La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Xanî ve Newroz


Auteur :
Éditeur : İstanbul Kürt enstitüsü Date & Lieu : 2009-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 126
Traduction : ISBN : 978-97 5-62S2-46-5
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Mem. Xan. 5697Thème : Littérature

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Xanî ve Newroz

Xanî ve Newroz

H. Mem


İstanbul Kürt enstitüsü


Xanî Newroz Bayramı'nın devrime, yeni bir adalete, yeni bir zenginliğe, yeni nesil ve otoritelere başlangıç olduğunu ifade etmiştir. O gün yapılan ve yapılacak açılımların başlangıç anıdır. O başlangıçla serbestliğe, hürriyete koşmanın ümidi, duası, inancı vardır.

Tüm Newroz’ların tarihi ne olursa olsun, ortak özelliği halkların hürriyetlerine kavuşması aşkının ululuğu, güzelliği, şirinliği, özlemi ve destanıdır. Sadece savaşla değil bilimin aydınlığında halkların “ulus devlet” kurmasından “demokratik hukuk devleti” formuna ulaşacağını tasarlayan alim Xanî, Nevvroz gününde başlama startını uygun görmüştür. İstediği adalet, eşitlik, sanat, aşk, verim ve şefkattir. Yeni günde, karanlık tarihi sona erecek halkların ümit ışığıdır. Bu değerlerin hâzinesi günlerin sultanı Newroz’dur.



ÖNSÖZ

Kültür bir toplumun bilgi, din, tecrübe ve yaşam birikimidir. Toplum, birey üyesinin doğum, ölüm, hayat güzergâhının tüm tasvirlerinin en anlamlı kelimesidir. Doğan çocuğun anne ninnisinden başlar. O, kimsenin cenaze törenine hatta cansız vücudunu* toprağa, havaya, suya veya ateşe teslimine kadar sergilenen sesler, giysiler, törenler hasılı her olguyu kapsar.
Kültür, toplumların özel ismidir. Toplumun bireyi, kültürünün içerdiği dil, tarihiyle etnik ad alır. Kültür kimliği yaşatılmadan onurlu, özgür yaşamdan bahsedilemez. Yaşatmak kelimesinin kapsamında vefa anlamı vardır. Vefa, insan ve toplumlarma özgü saygın insan yaratığının vasfıdır. Çünkü diğer canlılarda bu özellik yoktur.

Eğer bir toplum veya bireyinde, kültürüne ve yokluğa, yıkıma uğratılan kültürünü diriltmeye uğraşan özgün insanlara saygısı yoksa o her servetini kaybetmeğe mahkûm olur. Önce insanlığını ve sonra da ona olan bağlılığını yitirir.

Tarih ve kültürümüzün eşsiz araştırmacısı Dr. Cemşid Bender büyüğümüzün bedensel kimliğini 7 Haziran 2008, saat 23.10’da kaybettik. Hayatının zaman çoğunluğunun meyvesi kitaplarının varisi Kürt halkıdır. Hiçbir maddi beklentisi yoktu. Onun derleyip miras bıraktığı 200 kilogramı aşkın bilgi, belge stokunu görmek mutluluğumdur. Eşsiz çalışmalarını, eksik ve yanlış değerlendiren kardeşlerimizi affettiğini bildirmek isterim.

Onun kimliğine yakışan “Mezopotamya Bilgesi Cemşid Bender” isimli kitabın yazarı sayın Zeki Büyüktanır’ı saygıyla selamlıyorum. Bizler de ölümünden sonra yapılan festivallerde, panellerde bir dakikalık saygı duruşunu bile ondan esirgedik.

Bu çalışmanın tasarısında konu sadece Xanî ve Newroz olacaktı. Fakat sahneye çıkıp aydınlanmamızın ve kültürümüzün ilk ışıklı “Kâbe”si Filozof Xanî’nin düşünce, tasarım ve bilimsel kimliğini zedelemelerine seyirci kalamadım. Onun için Mem û Zîn’in felsefık tasarımını ve bazı açıklamaları kitabın içeriğine yerleştirdim.

