
Devlet, Ocak, Dergâh
Tanıl Bora, Kemal Can
İletişim
1960’lardan beri Türkiye’nin siyasî-toplumsal hayatında önemli bir varlığa sahip olan Ülkücü Hareketin yapısına, düşünce dünyasına ilişkin tahlil ve araştırmalar yok denecek kadar az. Bu hareketin özellikle 1970'lerde toplumun sol kesimiyle can pahasına düşmanlaşmış oluşunun bir sonucu bu. 1980’lerde, Ülkücü-Devrimci çatışması, en azından durulduktan sonra da “Ülkücü Hareket” hem solda hem sağda içeriği belirsiz bir kavram olmayı sürdürdü. Soldaki genel kabule göre ‘faşist’ nitelikteki bu hareketin, aynı sıfatla anılan 12 Eylül rejimiyle ilişkisi, ondan farkı nedir? Ülkücü kadroların ANAP’taki yaygın varlığı bu partiye “MHP’nin devamı” vasfını mı kazandırdı? Ülkücü Hareket misyonunu 12 Eylül ve ANAP’a devrederek “bitti” mi? Bu hareket mafyavari bir yapı mı yoksa kontrgerillanın bir kolu mu? Dışından kavranışı çarpıcılığı kadar sağlam olmayan bu tür kurgularla belirlenen, içinden değerlendirilişi yüceltici ajitasyonlara dayanan Ülkücü Hareketin 1980’lerdeki yeniden biçimlenme süreci, onu özgül bir siyasî-toplumsal hareket olarak kavramak bakımından elverişli malzemeyi sunuyor. Yaşadığı bunalımlı olgunlaşma sürecini yorumlayabilmek ve bu hareketi değerlendirebilmek, toplumu değiştirebilmek için gerçekten anlamayı gözeten bir yaklaşımı gerektiriyor. Elinizdeki kitap sadece Ülkücü Harekete değil, bütan olarak topluma ve bilgiye bu anlamda bir yaklaşım denemesi ... |