La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kenan Evren’in Anıları


Auteur :
Éditeur : Milliyet Date & Lieu : 1990, İstanbul
Préface : Pages : 576
Traduction : ISBN : 975-506-077-4
Langue : TurcFormat : 160x240 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Evr. Ken. N° 2059Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kenan Evren’in Anıları

Kenan Evren’in Anıları

Kenan Evren

Milliyet


Milliyet Yayınları, bu kitapla birlikte 7’nci Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren’in yıllardan beri büyük bir titizlikle kaleme aldığı anılarının yayımına başlıyor.

Bu ilk kitapta Sayın Evren, çocukluğundan 12 Eylül 1980’e kadar olan hayatını hiçbir önemli noktayı atlamadan, açık açık anlatıyor. Öğrenim yılları, bekârlığı, evliliği, subaylık hayatı ve Genelkurmay Başkanlığı...

Ve sonra hepimizin çok iyi bildiği gibi 12 Eylül askeri müdahalesi...



GİRİŞ

Zaman zaman hayat hikâyemi yazmayı düşünmüş ve buna birkaç defa teşebbüs de etmişimdir. Ama her teşebbüsüm başlangıç safhasından öteye geçememiş ve yazdıklarım zamanla değerinikaybettiğinden veya yazdıklarımı kendim de beğenmediğimden yırtılıp çöp sepetine atılmıştır.

12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'ni Koruma ve Kollama Harekâtının liderliğini üstlendikten sonra birçok çevrelerden ve özellikle basın mensuplarının bazılarından dolaylı veya dolaysız yollardan müracaatlar olmuşsa da, bunu yapmak gerekirse yine en iyisi tarafımdan kaleme alınarak gerçekleştirilmesinin en doğru yol olacağına inandığımdan, bu gibi müracaatları her seferinde geri çevirdim. Esasen o kadar yoğun işlerim arasında buna ayıracak zamanım da yoktu.

12 Eylül 1980 Harekâtından sonra ne kadar büyük bir sorumluluk altında bulunduğumu, o günleri yaşamış her Türk vatandaşı idrak edebilir. Bu Harekâtın muvaffak olmaması demek, bir iç savaş sonucu Türkiye'nin parçalanması ve dolayısıyla bin seneye yakın bir zamandır bizim olan bu toprakların değişik ellere geçmesi, başka bir deyişle Türklüğün ve Türklerin, Asya'daki diğer Türklerin durumuna düşmesi demektir.

Böyle bir durumla karşı karşıya bulunurken benim hayat hikâyemi başkasına anlatmam veya kendim kaleme almam mümkün olabilir miydi?
Diğer taraftan hayat hikâyemin yazılmasının da bir zaruret olduğunu takdir etmiyor değildim. Zira Türk milleti haklı olarak kimdi bu Kenan Paşa, nereden gelmiş, nasıl yetişmiş, bugüne kadar nasıl bir hayat geçirmiş, neden ve nasıl bu Harekâtı yapmış veya daha doğrusu yapmak zorunda kalmış, ne gibi yardımlar görmüş, hangi zorluklarla karşılaşmış ve nasıl göğüs germiş; bütün bunları şimdiki ve gelecekteki nesiller bilmek isteyecekti.

İsteyecekti ama, benim de bunlarla uğraşacak kadar vaktim yoktu. Hep bu zamanı aradım. Bir taraftan da acele ediyordum. Çünkü ne kadar yaşayacağım belli değildi. İnsan hayatının bir nefeslik olduğunu sevgili eşimin gözlerimin Önünde ve kucağımda hayata veda edişinden biliyorum. Şu anda 65 yaşımı da bitirmek üzereyim. Ecelimle ölebileceğim gibi; beni öldürmek isteyenlerin de kurşununa hedef olabilirim. O takdirde birçok hakikatler tarihin karanlıkları içinde kaybolup gidecek, dolayısıyla milletime ve gelecek nesillere söylemek istediklerimi de söyleyemeyecektim. İşte bunun için acele ediyordum.

Bu işin çok zor olduğunu da biliyorum. Çünkü bugüne kadar günü gününe hatıralarımı muntazam olarak kaydedemedim. Ben ne bilirdim ki, bir zaman gelecek Türk milletinin mukadderatına hükmedecek ve 12 Eylülün lideri ve arkasından da Cumhurbaşkanı olacağım?..
Her insan gibi ben de zaman zaman hatıra defteri tutmaya heveslendim fakat yazıma başlarken de ifade ettiğim gibi, hepsi yarıda kaldı.

