Kürtçe-Türkçe Sözlük
Aslen Kudüs'lü olan Yusuf Ziyaeddin Paşa, XIX. yüzyılın sonlarında Bitlis'in Modkan (Mutki) ilçesinde kaymakamlık yaptığı sırada, bu sözlüğü, bölgedeki din adamlarının yardımıyla ve Kürtçe-Arapça olarak hazırlamıştır.
Ciddi bir çalışma sonucunda ortaya çıkan sözlük, ilk kez 1310 (1894) yılında İstanbul’da «Şirket-i Mürettibiye Matbaası»nda eski harflerle basılıp yayınlanmış ve geniş ilgi görmüştür.
O dönemden günümüze. kalmış önemli bir eser olan bu sözlük, Mehmet Emin Bozarslan tarafından uzun süren titiz bir çalışma sonucunda gözden geçirilip ,yeniden düzenlenmiş ve Arapçası Türkçeye çevrilerek Kürtçe-Türkçe Sözlük adıyla yenibaştan hazırlanmıştır.
Önsöz
Bu sözlük, Osmanlılar döneminde II. Abdülhamit zamanında Bitlis'in Mutki ilçesinde kaymakamlık yapmış olan Yusuf Ziyaeddin Paşa tarafından hazırlanmış ve Osmanlı Maarif Nezareti'nin (Eğitim Bakanlığının) izniyle 1310 (1894) yılında, İstanbul'da «Şirket-i Mürettibiye Matbaası»nda basılmıştır. Sözlüğü Kürtçe - Arapça olarak hazırlayan Yusuf Ziyaeddin Paşa, adını da zamanın padişahı Abdülhamid'e ithaf ederek «El-Hediyye El-Hamidiyye fi'l-Lûgat El-Kurdiyye» (Kürt Dilinde Hamidiye Hediyesi) koymuştur.
Sözlük, bu alanda atılmış ilk adım olması bakımından ilginç olduğu kadar, o dönemden günümüze kalmış bir belge niteliği taşıması yönünden de önemlidir. Bu nedenle biz de sözlüğü ülkemizin okuyucularına kazandırmak amacıyla yenibaştan düzenledik ve Arapçasını Türkçeye çevirerek «Kürtçe — Türkçe Sözlük» adıyla yayınlamayı uygun bulduk.
Yenibaştan düzenleme işinde karşımıza çıkan ilk sorun, sözlükteki Kürtçe sözcüklerin sıralaması konusu oldu. Yusuf Ziyaeddin Paşa, sözcükleri Arap Alfabesine göre sıralamıştır. Aynı sıralamayı koruduğumuz takdirde sözcüklerin aranıp bulunması çok güç, hatta olanaksız duruma gelecekti. Bu sakıncayı ortadan kaldırmak için sıralamayı yeni Alfabeye göre yaptık ve bu sıralamada, Urfa eski Milletvekili merhum Avukat Kemal Badıllı'nın «Kürtçe Graineri» (1) adlı eserinde kabul ettiği sıralamayı esas aldık. Zaten bu sıralama, daha önce hazırlayıp yayınladığımız Kürtçe «Alfabe»de (2) de esas alınmıştı. Bu sıralama şöyledir :
A B C Ç D E Ê F V G H X I Î J Q K L M N O P R S Ş T U Û W Y Z
Öte yandan kalın ve ince harflerin yazılış biçimi de önemli bir sorun oldu. Aslında bu sorun, yalnız bu sözlükte değil, tüm yazılarda önemini göstermektedir. Kürtçede, Türkçedeki gibi ses uyumu bulunmadığı için sessiz harflerin yanlarındaki sesli harflere göre ince ya da kalın okunmaları gibi bir kural yoktur. Örneğin «yağmur» anlamma gelen «baran» sözcüğü ile «yükler» anlamına gelen «baran sözcüğündeki harfler aynı olduğu halde ilkinde «r» harfi kalın, ikincisinde ince okunur. Aynı fark, «çok» anlamındaki «pir» ile «köprü» anlamındaki«pır» sözcüklerinde de vardır. Bu farkı yazıda belirtmek için galiba en pratik çözüm yolu, kalın okunması gereken sessiz harfi çift yazmak olacaktır. Örneğin «çok» anlamındaki «pır» sözcüğünü «pırr» biçiminde yazmak gibi. Ne var ki bu konu henüz tam ve kesin biçimde bir kurala bağlanmadığı için böyle bir uygulamaya gitmeyi şimdilik doğru bulmadık; kalın okunması gereken sessiz harfleri, bulundukları maddelerin sonunda tek tek belirtmeyi tercih ettik.
Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki; Yusuf Ziyaeddin Paşa'nın hazırladığı bu sözlüğün yeterli olduğu iddia edilemez: Bir kez, sözlük, Kürtçede kullanılan tüm sözcükleri kapsamamaktadır. İkincisi, Yusuf Ziyaeddin Paşa, daha çok, görev yaptığı Mutki ve dolaylarında, bir de Bohtan yöresinde kullanılan sözcüklerin bir bölümünü toplayabilmiştir. Ne varki o günkü ağır koşullar ve kıt olanaklar dikkate almacak ve Yazar'ın Kürt olmadığı, Kürtçeyi iyi bilmediği düşünülecek olursa, sözlüğün hiç de küçümsenemeyecek bir çalışma ürünü olduğu anlaşılacak
Yukarıda da belirttiğimiz gibi sözlük, aynı zamanda o dönemden günümüze kalmış bir belge niteliğindedir. Bu nedenle, yeni Alfabeye göre sıralama yapılması dışında herhangi bir değişikliğe gidilmesi, orijinalliğinin bozulmasına yolaçabilir. Bu nedenle biz de böyle bir değişiklik yapmaya gitmedik. Ancak bazı sözcüklerin değişik anlamlarını parantez içinde verdik. Bununla birlikte bazı ufak-tefek eklemeler de yapmayı zorunlu gördük. Örneğin yazarın sadece geçişsizini kullandığı bazı fiillerin geçişlilerini ya da çok yaygın olan kimi sözcükleri ekledik.
Yapılan değişikliklerden biri de fiillerin tanımlamasında oldu. Yazar, Arapça dilbilgisi kurallarına uygun şekilde tüm fiilleri «masdar» olarak tanımlamıştır. Örneğin «gelmek» anlamına gelen «hatın», «gitmek» anlamına gelen «çûyın», «yemek» anlamına gelen «xwarın» gibi fiiller hep «masdar» diye nitelendirilmiştir. Yazar, aynı tanımlama şeklini bileşik fiillerde de uygulamış; örnegin «yatmak» anlamına gelen «raketın», «doldurmak» anlamına gelen «dagırtın», «iyileştirmek «anlamına gelen «başkırın» gibi fiilleri de yine «masdar» olarak tanımlamıştır. Oysa fiillerin, «köken» demek olan «masdar»dan türemesi, Arapçaya özgü bir kuraldır; hatta kimi Arap dilbilimcileri bile bu kuralı benimsememişler ve tam tersine, «masdar»ın fiilden türediğini, asıl kökenin fiil olduğunu savunmuşlardır. Kürtçede ise fiilerin türediği bir «masdar» yoktur. Bu nedenle biz de, Yazar tarafından «masdar» olarak tanımlanan sözcükleri «fiil» ya da niteliklerine göre «bileşik fiil» olarak tanımladık.
Öte yandan sözlükte, Kürtçeye geçmiş olan az sayıda Arapça, Farsça ve Türkçe sözcükler de yer almıştır. Bu sözcüklerden Arapça, Farsça ve Türkçe sözcükler de yer almıştır. Bu sözcüklerden Arapça olanların sonlarına «A», Farsça olanların sonlarına «F», Türkçe olanların sonlarına da «T» harflerini yazdik ve böylece belirlenmelerini sağladık.
Yusuf Ziyaeddin Paşa sözlükten başka bir de Kürtçe grameri hazırlamış ve onu da sözlüğün başında yayınlamıştır. Ancak tüm açıklamaları Arapça gramerinin kurallarına göre yazılmış olan bu grameri biz çevirip yaymlamayı gereksiz ve yararsız bulduk. Çünkü bundan, ancak Arap gramerini bilen kimseler yararlanabilirler.
18 Temmuz 1978
Mehmet Emin Bozarslan
Yusuf Ziyaeddin Paşa ve «Kürtçe-Türkçe Sözlük»
Aslen Kudüs'lü olan ve Halit bin Velid'in soyundan gelen Yusuf Ziyaeddin Paşa, II. Abdülhamit döneminde Bitlis'in Mutki ilçesinde kaymakamlık yapmıştır. Aydın ve geniş kültürlü bir kişi olduğu anlaşılan Yazar, bu görevi sırasında Kürtçeye ilgi göstermiş ve bu sözlüğünü bölgedeki din adamlarının yardımıyla hazırlamıştır. 1310 (1894) yılında İstanbul'da «Şirket-i Mürettibiye Matbaası»nda basılan sözlüğe yazdığı önsözde Yazar, bu çalışmasının gerekçesini özetle şöyle belirtmiştir :
«İnkâr edilemeyecek ve akılların, sağlıklı görüşlerin çelişkiye düşmeyecekleri konulardan biri şudur ki; değişik dilleri bilmek ve çeşitli dillerin kurallarını bilim alanında sıralamak; kültür sahibi olmanın temeli, nüktelerdeki ışığa ulaşmanın bir kılavuzu, kapalı kapıların anahtarı sayılmaya değer. Nasıl olmasın ki, bununla cümle kuruluşlarının incelikleri öğrenilebilir; değişik terimleri öğrenme olanağı doğabilir; ilginç örnekler elde edilebilir; tartışma sırasında kanıt getirmenin yolları genişleyebilir; her topluluğu diğerlerinden ayıran özellikler kavranabilir; uluslar arasında tanışma ve sevgiyi sağlayacak yollar kolaylaşabilir ve İrfan sahibi olanların yanında ticaretin, sanayiin ve çeşitli mesleklerin geliştirilmesi üzerine dayanışma, artırılabilir. Kaldı ki insana özgü olan konuşma cevheri, ancak, her kavim arasında, kendi dillerini paylaşan kimselerle ortaya çıkıp varlığını gösterebilir. Kısacası değişik dilleri bilmenin yararları sayılamayacak ve sınır tanımayacak kadar çoktur».
Yazar, bundan sonra zamanın Padişahı .II. Abdülhamit dönemindeki duruma sözü getirerek, o dönemde bilim ve kültür alanında büyük atılımlara girişildiğini, Osmanlı sınırları içinde «bilim ve kültür pınarları, fışkırdığı»nı öne sürmüş; Abdülhamit için gerek nesir ve gerekse nazım olmak üzere çeşitli övgüler yazmış; daha sonra sözlük konusundaki çalışmalarını şöyle anlatmıştır :
«Kürtlerin memleketimde bulunduğum ve Bitlis vilâyetine bağlı Mutki ilçesinde kaymakamlık yaptığım sırada, Kürt dilinin çok geniş bir kitle tarafından konuşulduğu ve birçok kuşakların dili olduğu halde, kurallarının o zamana kadar saptanıp yazılmamış olduğunu gördüm. Bu dilin öğrenilmesini sağlamak için bu güne kadar hiç bir kitap yazılmamıştır. Hatta bu dili çevirmek ya da toplayıp düzene koymak için çaba harcamış birisine bile rastlamadım. Bu nedenle Kürt dili, sadece onu konuşanlara özgü kalmış ve yararları kendilerinden başkaları için gizli kalmıştır. Bu dili konuşanlar da., önde gelen bilginleri dışında, diğer dilleri öğrenmelerini ve yararlarını elde etmelerini sağlayacak çevirilerden yoksun kaldıkları için kendi dillerinin çerçevesi içinde mahsur kalmışlardır. İşte bu nedenle, insanlığa hizmet etmek amacıyla ve himmetin dürtüsüyle, irfan elde etmek isteyen kimselere hazırlık yapmak ve unutulmuş Kürt kardeşlerimizi yalnızlıktan ve onun verdiği azaptan kurtarmak ve onların da uygarlığın kapısından içeri girmelerini ve diğer uygar uluslar gibi uygarlık alanında başarı elde etmelerini sağlamak için çaba harcamaya karar verdim ve yüce Allah'a güvenerek ve amaca ulaşmak için bilginlerinden kılavuzluk isteyerek işe giriştim. Ne var ki sözüme kulak asan ya da düşünceme iltifat eden bir kimseye rastlayamadım. Bunun üzerine bu işi nasıl başaracağım konusunda şaştım kaldım. Sonra yüce Tanrı bana yardımcı oldu ve onlardan birini, hattâ gerçekte onların en önde gelenini ve en kararlı olanını bana gönderdi. Bu da Siirtli Molla Halil'in oğlu Molla Hâmid'di. Bu zat, bana yolu kolaylaştırdı ve Kürt dilinin birçok sözcüklerini ve bazı dilbilgisi kurallarını topladı. Ve sonunda, amaca uygun bir kitap ortaya çıktı.»
Öte yandan sözlüğün ve onunla birlikte basılan Kürtçe Gramerinin yayınlanması, gerek İstanbul'da ve gerekse Kürtler arasında geniş bir yankı yapmış; hakkında Kürtçe ve Arapça birçok beğeni yazıları ve şiirler yazılmıştır.
Mehmet Emin Bozarslan
Yusuf Ziyaeddin Paşa
Kürtçe-Türkçe Sözlük
Yeniden düzenleyen ve Türkçeye çeviren :
Mehmet Emin Bozarslan
Çıra yayınları
Çıra yayınları : 1
Kültür dizisi : 1
Orijinal adı : El-Hediyye El-Hamidiyye Fi'l-Lugat El-Kurdiyye
İlk basımı : Şirket-i Mürettibiye matbaası, 1310 (1894) - İstanbul
Yeni basımı : Çıra Yayınları, Kasım 1978 - İstanbul
Dizgi - baskı - cilt : Zafer matbaası
Kapak filmi : Ebru Grafik
Kapak basımı : Basım Sanayii Merkezi
Yönetim yeri :
Nuruosmaniye Cad.
Ata İşhanı, No : 34/104 Cağaloğlu - İstanbul
Yazışma adresi : P.K. 497 Sirkeci - İstanbul