Ağıt
Yılmaz Güney
Güney filmcilik
Sarı Veli, Komisyoncu Ramazan ve Tüccardan Nizamettin efendi, Viranköyü, yıkılmış taştan evleri, tarihi kalıntı izlenimi veren duvarlarıyla, güneş girmeyen karanlık kaya oyuklarıyla, sıcak bir öğle sonrasının, bunaltıcı ıssızlığı içinde buluyorlar. Esintisiz, ürküntü veren görünümü ürperti yaratıyor. Kartallar, alıcı kuşları dolanıyor tepelerinde. Kertenkeleler... yılanlar kaçışıyorlar yıkıntılar, sararmış dikenler arasından...
İçindekiler
- Önsöz / 7
- Filmin hikâyesi / 11
- Senaryo / 49
- Basında «Ağıt» / 109
ÖNSÖZ
Yılmaz Güney'in ünlü üçlüsü Ağıt, Acı ve Umutsuzlar, 1971 yılında yapılan Adana Altın Koza Film Festivalinin bütün ödüllerini toplamış, «Ağıt» bu festivalde, en başarılı film, en başarılı yönetmen, en başarılı kameraman, en başarılı aktör ödüllerini almıştı. Böylece Yılmaz Güney'in, «Çirkin Kral» döneminden sonra, «Umut»la başlayan ikinci dönemi, en verimli yılına ulaşıyordu.
«Ağıt», Türkiye gerçekliğinin bir parçası olan kaçakçıların dünyasını aydınlatıyor, onların az bilinen yanlarına eğiliyordu. Yılmaz Güney, köylülerin mükafat almak için ihbar etmek yarışına girdikleri, devlete karşı koyan, efsaneleşmiş bir kaçakçının, Çobanoğlu'nun yoksulluğunu, şiirsel bir anlatımla duyuruyordu. Yoksulluk dünyasının ürettiği gerçeklerin, efsaneleşmenin ardını deşiyordu. Başka bir deyişle «efsanenin» yoksulluğunu anlatıyordu.
«Ağıt»in Türkiye'deki etkinliği yabancı ülkelerde de sürdü. 1972'de Avrupa'nın en titiz festivallerinden biri olan, Venedik Film Festivaline kabul edilen tek Türk filmi oldu. Büyük ilgiyle karşılandı. Ayrıca 1975 yılında da Tahran Festivaline özel olarak çağrıldı. Böylece doğuya özgü bir şiirsel gerçekçilik, «Ağıt» aracılığıyla Türkiye dışına çıktı.
«Ağıt»ın bir özelliği de, Yılmaz Güney'in kendine özgü bir sinema diline yaklaştığı bir film oluşudur. Bu yanıyla gerçekçi Türkiye sinemasının önemli ürünlerinden biridir.
Filmin hikayesiSarı Veli, Komisyoncu Ramazan ve Tüccardan Nizamettin efendi, Viranköyü, yıkılmış taştan evleri, tarihi kalıntı izlenimi veren duvarlarıyla, güneş girmeyen karanlık kaya oyuklarıyla, sıcak bir öğle sonrasının, bunaltıcı ıssızlığı içinde buluyorlar. Esintisiz, ürküntü veren görünümü ürperti yaratıyor. Kartallar, alıcı kuşları dolanıyor tepelerinde. Kertenkeleler... yılanlar kaçışıyorlar yıkıntılar, sararmış dikenler arasından...
Her adımları, beklenmedik bir şeyle karşılaşmaktan korkan insanların sakınganlığını taşıyor. En çok korkan da Nizamettin Efendi. Endişeyle çevresini izlerken, pişmanlık taşınmaz bir ağırlık oluyor, ıslak, yapışkan bir kefen gibi sarıyor bedenini. Keşke kanmasaydı Sarı Veliye, keşke gelmeseydi buralara...
Sarı Veli, Nizamettin Efendinin kaygılarından habersiz, aradığını nerede bulacağını bilen usta bir öncü tavrıyla, her taşı, her kıpırtıyı kollayarak, elinde tüfeği yürüyor; iz arıyor önlerinde. Kaçakçıları, eşkiyaları, kanun kaçaklarını, mal sahiplerini, yerleri - yurtlarıyla, nitelikleriyle en iyi bilen odur. Kim nerede barınır, kaç kişidirler, kimler hangi işleri, nasıl yapar...
Yılmaz Güney
Ağıt
Güney filmcilik
Güney filmcilik sanayi ve ticaret a.ș. yayınları
Senaryo dizisi: 6
Ağıt
Yılmaz Güney
Bu kitap Divan matbaacılıkta dizilmiş ve basılmıştır.
Birinci basım : Mart 1976
Dağıtım: Güney film
Güney filmcilik sanayi ve ticaret a.ș. yayınları
Sakızağacı cad. Güney han no. 2 kat 1 Beyoğlu
Güney filmcilik sanayi ve ticaret a.ş. halkla ilişkiler bürosu
tarafından basıma hazırlanmıştır.