12 Eylülden muayyen bir süre önce ve özellikle 12 Eylülden sonra tuttuğum bazı notlarım var. İşte onlardan ve daha çok hafızama müracaat ederek hayat hikâyemi yazmaya gayret edeceğim. Başlangıçta onun için bu işin zor olacağını yazdım. Ama zor da olsa, bunu başarmaya çalışacağım. Herhalde 12 Eylül Harekâtı'ndan ve ondan sonra içinde yaşadığım durumlardan daha zor olamaz. Mühim olan karar verebilmededir. Karar verdikten sonra onu yerine getirmek de kolaylaşır. Ben buna karar verdim. Başaracağım. Ama ne kadar zamanda bunu tamamlayabilirim, şimdiden bir şey söyleyemem.

Bu satırları İstanbul'daki Harbiye Orduevinde yazıyorum. Bugün 19 Aralık 1983, Pazartesi. 6 Kasım Milletvekilleri seçimi yapıldı. Hükümeti kurma görevini 400 mevcutlu TBMM’de 211 sandalyeye sahip olan Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal’a verdim. Bakanlar Kurulu listesine uygun olarak Bakanların atamasını yaptım ve bir hafta dinlenmek üzere İstanbul'a dün geldim. Cumartesi gününe kadar burada kalacağım. Bugün Başbakan Özal, Hükümet Programını Meclis'te okuyacak. Program üzerinde yapılacak görüşmeler ve güven oylaması hafta sonunu bulacak.

İşte ben de bu boşluktan yararlanarak, bugüne kadarki yorgunluğumu biraz olsun gidermeyi ve bu arada hatıralarıma Orduevinde başlamayı uygun buldum. Ne kadar yazabilirsem burada yazacak, gerisini Ankara'da tamamlamaya çalışacağım.
Acaba hayat hikâyeme hangi noktadan başlayayım diye düşünüyorum. Öyle ya, başlangıç neresi olsun? Bu satırları okuyacak olanlar benim nerede doğduğumu, ne zaman dünyaya geldiğimi herhalde öğrenmek isteyeceklerdir diye düşündüm ve onun için de doğumumla bu işe başlamayı uygun gördüm.



Dünyaya Gelişim ve Çocukluk Çağım

Nüfus cüzdanımda doğum tarihi olarak 1 Ocak 1918 tarihi yazar. Ancak bu tarihin yanlış olduğunu hemen söylemeliyim. Zira nüfus cüzdanım altı ay sonra Manisa'nın Alaşehir ilçesinde alınmış ve doğum yerim olarak da Alaşehir yazılmış. Uzun seneler ben de.hep böyle sandım. Sonradan 1917 senesinin yedinci ayı yani Temmuz ayının 17'nci ve aynı zamanda Ramazan ayının 27'nci gecesi olan Kadir gecesinde Kula'da dünyaya geldiğimi araştıra araştıra buldum.

Şimdiki nesiller buna akıl erdiremezler ama o tarihte çocukların doğum tarihleri babaları veya anneleri tarafından Kur'an-ı Kerim'in baştaki sahifesine yazılır, nüfus kâğıdı sonradan ne zaman istenirse o zaman çıkartılırmış. Benim esas doğum tarihim de babam tarafından Kur'an-ı Kerim'e kaydedilmiş. Ancak bir müddet sonra o Kur'an-ı Kerim'i bir arkadaşına hediye edince benim hakiki doğum tarihim de unutulmuş gitmiş. Bilinen bir gerçek var ki, esas doğumum 1 Ocak 1918'den altı ay önce ve Kadir gecesi oluşudur.

İşte buradan hareketle, 1917 senesi Temmuz ayının 17'nci günü doğduğumu buldum. Doğumumla başlayan bu 7 rakamları hayatım boyunca birçok acı ve tatlı tarihleri oluşturacaktır.

İşte 7 rakamının kronolojik tablosu

Doğum yılı: 1917
Ayı : 7'nci Ay (Temmuz)
Günü : 17'nci Gece Ramazanın 27'nci Gecesi
Okula Başlama: 7 Yaş (1924)

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues