La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Bütün Cepheleriyle İran Meselesi


Auteur :
Éditeur : Yeni Asya Date & Lieu : 1981, İstanbul
Préface : Pages : 264
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Boz. Ira. N° 1828Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Bütün Cepheleriyle İran Meselesi

Bütün Cepheleriyle İran Meselesi

Burhan Bozgeyik

Yeni Asya

- İran'daki hadiseler Islâmi bir şuurun mahsulü müdür?
- Nereden kaynaklanmaktadır?
- Niçin ısrarla "İslâm Devrimi" denilmektedir?
- İran'daki fikri yapıyı islâmi zaviyeden incelediğimizde ortaya ne çıkıyor?

İran, tarih boyunca hâdiseleriyle dikkat çekmiş ve yine pek çok ülkeyi yakından alâkadar etmiştir. Bu araştırmada yaptığımız gibi İran, tarihi seyri içerisinde incelendiğinde hâdiselerin şaşılacak derecede birbirine benzediği görülecektir. Bilhassa İran için tarih tekerrür etmektedir. İran tarihinde beşer için ibretli pek çok hâdiseler vardır...



ÖNSÖZ

İran, bilhassa son iki yılda dünya efkârı umumiyyesini kendisiyle ciddi şekilde meşgul etmiş ve nazarları üzerine çekmiştir. Öyle ki dünyada cereyan eden çok daha mühim hadiseler bile —Afganistan’ın Rusya tarafından işgali gibi...— İran hadiselerinin yanında ikinci planda kalagelmiştir...

İran’da cereyan eden hadiseler gittikçe beynelmilel mahiyet arzetmeye başlamış ve buna paralel olarak da ehemmiyeti artmıştır.
Bilindiği gibi 1977’de başlayan hâdiseler şiddetini arttırarak gelişmiş, neticede Şah ülkeyi terkederek İran dışına kaçmak zorunda kalmış, yerine harekâtın perde önündeki lideri Humeyni gelerek idareyi ele almıştır...

İran’daki bu değişikliğin ehemmiyeti; dünyada görülen emsali hareketler gibi sadece bir darbeden ibaret kalmayıp fikrî ve siyasî yapısı itibariyle sınırdışına taşmasından veya taşırılmaya çalışılmasından ileri gelmektedir...

İran hâdiseleri yapılan propaganda ve telkinlerle, bir kısım çevrelerce, ısrarla «İslâmî bir Hareket» olarak gösterilmeye çalışılmış, dolayısiyle zihinlerde çeşitli istifhamların meydana gelmesine sebep olunmuştur. İran’da Şahlığın yıkılışı «İslâm Devrimi» olarak tanıtıldığından bütün dünyada, bilhassa Müslüman olmayan ülkelerde İslâmiyet İran’da cereyan eden hâdiselere ve ortaya çıkan yeni duruma göre değerlendirilmeye başlanmıştır...

Yurdumuzda da, İran hâdiselerinin yanlış aksettirildiğini ve yanlış anlayışlara sebebiyet verici neşriyatın yapıldığını ve bu neşriyatın tesirsiz kalmadığını üzülerek müşahede ettik...
Üzüldük çünkü İranla ilgili değerlendirmelerin hiçbiri, realiteler göz önünde bulundurularak yapılmıyor; hadiseler derinlemesine ve enine boyuna incelenmiyordu. Sadece bazı şeklî hareketler nazara veriliyor ve meselenin «Nasıl başladığı?», «Nereye varacağı» ve «perde gerisi» araştırılmıyordu. Değerlendirmeler umumiyetle hissi oluyor ve bu durum zaman zaman ciddî fikir ayrılıklarına yol açabiliyordu...

Fikir birliğine her zamankinden daha ziyade muhtaç olduğumuz günlerde bulunuyorduk. Bu durum devam edip gidemezdi, gitmemeliydi... İrandaki huzursuzluk ve karışıklık Yurdumuza sirayet etmemeliydi... Üzerinde çok çeşitli değerlendirmelerin yapıldığı bu mesele, açıkça ortaya konulmalı ve demogojiye sed çekilmeliydi. İşte bu düşünceler bizi «Bütün Cepheleriyle İran Meselesi» adlı bu araştırmayı yapmaya sevketmiş tir.

İran, bizim kapıkomşumuzdur. Bir İslâm ülkesidir. Aynı zamanda petrol üreticisi bir ülkedir... Ve kızıl emperyalizmi dünyaya hakim kılmak isteyen Rusya’nın da kapıkomşusudur. Rusya’nın sıcak denizlere inme ezelî rüyası önündeki mânilerden birisidir!..
İran’ın bizim tarihimizde mühim bir yeri vardır. Tarih boyunca İran’la münasebetlerimizde hâlâ örnek alınacak pek çok hâdiseler cereyan etmiştir. Araştırmamızda bu mevzulara da hep temas ettik...

İran topraklarında petrolün bol olarak çıkmaya başlamasından sonra dünya için ehemmiyeti daha da artmıştır. Stratejik mevkii yanında ekonomik bakımdan bu büyük avantajt pek çok ülkeleri kendisiyle yakından alâkalanmaya mecbur etmiştir. Öyle ki bu alâka zaman zaman sıcak harplere de yol açmış ve «Dünya hakimiyeti» kurmak isteyen «Süper Devletler» tabir edilen güçler İran için çetin mücadelelere girişmişlerdir.

Ayrıca İran’daki ABD elçiliğinin basılarak Amerikalı personelin rehin alınmasıyla, direkt olarak ABD ile yüz yüze gelinmiştir. Son olarak Irak - İran harbinin de patlak vermesiyle İran hâdiseleri yukarda belirttiğimiz fikrî yapısı yarınıda siyasî yönüyle de dışarıya taşmış; bütün dünyayı kendisiyle alâkadar eder hale gelmiştir.
İran, tarih boyunca da hâdiseleriyle dikkat çekmiş ve yine pek çok ülkeyi yakından alâkadar etmiştir. Bu araştırmamızda yaptığımız gibi İran, tarihî seyri içerisinde incelendiğinde hâdiselerin şaşılacak derecede birbirine benzediği görülecektir. Bilhassa İran için tarih tekerrür etmektedir. İran tarihinde beşer için ibretli pek çok hâdiseler vardır...

«Bütün Cepheleriyle İran Meselesi» araştırmasını yaparken, kendimize Tarih’i temel yaptık. Zaman zaman İran’ın tarihî seyri içerisindeki fikrî yapışma da temas ettik. Bu şekilde araştırmamız şu dokuz ana bölümden teşekkül etti: 1 — Bilinen tarihinden İslâmiyetin yayılışına kadar olan İran tarihi... 2 — Şiilik meselesi ve ehl-i sünnet açısından şiiliğin değerlendirilmesi... 3 — Osmanlı Devleti ile temasa kadar İran... 4 — Osmanlı - İran münasebetleri... S — Pehlevîler devrine kadar İran... 6 — Pehlevîler devri... 7 — Dünyadaki fikrî ve siyasî hâdiselere umumi bir bakış ve İran’da Şahlığın yıkılışı... 8 — Şahlıktan sonraki devir... 9 — İran hâdiselerinin dünyada ve Yurdumuzdaki akisleri...

Bu araştırma neticesinde, herkesin kafasını meşgul eden şu suallere de tatmin edici cevaplar ortaya koyduğumuz kanaatindeyim: «İran’daki hâdiseler İslâmî bir şuûrun mahsulü müdür?..», «Nereden kaynaklanmaktadır?..», «Niçin ısrarla «İslâm Devrimi» denilmektedir?..», «İran’daki fikrî yapıyı İslâmî zaviyeden incelediğimizde ortaya ne çıkacaktır?..»

Her şeyden önce, demogofiden uzak ve hasbî olmaya gayret ettik... Ondört asırdan beri çığ gibi büyüyüp gelişen İslâmiyet Hicrî XV. Asırda dünyada en gür sadâ olmanın eşiğinde iken, İslâm Âleminin ve Müslümanların, bu sadâyı rencide edecek en ufak harekete tahammülü olamazdı... Bunun için, ne olup bittiğini anlamadan, İran’daki hâdiselere «Çağın Olayı», «İslâm’ın Zaferi», «İslâm Devrimi» diyemezdik. Denilebilir mi?.. Araştırmamızda bu suale de cevap aramaya çalıştık...

Bu çalışmamız meselenin aydınlanması için bir fayda temin edebilirse ve zihinlerdeki, İran’la alâkalı suallere cevap teşkil edebilirse, harcanan vakit ve emeğe acımayacağız.

4 Ocak 1981 / Cağaloğlu
Burhan Bozgeyik



Giriş

Bilinen tarihinden itibaren İran’ın bütününü gözönünde bulundurduğumuzda; O’na şayet «İran» ismi verilmeseydi Türkçe «Keşmekeşlik Ülkesi» mânasına gelen bir isim vermek münasip düşerdi zannederim...

Sakin bir dönemi yok denecek kadar az olan böyle bir ülkenin eşine tarihte rastlamak zordur...
İslâmiyete kadar mutlak cehâlet ve dalâlet içerisinde boğulup kalan bir ülke... Öyle ki, günümüz komünizminin daha ifrat şeklinin yüzlerce yıl önce İran’da mevcut olduğunu görmekteyiz...
İslâmiyet’in bütün insanlığı ebedî saâdete dâvetine kılıçla cevap vermiş İran... Kılıca kılıç... Ebedî saâdete inananlarla, elleriyle yaktıkları ateşi İlâh kabul edenlerin mücadelesi, uzun sürmüş. Ve İran, binlerce şehid bahasına İslâm mülküne dahil edilmiş... Kendi rızasıyla İslâm’a dahil olan yeri nadirdir İran’ın...

İslâm’la müşerref olan diğer beldelerdeki huzur ve sükûna mukabil, İran’da İslâm’a girmesine rağmen kargaşayı görmekteyiz. İslâm’a tefrika sokmak isteyenlerin ortaya attıkları ve yanlış şekilde tanıtmaya çalıştıkları şiîlik hareketleri,. İran’da rağbet görmüş... Yayılmış...

Huzur, sükûn, refah, istikrar sanki İran ismine zıtmışcasına, İran’da kılıçlar kınına girmemiş... Çoğu kez İslâm’a çekilmiş bu kılıçlar...

Şah İsmail, İran sınırlarını genişletmek hırsıyla tutuşan Safevî padişahı... Öz annesini acımadan katlettirecek kadar: gözü dönmüş bir cani.. Ve Şah İsmailler...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues