La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

İrak ve Horasan Selçukluları Tarihi


Auteur : Al-Bondârî
Éditeur : Türk Tarih Kurumu Yayınları Date & Lieu : 1943, İstanbul
Préface : Kıvameddin BurslanPages : 306
Traduction : Kıvameddin BurslanISBN :
Langue : TurcFormat : 155x225 mm
Code FIKP : Liv. Tr.Thème : Histoire

İrak ve Horasan Selçukluları Tarihi

İrak ve Horasan Selçukluları tarihi

Al-Bondârî

Türk Tarih Kurumu Yayınları

Bu sene (420) de Yeminüddevle (Mahmut Sebüktekin), dörtyüz yirmi senesinde Guz Türklerine darbe indirdi ve onları memleketin her tarafına dağıttı. Zira bunlar, bulundukları yerde fitne uyandırmışlardı. Bunlar Türk Arslan bin Selçuk'un kavmi olup Buhara sahrasında yaşıyorlardı. Yeminüddevle nehri geçip (Ceyhun'u mu?) Buhara'ya geldiğinde orasının Emiri Ali Tekin, ileride zikredeceğimiz veçhile, Yeminüddevle'den kaçtı. Selçuk oğlu Arslan, Yeminüddevle yanına geldi. Yeminüddevle onu yakaladı ve Hind şehirlerinden birinde hapsetti ve (Arslan bin Selçuk'un) kavmine (obalarına) çete (seriye) gönderilip bir çoğunu öldürdü. Büyük bir kısmı ise selâmet kaldılar bunlar Yeminüddevle'den kaçıp Horasan'a geçip bu sene orada fitne kaldırdılar ve orasını yağma ettiler. Bundan dolayı Yeminüddevle bunlar üzerine asker gönderdi; onları esir etti; ve Horasan'dan sürdü, bunlardan iki bin çadır halkı Isbahân'a gittiler; bunun üzerine Yeminüddevle, bunları yahut kafalarını göndermesi için (Alâüddevle'ye) mektup gönderdi. Alâüddevle, yemek hazır edip bunları davet ederek katletmesini, kendi naib'ine emretti.

.....


İçindekiler

Çevirenin önsözü / V
Neşredenin önsözü / IX
İbn ül-Esir'de Guz'lar ve Selçukiler'e dair parçalar: / XXXIX
Azerbaycan'da olan Guz'ların yaptıkları ve oradan ayrılmaları / XLII
Guz'ların Hemezan'ı elde etmeleri / XLIII
Tibriz kasabasında Guz'ların katledilmesi ve Azerbaycan'ı bırakıp Hakkâri'ye çekilmeleri / XLIV
Guz'ların Diyarbakır'a girmeleri / XLV
Guz'ların Musul şehrini elde etmeleri / XLVI
Musul halkının Guz'lar üzerine hücumu ve bunun akıbeti / XLVII
Musul sahibi Kırvaş'ın Guz'lara galip gelmesi / XLVIII
Abhaz'ların Tiflisi muhasara etmeleri ve muhasarayı terkedip dönmeleri / L
Tuğrul-Bey'in Horasan'da yaptıkları / L
Melik Mesud'un Horasan'a gelmesi, Selçukileri oradan sürüp çıkarması / LI
Selçuk devletinin iptidası ve sıra ile haberleri / LIII
Melik Mesud'un yakalanıp öldürülmesi ve kardeşi Muhammed'in Padişah olması / LXII

Selçukilerin bidayeti alıvaline dair parçalar / 2
Bu akdin keyfiyeti / 8
Zuhura gelen hâdiseler / 9
Sultanın Bağdad'a dönüp halife huzuruna çıkması / 10
Halifenin avdetine kadar vezirliğini ilmi Darest'in deruhde etmesinin sebebi / 21
Bu senelerde vukua gelen hadiseler / 22
Sultan Tuğrul - Bey'in dördüncü defa Bağdad'a gelmesi / 23
Rey'de Sultan Tuğrul - Bey'in vefatı / 24
Tuğrul - Bey'in sireti / 25
Sultan Aduddevle Alp Arslan Ebi Şuça Muhammed bin Davud bin Mikail bin Selçuk'un tahta cülûsu / 26
Nizamülmülk / 30
Padişah olduktan sonra Alp Arslan'ın başına gelenler / 30
Müstevfil-Memleke şerefülmülk Ebu Sa'd Muhammed bin Mansur bin Muhammed'in Bağdad'a vusulü / 31
Vukua gelen ve (göze) çarpan hadiseler, tesadüfler ve tevafuklar / 32
Alp Arslan'ın Diyarbakır ve Şam'daki ahvali / 36
Rum padişahının muharebeye çıkması, bozulması, 'tahir ve esir edilmesi / 37
463 ve 464 senelerinde vukua gelen hadiseler / 42
465 senesinde Alp Arslan'ın vefatı / 44
Sultan Celâlüddevle Ebülfeth Melikşah bin Alp Arslan'ın padişahlık tahtına oturması / 48
Kaim Biemrillah (R. H.) ın vefatı ve muktedî Biemrillah'ın hilâfete geçmesi / 51
Emirülmüminin'in sağ eli olan Sultan Celâlüddünya Veddin Ebülfeth Melikşah bin Alp Arslan'ın günleri (zamanı) / 56
Nizamülmülk zamanındaki büyükler ve kâtipler: Elkemal, Eşşeref, Seyyidürrüesa, İbni Behmenyar ve Tacülmülk / 60
İsmailîler'in baş göstermeleri / 66
Melikşah zamanında vukua gelip te vezir Enûşirevan'ın zikretmediği hadiseler / 68
Nizamülmülkün oğlu Cemalülmülk Ebu Mansur / 73
Sultan Melikşah'ın Bağdad'a girmesi / 81
Emirülmüminin'in Burhani, Ebülmuzaffer Berkiyaruk bin Melikşah'ın saltanatı elde etmesi / 83
Nizamülmülk'ün oğlu İzzülmülk Ebu Abdillah / 84
Emirülmüminin'in şeriki Sultan Ebu Şüca Muhammed bin Melikşah'ın Gence ve Erran'dan Rey ve Isfahan'a çıkması / 88
Ziyaülmülk Ebu Nasr Ahmed bin Nizamülmüllk'ün vezirliği / 98
Hatîrülmülk Ebu Mansur Muhammed bin Hüseynülmeybüzî'nin vezirliği / 104
Şerefüddin Enûşirevan bin Halid'in vezir naibi tayin edilmesi / 108
Kemalülmülk Aliyüssümeyremî'nin ilk hali ve Sultan Muhammed bin Melikşah Devletinin işrafını deruhde etmesi / 110
Rebibüddevle Ebu Mansur İbnül vezir ebi Şüca'ın vezirliği / 113
Emirülmüminin'in sağ eli Sultan Mugisüddünya Veddin Ebül Kasım Mahmud bin Muhammed bin Melikşah'ın tahta çıkması / 116
Halifenin sağ eli büyük Sultan ulu Şahinşah Muizüddünya Veddin Ebül Haris Sencer bin Melikşah'ın Horasan'dan Irak hududuna gelmesi, zaferi, af edip dönmesi / 121
Şemsülmülk bin Nizamülmülk'ün vezirliği / 129
518 senesinde Dergezîni'nin vezirliği / 136
Şerefüddin Ebu Nasr Enûşirevan bin Halid'in vezirliği / 142
Sultan Mahmud vefat ettikten sonra padişahlık Tuğrul'da takarrür edinceye kadar vukua gelen hadiseler / 147
Büyük Sultan Rükünüddünya Veddin Ebu Talip Tuğrul bin Muhammed bin Melikşah bin Alp Arslan'ın tahta cülûsu / 150
Babası öldükten sonra Davud bin Mahmud'un başına gelenler / 151
Bu sırada sultan Mesud ile Atabey Aksunkur-ül Ahmedili tarafından vukua gelen hadiseler / 153
Amcam Aziz'in Kaleye döndükten sonraki hali / 155
Vezir Dergezinî'nin katli ve Sultan Tuğrul'un hali neye müncer olduğu / 157
Şerefüddin Ali bin Reca'nın vezirliği / 159
Emirülmüminin'in şeriki büyük Sultan Gıyasüddünya Veddin Ebülfeth Mesud bin Muhammed bin Melikşah'ın 528 senesinde tahta cülûsu / 160
Emirülmüminin Ebu Cafer, Mansur Erraşid Billâh İbnül-Müsterşid Billâh'ın halifeliği / 164
Zengî bin Aksunkur'un son zamanı / 185
Zengî'nin Musuldaki naibi Cagr'ın öldürülmesi / 186
Cömert Cemalüddin Ebu Cafer Muhammed bin Ali bin Elbi( Mansur'un ahvali / 191
541 senesinde Cavlı vefat ettikten sonra Sultan Mesud bin Muhammed bin Melikşah'ın başına gelen vak'alar / 193
Farisi Tacüddin bin Darest'in veizrliği / 194
Mezkûr akidlerin çözülmesine ve ahidlerin bozulmasına sebep olan hâdiselerin cereyan etmesi keyfiyeti / 196
Dergezinî Şemsüddin Ebünnecip el-Asamm'ın vezirliği / 198
Buzabe katledildikten sonra Isfahan'da vukua gelen fitne / 201
Bazı hadiseler / 202
Melikşah'ın oğlu Sencer'in 544 senesi Şaban ahırlarında Rey'e gelmesi / 203
Bu senelerde olup biten vak'alar / 204
Melik Melikşah bin Mahmud'un yeni vak'aları ve Sultan Mesud'un vefatı / 206
Sultan Melikşah bin Mahmud'un tahta cülûsu / 207
547 senesi nihayetinde Gıyasüddünya Veddin Ebu Şuca Muhammed bin Mahmud bin Muhammed bin Melikşah'ın tahta cülûsu / 209
Sultan Süleyman bin Muhammed bin Melikşah'ın macerası ve saltanat tahtına cülûsu / 211
Süleyman kaybolduktan sonra Sultan Muhammed bin Mahmud bin Muhammed bin Melikşah'ın merkezi hükûmeti olan Hemedan'a avdeti / 212
Sultan Mesud öldükten sonra Halife Muktefi Liemnillâhın teşebbüs ettiği iş / 213
550 senesinde Sultan Süleyman bin Muhammed bin Melikşah'ın Bağdad'a vusullü ve halifenin onu kabul edip onunla asker teçhiz etmesi / 218
Cağri Şah bin Mahmud'un, kardeşi Sultan Muhammed yanına gelmesi / 222
Bu senelerde cereyan eden hadiseler / 224
Şemsüddin Ebü-n-Necib-ed-Dergezini'nin vezirleği / 225
Sultan Muhammed'in Bağdad'ı muhasaraya gelmesi, Emirülmüminin Muktefi Liemrillâh'ın neticede zafer ve galibiyet getiren hüsni sabra dayanarak onu karşılaması / 226
Sultan Sencer bin Melikşah bin Alp Arslan bin Davud bin Mikâil bin Selçuk'un vefatı ve hayatının iptidasından sonuna kadar olan ahvalinin her birinden birer parça / 232
Bu husustaki sebep / 230
Sencer kıssasına avdet / 237
Sultan Sencer'in Horasan'daki vezirleri / 240
Sencer'in has kölelerinden bir cemaat ki Sencer onları sevdikten sonra uzaklaştırmış ve yükselttikten sonra alçaltmıştır / 244
Sencer'in yüksek himetliliği, keremi ve bunun nimetinden ümera ve eshabının istifadesi / 246
Sencer devletinin bozulması ve dizisinin dağılması / 248
Sencer'in Hataî'lerle muharebesinde bozulması ve bunun sebebi / 248
Sencer'in düştükten sonra kalkması, bozulduktan sonra düzelmesi, diken battıktan sonra çıkarılması ve kırığının onalması / 251
548 senesinde Guz'ların günleri / 252
Sultan Muhammed bin Mahmut, 552 senesinde Bağdad'ı muhasara edip oradan ayrıldıktan sonra Irak'ta olup biten işler / 254
Halife Muktefi Liemrillâh'ın vefatı ve mahdumu Emirümüminin Halife Müstencid Bilâh Ebu Muzaffer Yusuf'un hilâfet makamına gelmesi / 258
Halifenin Sultana elçi göndermesi / 261
Sultan Süleyman'ın akıbeti, Zamanın buna nasıl eza ve cefa ettiği, padişahlık meclisine nasıl naklolunduğu / 263
Sultan Rüknüddünya Veddin Ebülmuzaffer Arslan bin Tuğrul bin Muhammed bin Melikşah bin Alp Arslan'ın tahta oturması / 264
571 senesinde Sultan Arslan'ın ve andan önce Atabey İldeniz'in vefatı / 268

Indeksler / 273
Mütevelli vezirler / 271
Kitaptaki yanlışlar


ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ

Türk tarih kurumu reisi, üstadım Şemseddin Günaltay'ın emriyle tercüme [1] ettiğim, Bündârî'nin Irak Selçukilerine dair olan “Zübdetün-nusra ve Nühbetül-usra” adlı bu mühim eserin ehemmiyeti ve üç müellif kalemiyle nasıl meydana geldiği hakkında söz söylemeye lüzum yoktur. Zira bu husus, kitabın başında bir parça beyan edildiği gibi, bu eserin arapça metnini neşreden Hutsma'nın Fransızca mukaddimesisinin tercümesini kitabın evveline koyduğumuzdan, bu hususları izah etmeye hacet kalmamıştır. Çünkü Hutsma eser hakkında ve arapça metni, zamanımıza kadar getiren nüshalar ve eserin müellifleri hakkında lâzımgelen malûmatı vermiştir. Yalnız, eseri ihtisar eden üçüncü, müellifin tercümei haline dair kâfi derece malûmat verememiştir. Zaten bu hususta fazla izahata tesadüf edilemiyor. Hutsma tarafından söylenmiş olduğundan tekrarına lüzum olmamakla beraber şunu söylemek isterim: Bu eser, Irak Selçukilerinin tarihine dair şimdiye kadar meydana çıkan eserlerin en mühimmidir. Zira üçüncü müellif nisbeten mütaahhir ise de, birinci müellif, yalnız kendisinin müşahedelerinin hâtıralarını kaleme almıştır, ikinci müellif de naklettiklerinin bir kısmını kendisi görmüş olduğu gibi bir kısmını da vakaya şahidolan kimselerden nakletmiştir. Kitapta, tenkidedilecek bir cihet varsa o da vakaların canlılık, seci zevkine feda edilmiş olmasıdır. Seciinin icabettiği kelime oyunundan dolayı tercüme hususunda çekmiş olduğum müşkülâtı da kaydetmek mecburiyetindeyim. Müteradif (aynı mânada olan) kelimelerin her birine ayrı ayrı karşılık bulmak hususundaki güçlük, tercüme ile uğraşanlarca malûmdur. Bundan dolayıdır ki bazı tâbirlere karşılık bulamadığımdan, onları tercümede aynen almaya mecbur kaldım.

