pages : 200
Traduction : ISBN : 975 7350 - 06 - 0
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Tur. Con. N°2744Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kontrgerilla Cumhuriyeti

Kontrgerilla Cumhuriyeti

Talat Turhan

Tümzamanlar


1992 yılının Mart ayında 'Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla' başlığını taşıyan çalışmam yayımlandı. Bu çalışmayla, bu konuda Türkiye'de var olan kavram kargaşasına son vermeyi amaçlamıştım. Ama o günden bu yana geçen sürede, Kontrgerilla tartışmasında ne yazık ki, yeni bir mesafe alınabilmiş değil .Belgesel olarak ortaya koyduğum gerçekleri gerek iktidar yetkilileri ve gerekse bürokrasinin her iki kanadının temsilcileri, bugün de yadsımayı sürdürüyorlar. Uğur Mumcu'nun hunharca katledilmesinden ve Kontrgerillayı da hedef alan geniş kitle gösterilerinden sonra, 14 SHP milletvekilinin TBMM’ye sundukları görüşme önergesi, önce bu partinin yetkili kurulları tarafından engellendi.

Kontrgerilla tartışmalarında alınan sonuçların gene hasıraltı edileceği anlaşılıyor.

Konunun derlitoplu bir biçimde Türk kamuoyunun gündemine yeniden ...



ÖNSÖZ YERİNE

I

Kapıdaki Zincir

İlhan Selçuk


Kontrgerilla var mı?
Yok mu?
Tartışma sürüyor. Aradan kaç yıl geçti? Bir sonuç yok. Neredeyse bu konu 'bir varmış, bir yokmuş olacak...
İki İstanbullu Tepebaşı'ndaki Meclisi Mebusan Kıraathanesinde bahse tutuşmuşlar...
İkisi de inatçı.

Biri:
-Kapalıçarşının demiş, Nuruosmaniye tarafındaki kapısında bir zincir asılıdır.

Öteki:
-Öyle bir zincir yoktur.
Vardır, yoktur, derken iş büyümüş; "haydi gidip bakalım" demişler; Nuruosmaniye'ye ulaşmışlar, Kapalıçarşının kapısına varmışlar, görmüşler ki zincir asılı duruyor, ama "yoktur" diyen inatçı diretiyor:
-Hani nerede?

Kahve ihvanı, adamı yakalamış, zinciri kafasına vurmuşlar, ama nafile! Bizimki, "inadım inat adım Kara Murat" diyerek söylediğinde diretirmiş:
-Yoktur, yoktur, yoktur.

Kontrgerillanın tezgahından kaç kişi geçti? Kaç kişi işkence gördü? Yüz mü? Bin mi? On bin mi? Bilinmiyor. Ziverbey Köşkü'nden kaç kişi geçmişti?
Kapalıçarşı'nın Nuruosmaniye tarafındaki kapısında eskiden bir zincir vardı.
Şimdi var mı?
Kontrgerilla konusunda çok kitap yayımlandı. Bu konunun uzmanı, dostum Talat Turhan'dır; incelemeleriyle, anılarıyla, araştırmalarıyla çoğu karanlık soruyu aydınlattı.

Kontrgerillanın kökeni Amerika'dır. Soğuk Savaş döneminde "komünizm korkusu" sermaye düzenlerinin karabasanıydı. Çin ve Vietnam gibi ülkelerde gerilla savaşlarının sonuçları ortalığı allak bullak etti; klasik savaşın kurallarını altüst eden yöntemlere, düzenli ordular karşı koyamıyorlardı; kontrgerilla kuramı bu gerekçeyle geliştirildi. Eğer düşman (namı diğer komünist) gerilla savaşım yeğliyorsa, kontrgerilla ile yanıt verilecekti. Bizim Genelkurmay'da bu amaçla 'Özel Harp Dairesi' kuruldu; ama, özellikle 12 Mart döneminden bu yana "kontrgerilla" başka marifetleri meslek edindi.

12 Mart ve 12 Eylül, sözde kontrgerillayı aydınlara karşı işkence yöntemleriyle yürüttü.
Peki, ne oldu?
Sonuç ortada!
Ziverbey Köşkü'nde beni sorguya çeken emekli albay, sözde kontrgerillacıydı; bir aylık işkence sürecinden sonra, son gün söyledikleri ilginçti:

"-Seni şimdi gönderiyoruz, ama izleyeceğiz. Bundan böyle gözümüz üstünde olacak. Bu teşkilatta 22 albay ve general bulunmaktadır. Teşkilatı Mahsusa gibidir, bak görürsün bu teşkilat neler yapacak!.."
"Teşkilat" yapacağını yaptı.
12 Mart'ın ikinci perdesi 12 Eylül'de açıldı; Diyarbakır Hapishanesi bugün sonuçlarını derlediğimiz bir okul görevi üstlendi; memleketin canına okuyup emekli oldular o generaller; "Özel Harp Dairesi"nin olanaklarını dar kafalarının yörüngesinde kullanmışlardı...

1990’lann dünyası çok değişik.
Sovyetler yıkılınca, komünizm ürküşü sermaye sınıfının karabasanı olmaktan çıktı.
21'nci yüzyıla az birşey kaldı.

Sosyalizmin gerilla yöntemleriyle gerçekleşmesine dönük kuramlar geriye itildi; 'devrim ihracı'ndan vazgeçildi, çünkü ihracatı yapacak firma yok! Her ülke katılımcı demokrasi içinde derinleştikçe sosyalizme giden yollar emekle döşenecek.
Bu yollarda devlet içinde devlet gibi yuvalanmış hiçbir örgüte yer yoktur.

Kontrgerilla Türkiye'ye bir hayır getirmedi, bundan sonra da getiremez; ama, "faili meçhul cinayetler". sürdükçe kuşkular da silinemeyecek.

(Cumhuriyet, 9 Aralık 1992)



Birinci Bölüm

Kontrgerilla Cumhuriyeti

1992 yılının Mart ayında 'Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla' başlığını taşıyan çalışmam yayımlandı. Bu çalışmayla, bu konuda Türkiye'de var olan kavram kargaşasına son vermeyi amaçlamıştım. Ama o günden bu yana geçen sürede, Kontrgerilla tartışmasında ne yazık ki, yeni bir mesafe alınabilmiş değil .Belgesel olarak ortaya koyduğum gerçekleri gerek iktidar yetkilileri ve gerekse bürokrasinin her iki kanadının temsilcileri, bugün de yadsımayı sürdürüyorlar. Uğur Mumcu'nun hunharca katledilmesinden ve Kontrgerillayı da hedef alan geniş kitle gösterilerinden sonra, 14 SHP milletvekilinin TBMM’ye sundukları görüşme önergesi, önce bu partinin yetkili kurulları tarafından engellendi.

Kontrgerilla tartışmalarında alınan sonuçların gene hasıraltı edileceği anlaşılıyor.

Konunun derlitoplu bir biçimde Türk kamuoyunun gündemine yeniden getirilmesinin gerekli olduğunu düşündüğüm için yeni çalışmamı bir kitap olarak yayımlamanın uygun olacağına karar verdim.

Elinizdeki kitap böyle bir kararın ve sorumluluk duygusunun ürünüdür.

.....

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues