La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kürtler Kendilerini Anlatıyor


Auteur :
Éditeur : Apec förlag Date & Lieu : 1999, Stockholm
Préface : Pages : 176
Traduction : ISBN : 91-89014-53-7
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Guz. Kur. N° 4173Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kürtler Kendilerini Anlatıyor

Kürtler Kendilerini Anlatıyor

M. Şehmus Güzel

Apec Förlag

Kürtler’in kendilerini anlatarak dünlerini ve bugünlerini aydınlatmak olası mı? Bilinmez. Ama bu konuda bir girişimde bulunmak ta gerekiyor kanımca. Böyle bir sey için değişik yöntemler uygulanabilir elbette. Burada önce iki kültür adamımızla başlamak istiyorum: Ressam Remzi Raşa ile 1920’lerin sonundan başlayarak bugüne kadar geliyoruz. Bu öykü bir Kürt çocuğunun, bir Kürt gencinin ne tür yokluklarla, ne tür engellemelerle boğuşarak ve bunu neredeyse doğalmış gibi üstlenerek bugünlere kendini taşımasıdır. Önceden çizili ve O’na bir yerde yine en doğal biçimde empoze edilmek istenen, zorla demeyeyim ama ona yakın bir kadercilikle kabul ettirilmek istenen hayat çizgisini aşmasının hikayesidir. Son derece öğretici ve derslerle yüklü.
1950’lerin İstanbul’unu ve orada yaşadıklarını anlatan REMZi’den sonra o yıllardaki çocukluğunu alıp 1960’ların ortasında İstanbul’a taşıyan Mahmut Baksı’nm serüveni de yine o yıllardaki birçok Kürt gencinin yaşamından parçalar kapsıyor. Bunlar hem onların yaşamından hem de Türkiye’nin



SUNU

Anılara sahip çıkmak. Bu kitabın en belirgin özelliği nedir diye soran olursa hemen vereceğim yanıt budur. Evet anılara sahip çıkmak. Hele Kürt halkı gibi kimliğinin bütün unsurları baskı alında tutulan, ortak hafızası her yönden saldırıya uğrayan Kürt halkı için anılara sahip çıkmak bir tür namus meselesidir. Anılara sahip çıkmak ve böylece ortak hafızayı ve kimliğini kurtarmak.

Bu anıların pek çoğu dramatik olsa bile, onları yazmak, yayınlamak gerektiğine inanıyorum.
Bizimle birlikte yaşayanların anımsaması için, bizden sonra geleceklerin asla unutmaması için.
1970'li yıllarda Kürdistan’ı halklarını ve halklarının haklarım savunmak için siyasi mücadele verenlere karşı yöneltilen cinayetleri, suikast girişimlerini yazmak, tarihe kalıcı tanıklık ihtiyacından doğuyor sadece. Çünkü bu tarihin kara sayfası da mutlaka bilinmeli. İsmet Şerif Vanlı Lozan’da evinde öldürülmek istendi. Öldü diye bırakıldı. Ama baskıcı devletlere ve katillerine inad yaşadı. Yaşıyor. Başka cinayet girişimleri oldu: Mesud Barzani ve arkadaşlarına karşı Viyana’da... Ve Temmuz 1989’da yine Viyana’da Abdurrahman ğasımlo’ya... Bu cinayetlere ve suikast girişimlerine hedef olanların anlattıkları biçimiyle, olayları dikkatinize sunmak istiyorum. Değerlendirilmesiyle de. . .

Kürdistan’in bir kasaba, kent veya köyünde doğan bir çocuk, normal yaşam geleceği içinde bir gün bir Avrupa kent, kasaba veya köyünde yaşayacağını düşün(e)mez. Doğal olarak ülkesinde yaşayıp, orada büyüyüp, orada yaratıp, orada iz bırakacağını kurar. Ama Kürdistan’ı bölen devletlerin Kürt halkı üzerinde kurduğu zulüm ve baskı sonucu dönem dönem çok sayıda Kürt Avrupa’lara sığınmak zorunda kaldı. Ayaklar belki Avrupa’larda ama düşünce ülkede.
Avrupa’larda okumak isteyen okudu. Yazmak isteyen yazdı. Yaratmak isteyen yarattı. Bugün Avrupa’larda seçkin, kendinden emin, kendini tanıtmasını bilen bir Kürt eliti bulunuyor: Yazar, şair, ressam, romancı, öykücü, türkücü, ozan, bilim adamı, bilim kadını, sinemacı, tiyatrocu ve bütün sanat dallarında kendilerini ispat etmiş insanlar, kadınlar ve erkekler. Onlardan birkaçını tanıtmak da gerekiyordu. Öyle yaptım. Remzi Raşa, Mahmut Baksi, Yılmaz Güney, işçi Ramo, Mehmet Ağlayancerit, Şerko Bekes, Şuayip Adlığ ve diğerleri...

Bunlar ve başkaları gelecekten umutlu olmak için. Böylece Kürtler’in ve Kürdistan’ın bir "sorun” olmadığını, olamayacağını anlatmak olanağmı bulabileciğimizi sanıyorum. Çünkü Kürtler Ortadoğu’nun, Asya’nın ve artık Avrupa’nın ve hatta kimi açılardan dünyanın en eski ve en yaygın halklarından biridir. Kürdistan bir ülkedir. Bir başkası gibi. Yani ne Kürtler sorundur, ne de Kürdistan. Ama hem Kürtler’in hem de Kürdistan’ın sorunları bulunmaktadır.
İşte bu bağlamda, bu çalışmayla, bu sorunların anlaşılmasına ve elbette çözümüne karınca karanınca bir katkı yapabilirsem amacıma ulaşmış olacağım. Daha kapsamlı, daha ayrıntılı ve tamamlayıcı başka çalışmaların yapılması umuduyla.

M. Şehmus Güzel
Paris, 30 Mayıs 1997.



Dünden Bugüne

Kürtler’in kendilerini anlatarak dünlerini ve bugünlerini aydınlatmak olası mı? Bilinmez. Ama bu konuda bir girişimde bulunmak ta gerekiyor kanımca. Böyle bir sey için değişik yöntemler uygulanabilir elbette. Burada önce iki kültür adamımızla başlamak istiyorum: Ressam Remzi Raşa ile 1920’lerin sonundan başlayarak bugüne kadar geliyoruz. Bu öykü bir Kürt çocuğunun, bir Kürt gencinin ne tür yokluklarla, ne tür engellemelerle boğuşarak ve bunu neredeyse doğalmış gibi üstlenerek bugünlere kendini taşımasıdır. Önceden çizili ve O’na bir yerde yine en doğal biçimde empoze edilmek istenen, zorla demeyeyim ama ona yakın bir kadercilikle kabul ettirilmek istenen hayat çizgisini aşmasının hikayesidir. Son derece öğretici ve derslerle yüklü.
1950’lerin İstanbul’unu ve orada yaşadıklarını anlatan REMZi’den sonra o yıllardaki çocukluğunu alıp 1960’ların ortasında İstanbul’a taşıyan Mahmut Baksı’nm serüveni de yine o yıllardaki birçok Kürt gencinin yaşamından parçalar kapsıyor. Bunlar hem onların yaşamından hem de Türkiye’nin o günlerdeki gelişmelerinden sayfalardır.

Böylece olayların değişik boyutlarını görmek olanağı bulabileceğimizi sanıyorum. Böylece bugüne kadar bilinmeyen veya bilindiği halde ihmal edilen , önemsenmeyen kimi olayları, kimi yaşamları öğrenmek olanağı bulabileceğiz. Bu da az birşey sayılmaz sanıyorum.

Ressam Remzi Raşa ile Söyeşi

Yaşar Kemal’in İnce Memed’inin 1958 tarihli üçüncü baskısı elimde. İç kapakta bir not: "Hemşerim Remzi Raşa’ya sevgiyle. ”Ve Yaşar Kemal’in imzası. Remzi, Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, Ayhan Işık ve diğerlerinin birlikte dostluklarının "yoğun ve sevimli yıllarının” bir izi.

Remzi Raşa, Yılmaz Güney’le 1982’de Paris’te tanıştı. Sonra epey arkadaşlık ettiler. Yılmaz’ın vefatına kadar. Remzi, 1965’de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından atıldı. Remzi Raşa ve ailesinin kökeni Raşolara dayanır. Raşolar, Hatay ve Halep bölgelerinde tanınan Kürt ailelerindendir. Raşo ismi zamanla Reşa oldu. Remzi ise birara soyadını Raşa’ya çevirdi. Raşa soyadını ...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues