La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Irak kürt hareketi ve Irak komünist partisi


Auteur : El Munadil
Éditeur : Köz Yayınları Date & Lieu : 1976, İstanbul
Préface : Pages : 72
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Mun. Ira. N° 607Thème : Politique

Irak kürt hareketi ve Irak komünist partisi

Irak kürt hareketi ve Irak komünist partisi

El Munadil

Köz Yayınları

Elinizdeki kitapçık Irak’da Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin Barzani yönetiminde yenilgiye uğramasından önce yazılmıştır. Çalışmanın boyutları özellikle Irak Komünist Partisi’nin Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi karşısındaki ihanete varan tutumu ile sınırlı olduğundan Irak’da sorunun irdelenmesinde anahtar rolü oynayan Baas İktidarının yapısı üzerinde durulmamaktadır. Bonapartist olarak nitelenen bu iktidar değişik siyasal çizgiler tarafından farklı değerlendirmelere uğradığından ittifaklar politikasında da farklı tutumlar takınılmıştır. Eğer Baas gerçekten KP'nin iddia ettiği gibi ilerici, yurtsever (!) ve anti - emperyalist ise Kürt hareketinin konumu oldukça olumsuz bir içeriğe sahip olacaktır. Ulusal sorunda hareketin meşruluğu demokratik oluşu ile belirlenir. Yukarki şık kabul edildiğinde gerici ve emperyalizmin güdümünde bir 'hareketle karşı karşıyayız demektir.
Baas ve benzeri Arap partilerinin oluşum ve gelişimleri üzerinde daha önce durulmuştu.(*) Yine de bunu pekiştirmek amacıyla Amerikan İş adamları dergisinden Amerikanın Irak’dkai yatırımlarını konu edinen bir yazıyı kitaba eklemeyi uygun bulduk. Veriler Irak'ın da kendine benzer diğer iktidarlar gibi kısa zamanda Emperyalizmle açık flörte geçeceğini göstermektedir. Kaldı ki, yine ekde bulacağınız Baas Anayasası da demokrasiyle bu parti arasındaki ilişkiyi ve Parti'nin şovenliğini açıkça kanıtlamaktadır. 1970 Deklerasyon'u. metinde sık sık sözü edilmekte olduğundan bunun da kitaba eklenmesinde yarar gördük.
Son olarak şunu söyleyebiliriz ki bu çalışma bugün için tarihsel bir anlam taşıyor. Irak’da Kürt Ulusal Kurtuluş savaşçıları sindirilmiştir ama Kürt ulusu yokedilmediğine göre sorun çözümlenmemiştir ve kitapçıkda sözü edilen etmenler değişsin ya da değişmesin anılar henüz oldukça canlıdır.

(*) Arap Dünyasında Milliyetçilik ve Sınıf Mücadelesi; Ahmet el Kudsî.



İçindekiler

Önsöz / 9
Giriş / 15

Liderlik Bunalımı / 16
1. Milli Kongre‘den 2. Parti Konferansına / 19
Milli Yasa ve Kürt Meselesi / 22
Bassim Programı / 24
Temmuz 1958‘den Şubat 1963‘e :    
Karışıklık ve İhanet / 25
8 Şubat 1963‘e kadar IKP ve Kürt Devrimi / 28
1963 Gerici Darbesi / 31
Merkez Komitesi Hizbi / 33
Merkez Komutanlığı Hizbi / 35
Merkez Komutanlığı Hizbi’nin Pratiği / 39
Devrimci Marxistler ve Kürt Meselesi / 43

Ekler
11 Mart 1970 Deklerasyonu’nun metni / 47
Baas (Arap Dirilişi Sosyalist Partisi)
Anayasası / 57
ABD-Irak Ticaretinde Dramatik Değişme / 69


ÖNSÖZ

Kuzey Irak’ta, Molla Mustafa Barzani’nin kişiliğinin çevresinde örgütlenmiş olan Kürt Demokrat Partisince (KDP) yönetilen Kürt Kurtuluş Hareketinin silahlı kuvvetleriyle Bağdat Baas Partisi rejiminin silahlı kuvvetleri arasında iç savaş bir kez daha patlak verdi. Savaşın nedeni, Kürtlerin özerkliklerini «garanti altına alan» maddeleri de içeren 11 mart 1970 tarihli anlaşmanın uygulanmasının Bağdat hükümeti tarafından reddedilmesiydi. Bu yeni iç savaş, Birinci Dünya Savaşının hemen sonrasında Arap dünyasının emperyalizm tarafından bölünmesine kadar uzanan bir olaylar zincirinde yerini bulmaktadır.

Bununla birlikte, bu son patlamanın benzersiz bir yanı dâ var: Kürtlere karşı ilk saldırı, Irak Komünist Partisinin (IKP) Merkez Komitesi fraksiyonu tarafından yürütülmüştür. Burada, bir komünist partisinin acıklı kalıntıları «Milli Birlik» bayrağı altında hareket ederek, Baas Partisinin Iraklı kanadı (Baas Partisi ki, 1963 ve 1968’de Irak Komünist Partisini kırıp geçiren partidir) ile birleşmiş ve Irak burjuvazisinin Kürt halkına karşı bir soykırım savaşı ilân etmesine yol açmıştır. Tarihin bu cilvesi üç önemli soruyu ortaya çıkarmaktadr.

Birincisi, Orta-Doğu’da milli mesele son derece karmaşıktır. Orta-Doğu’daki milli meselenin devrimci çözümü sadece emperyalizme ve siyonizme karşı verilecek amansız bir mücadeleyi değil, ama bununla aynı zamanda ve iç içe geçmiş bir biçimde Arap milliyetçiliğine karşı da bir mücadeleyi gerektirmektedir. Irak'taki Kürt’lerin mücadelesine nasıl yansı¬maktadır bu durum?

Kürdistan 5000 yıldır Kürt halkının —bölgenin en eski halklarından biridir bu— yaşadığı Batı Asyanın dağlık bir bölgesidir. Birinci dünya savaşından sonra, bütün Arap Doğusu gibi, Kürdistan da emperyalizm tarafından bölündü. Kürt nüfusu (...) (o sıralar 2 milyon kişilik bir Kürt nüfusuna sahipti), İran (2 milyon), Irak (1 milyon) ve Suriye (1,5 milyon) arasında dağıtıldı. Böylece, bu parçalanmış ve boyundurluk altına alınmış halkın milli bağımsızlık meselesi Kürt devriminin demokratik bir görevi durumuna geliyordu.

Bölünmüş Kürdistan yarım yüzyılı aşan bir süre boyunca genel olarak feodal, kentli burjuva ve aşiret yönetimlerin öncülüğünde sürekli silahlı ayaklanmalara sahne oldu. Suriye ve Irak dışında devlet yapılarının hızlı merkezileşmesi Kürt savaşçılarının vahşice katledilmesine ve Kürt kurtuluş hareketinin geçici olarak silinmesine yolaçtı. 1946 yılında İran Kürdistan'ında kısa ömürlü Möhabad Cumhuriyetinin kurulmasını İran devletinin örgütlemiş olduğu en rezilâne katliamlardan biri izledi. Irak’ta ise durum daha farklıydı. Kürt nüfusunun görece büyüklüğü (Irak’ın toplam nüfusunun yüzde 25'ini oluşturuyordu), Kürt'lerin örgütlenme düzeyinin yüksekliği, Irak Kürdistan'ının son derece dağlık bölgeleri ve uzun bir siyasi kararsızlık dönemi, değişik Irak rejimlerini Kürt devrimini tasfiye etmek amacını taşıyan çeşitli girişimlerde açmaza sürükledi.

Arap Doğusu’nun bu bölümünde milli meselenin karmaşıklığı, parçalanmış Kürdistan'ın emperyalizmin bir başka sun'i yaratığı ile kısmen iç içe geçmiş olmasının bir sonucudur. Emperyalizmin bu sun’i yaratığı, Irak devletinin kendisidir. Böylece, Irak toplumunun sınıf mücadelesi, kendisini bölmüş olan emperyalizme ve siyonizme karşı Arap dünyasını yeniden birleştirmeye yönelirken, Kürt milli kurtuluş ha¬reketi de, objektif olarak, Irak devletinden ayrılmak için mücadele ediyordu.

Ancak Irak burjuvazisi Kürdistan’daki zengin petrol kuyularının ve tarım alanlarının elinden çıkmasına izin veremezdi. Bu durum karşısında Irak burjuvazisinin temel meselesi, Irak’taki sınıf mücadelesini nasıl yolundan saptıracağı ve aynı zamanda, nasıl Irak’taki Arap kitlelerini Kürt devrimine karşı muhalefete sürükleyebileceği oldu. Böylelikle hem Kürt kurtuluş hareketine darbeler indirilecek, hem de Kürt hareketinde çok güçlü bir potansiyele sahip bir müttefik bulan Arap kitlelerinin mücadelesi zayıflatılacaktı.

Irak burjuvazisinin bu yoldaki ilk işi Irak’lı kitleleri arap milliyetçiliği ideolojisinin (Baasçı şekliyle) peşine takarak harekete geçirmek oldu. Bu ideoloji, Arap kitlelerine kendi ilerici tutkuları olan Arap ulusunun birliğini sağlayacakmış gibi görünüyordu. Arap devrimcileri, Irak burjuvazisinin bu mesele ile ilgili projelerini baltalamak için, gerçekte emperyalizme ve siyonizme karşı esaslı bir mücadele yoluyla Arap dünyasını birleştirmekten aciz kalanların, bizzat bu tür burjuva eylem ve görüşlerinin taraftarları olduklarını göstermelidirler. Irak’taki Arap burjuvazisi, elindeki bütün ideolojik silahlan, Arap ve Kürt halklarının önündeki demokratik görevleri sadece gerçekleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda bunları aşabilecek tek güç olan Arap ve Kürt işçi ve köylülerinin birliğine karşı doğrultmuştur.

Fakat, tarihsel olarak zorunlu olan bu birlik, ancak Kürt halkına uygulanan baskıya ve bu baskıyı haklı göstermeye çalışan ideolojiye, yani Arap milliyetçiliğine karşı verilecek uzlaşmaz bir mücadele temeli üzerinde gerçekleşebilir. Bu mücadelede, Arap devrimcileri, Kürt ulusunun Irak devletinden ayrılma hakkı da dahil olmak üzere kendi kaderini tayin etme hakkını, sözleriyle ve eylemleriyle desteklemelidir. Arap devrimcileri böylelikle, hem Arap burjuvazisinin tasarılarına karşı koymak hem de Kürt devrimcileriyle bağlar kurarak Kürt feodal ve burjuva yöne-ticilerinin Kürt kitleleri üzerindeki hegemonyasının temelinin mayınlanmasına yardımcı olmak imkânını elde edeceklerdir.

Irak’ta cereyan eden iç savaşın ortaya çıkardığı ikinci önemli sorun da Arap Doğusu'ndaki komünist hareketin geleneksel yönetimlerinin birbirine sıkısıkıya bağlı olan bu süreçleri anlamakta gösterdikleri başarısızlıktır.
1934 yılında kurulmuş olan Irak Komünist Partisi; Mısır, Lübnan ve Suriye (Filistin dahilideki kardeş partilerine oranla 1940 yıllarından itibaren siyasi hayatta çok daha önemli bir rol oynamıştır. Bu parti, 1930 yılında Britanya emperyalizmi tarafından Irak'a yerleştirilmiş bulunan Haşimi monarşisi döneminde ciddi zorluklara rağmen yeraltı çalışmasıyla varlığını sürdürebilmiş bir partidir. 1958 yılında monarşinin devrilip yerine Irak Cumhuriyetinin kurulmasıyla birlikte IKP işçi sınıfı, köylüler ve öğrenciler üzerinde belirleyici bir etkinliğe sahip oldu. Aynı şekilde, belli bir dönem için özellikle Kürdistan'da Kürt Demokratik Parti'sinin yerini almayı ve Kürt militanlar için temel bir çekim alanı haline gelerek aynı belirleyici etkinliği onların üzerinde de sağlamayı başardı. Ama daha sonra, 1961 Kürt başkaldırmasında, rejimi destekleyince bu durumunu elinden kaçırdı.
Şimdi ise daha da ileri giderek bugüne kadar Kürt halkına karşı yürütülmüş en barbar savaşlardan birini açtı.

1967 yılında IKP, Merkez Komitesi fraksiyonu diye anılan Moskova yanlısı reformist bir kanatla, Merkez Komutanlığı fraksiyonu olarak adlandırılan devrimci görüşlere sahip, bir akıma ayrıldı. Ancak devrimci olan akım Stalinci geçmişiyle bağlarını kesin olarak koparamadığından kendiliğindenciliğe ve Maoizme kurban gitti. Merkez Komitesi hizbi Baas’çı «Milli Birlik» hükümetine girerken, Merkez Komutanlığı hizbi ise Kürt hareketinin burjuva liderliği karşısında kuyrukçu bir tavır almaya başladı.
Aşağıda yayınladığımız makale bu olayların tarihini ayrıntılı olarak incelemektedir. Burada şunun altını çizmek yetecektir: Gerek Irak gerek Kürt burjuvazileri karşısındaki teslimiyeti şüphesiz çok miktarda özürcü teorik kılıflar izledi. IKP gibi tarihse! öneme sahip bir partinin durumunda böylesi bir özür, Kürt ve Irak'lı devrimcilerin bilinçleri üzerinde güçlü bir baskı yaratmaktadır. Böylece, IKP’nin Kürt meselesi ile ilgili teori ve pratiğinin etkin bir biçimde eleştirilmesi, Arap dünyasında devrimci-marxist bir liderliğin kurulması için verilen mücadelede önemli bir öğedir.

Son olarak, yeni iç savaşın ortaya çıkardığı üçüncü sorun da bundan önceki iki sorundan kaynaklanmaktadr. Barzani'nin toprak sahipleri kliği, Kürt hareketi üzerindeki hegemonyasını büyük ölçüde IKP'nin politikasına borçludur. Bu, aşağıdaki yazıda açıkça gösterilmektedir. Değişik Kürt ayaklanmalarının başarısızlığı Barzani yönetiminin karakterine sıkısıkıya bağlıdır. Barzani yönetimi kendi sınıf çıkarlarından ötürü Arap devrim güçleriyle bütünleşmeye karşı çıkmaktadır. Oysa, Kürdistan'ın kurtuluşu için bu güçlerin de ortak mücadeleye katılmaları bir zorunluluktur.
Barzani’nin Amerika ve İsrail’e, kendisine askeri yardım yapmaları çağrısında bulunan son beyanatları ve ileride kurulacak Hür Kürdistan’da
Amerikan petrol şirketlerine sağlamaya söz verdiği tavizler bunu açıkça göstermektedir. Böylelikle Kürdistan’da şimdi patlak veren isyan bir kere daha ba-şarısızlığa itilmiş olacaktır. Bu olmasa bile, en azından ilerde yeni saldırılara zemin hazırlayabilecek yeni uzlaşmalarla son bulacaktır. Arap ve Kürt kitleleri kendi yönetimlerinin hatalarını kanlarıyla ödeyeceklerdir.
Irak Komünist Partisinin Kürt hareketine karşı tavrını ayrıntılı olarak tahlil eden aşağıdaki yazı ilk olarak iki bölüm halinde 1973 yılı ekim, kasım ve aralık aylarında El Munadil (Militan) gazetesinde yayınlanmıştır.

Giriş

1945 yılı ağustosunda, Irak Kürdistan’ında (Barzan bölgesinde) Molla Mustafa Barzani yönetimindeki silahlı mücadele hareketinin ortaya çıkmasından iki yıl sonra, El Habanya ve Kerkük'te üslenmiş olan İngiliz Hava Kuvvetlerinin de desteğini alan Irak hükümeti Kürt devrim merkezlerine karşı saldırıya geçti. Çok sayıda küçük şehir ve yüzlerce kasaba yıkıldı. Hemen bütün Kürdistan’a karşı bir abluka uygulandı. Bu barbarca saldırı karşısında çıkan çatışmada önemli sayıdaki Kürt «önderlerinin —toprak sa-hibi ve ağa olan önderler de dahil olmak üzere— hareketten ayrılarak kısa zamanda aktif olarak merkezi hükümetin saflarına katılması üzerine, Kürt devrimcileri Kürdistan’ın İran bölgesine kadar çekilmek ve o sıralar hâlâ Sovyet ordularının konaklamakta oldukları bölgelerde toplanmak zorunda kaldılar. Böylece 22 ocak 1946'da Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti (Mehabad Cumhuriyeti) kurulmuş oldu.
Fakat daha sonra Postdam anlaşması gereğince Sovyet kıtalarının geri çekilmesi üzerine, İran orduları müdahale ettiler ve yalnız başına bırakılmış genç Cumhuriyeti 15 aralık 1946’da ezdiler.

Kürt devrimi, Barzani ayaklanmasının yenilgiye uğraması ile birlikte, Kürt Kurtuluş Hareketi içerisindeki mülk sahibi sınıfların hegemonyası altında sürmüş olan uzun bir gelişme evresini de tamamlamış oluyordu. Bu yönetim, milliyetçi devrimci bir programı ortaya koymaktan aciz kaldığı gibi, Kürt kitlelerinin hareketini de kendi sınıf çıkarları doğrultusunda kullanmıştır. Sürekli aşiret çatışmaları ve mücadeleleri, hareketin enerjisini tüketmekte ve çok zaman Bağdat rejimine Kürdistan'daki köylülerin devrimci ayaklanmalarını tecrit ederek bu hareketleri sınırlı mahalli bir çerçeve içerisinde tutabilme imkânını vermekteydi.

.....


El Munadil

Irak kürt hareketi ve Irak komünist partisi

Köz Yayınları

Köz Yayınları
Irak kürt hareketi ve Irak komünist partisi
El Munadil

Birinci Baskı: Eylül 1976

Köz Yayınları
Çatalçeşme Sok. Üretmen Han, 405
P.K. 40, Beyazıt, İstanbul

Dizgi - Baskı Kardeş Matbaası
Kapak Baskı: Kelebek Matbaası

Irak Kürt Hareketi ve Irak Komünist Partisi
(Bir İhanet Tarihi)

El Munadil

Çeviren:
Şadi Ozansu

Köz Yayınları



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues