La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

UNESCO'ya mektup


Auteur : Multimedia
Éditeur : Yurt Date & Lieu : 1991, Ankara
Préface : Pages : 80
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 145x215 mm
Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
UNESCO'ya mektup


UNESCO'ya mektup

Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO Genel Kurulu Atatürk'ün 100. Doğum yıldönümü nedeniyle 1981'in "Atatürk yılı" ilan edilmesi yolunda bir karar aldı. Beşikçi bu sırada "Kürtlerin mecburi iskânı" ve "Türk tarih tezi güneş-dil teorisi ve Kürt sorunu" kitaplarından dolayı Sakarya cezaevi'nde hükümlü. bulunuyordu.

UNESCO Genel kurulu'nun kararını öğrenen Beşikçi, bu kararı dikkatli bir biçimde okuyarak notlar aldı. Notlarını 68 sayfalık bir mektuba dönüştürdü (Ocak 1981). Cezaevinden çıktıktan sonra mektubu daha da ayrıntılayıp delillendirmeyi ve UNESCO'ya göndermeyi düşünüyordu. Ne var ki 23 Şubat'ta ani bir kararla Kaynarca cezaevi'ne sevk edildi. Daha sonra getirtebilirim düşüncesiyle bir kısım eşyasını, arşivini, gazete kesiklerini ve çeşitli notlarını bir torba içinde cezaevinde bıraktı. Bütün bunlar cezaevinde yapılan bir baskında "ele geçirildi". 12 Nisan'da tahliye olan Beşikçi, 19 Haziran'da gözaltına alınıp tutuklandı. Notlar arasında bulunan "Isviçre yazarlar birliği'ne mektup" dolayısıyla, Türkiye'nin dış ülkelerde itibarını zedelemekle (TCK m. 140) suçlanıyordu.

UNESCO'ya mektup da dava dosyası içerisinde yer alıyordu. Fakat Isviçre yazarlar birliği'ne yazılan mektup nedeniyle Beşikçi 10 yıl hapis cezasına çarptırılırken yargılamalar sırasında delil olarak dahi UNESCO'ya mektuptan söz edilmedi. Sıkıyönetim yetkilileri, mektubun duyulmasını, mektup etrafında bir tartışma ortamının doğmasını istemiyordu.

UNESCO Genel kurulu'nun kararının yerinde olmadığını" irdeleyen bu mektup Gölcük donanma ve sıkıyönetim komutanlığı Askeri mahkemesi'nin 1981/586 Esas sayılı dosyasından alındı ve ilk olarak Dengê komal yayınevi'nce 1983'de, Stockbholm'de yayınlandı.

Bilim yönteminin somut bir olaya uygulanması açısından UNESCO'ya mektup önemli bir çalışma.
Beşikçi'ye saygı, okura dostlukla...

Aralık 1991
Yurt kitap-yayın


İsmail Beşikçi'ye saygı...(*)

Türkiye'de yetişen nadir bilim adamlarından biri olan İsmail Beşikçi, Çanakkale zindanlarında yatıyor. Suçu demokrat olmak. Aydın olmak. Düşüncelerinden taviz vermemek. Bilimi, doğruyu, gerçekleri savunmak! Türk devleti bilimden ürküyor. Bilimsel düşünceden, doğruların tartışılmasından korkuyor. Türk Devleti İsmail Beşikçi'den korkuyor. Bu, düşüncelerini dosdoğru ortaya koyan bilim adamının önünde tiril tiril titriyor. Bundandır ki, gün ışığına çıkmasına izin verilmiyor. Bir zindandan bir diğerine sürülüyor. Ceza üstüne ceza veriliyor.

Beşikçi zindanda. Ama düşünceleri dışarıda, gün ışığında elden ele, dilden dile geçiyor. Türk devleti'nin gazabı, sıkıyönetim zindanları Beşikçi'nin taşıdığı aydınlığı boğmaya yetmedi. Beşikçi'nin ismi bütün dünyada saygın bir bayrak gibi dalgalanıyor. Bilim adamından gazetecisine, yazarından şairine, ressamından müzisyenine, din adamından politikacısına kadar bütün bir dünya İsmail Beşikçi'nin isminden, eserlerinden ve direnmesinden saygıyla söz ediyor. Af örgütü, O'nu himayesine aldı. Yazarlar birliği, dünya düzeyinde en çok acı çeken 5 yazardan biri olarak Beşikçi'nin ismini verdi. Yüzlerce protesto gösterisi, bildiri ve makale yazıldı Beşikçi hakkında. Binlerce protesto telgrafı çekildi.

Beşikçi, bir sosyolog. İlgi alanı Cumhuriyet dönemi Türkiyesi ve Türk devleti'nin Kürdistan politikası. Türk üniversitelerinin, bilim çevrelerinin, basın yayın organlarının, diğer kitle iletişim araçlarının, parlamentonun, yargı organlarının vb. bu politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında oynadığı roller, üstlendikleri görevler. Beşikçi, yukarıda adı geçen kurumların, organların ve buralarda çalışan kişilerin bir bütün halinde Türk Devleti'nin Kürdistan politikasının yapıcı ve yayıcısı olduklarını olgularla ve belgelerle açığa çıkarıyor. Nice demokrat ve sosyalist kurum ya da kişinin, bu düzeyde devlet terörünün gönüllü yapıcısı, yayıcısı ve taşıyıcısı olduğunu açığa çıkarıyor. Kemalizm denen Türk devleti'nin resmi ideolojisinin ırkçı ve sömürgeci karakterini olgularla ve belgelerle ortaya koyuyor. Türk Devleti'nin tahammül edemediği de bu zaten. Bunun için de çıkar yol olarak İsmail Beşikçi'yi, zindanla, zulümle tehdit etmekte, bilimsel çalışma alanını daraltmakta, çalışma malzemelerine el koymakta ve zaman zaman da gardiyanlar tarafından ölümüne dayaktan geçirilmektedir. Bütün bu vahşete rağmen İsmail Beşikçi'yi düşüncelerinden taviz verme düzeyine getirememenin öfkesi içindedir. Ayrıca Beşikçi'nin, dünya düzeyinde saygın bir bilim adamı olarak kabul edilmesini de önlemek mümkün olmamıştır.

Ve şimdi gene Beşikçi ağır cezalara çarptırılmış olarak zindanda yatıyor. Dışarıda ise generallerin kanlı diktası. Okuyacağınız metin, İsmil Beşikçi'inin "Türk tarih tezi, güneş-dil teorisi ve Kürt sorunu" isimli kitabından ötürü hakkında verilen 3 yıllık hapis cezasını çekmekte olduğu Adapazarı cezaevi'nde iken yazdığı "UNESCO"nun bir kararını eleştiren bir mektubudur. Mektup, diğer bazı çalışma taslakları ve özel mektupları ile beraber cezaevi yönetimi tarafından ele geçirilmiş ve bunlar arasında bulunan İsviçre yazarlar birliği başkanı'na yazılan bir mektuptan ötürü Beşikçi'ye 10 yıl hapis cezası verilmiştir. 68 sayfalık elyazması bir belge olarak Beşikçi dosyasına giren bu mektubun UNESCO'ya ulaşıp ulaşmadığını bilmiyoruz. Beşikçi, sorgusu sırasında: "Bazı düzeltmeler yapıp temize çektikten sonra göndermeyi düşündüğünü" belirtiyor. Buna zamanı ve imkânı oldu mu bilemiyorum. Çünkü, bir daha gün ışığına çıkmadı ve sıkıyönetim zindanlarında tutuldu. Yayınlanan metin, dava dosyasına giren, düzeltilmemiş orjinal elyazması metindir.

Metin, UNESCO'nun 1981 yılını "Atatürk yılı" olarak kabul etmesini eleştiriyor. UNESCO'nun böyle bir kararı hangi gerekçelerle aldığını tartışıyor. Aynı yıl, Türk devleti'nin başına generaller askeri bir darbe ile yerleşmiş, katı bir dikta uyguluyorlardı. Bu nedenle "Atatürk yılı"nı büyük bir şamata ile kutladılar. Anıtlar diktiler, toplantılar düzenlediler. Ermeni ulusunu tarih dışı bırakan, Rumları ebedi bir vatansızlığa mahküm eden ve Kürdistan'ın parçalanmasına doğrudan katılan Atatürk, bütün bu insanlık suçlarından arındirılarak bir kez daha dünya halklarına demokrat bir devlet adamı olarak sunuldu. Adı, Dehak'ın, korkunç İvan'ın, Hitler'in, Mussolini'nin hizasına yazılan Atatürk'ü, bu sıradan alarak, çağdaş devlet adamlarının yanında gösterme suçuna UNESCO da katılarak, Türk devleti'nin ideolojik yalanlarına maske oldu. Türk solu ise bu tarihi hesaplaşmada gene yoktu. Sol, bu tarihi hesaplaşmaya girmeden ve bu hesaplaşmadan zafer ile çıkmadan Türkiye'de demokratik toplum diye bir olgunun gerçekleşme ortamı olamayacağını bile bile soyut, teorik lafazanlıklarla uğraşırken, "demokratlar" da beyinlerindeki kanseri biraz daha büyüttüler, biraz daha Atatürkçü oldular. Okuyacağınız metin ile tek tutarlı tavır İsmail Beşikçi'den geldi.

Bu metnin yayınlanması da, başta eli kanlı generaller olmak üzere Türk devletini yönetenleri öfkelendirecek. Ama, biz biliyoruz ki, İsmail Beşikçi'ye yapılacak en büyük yardım düşüncelerini dünya halklarına duyurabilmektir. Bu nedenle Dengê Komal bünyesinde "İsmail Beşikçi Kütüphanesi"ni kurduk. Yayınlanan eserlerini, basılmamış eserlerini: yeniden yayınlayacağız. Maddi ve teknik şartlar elverdikçe bunları dünya dillerine çevirerek yayınlayacağız. Bunlar bizim için yerine getirilmesi gereken görevlerdir.

Beşikçi, bizim için değerli bir öğretmen, sıcak yürekli bir dost, sarsıntısız, tereddütsüz, fedakar bir yol arkadaşıdır.
Beşikçi'ye selam
Beşikçi'ye saygı...

Orhan Kotan /Nisan 83
Stockholm

(*) Bu yazı nisan 1983 tarihinde Dengê Komal yayınevi'nce Stockholm'da da yapılan ilk baskıda yer almıştır.




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues