Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kutsal Barış : Ulusal kurtuluş savaşı sonrasının gerçek hikayesi - V


Weşan : May Tarîx & Cîh : 1974, Ankara
Pêşgotin : Rûpel : 464
Wergêr : ISBN :
Ziman : TirkîEbad : 130x185 mm
Hejmara FIKP : Liv. Tur. (5) N° 3131Mijar : Wêje

Kutsal Barış : Ulusal kurtuluş savaşı sonrasının gerçek hikayesi - V

Kutsal Barış : ulusal kurtuluş savaşı sonrasının gerçek hikayesi

Hasan İzzettim Dinamo

May

Kutsal İsyan'ın devamı olan Kutsal Bariş ulusal kurtuluş savaşını arkada bırakan Türkiye'nin, yurtta ve dünyada barışı kurmak uğruna yaptığı çabaların öyküsüdür.
Türk ordusunun düşmanı İzmir'de denize dökmesiyle başlayan bu dönem Atatürk'ün ölümüne dek sürer. Ulusal kurtuluş savaşımızın sağ kalan bütün kahramanları, Atatürk'ün yanıbaşında yada ötesinde hızlı serüvenlerini yaşarlar.
Klasik tarih düşüncesinin yamyassı gösterdiği olay yığınlarının altında nice hızlı, renkli suların geçtiğini göreceksiniz. Türkiyenin ölümsüz varlığına egemen olan insanlarla, düşünceleri bu belgesel tarih romanının bütün ciltlerinde elle tutarcasına bulacaksınız.


İçindekiler

Bölüm
1 Tanyerinde Akşam / 7
2 Mecliste Vuruşanlar / 44
3 Fener Patrikhanesine Karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı / 101
4 Şeyh Sait Ayaklandı / 112
5 Bir Taşla İki Kuş / 168
6 Hesap Günü Geldi / 177
7 Gazetecilere Gözdağı / 232
8 Kafamızın Damındaki Serüven / 259
9 Aile Şirketi ile Sonrası / 275
10 Fener Patrikhanesine Karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı (4) / 305
11 İzmir Suikasti / 313

BEŞİNCİ BÖLÜM

— 1 —

Tanyerinde Akşam

Kimse yadsıyamaz ki bu savaşta ve
ondan önceki savaşlarda ulusun dirim
gücünü tutan hep kadınlanmızdır.

Mustafa Kemal

Fikriye, Münih’e vardığında bardaktan boşanırcasına yağmor yağıyordu. Trenden inip de yaprakları dökülmüş ağaçlıklar içindeki sanatoryuma varıncaya dek bu ardı arkası kesilmez yağmur kendisini götüren otomobilin damını trampet çalarcasına dövdü durdu. Gerçi birkaç gün Önce ayrıldığı Türkiye’de de güz gelmişti. Havalarda kocaman kara yorganlar gibi bulut yığınları dolaşıp duruyorsa da orası kendisi için bir ilkyaz cennetinden başka bir şey değildi. On beş yaşından beri düşlerinin tanrısı olan sarışın adam, son yıllarının güzel erkeği ordaydı. Oranın güz somurtkanlığı, bu sarışın aşk tanrısının ışıklariyle aydınlanıyordu. Türkiyie, ölümsüz ışıklar, mutluluklar ülkesiydi. Ancak, son günlerde zalim bir rüzgar esmiş, onu, Ankara bozkırları üzerinden aşırtıp yağmurlar ülkesi Almanya’nın karanlığına fırlatmıştı. Uşşakizadelerin güzel, kültürlü kızı Latife, onun on yfllık aşkını elmden almış, onu özlemin külrengi, yakıcı cehennemine sürmüştü. Evet, ciğerlerinde, biraz da aşkı yüzünden, yitirdiği erkeği yüzünden fırtınalar koparmağa başlayan ince hastalık bahane edilerek aşk yuvasından alınıp Münih sanatoryumuna sürülmüştü. Başına bir yandan özlemin ateşleri bir yandan da Almanya'nın bitmez tükenmez yağmurları ylağıp dururken o sanki barda iyile-şecek miydi? Bu, şimdiye dek geçirdiği serüvenlerin en kötüsü değil de neydi?

Yağmurun boğucıa, psikolojik labirenti içinden geçerek sanatoryuma vardığında kendisini bir mapusaneye kapatılmış bir hükü'mlü gibi buldu. Suçu da Türkiye’nin büyük adamı, kurtarıcısı Mustafa Kemal'e duyduğu büyük aşkıydı. Mustafa Kemal, son yıllarda, artık onun salt sevgilisi değil basbayağı erkeğiydi. Nikahları yoksa da bir arada geceliyorlardı. İkisi de bu oldu bitliyi benimsemişti. Kendilerini birbirlerinden ayırabilecek bir güç şimdilik görünürlerde yoktu. Savaşın son yıllarında bu böy- leydi. Ancak, savaşın bitişi, başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in İzmir'e doğru ilelrleyen Türk ordularının safları arasında oraya varışiyle her şey bitmişti. İzmir kızı Latife, kendisini bir demet zambak gibi kaldırıp paşanın otomobilinin önüne atmış, olağanüstü şeylere karşı ilgi duyan paşayı avlayıvermiş, kaşla göz arasında avucuna almış, kısaca, paşasiyle arasına bir kara kedi gibi girivermişti.

Sarışın Alman hemşire Martha, onu son kerte nazik karşılayıp koğuşuna götürmüş, konforlu eşyalariyle başbaşa bırakarak çekilmişti. Şimdi, pencerenin camları arkasından külrengi yağmurun kalın perdesini yırtmağa çalışan yaşlı gözleriyle yazgısının karanlıklarına dalıp gitmişti. Evet, sanatoryumcular, onu Mustafa Kemal’in eşi diye karşılamış, ona önem verdiklerini göstermişlerdi. Bu, zavallı kadını biraz olsun avuttuysa da işin ergeç sarpa saracağını yediği ekmek gibi biliyordu. Mustafa Kemal…

Hasan İzzettim Dinamo

Kutsal Barış
ulusal kurtuluş savaşı sonrasının gerçek hikayesi

May

May yayınları
Kutsal Barış
ulusal kurtuluş savaşı sonrasının gerçek hikayesi
Hasan İzzettin Dinamo

Dizgi ve Baskı: Divan Matbaası
İstanbul Temmuz 1974

May yayınları
Kredı han, Cağaloğlu, İstanbul

Kapak: Ferit Öngören



Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar