Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Doğu Anadolu'nun Hikayesi, Kürtler


Nivîskar : Mustafa Sönmez
Weşan : Arkadaş Tarîx & Cîh : 1992, Ankara
Pêşgotin : Rûpel : 288
Wergêr : ISBN : 975-509-028-2
Ziman : TirkîEbad : 140x195 mm
Hejmara FIKP : Liv. Tur. Sön. Kur. N° 3565Mijar : Giştî

Doğu Anadolu'nun Hikayesi, Kürtler

Doğu Anadolu'nun Hikayesi, Kürtler

Mustafa Sönmez

Arkadaş

"Dogu Anadolu’nun Hikayesi, resmi otoritenin ‘ora’ya dair belletmeye çalıştıklarının hiç de gerçeklerle örtüşmediğini bir iktisatçının perspektifinden ortaya koyuyor, ‘ora ve 'bura sakinlerine şayan-ı tavsiyedir." (Nokta, 6 Ocak 1991)
"Araştırmacı yazar Mustafa Sönmez’in incelemesi, bir süre önce SHP tarafından aynı konuda hazırlanan rapordan hem kapsam hem de yaklaşım yönünden farklılıklar taşıyor." (Cumhuriyet, 14 Kasım 1991)
“Bölgesel dengesizliğin, İstanbul gibi büyük kentleri de yaşanır olmaktan çıkardığına işaret eden Sönmez’in araştırması, İstanbul'da yaşanan ‘büyük kent problemleri’nin boyutlarına da yer veriyor.” (Milliyet, 25 Kasım 1991)


İçindekiler

Önsöz

Birinci bölüm
Kapitalizm, bölgesel dengesizlik ve İstanbul
- Bölgesel dengesizliğin kökeni / 15
- Önce İstanbul vardı / 27
- 19. Yüzyıl ve kapitalistleşme / 29
- Cumhuriyetin ilk yılları ve istanbul / 33
- 1930'lardan 1950'lere istanbul / 37
- 1950-1960: istanbul'a akın dönemi / 41
- 1960-1980: istanbul'dan marmara'ya taşma dönemi / 52
- 1980'ler: egemen istanbul'dan egemen marmara'ya / 66

İkinci bölüm
Doğu sorunu: azgelişmenin tarihi, dinamikleri ve boyutları
- Emperyalizm, kıyı bölgeleri ve iç Anadolu'da / 73
- 19. Yüzyılda emperyalizm ve doğu anadolu / 79
Osmanlı döneminde kürt ayaklanmaları / 81
Ermeni ayaklanmaları ve "tehcir" / 85
Emperyalizmin gerçekleşmeyen doğu projeleri / 88
Kars'ta Rus emperyalizmi ve değişim / 92
- Milli mücadele ve Doğu'da ayaklanmalar / 95
- Tek parti, Doğu ve devlet kapitalizmi / 99
Önce demiryolları / '106
Sanayide devlet / 111
Madencilikle devlet / 113
Tarımda devlet / 115
- 1950'lere gjrerken doğu'nun durumu / 118
- DP döneminde doğu ve kapitalistleşme / 125
1950'lerde devlet yatırımları / 129
Elektrik, petrol ve sanayi / 135
Demokrat parti ve Doğu / 139
-1960-1980 döneminde doğu: uçurum derinleşiyor 150
1960'ların ortasında doğu ve türkiye / 154
Yatırımlar, enerji ve madenciliğe / 157
Planlı dönemde doğu tarımı / 162
Doğu'da eğitim yatırımları / 171
1960'larda doğu'da sanayi / 174
1970'lerde msp, sanayileşme ve doğu / 177
1960-1980; büyüyen türkiye, küçülen doğu / 187
-1980'ler: hızlı erozyon dönemi / 191

Üçüncü bölüm dengesizliğin yarattığı sorunlar ve gelecek
- İstanbul: bunaltan kentin sorunları / 209
- Bölgesel uçurum ve gelir eşitsizliği / 214
- Doğu'dan batı'ya işgücü ve sermaye göçü / 220
- Bölgesel uçurum, AT ile bütünleşmede engel / 230
- Gap yatırımları ve değişim / 236

Ek tablolar / 255

Kaynaklar / 276

Dizin / 283


ÖNSÖZ

Doğu illerinin ekonomik ve sosyal sorunları, 1980’lerde bölgede yaygınlaşan silahlı çatışmalarla birlikte kamuoyunda daha çok tartışılmaya başlandı. Türkiye yüzölçümünün yüzde 27.8'ini oluşturan 17 ilin yer aldığı Doğu'da, 1990 sayımına göre nüfusun yüzde 17'sini oluşturan 9.3 milyon kişi yaşıyor. Türkiye'nin en az gelişmiş bölgesi sayılan Doğu'nun gelişme sorunları öncelikle bu bölgede yaşayanları yakından ilgilendiriyor. Ancak, düşük gelir ve işsizlik nedeniyle Doğu'dan Batı kentlerine, İstanbul, İzmir, Adana, Ankara, Bursa, Kocaeli gibi gelişmiş kentlere göçeden Doğulular da memleketleriyle ilgili sorunları yakından izliyorlar. Sadece İstanbul'da 1 milyona yakın Doğulu nüfusun barındığı, İstanbul’daki her 100 kişiden 13'ünün Doğulu olduğu anımsanırsa, yöre ile ilgili sorunların çok daha geniş bir kitleyi kucakladığı sonucuna varabiliriz.

"Doğu sorunu” isimli madalyonun öbür yüzünde büyük kent sorunları var. Başta Doğu illerinden olmak üzere az gelişmiş yörelerden sürekli göç alan kentler, özellikle İstanbul, dengesiz büyümenin sonucu yaşanılmaz bir hal alıyor. Bir zamanların "Güzel İstanbul"u şimdi kent insanının stres kaynağı. Altyapısı yetersiz İstanbul'un üstüne çullanan 8 milyona yakın nüfus kente soluk aldırmıyor. Bu nüfusun çok önemli bir kısmı, az gelişmiş yörelerden geçim derdiyle İstanbul'a taşmıyor. Hergün, ama her Allah'ın günü, 320 kişi çoluk-çocuk, tasını tarağını toplayıp daha iyi bir yaşam umuduyla İstanbul'un yolunu tutuyor ve nefesi kesilen bu kentte kendisine bir yer arıyor. Bu nüfusun dörtte biri Doğu illerinden geliyor. Karslılar, Erzurumlular, Erzincanlilar...yaşam savaşı içinde ekmeklerini "taşı toprağı altın İstanbul'ca arıyor.

Kanadı kırık Doğu...Nefesi kesik İstanbul... işte dengesiz gelişmenin ortaya çıkardığı iki çarpıklık.

Bu çarpıklık nasıl ortaya çıktı? İstanbul'u Türkiye'nin kâbesi yapan, Doğu’yu yoklukla inleten süreç nasıl başladı ve nasıl gelişti? Bölgesel farklılıklar hangi dönemlerde, nasıl arttı? Farklılığı azaltmaya dönük önlemler neden sonuç vermedi? Bu ve benzeri sorulara 1981-1982 arasında çalıştığım "Yurt Ansiklopedisinin verimli çalışma ortamında yanıt arama fırsatı bulmuştum.
"Zarfı bir "ansiklopedi" olmakla beraber "mazrufu bir bilimsel çalışma zenginliğindeki 13 ciltlik bu önemli projeye 80 dolayında tamgün çalışan, bir o kadar da part-time akademisyen, uzman, araştırmacı emek veriyordu. Her ilin ekonomisi, sosyal, doğal yapısı, tarihi, kültürü enine boyuna inceleniyor, ele geçirilen her kaynaktan, sinekten yağ çıkarırcasına bilgi damıtılıp illerin öyküsü yazıya dökülüyordu. Oldukça verimli bir alışverişle gerçekleşen bu bilgi üretme sürecinde iller alfabetik sırayla tek tek ele almıyordu. Ayrıntılar, monografik etüdler, bütünle ilgili gerçekleri yakalama konusunda önemliydi. Ve bu çalışma ortamı, gerçekleştirmeyi düşündüğüm bu çalışmanın temel malzemesini bana sunmuştu. Ama bu projeyi gerçekleştirmek için gerekli zamana ancak 1990'da sahip olabildim.

Böyle bir çalışmanın üretilmiş olmasında, Yurt Ansiklopedisi'ne emek verenlerin önemli bir katkısı var. Hepsini sevgi ve şükranla anmak isterim.

