1- Giriş
Halifeliğin çeşitli, vilayetlerine dağılmış olan Kürtler, Arap fetihlerinden sonra yaklaşık üçyüz yıl boyunca yerel karakterdeki bütün olaylarda aktif olarak yer aldılar.
Kürtlerin Hariciler, Hürremiler hareketlerinde yer almasından önce Musul, Cezire, Cibal bölgelerinde gelişen diğer hareketlerde de yer aldıklarının belirtilmesi gerekir(1). Dini sloganlar altında gelişen bu hareketler, feodal düzene ve sömürüye karşı maddi ve sosyal eşitliğin sağlanması amacına yönelik olduğu kadar Arap egemenliğine de karşıdır.
İncelenen dönemde (Özellikle IX.-X. yüzyıllar), Kürt kabileleri zamanzaman yerleşim bölgelerindeki aktif hareketleriyle halifeliği tedirgin etmişlerdir. Bütün bunlar, halifeliğin politik iktidarının yavaş yavaş çürümesi ve İran halklarının anti-Arap hareketinin giderek yükselişiyle paralel olur.
VIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeşitli nedenlerle Kürt kabilelerin Halifeliğin farklı vilayetlerine yerleştirilmesi çabasına girişilmiştir. islamiyeti kabul eden Kürt kabile aristokrasisinin, bu iskânlardan kendi politik ve ekonomik çıkarları doğrultusunda yararlanmaya çalıştığı X. yüzyılda bu olay daha geniş kitleleri içine almıştır.
Bu yerleşim dönemi, şarkiyat biliminde günümüze değin özgün bir araştırmanın temeli olmamıştır. Kürtlerin yakınçağ tarihiyle ilgili problemlere değinen çalışmaların da olduğunu belirtmek yerinde olacaktır. Günümüzde bile temelde ortaçağ dönemi, Kürdolojinin az incelenmiş bölümlerinden biri olarak kalmaya devam etmektedir. Bu, yeterli derecede inceleme yapılmaması ve bilim dünyasına Kürtlerin tarihi için önemli olan ilk kaynakların girmemiş olmasıyla açıklanabilir. Son yıllarda bu yönelimde belirgin çıkışlar görülmüştür, fakat yapılan çalışmalar henüz yetersizdir.(2)
Bu aşamada, Sovyet tarih biliminin çağdaş isteklerini gözönüne alarak ve kaynak biliminin verilerine dayanarak kendi dillerinde orta-çağ Arap kaynalarının, coğrafya, biyografi türü diğer çalışmaların ... |