Bazı fıkraların harfiyen tercümeleri vazıh olmadığı yerlerde kavis içinde diğer surette ifade etmeye çalıştım; iki surette tercüme edilmek ihtimali olan yerlerde, “yahut” diye iki şekilde tercüme ettim; yalnız şu var ki, bunları her yerde kavis içine almayı düşünemedim, bazen metni harfiyen tercüme ettikten sonra kendi ifademi kavis içine aldığım halde, bazen kendi ifademe göre tercüme edip, metnin harfiyen tercümesini kavis içinde gösterdim. Bununla beraber, mümkin olduğu kadar metne sadık kalmaya cehdettim, metnin, notların ve mukaddimenin tercümelerinde görülen fark, bu cehdin şahididir.

Kavis içine alınan kelime ve cümleler yalnız yukarıda zikrettiklerimden ibaret değildir. Bazen, metinde karşılığı olmadığı halde, tasrih edilmesi lâzım görülen kelimeler ve bazı kelimelerin diğer tâbirleri de kavis içine alınmıştır.

Tercümeyi, İbni Esir tarihinden bir çok notlarla tahşiye ettim. Bu notların bazıları metindeki mephası teyit, bazıları tenvir ve izah edecek mahiyette olduğu halde bazıları metindekine muhaliftir. Bunların mukayese ve muhakemelerini tetkik erbabına ve okuyuculara bıraktım.
Kitaba alınan notlarda vakaların seneleri zikredilmiş olduğundan alındığı yerleri göstermeye lüzum görmedim.

Tercüme ettiğim bu eser Tuğrul Beyin padişahlığı zamanından başlamış olup eserde, Selçukilerin ilk hallerine dair malûmat azdır. Bu boşluğu, kısmen olsun, doldurmak için, Selçukilerin ilk hallerine dair, İbni Esir tarihinde bulunan bazı parçaları tercüme edip oldukları gibi, kitabın evveline koydum. Bu parçalar, münakkah olmamakla beraber, okuyuculara, Selçukilerin ilk hallerini bir dereceye kadar aydınlatırlar. İbni Esir, mütaahhir bir müverrih olmakla beraber, naklinde müttehem değildir.

Kitabın evveline, önsözden sonra, arabî metni neşreden Hutsma'nın fransızca mukaddimesinin tercümesi, sonra İbni Esir tarihinden alınan parçalar, kitabın sonuna da indeks ile yanlış - doğru cetveli konmuştur.

Tercümede nüsha farklarını gösteren notlar, metin naşirinindir. Metinde nüsha farklarını gösteren notlar pek çoktur. Lâkin elinde arapça metin bulunmıyan kimse için büyük bir kısmının lüzumu yoktur. Bundan dolayı ben, yalnız isimlerin farkına dair notlarla, mânanın değişmesini icabeden farkları gösteren notları aldım.

Türkçe olan isimleri, arap harflerinin gösterdikleri şeklin müsaadesine göre, Türk şivesine en uygun surette nasıl okunmak mümkün ise, Türk harfleriyle, öyle yazılmıştır. Lâkin bunların başka türlü de okunmaları ihtimal dâhilindedir. Bu ihtimallerin bazıları indekste gösterilmiştir.

Sözümü bitirirken şunu da  söyliyeyim; eserin tercümesi esnasında yardımları dokunan zatların bazılarının adlarını şükranla anmayı ve bazılarına teşekkür etmeyi boynuma borç bilirim. Eserin tercümesi esnasında, anlıyamadığım veya şüphe ettiğim yerlerde, merhum üstadım Elmâlılı Mehmed Hamdi, İsmail Saib ve şimdiki Diyanet İşleri Reisi Mehmed Şerefeddin Yaltkaya'ya müracaat edip büyük yardımlarını gördüm. Fransızcam zayıf olduğundan naşirin fransızca mukaddimesini tercüme ettikten sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi talebesi (o vakit mezuniyet imtihanına çalışıyordu) Ahmet Ateş'ten, tercümeyi gözden geçirmesini rica ettim. Tercümeyi, başından sonuna kadar karşılaştırıp mühim tashihler yaptı. Sonra Türk Tarih Kurumu Reisi Bay Şemseddin Günaltay, Bay Nusret Hızır'ın da bir defa gözden geçirmesini tensibetti.