Türkiye’de bölgelerin sınırları, amaca göre değişebiliyor. Bir ili, bazen A bölgesinde, bazen de B bölgesinde görebiliyorsunuz. Konumuzla ilgili olarak Gaziantep, Gümüşhane, K. Maraş, hatta Sivas gibi iller bazen Doğu, daha doğrusu Güneydoğu ve Ortadoğu sınırlan içinde gösterilebiliyor. Bu çalışmada "Doğu illeri" kapsamına sokulan illeri belirlerken coğrafi olarak Doğu'da yeralma kıstasının yanısıra, ortak ekonomik, sosyal ve kültürel tabana sahip olup olmadıklanna bakıldı. Örneğin Gümüşhane, coğrafi olarak Doğu'ya yakın olmakla beraber, özellikleri açısından Doğu Karadeniz'e daha çok uyan bir il olarak kabul edildi. Gaziantep, bir Güneydoğu ili olmaktan çok gelişmişlik düzeyi itibariyle de yüzü Akdeniz'e ve Orta Anadolu'ya daha çok dönük bir il olarak değerlendirildi. Çalışma boyunca "Doğu illeri" ya da geniş bir ifadeyle "Doğu" tanımına sokulan 17 il şöyle; Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Kars, Malatya, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Şanlıurfa ve Van. 1990 yılında Mardin'in ilçesi Şırnak ile Siirt'in ilçesi Batman da il yapılarak bölgedeki il sayısı 19’a çıkarılmış oldu.

Ancak, 1990'a kadarki istatistikler, eski iller tasnifine göre yapıldığı için çalışma boyunca yapılan analizlerde Doğu'nun yeni illeri Şımak ve Batman, "il" olarak dikkate, alınmadı.

Genellikle bu tür çalışmalarda, eleştiriye konu olan mevcut uygulamanın alternatifinin sunulması da beklenir. Bu incelemede, Doğu'daki az gelişmişliğin tarihsel nedenlerine değinilmeye çalışıldı ve karar alma sürecine hakim olanların Doğu'ya yaklaşımları sergilenmeye çalışıldı. Ayrıca, 2000'li yıllarda Doğu'nun nasıl bir görünüm alabileceği yönünde bazı genel öngörülere yer verildi. Alternatif konusunda ise değiştirilmesi gereken genel yaklaşım üzerinde duruldu. Sözkonusu yaklaşımla, bir gelişme modelinin, ayrıntılı programların oluşturulması, daha çok teknik bir olgudur ve bu çalışmanın, böyle bir model önerisine de yer vermek gibi bir iddiası yoktur.

Bölgenin doğal yapısı, nüfusunun temel ekonomik ve sosyal nitelikleri ve başka özellikleri ile ilgili bilgileri içeren tablolar, kitabın sonunda "Ek Tablolar" başlığı altında verildi.

Bu çalışmanın ortaya çıkmasında gösterdikleri sabır ve verdikleri desteğin yanısıra bazı tabloların hazırlanmasına da katkıları olduğu için eşim Ülkü'ye ve oğlum Nehir'e teşekkür ederim. Yoğun işleri arasında kitabın kapağını hazırlama özverisini esirgemeyen Mehmet Ulusel’e de teşekkürler. Ayrıca gerekli kaynaklan sağlamada yardımcı olan, mümkün olduğu kadar temiz ve düzenli bir kitap üretimi için emek harcayan diğer arkadaşlan ve dostları şükranla anıyorum.

Mustafa Sönmez Ekim
1990 İstanbul

Yayınevi’nîn Önsözü

Türkiye'nin bölgeleri arasındaki farklar her geçen gün daha çok büyüyor. Başta Doğu Anadolu olmak üzere Doğu'ya yakın diğer bölgeler, gelişmenin nimetlerinden daha az yararlanıyor.
Buna karşılık İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi iller, diğerleriyle aralarındaki mesafeyi hızla açıyorlar. Ancak bu çekim merkezleri de gerekli altyapıya, kentsel hizmetlere sahip olmadıkları için bu kez kent sakinleri büyük kent dertleriyle karşıkarşıya kalıyorlar.

Özellikle 1980 sonrası ivme kazanan bölgesel dengesizlik sorunu, gündemdeki yerini uzun süre koruyacak gibi görünüyor. Konuyu çeşitli sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alan Mustafa Sönmez'in bu araştırması kamuoyundan büyük ilgi gördü ve kitap kısa sürede ikinci baskı yaptı.

Daha önce yayınevimizden "Kırk Haramiler: Türkiye'de Holdingler" isimli çalışması yayımlanan Mustafa Sönmez 1955 Van doğumlu. 1978 yılında ODTÜ idari İlimler Fakültesi’nden mezun olan Sönmez'in Türkiye üzerine yayımlanmış çeşitli kitap, makale ve yazı dizileri bulunuyor.
Kapitalist Devlet işletmeleri ve Türkiye (1978, TÎB Yayını), Türkiye Ekonomisinde Bunalım, 2 Cilt. Belge Yayınları, 1980 (3. Baskı), Özal Ekonomisi ve işçi Hakları (1984 Belge Yayınları), Türkiye'de Gelir Eşitsizliği (1990, iletişim Yayınları), A Soclal and Economic Atlas of Turkey (1991, İTO Yayını) Sönmez'in başlıca yapıtlarını oluşturuyor.

Birinci Bölüm

Kapitalizm, Bölgesel Dengesizlik ve İstanbul

Bölgesel Dengesizliğin Kökeni

"Bölgesel dengesizlik", salt ekonomik değil, ama hem politik hem de kültürel bir olay. Ülkeler arasındaki farklı gelişme düzeyleri nasıl çeşitli sorunlar yaratıyor, bağımlılık-egemenlik ilişkilerine yol açıyorsa, bir ülkenin bölgeleri arasındaki farklar da çeşitli problemlere kaynak oluşturuyor. Farklılığın görünen ilk sonuçları, gelir dağılımındaki dengesizliğin büyümesi, işsizliğin artması, iç göçlerin çoğalması, büyük kentlerin devleşerek yaşanmaz bir hal alması şeklinde ortaya çıkıyor.

Bölgeler arasındaki farklar salt ekonomik denilebilecek sonuçlarla sınırlı kalmıyor, az gelişmiş bölge sakinleri, kendilerine üvey evlat muamelesi yapıldığı gerekçesiyle tepkilerini politik düzeye de yansıtıyorlar. Bu da ülkedeki gerilimleri artırıcı bir unsur. Bölgesel uçurumlar kültürel gelişmişlik düzeyini de olumsuz yönde etkileyebiliyor. Genellikle kamu yatırımlarından daha az pay alan az gelişmiş bölge sakinleri, daha az eğitim, daha az sağlık hizmetiyle yetinmek zorunda kalıyorlar. Bu bölgelerde okuma-yazma oranı ülke geneline göre daha geri; üniversite, hatta lise eğitimli nüfus daha düşük oranlarda olabiliyor. Bölgenin düşük gelirli olması, bölge illerinde tiyatro, sinema, konser gibi kültürel aktivitelerin sınırlılığını da getiriyor. Geçim kaygusunun egemen olduğu bu bölgelerde insanlar kendilerini geliştirmek için gerekli boş zamanı bulma konusunda güçlük çektikleri gibi, buna yardımcı olabilecek eğitimci, mekân ve donanım eksikliğiyle de yüzyüze kalıyorlar. Dolayısıyla, yaşadıkları bölgelerin gelişme farkları, bölge insanları arasında da gelişme farkına yol açıyor ve bu eşitsiz koşullar, insanlar arasındaki yönetme-yönetilme ilişkisine de bir ölçüde yansıyor.

Bölgesel dengesizliğin yarattığı olumsuzlukları salt az gelişmiş bölgedeki insanlar yaşamıyor, dengesizlik sonucu aşırı büyümüş kentlerin sakinleri de bir başka "cehennemi" yaşıyorlar.
Hava kirliliği, su kesintileri, yoğun trafik ve gürültü, iş ile ev arasında geçen verimsiz zamanın artan trafikle birlikte uzaması, gecekondulaşma, göçlerle kente gelenlerin sosyal ...


Mustafa Sönmez

Doğu Anadolu'nun Hikayesi
Kürtler: Ekonomik ve Sosyal Tarih

Arkadaş

Arkadaş Yayınevi
Doğu Anadolu'nun Hikayesi
Kürtler: Ekonomik ve Sosyal Tarih

Arkadaş Yayınevi
ISBN: 975-509-028-2
1. Baskı: Ekim 1990
2. Baskı: Ocak 1992

Arkadaş Yayınevi
Mithatpaşa cad. 28/d, p.k.410 Yenişehir / Ankara
Tel : 434 46 24 (4hat)
Fax:434 38 52

Dağıtım:
Ankara: Adaş
Tel : 434 46 24 (4 hat)
Fax : 34 38 52

İstanbul: Papirüs
Tel: 527 01 53
Fax: 526 85 07

Kapak: Mehmet Ulusel
Dizgi: Arkadaş Yayınevi
Baskı: Özkan Matbaası

© Kitabın tüm hakları arkadaş yayınevi’ne aittir.
İzinsiz basılamazh çoğaltılıp dağıtılamaz.

PDF
Destûra daxistina; vê berhêmê nîne.


Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar