Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Devletsiz Ülkeden İzdüşümler


Nivîskar : Edip Polat
Weşan : Pelê sor Tarîx & Cîh : 1992, Istanbul
Pêşgotin : Rûpel : 120
Wergêr : ISBN :
Ziman : TirkîEbad : 125 x 190 mm
Hejmara FIKP : Liv. Tur. Pol. Dev. N° 2627Mijar : Giştî

Devletsiz Ülkeden İzdüşümler

Devletsiz Ülkeden İzdüşümler

Edip Polat


Pelê sor


Kürdistan'da ideoloji bağlamında sağ rüzgarlar esmektedir. Parçaların tümünde şu veya bu oranda ideolojik bir sağa kayma vardır. Mücadele pratiğinde ise devrimci bir değişiklik yaşanıyor. Ancak "devrimci teori olmadan, devrimci pratik olamaz" gerçeğin¬den hareketle sağ sapmalara karşı mücadele ederek, devinim halindeki pratik yaşama devrime i, yönlendirici bir önderlik gerekir.
Hatırlanacağı gibi 1970’li yılların son, yarısında bunun tersi bir durum söz ...

Edip Polat
, Gümüşhane Öğretmen Lisesi Biyoloji öğretmenliğinden atıldıktan sonra, özel dersane öğretmenliği yaptı. Yazın çalışmalarına 1988'de başladı. Diyarbakır Gerçeği, Newrozladık Şafakları ve Afganistan'da Halk Demokrasisi Mücadelesi kitaplarını 1988-91 yılları arasında hazırladı. Diyarbakır Gerçeği ve Newrozladık Şafakları isimli kitapları toplatıldı. Diyarbakır Gerçeği beraat etti. Diğerinin davası sürüyor. Yazarın aylık Newroz dergisinde makaleleri yayınlanmaktadır. 


İçindekiler

Ulusal Mücadelede Sosyalizmin öncülüğü / 3
Nasıl Bir Kurtuluş Nasıl Bir Mücadele? / 11
Marksizmin Kürdistani Yorumu / 13
Sosyalizmin Bayrağı Yükseltilmelidir / 24
Kürdistan Proletarya Partisinin Gerekliliği / 28
Kürdistan'da Ulusal ve Dini Azınlıklar Sorunu / 29
Meşru Mücadalc ve HEP Olayı / 38
HEP'in Durumu Nedir? / 47
TYS 7. Kongre Konuşması / 54
Yeni Ülke'ye Açık ıMektup / 63
Bilim Dilinde "Kurdistanicus, Kurdicum" / 69
Bilim Dilinde Kürdistan Gerçeği / 77
Kürt Yazan Musa ANTER ile Roman Üzerine / 83
Ahmet KAHRAMAN'la Kürt Kültürü Söyleşisi / 86
Ölüm Mangalan İşbaşında / 88
Jandarmalar Kültlere Düşman Olarak Eğitiliyorlar / 92
Dumanlı Havada / 95
Bir Devrim Virtüözü: Vedat Aydın / 97
I-KDHP Programı ve Güncel Taktikleri / 100
Irak Kürdistan Cephesi'nden Çağrı / 108


ULUSAL MÜCADELEDE SOSYALİZMİN ÖNCÜLÜĞÜ

Her ulusal mücadele mutlaka sınıfsal bir izdüşümü içinde taşır. Bu izdüşüm, birden fazla sınıfın (devrimlerin vektörel kuvvetleri) bileşke kuvvetini belirlerken, güçlü olanın bileşke kuvvetin yönünü ve şiddetini tayin ettiği fiziksel bir gerçekliktir. Fiziksel ka- nunlar gibi, her ulusal iktidar da şekillenmesinin ilk evrelerinde onu meyda¬na getiren (yatay ya da dikey) olguların veya güçlerin sosyobilimsel ifadelerini morfolojik (dışavurum) olarak taşır. Sınıfsal erklerin görünümlerini şu veya bu biçimde taşıyan ulusal yönetimler bu yüzden kozmopolittirler. Ulusal ilk biçimleniş dönemlerinin izleri¬ni kendi mücadele evreleri ve süreçlerinden alan amorf bir özellik taşımalarının nedeni de budur.Tıpkı bazik ya da asidik özelliğe her an dönüşebilen ve bu iki iyonsalyükü taşıyabilen moleküller gibi.

Sosyal bilimler alanına giren devrimlerde de bazen, tıpkı doğa bilimlerindeki gibi gelişme aşamaları görülür. Zaman zaman yönetimlerde stabiliter aşamalar (denge durumu) görülür. Örneğin Ulusal kurtuluş mücadeleleri sonucu oluşan yönetimler, kökenlerini yeni yönetimi oluşturmada katkısı olan sınıf ve tabakalardan aldıkların¬dan heterojen bir yapı arz ederler. İşte amorf durum (ya da bileşkelerin nötr halleri) bu tür devingen aşamalar için geçerlidir. Ulusal bir yönetimi (bağımsızlığı veya başka bir biçimi hedefleyen) oluşturmak için harekete geçen Ulusal Kurtuluş Güçleri de sözkonusu ulu¬sun bir çok güçlerini temsil etmelerinden dolayı konfuze (heterojen) bir durumun oluşum koşullarını yaratırlar. Halkımızın verdiği Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde, güçleri oranında temsil edilen siyasal, eğilimlerin, kurtuluştan sonraki yönetime renklerini verecekleri açıktır. Mücadelenin sonuçlanmasında rol alan, sıcak kavgada yeri- nfalan güçler yeni yönetimin oluşmasında imza yetkisine sahip olacaklardır. Yetkiyi elde edenlerin Kapitalist bir yol izlememeleri, em-peryalizmin işbirlikçisi durumuna gelmeme¬leri için mücadelenin içinde sosyalistlerin, komünistlerin rol almaları, etkinlik kurma¬ları gerekir.

Ulusal mücadelenin heterojen yapısını sos¬yalizm lehine dönüştürmek, mücadelenin başarısından sonra gelişimi sosyalist bir düzene doğru kaydırmak Kürt sosyalistlerinin başta gelen görevidir. "Sosyalist bir Kürdistan" sloganını mücadelenin eksenine yerleştirmek temel görevlerdendir. Bu görevi başarabilmek için mücadele pratiğinin, sıcak kavganın içinde olma görevi ulusumuzun sosyalistlerine düşmektedir. Kurtuluş müc- delesine sosyalistler imzalarını atmalıdırlar. Bu olmadan nihai kurtuluş mümkün değildir. Ne var ki bu çok zor bir görevdir. Kürdistan özelinde şu üç nedenden dolayı bu görevi başarmak sancılı olacaktır.

1) "Sosyalist sistem" diye tabir edilen ülkelerin dağılışı.
2) Dört parça ülke topraklarında tarihi ve kadim bir mazisi olan bağımsız bir Kürt Komünist Partisinin faaliyet göstermeyişi.
3) Irak Kürdistan'ındaki son ayaklanmada (gerek ayaklanma esnesında, gerekse son¬rasında) Sosyalist ülkeler diye adlandırılan ülkelerin olumsuz politikaları.

Kürt halkını belirli ölçülerde sosyalizmden uzak tutan bu üç temel nokta üzerinde dur¬mak gerekir. Dünyada reel sosyalizm (Yaşayan sosyalizm) olarak bilinen başta Sov- yetler Birliği olmak üzere diğer sosyalist ülkelerde kapitalizme yönelik gelişmeler, D. Almanya'nın resmen batıya iltihak edilmesi, kısacası Sosyalist Sistem diye bir varlığın kal- mayışı, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyalizme olan kitle sempatisini azaltmıştır. Uygalanan modelin iflasla sonuçlanması kitleleri sosyalizm teorisine de yabancılaştırmış, kaygı ve şüpheleri beraberinde getirmiştir. Sömürgelerin ve diğer ezilen halkların emperyalizme karşı savaşlarında en önemli tutunacak dalları olan Sosyalist Sistem dağılınca, mücadele belirli bir tökezleme geçirmiş ve başka önderliklerin gelişmesine zemin teşkil etmiştir. Dünyadaki bütün ezilen halklarda eski sosyalist sisteme karşı duyulan güvensizliğin etkisi Kürt halkında da görülmektedir.
Bu durum bilinçsiz kitlelerin sosyalizm bilimi doğrultusunda bilinçlendirilmelerini engellemektedir. En azından şimdilik böyle bir olumsuzluk vardır. Bunun kırılması gerekir. Kitleleri kendi özgüçlerine dayalı bir mücadele azmi ve kendi gerçek¬lerini temel alan bir bilinçlendirme göreviyle karşı karşıyayız. Marksizmin temel ilkeleri yeni gelişmelerle beraber yorumlanarak tekrar tekrar, yorulmadan, sebatlı bir çalışmayla kit¬lelere öğretilmelidir.

Sosyalizm bilincinin Kürt halkının içinde yeterince yaygın olmayışının ve deyim uygun¬sa "Marksizmin Kürt yorumu'"nun yeterince kavratılamayışının diğer bir nedeni de ülkemizde Komünist Partisi geleneğinin azlığıdır. "En kararlı yurtseverler komünistlerdir" gerçeğinden hareketle, şunu diye-biliriz:'Geçmişte bağımsız bir ulusal Kürt komünist hareketinin güçlü bir şekilde yaratılamayışı, sosyalizmin sürekli savunucularının kadim bir geçmişlerinin Kürdistan'da oluşturulamayışı da sosyalizmin, Kürtlere kavratılmasında önemli bir eksiklik nedeni olmuştur. Ülkenin dört parçasında Kürt sosyalist ya da komünistleri, ezen ulus örgütleri içinde dağınık olarak örgütlenmişlerdir. Marksizmi temel alan bağımsız, köklü sosya¬list kuruluşlar çok cılız olarak ortaya çıkmışlardır.
Kürdistan tarihinde uzun süreli yaşayabilen bir Kürt Kominist partisi olmamıştır. İlk Kürdistan Komünist Partisi Irak' ta 1945 yılanda kurulmuş, ve ancak on ay yaşayabilmiştir. Ağustos 1946' da IKDP' ye katılmıştır. (*) Yine Halepçe katliamından sonra IKDP'sinden ayrılan Irak KKP'sini saymazsak ülkemiz tarihinde Komünist partisi geleneği yoktur denebilir.
Kürt komünistlerinin cılız kalmalarım çeşitli nedenleri vardır ve bu ayrı bir yazı konusudur. Şu, kadarı söylenebilir ki Proletarya partisinin olamayışı sosyalizmin kitlelere kavratılmasını geciktirmiştir ve geciktirmektedir. Beşikçi’ nin deyimiyle "Dünya'nın her yerinde; Hint marksisti var, Arap Marksisti var. Fakat Kürt Marksisti yok." (**)

Bölgede meydana gelen son gelişmeler de geçmişte sosyalist olarak bilinen ülkelere karşı Kürt halkının nefretini çoğaltmıştır. Güney Kürdistan' daki son ayaklanma ve geniş kitle göçü dünyada trajik bir etki yapmışken, en gaddar emperyalist ülke olarak bilinen ABD'nin bile yardımını alırken, Sov- yetler Birliği ve diğer eski "sosyalist" bilinen ülkeler duyarsız kalmış, hatta zaman zaman karşı tavır almışlardır, insan haklarını bile savunamaz hale gelmişlerdir. Hatta kimilerince tek sosyalist ülke olarak kalan Küba, Irak'ın Saddam rejiminin yanında yer almıştır. Bu durum Kürt halkını Sosyalistlerden soğutan, geçici bir süre de olsa duyarsızlaştıran en önemli etken olmuştur. Çünkü geçmişin "Sosyalist " bilinen ülkeleri katliamlara duyarsız kalmışlardır. Sosyalizmle böylesi duyarsız-lıklar arasında paralellik kuranların karşısına çıkılması, sosyalizmin asıl amacının, üretim biçiminin, özgün ülke koşulları gerçeğinin Kürt halkına kavratılması gerekir.
Sosyalizmin evrensel ilkeleri usanmadan halkımıza benimsetilmelidir.
Son göç olayından sonra 14 Nisan 1991 tarihinde Diyarbakır'da HEP-SHP -DYP -RP - SP partilerinin yerel örgütlerince göç ve katliamı protesto etmek için bir miting yapıldı. Bu mi- tingte bazı konuşmacılar Sovyetler Birliği, Çin ve Küba aleyhinde, onların duyarsızlıklarını anlatan konuşmalar yaptılar. Bu konuşmalar kitleler tarafından onay gördü."Kahrolsun Sovyetler Birliği, Kahrolsun Çin, Kahrolsun Küba” sloganları atıldı. Her ne kadar tepkisel bir hareket ise de bir gerçeğin de dışa vuru-mudur.

Kürt halkını sosyalizmden„soğutan etkenlerden arındırmak gerekiyor. Sosyalizmin genel sorunlarını Marksist ideolojiye karşı tavır alma konumuna getirmemek gerekiyor. Kürt halkını sosyalizme inandırmak önümüzde duran temel bir görevdir. Hiç bir gelişme, hiç bir değişiklik Ulusal sorunda sosyalizm öncüllüğü gerçeğini değiştiremez. Sosyalizm dışında hiç bir hedefin bizi kurtaramayacağı, şu veya bu ülkeye dayanmak, Batı emperyalizmi ya da ABD emperyalizmine sırtını dayamanın fayda vermeyeceğini en iyi Kürt halkı bilmektedir. Sosyalizmi dışlayan hiç bir cephesel birliğin, başkaldırının, eninde sonunda emperyalizme ya da kapitalizme varacağını Irak Kürdistan'ı örneği bize göstermektedir.
Müttefikler denilen Emperyalist bloğun tahrikiyle Saddam rejimine karşı ayaklanan Güney halkımızın, ABD'nin Saddama helikopterlerini kullanabileceği iznini verdikten sonra, ağır bir yenilgiye uğrayıp çağın en büyük göçüne maruz kalınca bölge gericiliği ve emperyalizmin yardımına muhtaç hale gelmesi, önceden planlanan bir emperyalist oyundu. Emperyalizmin "önce katlet ve göç ettir, sonra kurtarıcı rolüne soyun" siyasetidir. Bu oyuna Kürdistani Cephe de düşmüştür. Neredeyse Emperyalizm Kürt halkının dostu pozisyonuna düşmüştür. Ve kendisine uygun bir Kürdistan politikası peşindedir. Nitekim kurtarılan şehirlerde (Saddam'ın denetiminden çıkmış yerlerde) yani Zaho, Dihok vb. kasaba ve şehirler ile kırsal alanlarda askerleriyle birlikte peşmer- geler kontrolü sağlamış ve yönetimi elde etmişlerdir. Ancak bu yerlerde daha şimdiden malların üleştirilmesi, yıkılan yerlerin onarı- mı vb. sorunlar emperyalist-kapitalist man¬tıkla halledilmektedir. Örneğin Kürdistani Cephe ile Saddam rejimi arasında imzalanan ilk antlaşma bü yilki hububat mahsulü ile ilgili Tahıl Antlaşmasıdır. Buna göre bu yıl elde edilen mahsulün (Kürdistan toprağından elde edilen) %60'ı Bağdat rejimine, %40'ı Kürdistan'a bırakılmıştır. Bu %40'lık miktardan %30'u Kürt Toprak Sahiplerine geriye kalan %10'u Kürdistani Cepheye verilmiştir. Yani Kürdistan buğdayı, arpası yine ağalara verilmiştir. Bu çok açık olarak şunu ispatlar. Kurulması böyle dinamiklere dayanacak olan bir Kürdistan kapitalist bir devlet olaçaktır. (Ya da özerk yönetim). Güney Kürdis- tan'ın şu andaki durumu sosyalizme gidişin hiç bir işaretini vermemektedir. Çünkü Kürdistani Cephenin Marksist bir programı yoktur, Sosyalizmi amaçlayan bir kavgası yoktur, hedefi muğlaktır.

Nasıl Bir Kurtuluş?

Nasıl Bir Mücadele?

Kürdistan'da ideoloji bağlamında sağ rüzgarlar esmektedir. Parçaların tümünde şu veya bu oranda ideolojik bir sağa kayma vardır. Mücadele pratiğinde ise devrimci bir değişiklik yaşanıyor. Ancak "devrimci teori olmadan, devrimci pratik olamaz" gerçeğin¬den hareketle sağ sapmalara karşı mücadele ederek, devinim halindeki pratik yaşama devrime i, yönlendirici bir önderlik gerekir.

Hatırlanacağı gibi 1970’li yılların son, yarısında bunun tersi bir durum söz konu¬suydu. Sosyalizmin Ulusal mücadelelere önderlik ettiği bu yıllarda, her türden mil¬liyetçilik Marksizm adına hareket ediyordu. Küçük burjuvazi "Xwe dıda beroşke xweş" Kürtçe deyişindeki gibi davranarak güçlüden yana tavır koyuyordu. Şimdi ise herkes esas sınıf zeminine çekiliyor. Bu zeminde Mark- sizmi savunmak sadece proletaryaya kalıyor. K. Kürdistan'da kapitalist gelişmeye uygun olarak Kürt proletaryasıriın etkinliği artıyor.
.....

 


Edip Polat

Devletsiz Ülkeden İzdüşümler

Pelê sor

Pelê sor yayınları
Devletsiz Ülkeden İzdüşümler
Edip Polat

Pele Sor Yayınları: 10
Birinci Baskı: Nisan ’92
Dizgi: Ezgi Prodüksiyon
Kapak Çizimi: Çınar Azizoğlu
Baskı: Aydınlar Matbaacılık
Pele Sor Yayınları.
Divanyolu Cad.Hoca Rüstem Sok.
Zafer han NO: 7 Daire 12/1
Cağaloğlu / İstanbul
Tel - Fax: 51 1 37 31

devletsiz_ulkeden_zdüşümler_e_polat.pdf
Visionneuse n'a pas trouvé le document


Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar