ÖNSÖZ
Türk Sosyolojisi'nde göçebeliğin toplumsal bir düzen olarak ele alınması çok yenidir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar daha ziyade etnolojik olmuş, sosyolojik tahlillere çok az yer vermiştir. Doğu ve Güneydoğu' Anadolu'da hareket eden ve geniş ölçüde sosyal değişme süreci içine giren göçebe Kürt aşiretleri konusunda işe hiçbir bilimsel araştırma yoktur.
Bu bakımdan günümüzde göçebe aşiretleri, Türk-Kürt gibi etnolojik tartışmaların ötesinde, tamamen sosyolojik bir görüşle ve değişim sosyolojisinin görüş açısından incelemeye büyük bir zaruret vardır. Sosyolojik tahliller bakımından ele alınan bir grubun Türk veya Kürt olması mühim değildir. Veya sosyolojik tahliller bakımından, Kürtlerin, Türk olduğunu, tarihin derinliklerine inildiği zaman Oğuzların, herhangi bir boyuna mensubiyetinin esaslı delillerle is- patı araştırmaların hareket noktasında herhangi bir değişiklik meydana getirmez. Sosyolojik bakımdan önemli olan bugünkü ekonomik, sosyal ve kültürel şartların analizi olup; değişim süreci içinde çeşitli sosyal müesseselerin birbirleriyle bütünleşip toplumu nasıl dengeye getirdikleri veya bu işi başaramadıkları, toplumun dışarıya açılma, dışarı ile bağlantı kurma ve dış faktörlerle bütünleşme eğiliminin saptanmasıdır. Diğer taraftan yine sosyolojik bakımdan mühim olan herhangi bir grubun veya dilin tarihsel evrimi, şu veya bu gruplarla veya dillerle olan ilişkileri değil, Kürtçe ve Türkçe konuşan kimselerin farklı sosyal gruplar meydana getirmeleri ve her iki grub arasındaki sosyal hareketliliğin azalmış olmasıdır. iktisadi ve sosyal ilerlemede ise yoğun bir sosyal hareketliliğin sağlanması çok mühim bir faktördür. İşte bu araştırma göçebe Kürt Aşiretlerini böyle dinamik bir görüş açısından ele almış Kürt sözü sadece belirli bir grubun adı olması bakımından kullanılmıştır.
Planlı devrede planların sıhhati ve sosyal politika hedeflerinin tayininde bu tip toplumsal yapı analizlerine çok büyük ihtiyaç vardır. Zaten Türk Sosyolojisi'nin bu yönde, yani köy sosyolojisi olarak geliştirilmesi ve köyün modernleşmesi üzerinde durması zorunluluk olup büyük pratik faydalar sağlayacaktır.
Bu arada şu sorunun da tartışılıp ortaya konulması gerekmektedir. Yukarıda, sosyolojik çalışmaların her ne kadar bugünkü ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel şartların analizi ile ilgili olduğunu belirtmiş isek de, bugünkü şartları oluşturan ve bugünkü müesseselere şekil veren de nihayet geçmişte olup bitenlerdir. Bu bakımdan bugünü daha iyi anlayıp değerlendirebilmek için geçmişi de bilmek zorunluluğu vardır. İşte bu noktada Kürt nedir sorusuyla karşılaşıyoruz. Kürtlerin Türk olduğu, Kürt diye bir kavmin mevcut olmadığı tarihsel gelişim içinde çeşitli sosyal ve siyasal oluşumlar neticesinde Kürt denen bir etnik farklılaşmanın ortaya çıktığı, fakat orijin bakımından Kürt=Türk olduğu Dr. Fahrettin Kırzıoğlu tarafından ısrarla ileri sürülmektedir. Sosyolojik araştırma bakımından ise herhangi bir grubun Kürt veya Türk olmasının mühim olmadığını yukarda belirtmiştik. Bununla beraber bu görüşler şu sorunları çözümleyememekte ve bu sorunlar zihinleri daima meşgul etmektedir: Orijin bakımından 2x2= 4 kadar gerçek bir şekilde Türk olan Kürtler zamanımızda neden farklı bir dil ve kültür ortamı içindedirler. Her şeyden önce Kürt dili nedir, nasıl oluşmuştur, özellikle İran, Irak ve Suriye'de Kürt milliyetçiliğine şekil veren faktörler nelerdir, Kürt etnik grubu şeklinde bir farklılaşma tarihin hangi çağında ortaya çıkmıştır ve ne zaman siyasal bir karakter kazanmaya başlamıştır? vs. Geçmişle ilgili olduğu halde bunların da tartışılıp ortaya konulması yine sosyolojinin görevidir. Fakat bu konuda henüz ciddi eserlere sahip değiliz. Diğer taraftan, tamamen eski Türkçe, Arapça ve Farsça kaynaklara inmeyi gerektiren ve geniş ölçüde sosyal tarih çalışması niteliğini gösteren bu araştırma maalesef kapasitemizin dışında kalmaktadır. Bunun büyük bir eksiklik olduğunun farkındayım. Bu bakımdan Kürt-Türk gibi etnolojik ve ideolojik tartışmaların ötesinde, Kürt farklılaşmasının tarihsel gelişiminin araştırılması, tartışılması ve gün ışığına çıkarılması da bilim adamının bilimsel sorumluluğuna giren bir görevdir, kanaatindeyim.
Bu arada, araştırmanın İngilizce'ye çevrilmesinde çok büyük yardımı geçen Dr. loanna Kuçuradi'ye, haritasına yayın izni veren Dr. Necdet Sözere ve değerli tartışmalarıyla araştırmayı olumlu yönlere kanalize eden Engin Uluğ'à teşekkürü bir borç bilirim.
Ocak 1968, Erzurum Dr. İsmail Beşikçi
ÖNSÖZ
"Doğu Anadolu'da göçebe Kürt aşiretleri" üç yazıdan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi, "Doğu Anadolu'daki göçebe Kürt aşiretlerinde toplumsal değişme (Geçiş halindeki toplumlar)" başlığını taşımaktadır. Bu yazı 1968 yılı Ocak ayında Erzurum'da teksir edilmiştir. Bu teksir böylece, 24 yılı aşkın bir zaman sonra kitaplaşmış olmaktadır.
"Doğu mitinglerinin analizi (1967)" ve "Doğu Anadolu'daki göçebe Kürt aşiretlerinde toplumsal değişme (Geçiş halindeki toplumlar)" başlıklı teksirler, 1971 Doğu duruşmaları sırasında, askeri savcılar tarafından en çok suçlanan, suçluluğa kanıt gösterilen metinler oldular. Askeri savcının iddianamesi ve esas hakkındaki mütalaası incelendiği zaman bu husus hemen gözükmektedir. Bu bakımdan her iki metnin de önemli birer belge değerleri vardır.
Bu kitapta yer alan yazılardan ikincisi, "Göçebelik: Alikan aşireti" başlığını taşımaktadır. Üçüncü yazının başlığıysa "Feodal toplum yapısı ve Doğu Anadolu"dur. 1970 yılı içinde hazırlanan her iki yazı da, bazı düşünce farklılıkları yüzünden yayınlanamamıştır. İlk defa yayınlanmaktadır. Bu yazıların başında neden hazırlandıkları, neden yayınlanmadıkları konularında kısa bilgiler verilmiştir...
Bu yazılardaki pek çok düşüncenin artık değiştiğini, 1970’li yılların ortalarından itibaren yayınlanan kitaplarda bu değişikliğin izlenebileceğini, son yıllarda yayınlanan kitaplardaysa bu değişikliğin açıkça görüleceğini daha önce yayınlanan kitapların önsözlerinde belirtmiştim. Zaman ve mekan boyutlarını da dikkate alarak, düşüncede meydana gelen bu değişikliğin izlenmesi, bilgilerimizi zenginleştirici çok önemli bir çaba olmaktadır...
Bu çalışmayı kamuoyuna sunduğu için Yurt kitap-yayın'a ve bu çalışmanın kitaplaştırılmasında emekleri geçen Yurt kitap yayın çalışanlarına teşekkür ediyorum...
Nisan 1992, Ankara İsmail Beşikçi |