[1] Doğrusu “terceme” dir, lâkin dilimize “tercüme” şeklinde geçmişdir.

Ankara : 7. 11.1942

Kıvameddin Burslan



İbn ül - Esir'de Guz'lar ve Selçukiler'e dair parçalar

Bu sene (420) de Yeminüddevle (Mahmut Sebüktekin), dörtyüz yirmi senesinde Guz Türklerine darbe indirdi ve onları memleketin her tarafına dağıttı. Zira bunlar, bulundukları yerde fitne uyandırmışlardı. Bunlar Türk Arslan bin Selçuk'un kavmi olup Buhara sahrasında yaşıyorlardı. Yeminüddevle nehri geçip (Ceyhun'u mu?) Buhara'ya geldiğinde orasının Emiri Ali Tekin, ileride zikredeceğimiz veçhile, Yeminüddevle'den kaçtı. Selçuk oğlu Arslan, Yeminüddevle yanına geldi. Yeminüddevle onu yakaladı ve Hind şehirlerinden birinde hapsetti ve (Arslan bin Selçuk'un) kavmine (obalarına) çete (seriye) gönderilip bir çoğunu öldürdü. Büyük bir kısmı ise selâmet kaldılar bunlar Yeminüddevle'den kaçıp Horasan'a geçip bu sene orada fitne kaldırdılar ve orasını yağma ettiler. Bundan dolayı Yeminüddevle bunlar üzerine asker gönderdi; onları esir etti; ve Horasan'dan sürdü, bunlardan iki bin çadır halkı Isbahân'a gittiler; bunun üzerine Yeminüddevle, bunları yahut kafalarını göndermesi için (Alâüddevle'ye) mektup gönderdi. Alâüddevle, yemek hazır edip bunları davet ederek katletmesini, kendi naib'ine emretti.

Bunun üzerine naib bunlara, askerlik için isimlerini kaydetmek istediğini söyledi ve Deylemlileri bahçelerde pusuya koydu. Guzlardan bir çok kimseler geldiler. Alâüddevle'nin kölelerinden bir Türk bunlarla buluşarak, meselenin iç yüzünü bunlara bildirdi. Bunu duyar duymaz geri döndüler, Alâüddevle'nin naib'i bunları dönmekten menetmeğe uğraştı; lâkin ikna edemedi. Bunun üzerine Deylem kumandanlarından biri Guzlardan birine hücum etti, o adam (guz) ok çekerek kumandanı öldürdü ve bu yüzden kavga koptu, bu ses ve gürültü üzerine pusudaki Deylemliler çıktılar, kasaba ahalisi de Deylemliler'e koşulup, Guzlarla harp ettiler ve Guzları buzdular, bunun üzerine Guzlar, çadırlarını yıktılar ve oradan uzaklaştılar, uğradıkları her köyü yağma ederek Azerbaycan'a, Vehsözan yanına vardılar. Vehsözan, bunlara riayet etti eksik ve gediklerini tamamladı (hacetlerini yerine getirdi ). isbahân'a azimet edenlerin büyük bir kısmı Horasan'da kaldılar; yanında Harzem harabesinin (eski Harzem'in) bulunduğu Belcan dağına vardılar. Bunlardan...

 

 


Al-Bondârî

İrak ve Horasan Selçukluları tarihi

Türk Tarih Kurumu Yayınları

Türk Tarih Kurumu Yayınlarından
II. Seri: - No. 4
İrak ve Horasan Selçukluları tarihi
İmad Ad-Dîn Al-Kâtib Al-Isfahânî'nin
Al-Bondârî Tarafından İhtisar Edilen
Zubdat Al - Nuşra va Nuhbat Al ‘Usra
Adlı Kitabının Tercümesi

M. Th. Houtsma tarafından 1889 da Leiden'de
neşredilen metinden türkçeye çeviren
Kıvameddin Burslan

Maarif Matbaası, İstanbul
1943



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues