“Uluslaşma bilincine varmış, özgürlük ateşiyle yanıp tutuşmuş hangi ulusun devletleşmesi, haklarına kavuşması engelenebildi ki Kürtler engelenebilsin. Bunu anlamak içinse Balkanlara, Kafkaslarla Ortadoğu’ya veya dünyanın herhângi bir köşesine bakmak yeterli...” Kürt halkının özgürlük, barış ve demokrasi yönündeki kararlılık ve ısrarını tersten de okumakta yarar var. Barışa bu kadar ısrarla sahip çıkan halk, iki asır boyunca onlarca kez olduğu gibi yarın yeri geldiğinde, deniz tükendiğinde dünden daha güçlü bir şekilde canını dişine takarak kendini savunmasını, hakları için mücadele etrrtesini, bu uğurda bedelse bedel, cansa can vermesini bilecektir...” Türkiye’nin kendisi federal bir yapı olan Avrupa Birliği’ne girmeyi amaçlıyor. Türkiye egemenlik haklarının önemli bir bölümünü Büreksel’e devre hazır. Yarın işler yolunda gider ve Türkiye AB’ye üye olursa, Atatürk resimli TL-Banknot’ların yerini Avrupalı “gavurların” resimleriyle donatılmış Euro’lar alacak. Ankara’nın göbeğinde 12 yıldızlı AB bayrağı dalgalanacak. Ekonomik düzenleme ve vergilendirmede, dış ilişki ve güvenlikte, eğitim ve öğrenim de dahil bir dizi alanda egemenlik Brüksel’e geçecek. Tuvaletteki klozetin ölçülerinden, yenecek ekmek ve etin kalite ve standartlarına, tarladaki patatesin üretim miktarından, pazardaki salatalığa kadar Ankara değil, AB karar verecek. Ankara, öyle zırt-pırt binlerce askerle başka devletlerin sınırlarından içeriye giremeyecek, Kıbrıs’taki işgal ordusunu geri çekmek zorunda kalacak. Hatta “hiristiyan” AB, resmi dinini müslümanlık olarak kayda geçmiş olan TC’de kesilecek kurbanlara dahi müdahele edebilecek; kurbanın salt islami değil, aynı zamanda insani kurallara göre kesimini dayatabilecek, yeri geldiğinde sağlık sorununu gerekçe göstererek müslüman Türklerin hacca gitmelerine bile sınırlama getirebilecek...”
İçindekiler
Giriş / 11
I. Avrupa Birliği seyir defteri / 13 Birlik yönünde iki farklı görüş / 14 Birlik Yönünde Bir ilk: Avrupa Konseyi / 15 Robert Schuman’ın düşü / 17 İlk kilometre taşı: 9 Mayıs açıklaması / 18 Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu / 20 Avrupa Ekonomik Topluluğu / 21 Üyelik Koşulları ya da namı diğer Kopenhag Kriterleri / 22 Maastricht Sözleşmesi / 23 2000’li yılların Avrupa Birliği ve Nice Zirvesi / 24 Avrupa Anayasası: Avrupa Temel Haklar Şartı / 26 Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği / 27
II. Kısaca AB ye organları / 33 Avrupa Birliği Konseyi / 34 Bakanlar Konseyi / 34 AB Komisyonu / 36 Avrupa Parlamentosu / 37 Avrupa Adalet Divanı / 39 Sayıştay / 40 Bölgeler Komitesi / 40 Avrupa Yatırım Bankası / 41 AB aday üyeleri / 41 Türkiye’nin kavraması gereken / 45
III. AB nereye gidiyor? / 47 1. Tez: Avrupa bir devlettir / 48 2. Tez: Devlet giderek ulustan soyutlanıyor / 49 3. Tez: Genişletilmiş bir AB'nin iki seçeneği var... / 50 4. Tez: Avrupa Demokrasisi halkın katılımı ile gelişebilir / 50 5. Tez: AB’ye tahmin ettiğimizden de fazla devlet üye olacak / 51 6. Tez: Ortak yaşamı kalıcı kılmak için ortak bir devlet fikrine ihtiyaç var / 52 7. Tez: Avrupa’nın Birliği dünya için yeni bir modeldir / 53 8. Tez: Avrupa’nın global bir stratejiye ihtiyacı var / 54 9. Tez: Bir Avrupa Anayasası’na ihtiyaç var / 55 10. Tez: Avrupa kamuoyuyla canlı bir demokrasiye / 55 Sonuç: / 56 Ingilizlerin düşü farklı / 57 Ulusal devlet miadını doldurmadı / 57 Çifte meclise evet, ama... / 58 Süper devlet değil, süper güç / 59 Rusya, ekonomisi AB'nin %8’i kadar olan bir devdir / 59 Sanki Zorunluluktan doğan bir Birlik / 62 Ortak Avrupa Evi'nin temelleri güçlendirilmelidir / 68
IV. Ne oldu da Türkiye, Helsinki’de AB limanına yanaşabildi? / 70 1997 Yılı ve Türkiye / 71 Postmodern darbe / 72 Tek egemen güç ABD / 73 Clinton Türkiye'de / 75 Türkiye’nin istikrara ihtiyacı var / 76 Kısaca Öcalan Operasyonu / 77 PKK’nın önündeki üç seçenek / 79 1999 yazı / 80 Türkiye Helsinki’de AB limanına Kürt gemisiyle yanaştı / 82 Öcalan’a verilen idam çekmeceye kondu / 84 Amed ve Batmandaki çukurlar / 85 AB’li Diplomatların uğrak yeri Ankara / 89 Verheugen Ankara’da 90 "Kürt asıllı Türk vatandaşları” / 91 Görece olumlu süreç 2000 Haziranı’na kadar devam etti / 92 Verheugen bir kez daha Ankara’da / 94 Mali yardımlara Kürt şartı / 95 Askerler: ”AB böler” / 96 Katılım Ortaklığı Belgesi’nden bazı kesitler / 99 1. Giriş / 99 2. Amaçlar / 100 3. İlkeler / 100 4. Öncelikler ve orta vadeli hedefler / 102 4.1. Kısa Vade (2001) / 103 Güçlendirilmiş siyasal Diyalog ve siyasi Ölçütler / 103 Ekonomik Kriterler / 104 4.2. Orta-Vadeli Öncelikler (2004) / 105 Güçlendirilmiş siyasal diyalog ve siyasi ölçütler / 105 Ekonomik kriterler / 106 Adalet ve içişleri / 106 6. Koşullar / 108 7. İzleme / 108 Katılım Ortaklığı Belgesi’ni Ankara nasıl yorumladı? / 108 Avrupa Birliği'nden Kürtlere ikinci kazık! / 110 Verheugen: "Türkiye’nin duyarlılıklarına dikkat ettim” / 113 İHD Onursal Başkanı Akın Birdal’in KOB’a ilişkin görüşleri / 114 İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül’ün değerlendirmesi / 115 KOB’un Ankara’daki tercümesi / 119 Cem: "Sömürge Valisi gibiler” / 120 AP: "Kürt sorununu çözün, Kürt temsilcilerle dialoga girin" / 121 AB’den ikinci geri adım / 122 AB’den üçüncü geri adım / 123 "Kürtler MIT'i konuşturdu" / 127 Genelkurmay: "Kürtçe yayın PKK oyunudur” / 131 Generallar: KOB’la... ülkemiz bölünmek istenmektedir / 133 Top da, KOB da Ankara’da / 137 AB: Sıra Türkiye'de / 140 PKK sabrımız taşıyor / 141 Dağ fare doğurmadı: Ankara’ya yakışan bir Ulusal Program / 143 Siyasi Kriterler / 145 Düşünce ve ifade Özgürlüğü / 145 Dernek Kurma Özgürlüğü, Barışçı Toplantı Hakkı ve Sivil Toplum / 146 İşkenceyle Mücadele / 147 İnsan Hakları ihlâlleri Sonuçlarının Düzeltilmesi imkânlarının Güçlendirilmesi / 147 Devlet Güvenlik Mahkemeleri Dahil Olmak Üzere, Yargının İşlevselliği ve Verimliliği / 148 Ölüm Cezasının Kaldırılması / 148 Kültürel Yaşam ve Bireysel Özgürlükler / 149 Anayasa’nın ve ilgili Diğer Yasaların AB Müktesebatına Uyumu / 150 Millî Güvenlik Kurulu / 150 Olağanüstü Hal / 150 Mesut Yılmaz’ın kendine has görüşleri / 151 UP ile KOB arasındaki fark? / 153 UP'a ilk tepkiler / 155 Kürdistan’daki sivil toplum örgütlerinin UP değerlendirmeleri / 158 PKK: Kürtler muhatap alınmalı / 161 Ulusal Program Brüksel'de / 162 TÜSİAD: Ulusal Program yetersiz ve net değil / 166 1. Siyasi Partiler Kanunu / 168 2. Seçim sistemi / 168 3. Yasama dokunulmazlığı ve Meclis soruşturması / 169 4. Ölüm Cezası / 169 5. Düşünce ve ifade Özgürlüğü / 170 6. Kültürel Yaşam ve Bireysel Özgürlükler / 170 7. Toplantı hakkı ve sivil toplum / 172 8. işkence ve kötü muamele / 172 9. Milli Güvenlik Kurulu / 172 10. Hukuk devleti / 173 Sonuç olarak / 173 Abarttık mı? / 177
V. Kürtlerin “Katılım Ortaklığı Belgesi” ya da Türkiye’ye bir “Ulusal Program” önerisi / 179 Nasıl bir barış? / 182 Sorun bir “terör” sorunu değildir / 182 “Teröristlerle” görüşülmez mi? / 184 Gerçekliğe uygun, yeniden bir yapılanma / 184 Ortak ve nötür bir zeminde buluşulmalıdır / 186 Sorun gerçek adı ve tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır / 187 Barış olanaklıdır / 189 I- Kısa ve orta vadeli acil-demokratik adımlar / 191 II- Uzun vadede yapılması gerekenler / 195 Avrupa Birliği ne yapabilir? / 197 Devletlerin Birleşme modelleri / 199
VI. Avrupa Birliği Kronolojisi / 201
VII. Belgeler / 219 Kopenhag Kriterleri / 219 15 Kasım 2000 Avrupa Parlamentosu Kararı Türkiye'nin katılım yolunda kaydettiği ilerleme ile ilgili rapor / 222
Yararlanılan bazı kaynaklar / 229
GİRİŞ
Helsinki’den Brüksel’e: Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler” başlıklı bu çalışmanın ilk basamaklarında bulunuyorsunuz. Başlık ilk bakışta biraz iddialı gibi görünse de, peşinen söylemek gerekir ki çalışmanın kendisi böylesi bir iddiadan uzak.
Bu çalışmayla yakın zamanın yaşamsal önemdeki gelişmelerine ışık tutulmaya, böylelikle de 1997’nin Aralık ayında Lüksemburg’tan kapı dışarı edilen Türkiye’nin hangi gelişmelerden sonra Helsinki’de AB limanına yanaştığı aydınlatılmaya çalışıldı. Bu yapılırken de soruna, olay ve gelişmelere Kürt halkı ile Türkiye’deki demokratik güçlerin penceresinden bakıldı. Zira olayın diğer boyutu, cici-tv ve emireri renkli basın tarafından hergün döne döne işleniyor.
Bu çalışmada bu çevrelerin de verileri aracılığıyla olay ve gelişmelere eleştirel bir yaklaşım sergilendi ve işin, olayın perde arkasına mercek tutulmaya çalışıldı. Çalışma ilerledikçe ve farklı olay ve gelişmeler yanyana getirilip değerlendirildikçe, hamasi nutukların aksine, PKK, silahlı mücadeleyi durdurmamış, gerilla güçlerini geri çekmemiş ve barışçı bir çözüm yönünde irade beyanında bulunmamış olsaydı, AB kapısının Lüksemburg’ta olduğu gibi Helsinki’de de kapalı kalacağı gerçeğinin ortaya çıktığı görülecektir. Ortaya çıkan diğer bir sonuç ise Türkiye’nin AB üyeliğinin Kürt sorununun çözümünden geçtiğidir.
Çalışma, 'mutlu son’a ulaşmak için ise „Kürtlerin Katılım Ortaklığı Belgesi veya Türkiye’ye bir Ulusal Program Önerisi" ile son buluyor. Türkiye ya yapılması gerekeni yapıp Brüksel’e daha da yakınlaşacak, ya da statükoda, eskide direterek yönünü Şark’a dönecek, zor ve şiddet batağında debelendikçe daha da batacak, dibe vuracaktır.
Bu çalışmada ayrıca AB serüvenine kısa bir göz gezdiriliyor, Avrupali politikacıların Avrupa Birliği’nin geleceğine ilişkin yaklaşımları öz olarak işleniyor ve AB Kronolojisi ile kimi önemli belgeler yer alıyor.
Kürtlerle demokrasi ve insan hakları savunucuları, kendisini değiştirip dönüştürecek, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirecek, insan haklarını tam anlamıyla uygulayacak ve farklı renklerle eşitlik temelinde barışık yaşamaya hazır, Kürt sorununu adil bir çözüme kavuşturmaya istekli bir Tükiye'nin AB’ye üye olmasından yanalar. Karşılıklı çıkar ilişkilerinden hareketle ilke ve prensiplerin ayaklar altına alındığı, değerlerin sulandırıldığı bir ilişkiyi ise red ediyorlar. Bunun ne Türk ve Kürt halklarına, ne de AB’ye bir yararının olacağını düşünüyorlar.
Sonuç olarak, burada yer alan belge ve materyallerden beş kişi yararlanabilirse, çalışma işlevini görmüş demektir.
Haziran 2001
I. Avrupa Birliği seyir defteri
Avrupa’da yüzlerce yıl oluk oluk kan aktı. İnsanlık tarihinin en kanlı boğazlaşmaları yaşandı. Sonra herkes tarla ve bahçesinin etrafını çitlerle çevirdi. Ortasına saraylar, konaklar inşa etti. Bunlara göz kulak olsunlar diye bekçiler tuttu.
Herkes tatmin oldu, yaralar sarıldı, düşmanlıklar son buldu, artık sırtı pek, karnı tok yaşama zamanı geldi derken, Avrupa öncekilerinden çok daha kanlı boğazlaşmalara sahne oldu. Ulus-devlet olarak örgütlenen, tarla, bağ ve bahçesinin etrafını çitlerle çeviren, bekçilerle koruyan Avrupa, 20. Yüzyıl’ın başında insanlık tarihinin o zamana kadarki en büyük ve kapsamlı vahşetini yaşadı. Akıllandı, yaşanan felaketler, çekilen acı ve sıkıntılardan ders çıkardı, bir daha savaşlar yaşanmaz derken, bu kez de 20. Yüzyılın ortasında bir önceki felaketi, dünya savaşını kat be kat aşan, taş üstünde taşın kalmadığı, koskoca bir kıtanın, onlarca ülkenin yerlebir edildiği, on milyonlarca insanın yaşamına mal olan 2. Dünya Savaşı yaşandı.
Önceki bir çok savaştan sonra olduğu gibi, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında da “Bir daha savaşlar yaşanmasın, ülkeler harap edilmesin, insanlar yaşamlarını yitirmesin” yaklaşımından hareketle arayışlara yönelindi, mekanizmalar oluşturulmaya çalışıldı.
Bu arayışlar sonucunda kimi ortak noktalara varıldı. İşte Avrupa Birliği de geride bıraktığımız yüzyılın ortasında 50 milyon insanın hayatına malolan bir çılgınlık ve felaketin ardından gündeme geldi. Birçok uluslararası örgüt ve kuruluş gibi Avrupa Birliği’nin (AB) de temelleri 2. Dünya Savaşı akabinde atıldı.
Yıkım ve felakete yol açan savaşlardan sonra oluşan uluslararası birçok örgüt ve yapı gibi AB’de "savaşlar bir daha yaşanmasın, insanlık bir daha böylesi bir yıkımla karşı karşıya kalmasın” talep ve arzusuyla, yüce emellerle oluşturuldu.
.....
Mehmet Şahin
Helsinki’den Brüksel’e Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler
Pro Humanitate
Pro Humanitate Helsinki’den Brüksel’e Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler Mehmet Şahin