Kitabın içeriği Newroz Bayramı ve mitolojisinin hangi toplumun kültürünün insanlığa armağanıdır? Yüce Xanî’nin bu bayramı çok önemsemesinin sebebi neydi? Hangi ortak düşünce tüm Newroz başlangıçlarında vardır? Bu kitap çalışmasından önceki çalışmalardan farklı bir çalışma nasıl yapılabilinir? Bu türden soruların cevapları kitabın öznesidir.

Yukarıdaki soruların cevabında vardığım sonuç düşünceme, sizleri ortak etmek isterim. Öncelikle şahsım için, şanslı ve bahtlı bir zaman diliminde yaşadığımı düşünüyorum. Eğer çok zamandır ortak iradesi olmayan bir halkın içinden çıkmasaydım, eğer Xanî’yi, Beşikçi’yi özümsemeseydim, eğer vefa duygusunun noksanlığını bedenimde onarmasaydım, iki yılı aşkın bu çalışmamı yapabilir miydim? Samimi ve açık ifadem, hayırdır.

Eğer Kürt aydını, coğrafyanın rönesans ve reformuna talipse o zaman çok çalışmalı, çok yönlü fikir üretkeni ve sanatkârı olmaya mecburdur, diyorum.

Bu çalışmamda Newrozla ilgili olarak kaynak olan tüm araştırmacıların ortak başlangıçları Firdevsi’nin Şehname’sidir. Orada belirtilen figürler, olaylar ve inançların kaynağının Avesta olduğu ortak karardır. Avesta’nın (Zend-Avesta) ilk kitaplı derlemesi ise Med İmparatorluğu dönemidir. Med (Mad) Devletinin, Kürt ataları olduğu belgelerle ifade edilmiştir. Neolitik döneminin en büyük devrimi olan demirin kaşifi, Hurrilerdir. Onların Yukarı Mezopotamya anavatan kökenli olduğu tespit edilmiştir. Bu bilgiler için onlara başvurmam yeterliydi.

Bu çalışmalara ilavelerim çokçadır. Benim laboratuvar malzemem Kürt halk bünyesi ve halkın hücresi olan bireyin yaşam kültürüdür. Destanlar, mitolojiler veya herhangi sosyolojik obje o bireyde hâlâ yaşıyor mu? Eğer yaşıyorsa zaman sürecindeki din, tarih, bilim, coğrafya etiketleri bünyesinde nasıl bir form almıştır? Bu türden sorulara cevaplar bulmaya çalıştım ve denek Kürt halk sosyal bünyesinde Newroz ve Newroz’a anlam, içerik kazandıran özneler, anlamlar, dilekler, inançlar çok açık ve sade yaşadığını gördüm ve onları yazdım.

Cumhuriyet Bayramı şu kararla, şu kanunla ilan edilmiştir gibi, acaba Newroz Bayramı’nın da böyle bir belgesi var mıdır? diye uğraşılara girilmesi yersizdir. Bana göre kararın belgesi, tapusu o halkın yaşam kültürüdür. Dilidir, dinidir, ismidir, sanatıdır, tarihidir kısacası geçmiş ve yaşanan zamanda tüm verileridir. Bu veriler Guti, Subaro, Hurri, Mitanni, Kasit, Urartu ve Medlerden bize mirastır. Zaten kitabın içeriğinde bunlar görülecektir.

Ayrıca Firdevsi’nin Newroz mitolojisinin iki çeşidini inceledim. İlk önce iki tarihi olayı anlatan metinleri kitabın içine aldım. Olayların tüm içeriği, elementleri, din ve mitoloji, olaylar zinciri, destan kahramanlarının menbaı (kaynağı) anlatılmıştır. Tüm açıklamalarda, nereye bakarsanız bakın, hep Kürt duvarıyla çevrili olduğunuz görülecektir. Nitekim böylesi Kürt gerçeğinin girdabındaki Firdevsi birdenbire iplerinden boşalıyor. Sahnedeki örtülü Kürt olgusunun ağırlığından kurtulmak için Kürt halkına hakaret ediyor. Bir nevi “Sen sahneden çekil bu tarih kültür geçmişinin” sahibi Fars halkı olsun diyor. Yazdıklarımda “kral çıplak” sahnesinde Firdevsi görülecektir.

Xanî’nin Newroz tasarımında da yine uzun zaman boyunca devam eden zulüm, yıkım, esaret zincirinin kırılması, hürriyete kavuşma ümit ve savaşı vardır. Nasıl ki Kürt ataları Cemşid, Demirci Kawa’lı Feridun (Keyaksar) kılıçlarıyla, haklılıklarıyla süren devranı değiştirdiler, 17. asırdaki onların torunları da omuzlarına oturmuş zulüm ve baskılı iki otoriteden kurtulmalarını planlamıştır. Newroz gününün ışıklı sabahında, Kürt halkının karanlık kaderini aydınlık fennanı olan bilimle tarihe gömmek istemiştir. Tıpkı neolitik dönemin devrimi, demirin icadı gibi Xanî de “ulus devlet” tezini bulmuştur.

Demiri bulan Hurilerin torunları olan Kasit ve Medlerdir. Bu buluşun yararından, önce onlar nasiplenip güçlendiler. Bu sayede hasımlarını tarih sahnesinden kovdular. Hâlbuki filozof Xanî’nin buluşunu başkaları, başka yerde tatbik ederek uluslaştılar. Kürtler ise hâlâ bu buluşun bile farkında değillerdir.

Bilim kimlikliler hep yaşayacaklardır. Bedenleri toprakla karışarak evrenin kaynağına ilave olacaktır. Zamanda yaşayan veya sonsuzluk sessizliğine bürünen bu kimlikler her zaman vefa ile anılacaktır.

Her düşünen insan güzelliği, iyiliği, şefkati ve de hizmeti ister. Hizmet etmek faydalı olmaktır. Birey olarak düşünceli, şefkatli ve özverili kimliklerin tanıdığı olmak mutluluktur. Onların Newroz ateşinin etrafındaki halaylarına katılmak isteyen başı dönen şanslı biriyim.

H. Mem

*Müslümanlarda cesedin defnedilmesi, Zcrdüştlcrdc yüksek bir yere koyulması, Budistlerdc ceset küllerinin Ganj Nchri’nc bırakılması ve bazı inançlarda ise cesedin yakılması gibi...

Giriş

Evren, parçası olduğumuz doğal anamız. Hep gelişen büyüyensin. Seninle büyük, küçük ailelerimizi kurduk. Sana özendik, senin gibi uzadık, genişledik, hacimli formlara dönüştük. Renklerle, seslerle, kokularla, sertlik ve yumuşaklık ifadenle uyandık. Küçücük akıl ve yeteneklerimizi kullanmayı öğrendik. Cisimleri algılamayı denedik. Canlı, cansız dediklerimizi tasnif ettik. Canlıların en üst makamını da kendimize ayırdık. Canlılara bitki, hayvan ve insan dedik. İlk iki sınıftan üstün olduğumuzu gördük. Onları yedik, yedirdik. Bazen hemcinslerimizden zayıf olanını da yedik, yiyiyoruz. Açıkçası onlar bizim için ancak vardırlar, aklını öne sürdük, sürdürüyoruz. Bu yaşam felsefesinin doğal mecrasının dışına çıkarak insan neslinin sosyal yapısında da devam ettik, ediyoruz.

Oysa evrenin tepemizdeki manzarasına baktığımızda ışıldayan cisimler, kayan bedbaht olanlar, şekilden şekile giren kraliçeler veya şekli, formu değişmeyip ışık saçan kralımızı da görüyoruz. Onun renginden, ısısından hep nasiplenip duruyoruz. Ne de olsa ailemizin hem ismi, hem de reisidir. İlk çağlarımda onu iyice tanımamıştım. Bazen korkudan, bazen vefadan ona taptım.
Onu güzel nağmelerle, bazen korkutucu avazlarla hem kendime, hem de etrafıma etkiler yaptım. Beynim gelişip bilgi dağarcığım zenginleştikçe, bende görünmeyen ...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues