La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Saklanan Gerçek, Kurmanclar Ve Zazalar'ın Kimliği – I


Auteur :
Éditeur : Date & Lieu : 1994, Ankara
Préface : Pages : 610
Traduction : ISBN : 975-7845-03-5
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ris. Sac. N° 2741Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Saklanan Gerçek, Kurmanclar Ve Zazalar'ın Kimliği – I

Saklanan Gerçek
Kurmanclar ve Zazalar'ın Kimliği – I

Mahmut Rişvanoğlu

Tanmak

Anadolu bilinen en eski çağlardan beri Asya ile Avrupa arasında bir köprü vazifesini görmüş, çeşitli Uruklara mensup kavimlere yurtluk etmiştir.

M.Ö.4000 yılında Anadolu'nun bu bölgedeki en eski Otokton halkının çoğunun "Turanı" olduğu kabul edilmektedir. Bu bölgede yapılan kazılarda ve arkeolojik incelemeler arttıkça "Proto-Türk uygarlığının" varlığı daha belirgin olarak görülmektedir. Nitekim buraya, çok önceleri gelen Turanî kaviınlcrin birçoklarının boy ve oymak adlarını zamanımıza kadar taşıyan bir kısım yer adlarından anlaşılmaktadır.

Başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere. Anadolu yakın çağlara kadar Orta Asya ile ilişkisi kesilmemiş ve devamlı olarak buradan çeşitli Türk kavimlcriııin akınına uğramıştır. "Dıyarbekir Tarihi'nde", M.Ö.4000 yıllarında "KIŞ" şehrinin hükümdarı. "Manîstusu'nun" geniş ...


ÖNSÖZ

Tarih şûuru, dini inanç kadar eski olup insanların ve meydana getirdikleri toplumların manevi nitelikleri ve medeniyet seviyeleri ölçüsünde derinleşir. Cemiyetlerin ilk devirlerinde. Ataların yüceltilmesi ve kutlanması, böylece "Ata" kültürünün teşekkülü tarih, yurt ve millet şûurunun ilk belirtilerini. İnsanî ve millî İlişlerindeki başlangıcı teşkil eder.
İnsanlık hafızasının ve tecrübesinin muhasebesini yapan tarih, hafızada yaşadıkça: milletlerin, maddi ve manevi kültürleri gelişmeye, bu vesileyle de kişiliklerini. Milli vicdanlarını ve ülkelerini güçlendirmeye hizmet eder.
Tarihini, kültürünü ve medeniyetini bilmeyen ve bunların önemini şuurunu idrak edemeyen milletler, hafıza ve idraklarını kaybetmiş, "Yaşayan bir ölü" gibidirler. Böyle bir durumda, milletlerin yükselmeleri, milli-manevi karakterlerini, birlik ve varlıklarını yıkmaya çalışan "Emperyalizme" karşı korumaları mümkün değildir.
Milletlerin, Maddi ve Manevi kültürünün güçlenmesinde bu kadar önemli olan Milli Tarih Kültürü Toplumların bir bütün halinde yabancı kültür akımlarına karşı en önemli sosyal bir gerçektir. Bu sebeple de milletlerin oluşumunu belirli zaman ve mekan çerçevesi içerisinde gözler önüne seren tarih, önce cemiyetlerin yöneticileri için, sonra da bütün fertler için büyük bir rehber rolü oynar.
Tarih sahnesinde Orta Asya'dan çıkıp Altaylar'dan Tuna'ya, Yenisey'den Basra ve Mağrib'e kadar beş bin yıllık tarih süresi içinde, nice imparatorluklar ve Devletler kurup, büyük bir medeniyet sancağını dalgalandırmış olan pek çok kardeş Türk kavimleri. sahip oldukları bu büyük misyondan dolayı tarih boyunca haksız ve ölçüsüz düşmanlıklara, zalim ve hain tertiplere, saldırılara hedef olmuştur. Hasım kuvvet koalisyonlarının dıştan gelen alenî ve fizikî saldırılarına karşı koymayı, üstünlük kurmayı, kolaylıkla başaran, çağlar boyu nazım süper güç mevkiinde kalan Türk milletine karşı düşmanlarının en önemli saldırı yöntemi, iğfal ve ifşât ile nifak yaratmak, içten çökertmek olmuştur.
Müslüman Türk Milletinin kıtalar genişliğindeki yurtlarında hayat ve hakimiyet alanlarında kendisinden çok daha fazla hasım toplumlarla karşılaşmasına, içiçe, yanyana yaşamasına rağmen, tarih sahnesinde varlığını sürdürebilmesinin önde gelen sırrı ve sebebi, sadece yüksek seciyesi ve emsalsiz kahramanlığı değil, milli ve manevi kültürümüzün kaynağı olan din. dil, tarih, kültür ve gaye birliğini korumada gösterdiği yüksek başarıdır.
Bu sebeple düşman güçlerin Türk Milleti'ne yönelen açık ve kapalı taarruzlarında çeşitli Türk toplumlarının kültür bütünlüğünü, ruhî birliğini, dil, din, tarih birliğini, emel ve kader birliğini bozma çabaları öncelik almaktadır.
Geçen yüzyıl boyunca ağır kayıplara uğrayan, güçlü baskılara maruz kalan Türk milleti, önüne konan engelleri aşarak yine yüksek gelişme potansiyeli olan bir güç olarak belirmekledir. Adriyatik'ten Çin şeddine kadar uzanan kıta alanı Türk Kültürü ile birleşmektedir.
Böyle bir gelişme safhasında Türkiye denilen, şehid olmuş ulu atalarımızın bize emanet ettiği bu cennet vatan, milletlerarası boyutta komple olarak hedef olması, tarihe ve çağa hakim karakterlerini bilenler için beklenmeyen bir olay değildir. Dün hayat ve varlığımıza kasteden, halkımızı ölüm kalım savaşı vermeğe mecbur eden, milletimizi Misak-ı Millî'den ağır tavizler vererek bugünkü siyasi hudutlar içine çekilmeğe, kapanmağa zorlayan emperyalist güçlerin ve işbirlikçi taşeron piyonların bu gelişmelerden huzursuz oldukları, telaşa kapıldıkları, perde gerisinde yeni bir husûmet koalisyonu oluşturarak klasik usulleriyle harekete geçtikleri görülüyor.
Düşmanca emel ve çabalar. Türk Milleti'nin ortak soy, tarih, vatan, iman, emel, kültür birliğinden, kader birliği ve şuurundan kaynaklanan bütünlüğünü çözmeye, tahribe, milletimizin bir bölümünü, emperyalist amaçları için tahrif ederek piyasaya sürdükleri yayınlarla kardeş diğer Türk toplumuna karşı yabancılaştırmaya, ayrı bir kimlikle suni bir toplum meydana getirmeye yönelik bulunmaktadır.
Vatanımızın Ortadoğu'yu kontrola müsait bir bölümünde faaliyete geçirdikleri kiralık cinayet çeteleri ve profesyonel katillerle korku ve güvensizlik ortamı meydana getirilerek, her seviyeden idare adamlarını yılgınlığa, teslimiyete sürükleyebilme ümidi ile ve sahte tarih tezleri uydurma, dil ve kültürü geliştirme gayretleri ile Müslüman Türk Milleti'nin bir kısmı için hüsran ve felaket, milletimizin bütünü için büyük acılara ve kayıplara yol açacak bir ihanet tertibi safha safha uygulamaya konulmaktadır.
Türk Milleti'nin düşmanları, milletimizin bir kısım evlatlarını aldatmayı. yanıltmayı kirli emellerinin piyonu haline getirmeyi başarmışlardır. Bir kısım cahil yurttaşlarımız ve sözde aydınlarımız da olağanüstü bir vurdumduymazlık ve sorumsuzlukla bilerek veya bilmiyerek, sadece taşıdıkları nüfus cüzdanlarına göre mensubiyet iddiası taşıdıktan Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti devletine zarar vermekle kalmıyarak. kendilerine ayrı bir statü, ayrı bir kültürel siyasi kimlik kazandırılmak istenen yurttaşlarımız için de ebedi hüsran, utanç ve pişmanlık sebebi olacak maceracı tezlere, görüşlere taraftar görünmektedir.
Yaşanan gün içinde devletin kuruluş esaslarına yapılan ve bazı zihinlerde soykınlığa, yanılgıya ve kararsızlığa yol açan saldırılar karşısında gerçeği görmek ve göstermek, kamuoyunu aydınlatmak da bizim için bir görev olmuştur. Gerçeğe saygısı olan, millete ve vatana karşı sorumluluk, sadakat duygusu ve görev şuuru taşıyan insanlarımızın bilgi ve ilgisine sunduğumuz bir eser; Müslüman Türk Milleti'nin bir parçası olan Kürt ve Zaza kardeşlerimizin üzerlerinde oynanan oyunları (Etnik ırkçılık yapılarak Türk Milleti’nden ayırmak için başka bir kimlik uydurulmağa çalışıldığını) gözler önüne sermek, hiçbir siyasi ikbal ve menfaat gütmeden sadece örtülmeye çalışılan gerçekleri gün ışığına çıkarmak ve Kürt ve Zazaların tarih, kültür, soy, etimolojik ve etnografya yönünden kimliklerini ortaya koyabilmek için uzun yıllar süren çalışmaların bir mahsulüdür.
İki cilt halinde okuyucularımızın istifadesine sunduğumuz bu eserin yararlı olacağına inanıyorum.
Gayret bizden yardım Allah'tandır.

Dr. Mahmut Rlşvanoğlu
Ocak 1994




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues