Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Cim karnında nokta, anılar


Nivîskar : Ruşen Arslan
Weşan : Doz Tarîx & Cîh : 2006, İstanbul
Pêşgotin : Ruşen ArslanRûpel : 320
Wergêr : ISBN : 975-6876-85-9
Ziman : TirkîEbad : 125x210 mm
Hejmara FIKP : Liv. Tr.Mijar : Bîranîn

Cim karnında nokta, anılar

Cim karnında nokta, anılar

Benim yaşamım yazılmaya değer mi? Bilemiyorum... Aslında bildiğim, her insanın yaşamının yazılmaya değer olduğudur. Bugün elli yaşıma basarken, politik yaşamımın da otuzuncu yılına giriyorum. Otuz yıllık mücadeleden, gelecek kuşaklara aktarılacak bir şeyler olsa gerek. Özel yaşamımda ise sıradanlık hakimdir. Çünkü, sıradan yaşamı seviyor ve tercih ediyorum.

Ama politik yaşamım, mücadeleci her Kürt yurtseveri gibi ilginçliklerle doludur. Zaten beni anılarım, yazmaya iten neden de budur.

İçindekiler

Giriş / 9
50. Yaş günü / 9

Aile / 12

Çocukluğum / 23
Marşal yardımı / 25
Askerin beni parktan kovuşu / 28
Matadorluk / 30
Sıra geceleri / 30
Şehirlilerdeki Kürt düşmanlığı / 33
Türkçe ezan / 35
Varto ve Diyarbakır yolculukları / 37
Kuran kursu öğrenciliği / 39

Ortaokul / 41
Kavak ağacı hırsızlığı / 42
Gözaltına ilk alınışım / 44
Çiçek dayağı / 47
Sigaraya başlama ve bırakma / 48
Bir komüniste nasihatim / 51
Su satıcılığı / 52
Kitap satın alma / 54
Az daha katil olacaktım / 55
Tehdit / 56

Lise yılları / 59
Atatürk için yürüyüş / 60
27 Mayıs darbesi / 62
Yaşlı köylünün verdiği ders / 62

Üniversite yılları / 65
Fikir akımlarıyla ilk karşılaşma / 66
Evlenme / 69
Sosyalist mücadeleye katılmam ve TİP üyeliği / 72
Hukuk Fakültesi Fikir Kulübü Başkanlığım / 75
Tiyatroculuk / 82
Doğu Dernekleri Federasyonu girişimleri / 83
Yeni Akış dergisi / 86
Üniversite yıllarımın ilginç olayları / 87
Troleybüs faciası / 88
Müftüye açık mektup / 89
Muş'ta açık oturum / 90
Ankara'daki Doğu Mitingi / 92
Fakülteden mezun olma ve staj / 94

Askerlik / 101
Mehmet Cantekin'in cenaze töreni / 102
Hopa'da yedek subaylık / 103
Kürt askerlerin inzibatlık merakı / 108
Çay fabrikalarının işgali / 110
Tomruklarla gelen ölüm tehlikesi / 111
Albay Salih Raci Tekin'le karşılaşma / 112
Disiplin hapsi / 114
Teskere / 117

Muş'ta avukatlık / 120
Sav-Genç / 124
Acemi hafiyeler ve Sav-Genç'in sonu / 129
MİT'in Landrover jeep'i / 134
Büro kolasıyla afiş yapıştırmak / 135
Günlük gazete girişimi / 136
TİP 4. Büyük Kongresi ve "Halklar tasarısı" / 137
12 Mart / 142
Diyarbakır sıkıyönetimde gözaltı / 145
Davutpaşa Kışlası / 148
Ankara sıkıyönetime gönderilme / 151
Muş'ta ilk grev / 154
Diyarbakır sıkıyönetim mahkemelerindeki savunmaları takip / 155
Diyarbakır sıkıyönetimdeki yargılanmam ve tutukluluğum / 157
Cezaevindekiler arasındaki çelişkileri gidermek için çalışmalar / 160
Nurcu Sofi'nin kesilen sakalı / 162
Duman altı olmuşsun / 163
Salıverilme ve Muş'a dönüş / 164

12 Mart yargılamalarındaki ilginç olaylar / 165
Sanığın anladığı dil / 165
Mahkemede cüppe fırlatma / 166
Savcıyı boğmak / 167
Lenin mi yoksa Hz. Muhammed mi büyüktür? / 169
Artistle işkenceci / 170
Gebeşan aşiret reisi / 171
Kalp kalbe karşıdır / 175

Muş'taki son yıllarını ve 1973 seçimleri / 177
Rodeoculuğum / 178
1973 Seçimleri / 179

Muş'ta ilginç avukatlık anılarım / 184
Benim tabancam yaralamaz, öldürür / 184
Cevdet Sunay'ın akrabalarına karşı avukatlık / 185
Savcıya fırlatılan lastik / 187
Başka avukata akıl verme / 188
Tüberkülozlu sanığın tahliyesi / 190
"Sen benim babam mısın ki bana nasihat ediyorsun?" / 191
Baro seçimleri / 192
Başbakanla yemek / 195

Muş'ta bazı ilginç mücadele arkadaşlarım / 196
Liceli M. Ali / 196
Çerkez Yahya / 197
Kamore / 202
Evlenmeme öğüdü / 203

Adana'daki yıllarım /205
Yılmaz Güney'in savunmasını yüklenme girişimi / 206
"Ağır Ceza Mahkemelerinde dava alma!" / 208
Hamido'lu dava / 209
Düelloya davet / 212
Ahmed Arif ten iki porsiyon kebap / 213
Sendikalardaki çalışma / 214
Çumitaş grevi ve işçilerle kirvelik / 216
Diyarbakır'da DİSK'i örgütleme / 218
DGM direnişi / 219
Kanlı 1 Mayıs /220
Maden-İş görevime son veriyor / 223
Sendikal rüşvet / 224
Bana yönelik faşist saldırılar / 227
Ceyhun can öldürülüyor / 229
1 Mayıs ve Mersin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın öldürülmesi / 230
Samandağ'daki banka soygunu davası / 233

Tutuklanmam / 235
Mamak Askeri Cezaevi'ne naklediliş / 235
Cezaevinde ülkücülerle dalaşma / 237
Basın Savcısına ifade / 239

Diyarbakır askeri cezaevi ve 12 Eylül / 242
12 Eylül öncesi Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde siyasi
durum / 244
Tansiyonu düşürücü çalışmalar / 245
Grupçuluk hortluyor / 246
Kalp acısı / 247
Gercüş cezaevi / 250
Böbrek ameliyatı / 253
Eski bir ajandan bana nasihat / 256

Rızgari ile on altı yıl / 259
Türk Soluyla yollarımızın ayrılması / 260
12 Mart siyasi hükümlülerinin son dönemi / 262
Kemal Burkay özgürlük yolu dergisinin çıkışını haber veriyor / 263
Yayınevi kurma ve dergi çıkarma kararı / 264
Rızgari dergisi çıkıyor / 266
Türk Hukuk mevzuatını kenara itme / 267
İdeolojinin kitleselleşmesi / 268
Çukurova Bölgesi'ndeki çalışmalarını / 270
Necmettin Büyükkaya'dan örgüt teklifi / 271
Rızgari - Ala Rızgari ayrışması / 275
Rızgari'nin Kürt ulusal demokratik mücadelesindeki yeri / 281
Fikret Otyam Ağlıyor / 285

Bu Kitapta son söz / 287
Ekler / 290
Dizin / 315

GİRİŞ

50. Yaş Günü


"Sevgili Babacığım,

Bugün elli yaşına bastın. Herhalde bugünün senin için ayrı ayrı değerleri olsa gerek.

Bir yandan 50 yıl bu dünyada yaşamış olmak, arkana baktığın zaman gördüğün acı, tatlı, kederli, sevinçli, olumlu, olumsuz, heyecan ve sevgi dolu veya durgun ve soluk geçen günlerin değeri...

Verdiğin mücadele için geçtiğin dikenli ve taşlı yollar.. Hele hapishane hayatında kazandığın bin bir tecrübe.. Istesen de istemesen de hayatına eşlik eden o günlerin hatıraları. Güldüğün, ağladığın günler.. Hepsinin ayrı değerleri vardır.

50 yaş dile kolay geliyor. Fakat bu elli yıl az zaman değil.

İnsanın birisini sevmesi, evlenmesi, bu dünyaya canlar getirmesi, onların büyüyüp serpildiğini görmesi (her zaman görmese bile bilmesi), bu mutlu evliliğin yanı sıra mücadele ettiği alanda ektiği tohumların filizlenmesi için gösterdiği çaba. Bunlar 50 yıla dolup taşacak şeyler herhalde.

Görüyorsun ya babacığım, her şey insanın istediği gibi olmasa bile, geçmişinden şikâyetçi olmaman gerek.

Şimdi ise hayatı yarıladıktan sonra, tecrübeler ve gelişmiş bir ufukla hayata bakmak güzel olsa gerek.

İşte anne ve ben, senin doğum gününü candan kutlar, gelecekte de heyecan dolu, sevinç dolu, başarılı ve ektiğin filizlerin meyvesini tadacak kadar uzun bir hayatın olmasını dileriz.

Bütün hayal ve dileklerinin gerçekleşmesi dileğiyle.. Her şey gönlünce olsun.
Kızın Bêzar"

Ninemin adını verdiğim manevi kızım Bêzar, dün bana üzerinde "Doğum günün kutlu olsun!" yazılı bir zarf verdi. Açtığımda içinden, yukandaki mektup ve bir de istediğim doğum günü hediyesini almam için 100 Mark çıktı. Bugüne değin hiç yaş günümü kutlamamış ve hiç kimseden doğum günü hediyesi almamıştım. Bêzar, annesiyle birlikte bana sürpriz yapmıştı.

Demek ellisine basmış ve elli koca yılı geride bırakmışım. Karmaşık duygulara kapıldım ve bir anda çok şeyi birden düşünmeye başladım. Yaşamım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Kim bilir, daha ne kadar yaşayacaktım? Bundan sonraki yaşamım nasıl olacaktı? Yaşamımı nasıl geçirmiştim? Hangi ideallerimi gerçekleştirmiş, hangilerinde başarısızlığa uğramıştım?..

Aman Tannm! Bugün kafam hep sorularla dolu. Hangisine ne tür cevap vereceğimi bilemiyorum. Ellinci doğum günümde, eşimin ve kızımın hayret edeceği kadar durgunlaşmıştım. Çok az konuşuyor ve devamlı düşünüyorum. Bugün yaşamımı yazmaya karar verdim.

Benim yaşamım yazılmaya değer mi? Bilemiyorum... Aslında bildiğim, her insanın yaşamının yazılmaya değer olduğudur. Bugün elli yaşıma basarken, politik yaşamımın da otuzuncu yılına giriyorum. Otuz yıllık mücadeleden, gelecek kuşaklara aktarılacak bir şeyler olsa gerek. Özel yaşamımda ise sıradanlık hakimdir. Çünkü, sıradan yaşamı seviyor ve tercih ediyorum. Ama politik yaşamım, mücadeleci her Kürt yurtseveri gibi ilginçliklerle doludur. Zaten beni anılarımı yazmaya iten neden de budur.

Yaşadıklarımı ve yaşayacaklarımı ellinci yaş günümden itibaren yazacağım. Tek dileğim, çocuklarıma benden utanmayacakları bir hatıra bırakmaktır. Herhalde mirasın en iyisi bu olsa gerek...

Dortmund, 23 Ağustos 1994

Aile

22 Ağustos 1944'e Muş'ta doğmuşum. Annem ve babamın söylediklerine bakılırsa, günü gününe nüfusa kaydedilmişim. Herhalde şehirde yaşayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğimden, gününde nüfusa kaydedilme ayrıcalığına sahip olmuşum. Yoksa Kürdistan'da doğan çocukların çoğu gibi , benim de doğum günün ya 1 Ocak, ya da 31 Aralık olacaktı. Yıl ise hak getire.. Eğer annemin dünyaya geldiği, Şeyh Said isyanın olduğu yıl gibi, eski deyimiyle maruf (bilinen) bir yılda doğmuşsan sorun yoktur. Yoksa annemin dediği gibi; "Sen teyzen kızı Şükran'dan sekiz ay önce dünyaya geldin." tarihiyle yetinmek zorundasın. Çünkü rahmetli Refika Teyzeme sorduğumda da; "Sen Şükran'dan sekiz ay büyüksün" derdi.

Anı yazımında, soy ağacının yazılmasına sıkça rastlanır. Ben de bunun için, sülalemizin canlı bilgisayar olan amcamın oğlu Eko (Erkan)'ya başvurdum. Ne için olduğunu da söylememiştim. Birkaç kişi dışında, sülaleden kimseyle konuşmayan Eko'nun, bana cevabı şu oldu: "O ahım şahım sülalenin şeceresini ne yapacaksın?"

Adet yerini bulsun diye, ben de Eko'nun deyimiyle; ahım şahım olmayan baba tarafından sülalemden bilgi vermekle başlamak istiyorum. Amcam Şerif Arslan'ın anlatımına göre; Bekiran aşiretine mensup olan aile, …

Ruşen Arslan
Cim karnında nokta anılar

Doz

Doz yayıncılık
Anı

Cim karnında nokta
Ruşen Arslan

Kapak tasarım
Doz yayıncılık

Mizampaj
Doz yayıncılık

Birinci baskı
Ekim 2006

Baskı
Can matbaacılık
Davutpaşa cd. ipek ishanı no: 4/7/15
Bayrampaşa-ist. Tel: 0212/6131077-6131547

Doz yayıncılık
Taksim cd. no : 71 / 5
80090 Beyoğlu - Taksim - istanbul
Tel.: (0212) 297 25 05 - fax: (0212) 297 13 73
E-mail: dozyayinlari@yahoo.com

ISBN : 975-6876-85-9

PDF
Destûra daxistina; vê berhêmê nîne.


Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar