Şehzade İhticab
Şehzade İhticab her zaman dinlendiği koltuğuna sokulmuş, kollarını sütun gibi yapmış, sıcak alnını ellerine dayamıştı ve öksürüyordu. Bir kez karısı bir kez de hizmetçisi yukarı geldiler. Fahri kapıyı yarıya kadar açtı, ancak elektrik düğmesini açmak istediğinde Şehzade'nin ayağını vurduğunu duydu ve aşağı kaçtı. Fahrünisa da geldi, Şehzade yine ayağını vurdu.
Şehzade sokağa girdiğinde, ağaçların altındaki de sokağa girdiğinde, ağaçların altındaki alacakaranlıkta tekerlekli sandalyeyi görmüştü ve içinde, yaşlı büzüşük biçimde oturan Murat'ı ve sonra da namaz çarşafının altından yalnızca tek gözü görünen kadını.
- Selam.
Kadın da "Selam" dedi.
- Murat! Yine buralardasın, sana yüz kere demedim mi?..
- Ama sevgili Şehzadem, düze çıkamıyoruz. Akşam yemeğimizin olmadığını görünce "Hüsnü, sandalyeyi getir, belki Şehzade'nin ihsanına sığınırız" dedim.
..... |