Bu kitabı bu tarihte yazmakla ilgili özel bir nedenim yoktu. Sadece, o zaman (2006 yazında) içimdeki fikirler olgunlaştı. Neden mi? Birincisi, birçok vatandaşımız beni gerçekler ortaya çıkmalı, millet Öcalan Olayı hakkında gerçekleri öğrenmeyi bekliyor diyerek beni bunu yapmaya ittiler. Değerli bir aydın arkadaşıma tereddütlerimi belirtince, kitabın açıklayacağı konuların ulusal çıkarlarımıza dokunmasını istemediğimi belirttiğimde, bana ulusal şairimiz Dionisios Solomu'nun bir özdeyişini söylemişti; "Ulus, gerçekleri ulusal değerlendirmelidir." Bu, güçlü bir etkiydi. İkincisi, inanıyorum ki, olayların soğukkanlılıkla, sistematik bir amaç gözetilmeden ve kimseye çamur atmadan, anlatılması hepimize, halka ayrıca görevlilere ve politikacılara yardım edecektir ki, bir film gibi, baştan sona trajik bir konunun gelişimini ‘göreceğiz’. Bu bağlamda, yanlış kararlar alındığını ve yanlış yönlendirilme yapıldığını saptamamıza yarayacak ve gelecekte tekrar bu tür yanlışları yaşamamamız için yardımcı olacaktır. Olaylara bu şekilde yaklaşarak ve gerçeğin gücüyle bu olayın böyle kötü sonuçlanmasıyla yaralanan ulusal onurumuzu tekrar kazanabiliriz. Üçüncüsü, Apo'nun kaçırılması ve teslimi Yunan kamuoyuna öyle bir şekilde sunuldu ki, Kürtler'in siyasi hedef olmayan ve anlamsız tepkileri, Öcalan ve Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi ile ilgili yanlış bilgilendirmelerin olması, Yunanlılar'da Kürtler ve Kürt Sorunu'yla ilgili negatif eğilimler yarattı. Dördüncüsü, Kürt kamuoyuna Apo'nun kaçırılması olayının anlatılması yönteminde saptadığım bir başka yanlış daha var. O da, trajik olayın sonuçlarının sorumluluğu bir elin parmaklarını geçmeyen gerçek sorumluların üzerine atılması gerekirken, Kürt halkında tüm Yunanlılar ve Yunanistan'la ilgili negatif bir görüş oluşturuldu. Ve bu görüş, yıllarca geliştirilmesi ulusal bir ihtiyaç olan Kürt-Yunan ilişkilerini etkileyeceğe benziyor. Sonuç olarak; kitabın içeriği ve benim tanıklığım bu olayla ilgili gerçeğin ta kendisidir. Aynı zamanda içimi kemiren gerçekleri kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu nedeniyle kaleme aldığım bu kitabın, şu anda cezaevinde olan Kürt lider Abdullah Öcalan'a, az da olsa ümit vereceğini ve yeniden Kürtlerle Yunanlılar arasında bir sempati ve hoşgörü yaratacağını ümit ediyorum. Bu da Türklere veya diğer halklara karşı birlik olup hareket etmek manasında değil. Bu sancılı bölgeye denge ve barışın gelebilmesinin tek yolu; tüm halkların anlaşma, işbirliği ve tarihsel adaletin yerini bulması konularında üzerine düşeni yapmasıdır.
Savvas Kalenteridis 1960'ta Serez'de doğdu. 1977'de Evelpidon Askeri Akademisi'ne girdi ve 1981'de mezun oldu. 2000 yılının Mart ayında Harp Yüksek Okulu'nda okurken Yunan Ordusu'ndan albay olarak istifa etti. Aynı yılın Sonbaharı'nda Infognomon yayinevini kurdu. Kendisinin kurduğu Infognomon yayinevinin çalışmaları çerçevesinde Yunanistan'daki önemli edebiyat ve sanat müzeleriyle işbirliği içerisinde, kayıtları 1930'lara kadar dayanan çok eski Küçük Asya ve Pontus halk türkülerinin CD halinde yayınlanmasını sağladı. Yine kendi yayinevinden çikan "Türk dış politikasının analizi Mitler ve Gerçekler" ve "Türkiye 'deki Azınlıklar" kitaplarının ve “Kato Italya-Megali Ellada", "Sicilya", "Rodos-Kariya-Likiya", "Chios-Smyrni", "Bulgaristan-Anatoliki Romylia", "Kapadokya-Orta Anadolu", "Konstantinupolis-Marmaras", "Aiolia: Lesvos-Aivalik- Pergamos", önemli tarihsel verilerinde bulunduğu rehber kitapların editörlüğünü yaptı. Dünya çapında büyük yankı uyandıran Öcalan'ın nasıl teslim edildiğini anlatan; "Tarihi Tanıklık- Öcalan'ın Teslimi- Gerçeğin Zamanı" adlı kitabının yanında, “Dağların Kucağında Kozani", "İonia: Samos-Efesos-Miiitos- Priini", "Ditikos (Batı) Pontos, Vitinia-Pafiagonia" ve "Anatolikos (Doğu) Pontos, Kotiora- Kerasunta-Trapezunta-Argirupoli- Kars" tarihsel turistik rehberlerin de yazarıdır. Bütün bunların yanında Savas Kalentderidis'in siyasi ve stratejik analizleri ve makaleleri Yunanistan'ın büyük gazetelerinde ve dergilerinde yayınlanmaktadir.
İçindekiler
Önsöz Giriş / 9
Birinci Bölüm / 11 Kürtler Kimdir? Kürtlerin ulusal kimliği ve Kürdistan'ın demografik yapısı Kürtierin tarihsel süreçleri Osmanlıların Kürdistan'da ortaya çıkışları 19. Yüzyıldaki Kürt isyanları Abdülhamit, Jöntürkler ve Kürtler Kürtler bizi katlettiler mi? Sevr Antlaşması ve Kürdistan Lozan Antlaşması ve Kürtler 1923 sonrası Kürtlerin İsyanları
İkinci Bölüm / 21 Apo ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) 1938 Dersim Ayaklanması'ndan PKK'ye kadar olan dönem Apo kimdir? PKK nedir?
Üçüncü Bölüm / 26 Yunan-Kürt İlişkilerinin Tarihi Yunan-Kürt ilişkileri nasıl başladı? Kürt Sorunu'nu İzmir’den nasıl gördüm? Yunan-Kürt ilişkilerine dahil oluşum
Dördüncü Bölüm / 35 Öcalan'ın Suriye'den Çıkış Süreci Mesut Yılmaz Şam'a ilk mesajını gönderiyor Günay Aslan'ın Apo'ya ilk uyarı mesajı Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in tahriki Krizin gelişimi Kıvrıkoğlu'nun şahitliği Türkiye-Suriye Krizinin sonuçlarının saptanması
Beşinci Bölüm / 45 Apo'nun Atina'ya İlk Gelişi Kürtler Atina'da ev arıyorlar 9 Ekim Cuma, Apo Atina'ya geliyor Rusya tercihi ve Moskova'ya yolculuk Apo'nun Atina'ya ilk gelişinin sonuçları ve bazı saptamalar
Altıncı Bölüm / 51 Apo'nun Moskova'ya İnişi ve Orada Kaldığı Dönem Basında çıkan yazıların dosyası Apo'nun MED / TV'de canlı yayına katılışı Ankara'daki hareketlilik Türkiye, Apo'nun Moskova'da olduğunu tespit ediyor Apo'nun Moskova günleri Apo Moskova'dan MED / TV'ye konuşuyor Apo'nun Jirinovski'nin evinden Mitrofanof'un evine gidişi ABD ve Türkiye'nin Moskova'ya baskıları Yunan milletvekillerinin Apo'ya ikinci daveti Moskova'da baskılar devam ediyor İtalya çözümü Apo'nun Rusya'da kaldığı dönemle ilgili sonuçlar ve saptamalar
Yedinci Bölüm / 64 Apo'nun İtalya'ya İnişi ve Burada Kaldığı Dönem Apo Roma'da İtalyanların büyük sözleri Ankara'nın boykotu ve ABD'nin olaya müdahalesi Gladio ve Kıbrıs Sorunu'ndan eski bir 'tanıdık': Agusto Sinagra Zguridis ile birlikte Roma yolculuğumuz Apo'nun İtalya'daki zor günleri "Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a emanet et" Baduvas'ın Apo'yu Yunanistan'a getirme girişimi Türkiye, NATO ülkelerini kendisini desteklemeye zorluyor Apo'nun Roma'daki Noel'i ABD, Türkiye, Saddam ve S-300'ier Aristidu Atina'ya geliyor Kani Yılmaz'dan Apo'ya: Yoldaşlar İtalya'dan çıkmamanı istiyorlar Apo'nun İtalya'daki son günleri Alekos Papadopulos'tan Apo'ya: Roma'dan kalkan uçak, Ankara'ya inecektir Apo'nun İtalya'da kalış dönemi sonuçları ve saptamalar
Sekizinci Bölüm / 84 Apo'nun Rusya'da ikinci kalış süreci Çiçeklerle karşılama ve sonrası... Tacikistan Rozerin, Apo'nun yeniden Atina'ya götürülmesi girişimlerine başlıyor Pangalos'un, Kamu Düzeni Bakanlığı ve EYP'e gönderdiği mektup 29 Ocak 1999 Cuma Apo'nun Rusya'daki ikinci kalış sürecinin sonuçları ve bazı saptamalar
Dokuzuncu Bölüm / 90 Apo'nun Atina'ya ikinci gelişi 29 Ocak 1999 Cuma 30 Ocak 1999 Cumartesi 31 Ocak 1999 Pazar Apo'nun Yunanistan'a ikinci gelişinden Minsk'e gidişine kadarki süreç, saptamalar ve sonuçlar
Onuncu Bölüm / 99 Minsk'e Yolculuk 31 Ocak 1999 Pazar Minsk deneyiminin sonuç ve saptamaları
Onbirinci Bölüm / 102 Kerkira'da (Korfu adası) Kalış 1 Şubat 1999 Pazartesi 2 Şubat 1999 Salı Kerkira'daki süreçle ilgili sonuç ve saptamalar
Onikinci Bölüm / 113 Kenya Süreci 2 Şubat, Salı - 14 Şubat, Pazar
Onüçüncü Bölüm / 167 Öcalan'ın teslimi nasıl oldu?
Ondördüncü Bölüm / 184 Öcalan'ın teslim edilişinden sonra Nairobi'deki günlerimiz 16 Şubat, Salı - 25 Şubat Perşembe
Onbeşinci Bölüm / 201 Trajedinin Sorumlularıyla Karşı-Karşıya
Onaltıncı Bölüm / 208 Ertesi gün Apo 'nun suçlamaları Apo’nun tutuklandıktan sonraki duruşu Kürt Sorunu'ndaki gelişmeler ve jeopolitik boyutları Yunan-Kürt ilişkilerinin yarını
Son Söz / 213 Belgeler-Dökümanlar / 217
ÖNSÖZ
"Öcalan Komplosu" ve onun yasal olmayan bir şekilde kendi düşmanına esir düşmesine yol açan olaylar başta Kürt halkı olmak üzere dünya kamuoyunu sarstı. Bu kitabın büyük bir bölümü tarihin en eski halklarından biri olan Kürtlerin Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin Lideri Abdullah Öcalan'ı Türk zindanlarına götüren oyunun perde arkasını açmayı amaçlamakta...
Bilindiği gibi bu olay bir çok kesim tarafından kullanılıdı; Öcalan'ı Yunanistan'a getiren sorumsuz politikacıların ve onu Nairobi'ye gönderen ve sonuçta tutuklanmasına yolaçan (bu defa) yetkili politikacıların kullandığı ve dezenformasyona uğrattıkları bir konu oldu. Türkler ve PKK ile aynı düşünmeyen Kürt çevreler de kendi cephesinde Öcalan Komplosu'nu Apo ve Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketine karşı kulandı. Her kesin bu olayı istediği gibi kulanabilmesinin nedenlerinden biri de, Kürt Lideri'nin Imralı'da esir düşmesine yol açan belge ve bilgilerin kamuoyuna zamanında sunulmamasıydı.
Birçok kesim bu kitabın yayınlamasında geç kalındığını ve fırsatçıların, saygın insanların onurunu zedeleyecek kadar kirli bilgi yaydıklarını ve bunu kullandıklarını söylediler. Belkide haklıdırlar. Ama okuyucunun saygısına sığınarak, uluslararası bu olayın tarihi şahidi olarak, kitabın ne büyük zorluklar ve engellemelere rağmen önce Yunanca daha sonra da Türkçe basıldığının, zorluklarını bana sorun deme hakkina sahip olduğumu düşünüyorum...
Yunan halkının dediği gibi "Hiç olmamaktansa varsın geç olsun”. Herkese iyi okumalar diliyorum. Savvas Kalenteridis
Giriş
Yıl 1999, Şubat'ın 16'sıydı. Dünya kamuoyu, Türk televizyonlarından alınan ateşli Türk ırkçılığının görüntüleriyle sarsılıyordu. Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin lideri Abdullah Öcalan'ın elleri kelepçeli, gözleri bantlı fotoğrafı ve arkasındaki fonda Türk bayrağı... Öcalan, Kenya'nın başkenti Nairobi'de iki hafta boyunca Yunan Elçiliği'nde misafir edildikten sonra, 15 Şubat'ta kaçırılmıştı. Geniş bir kesim için henüz açıklığa kavuşturulmamış şekilde gerçekleşen bu operasyon sonucu Öcalan, Marmara Denizi'ndeki imralı Adası'na yani Yunanlılar'ın eski Kalolimnos Adası'na götürülmüştü. Abdullah Öcalan, yani tanınan diğer adıyla Apo, Kuzey Kürdistan'daki (Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu dediği bölgeler) Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ile özdeşleşen PKK'nin lideri olarak yıllarca sahnedeydi. Bu nedenle, tutuklanması kamuoyunu meşgul etmişti.
Apo'nun tutuklanması, Türkiye'nin ulusal bir başarısı -ki öyleydi- olarak gösterilirken, Türk milliyetçiliğinin de doruğa çıkmasını sağlamıştı. Ayrıca, seçim sonuçlarını da etkilemişti. Nasyonal Sosyalist Bülent Ecevit ile (ki, Atilla harekatının -Yunanlılar, Türklerin Kıbrıs'taki 1974 işgalini bu adla anarlar- Kıbrıs'ta görünen başrol oyuncusuydu) aşırı milliyetçi, Bozkurtlar'ın Partisi MHP'nin başkanı Devlet Bahçeli'nin oy oranları yükselmişti.
Apo'nun yasal olmayan bu kaçırılışı, aynı zamanda onurlu Yunanlı'ları da derinden yaralamış, politik kesimde ve halkın önünde hükümetin olayda izlediği çizgi, ciddi sorular yaratmıştı. Ayrıca Konstantinos Simitis Hükümeti'nde de çok şiddetli sarsıntılara neden olmuştu. Çünkü, 'Apo'nun hayatını koruma' adı altında Yunan Hükümeti'nin kritik 'Kenya' seçimi kararı, şu ana kadar bilinmeyen koşullar altında alınmıştı. Bunun yanında, şiddetli sarsıntılar sonucu Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos görevden alınmış; Yorgo Papandreu'ya ise, dişişleri bakanlığı görevindeki parlak ve başarılı döneminden sonra, PASOK Genel Başkanlığı yolu açılmıştı.
Yunan halkı başından beri açık biçimde, tutuklu Kürt liderinin ve zorluklara katlanan Kürt halkının yanındaydı. Ancak Yunan halkı; Kürtlerin amaçsız ve anlamsız biçimde Yunanistan'ın dış ülke temsilciliklerini işgal etmeleri ve PKK'nin o dönem temsilcisi olduğu söylenen Dilan kod adlı bayanın, Nairobi'den döner dönmez Atina'da yaptığı 'basın toplantısı'ndaki kaba ve anlaşılmaz tavrı karşısında 'donup kalmıştı'! Bunu fırsat bilen bu trajedinin gerçek sorumluları, kendi sorumluluklarını gizlemek için Kürtlerin bu tutumunu basın yoluyla ön plana çıkarıp Yunan kamuoyunu kontrol etmek istediler. Aynı zamanda gerçek sorumluların ortaya çıkmaması için de Kürt konusunu lanetlemeye başladılar. O süreçte Kürt Sorunu'nu konuşmak ve tartışmak isteyen, buna cesaret eden her sesi de kısıtladılar.
Bu süreçte Kürt Sorunu tekrar, 'Made in USA' olarak dünya gündemine geliyor, Washington'un bilinen plan ve amaçlarından bağımsız olarak, bölgenin Jeopolitik haritasını değiştiriyor. Sonuç olarak; Akdeniz, Ortadoğu, Kafkaslar, Karadeniz, Balkanlar ve Ege çokgenini içine alan bölgede dengeler değişmektedir. Yukarıdaki koşullar ve değişimler karşısında Yunanistan'ın, bütün bu konularla ilgili olarak tavır ve politika ile yerini belirlemesi zorunluluğu var. Çünkü, bu sorunların tümü Yunanistan'a dokunuyor. Abdullah Öcalan'ın yasal olmayan kaçırılışı ve bu çok ...