Önsöz
İsmail Beşikçi'nin 1990 yılı içinde yayınlanan üç kitabı, "Devletlerarası sömürge: Kürdistan", "Bilim - resmi ideoloji, devlet - demokrasi ve Kürt sorunu", "Bir aydın, bir örgüt ve Kürt sorunu" hakkında açılan davaların iddianamelerini ve İsmail Beşikçi'nin söz konusu yargılamalar sırasında mahkemeye verdiği dilekçeleri, tarihi birer belge olarak yayınlıyoruz.
Yayıncılık, yalnızca ekonomik amaçlı bir faaliyet alanı değildir, ondan da önemli üstlendiği toplumsal işlevler vardır. Ve bunun en önemlisi de "gerçeğin" öğrenilmesine, tartışılmasına, ortaya çıkarılmasına, araştırılmasına vb. olanak sağlamaktır. Tabulara, gayrimeşru, baskı rejimlerinin yasaklama, sansüre göre değil, bugün dünyada geçerli olan evrensel temel hak ve özgürlükler çerçevesinden güç alarak, yayıncılık her türlü ifade ve anlatım özgürlüğüne hayata geçme olanağı sağlamalıdır. Ve bu, evrensel düzeyde, son derece meşru bir işlevdir.
İsmail Beşikçi'nin kitapları, Türkiye'de tabulara karşı düşünce özgürlüğü uğrunda ödünsüz mücadele veren, yalnızca gerçekleri açıklamakla yetinmeyen, Türkiye'deki toplumsal bilimcilerin yöntemlerini de sorgulayan, tarihe mal olmuş çalışmalardır. Beşikçi'nin savunma ve dilekçeleri de geniş ufuklu bir savunma perspektifi ile, aynı zamanda güncel durum saptamaları işlevi görmektedir. Bu bakımdan hukuki birer belge olma özelliği yanında, tarihçiler ve sosyal bilimciler açısından da yararlı bir tartışma, araştırma kaynağı olmaktadılar.
İngiliz yazarı George Orwell'ın ünlü kitabı "1984"te, insanlara 2+2=4 değil, 5 olduğu öğretilmektedir. "İşkence"nin adı "sevgi", "savaş"ın adı "barış", "yasaklar"ın adı "özgürlükler" olmuştur. Orwell'in romanı, geleceğe yönelik bir karabasanı çizmektedir. İşte dünyanın kimi yörelerinde bu karabasan hâlâ yaşanmaktadır. "Varolana", "yok" demenin bilim olduğu iddia edilebilmekte, sınıfsal baskılar, "sınıfsal tahakküme karşı önlem" yasal kılıfı altında, ırkçı uygulamalar ve bir ulusu yok sayma eylemi ise, "ırkçılığa karşı", "ulusal duyguların zayıflatılmasına karşı önlem" yasal kılıfı altında sunulabilmektedir. Irkçılığa karşı çıkanların ırkçılıkla, ulusallığa sahip çıkanların ulusal duyguları zayıflatmakla suçlanması, tarihsel olguların araştırılmasının, tabuların çerçevesi dışına çıkılmasının, ideolojik davranışların "suç" olarak nitelenmesi, çağımızın ortadan kalkmamakta direnen garabetlerindendir.
Irkçılık yapmak, ulusal kültürleri yok etmek, sonra buna karşı çıkan insanları ırkçılık yapmakla, ulusal duyguları zayıflatmakla suçlamak, gerçekdışı bir davranış olmanın ötesinde, aynı zamanda insanları aşağılamak gibi insanlıkdışı bir davranışı da içermektedir.
Aşağıda, bir bölümüne TC hükümetinin de imza attığı uluslararası sözleşme belgelerin sadece adlarını anmak bile, temel hak ve özgürlükler alanından ne denli uzak olunduğunu göstermektedir:
Birleşmiş Milletler çerçevesinde konuya ilişkin sözleşmeler: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948), Ekonomik, Toplumsal, Kültürel Haklar Sözleşmesi (1966), Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (1966), Halkların Barış Hakkı Bildirgesi (1984), Her Türlü Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Sözleşmesi (1965), Kurumlaşmış Irk Ayrımcılığının Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1973), Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1948), Savaş Suçlarına ve İnsanlığa Karşı Suçlara Zaman Aşımı Uygulanamazlığı Sözleşmesi (1968), işkence ve Başka Zalimce, İnsanlık Dışı ve Onur Kırıcı Davranış veya Cezaya Karşı Sözleşme (1984), Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme (1960) vb.
Avrupa Konseyi çerçevesinde konuya ilişkin sözleşmeler: Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi (1950); Avrupa Konseyi İnsan Hakları Bildirgesi (1978), Avrupa Demokrasiye Karşı Bir Tehdit Olarak Hoşgörüsüzlüğe ilişkin Bildirge (1981), Anlatım ve İfade Özgürlüğü Bildirgesi (1982) vb.
Helsinki Son Belgesi (1975) ve son AGİK kararları (1989 ve 1990).
Özgürlükler alanının sorunları bitmemiştir ve sürekli genişlemekte, zenginleşmektedir. Peşpeşe gelen sözleşmelerin tarihleri bunun birer kanıtıdır. Avrupa Konseyi'nin halen üzerinde çalıştığı en son sözleşme ise, Azınlık' Hakları Sözleşmesi'dir.
İsmail Beşikçi'nin kitaplarına ilişkin iddianame ve dilekçelerin yayınlanması, birer hukuki belge olma yanında, Türkiye'de özgürlükler alanının, evrensel düzeyle olan oransızlığını sergileme, ifade 've anltım özgürlüğünü hayata geçirme çabası olarak da önemli bir işlev görecektir inancındayız.
Melsa - Belge Ocak 1991
|