Batılı Gezginlerin Seyahatnamelerinde Kürtler
Ilhami Yazgan
Mezopotamya
Kürdistan kavramının coğrafi ve etno- grafik yapısını sınırlamak oldukça güçtür. Dağ silsilesinin ve nehirlerinin uzantısını, ayrıca komşu ülkelerinin sınırlarına kadar uzanan ve bazen de sınırları aşmış olan aşiretlerin yerleşim noktalarını bulup belir-lemek zordur. Ne Ermenistan’la ne de Önasya’da yaşayan halklar, ne Suriye ve İran’la olan dil ve doğal farklılık, bize Kürdistan’ın sınırlarını belirlemede, çizmede yardımcı olabiliyor.
Ama yine de, Kürdistan’ın sınırlarını çizmek zorunda kalırsak, sınırları; Kuzeyde Hınıs ve Beyazıd’a, batıda Çemişgezek, Malatya, Maraş ve Antalya’ya kadar ulaşır. Güneybatıda ...
İçindekiler
Önsöz / 11
Resimlerle Kürt Halkı / 13
Fransız Misyonerin Notlarında Kürtler / 39
Bir Gezginin Notlarından / 97
Kara Fatma Efsanesi / 100
Ava Çıkan Kürt Beyi / 108
Beyler Av Dönüşünde / 115
Bir Kürt Beyinin Şalvarı ve Hançeri / 131
Asimile Edilemeyen Manggur Aşireti / 136
Çağlan Delen Bir Köprüdür Malabadi / 165
Bir Belge / 176
Bitlis / 218
İstilaya Direnen Uygarlık / 228
Kürt Beylerinin Kalesi Xoşap / 241
Ateş, Güle ve Suya dönüşür / 248
Kaynakça / 279
ÖNSÖZ
Yaşadığımız bu dönemde Kürt tarihi ve Kürt kimliği hakkında pek çok araştırma ve inceleme yayımlanıyor.
Yayımlanan bu araştırma ve incelemelerin, Kürt tarihinin ve kültürünün öğrenilmesinde taşıdığı önemi burada vurgulamaya gerek yok.
Kürt tarihinin yok sayıldığı, yok edilmek için her türlü baskı ve zulmün uygulandığı bu dönemde, ortaya çıkarılan bu değerli çalışmaların herbiri kendi başına bir öneme sahip.
Geçmiş yüzyılda, Avrupa'da bilimsel olarak, ilk Kürdoloji çalışmasının Italyan M. Gorzani tarafından kaleme alındığı biliniyor. İtalya'da 1787 yılında kaleme alınan; "Grammatıca a Vocablarta Della Lıngua Kurdo" (Kürt Dilinin Grameri ve Kelimeleri) adlı bu değerli eserin üzerenden uzun bir dönem geçmesine karşın, maalesef Avrupa'da Kürdoloji üzerine, gezi notları ve Kürtler hakkında kısıtlı bilgiler içeren monografilerin dışında bilimsel çalışmalar göremiyoruz.
Kürdoloji alanında bilimsel yapıtların M. Gorzani'den sonra ortaya çıkması, 1 837 yılına Tasla-maktadır. Alman dilbilimcileri tarafından kaleme alınan "Kurdische Studien" (Kürt incelemeleri) adını taşıyan bu bilimsel çalışma, Kürt dili üzerine yapılan en ciddi ve kapsamlı çalışmadır. Birçok dilbilimsel belir-lemeler içeren bu yapıtın ana temaları; Kürt Diline Bakış, İstatistik ve Edebiyat, Karşılaştırmalı Dilbilimi ve Ses Bilimi, adlı başlıklardan oluşmaktadır.
1837 yılında, Almanya'da yayımlanan bu çalışma, dilbilimcisi iki Alman, E. Rödiger ve A. F. Pott adlı profesörler tarafından kaleme alınmıştır.
Bu çalışmadan sonra, Avrupa'da Kürdolojiye olan ilgi artmış ve çeşitli dil bilimciler başta olmak üzere, doğu bilimleriyle uğraşan kişiler tarafından, Kürdoloji bağımsız bir dal olarak algılanmaya ve Kürt dilinin irani diller arasında, bağımsaz bir dil olduğu tezleri yazılmaya ve savunulmaya başlanmıştır.
18. yüzyılın sonlarında, Avrupa'da rayına oturan Kürdoloji alanında çalışma yapan bilim adamları, başta Kürdistan coğrafyası olmak üzere etnoğrafya, Kürt tarihi, Kürt ulusal hareketleri, sosyo-ekonomi ve din gibi konulara eğilmişler ve bu konularda günümüzde Kürdolojiyle uğraşan insanlara değerli yapıtlar bırakmışlardır.
18. ve 19. yüzyılda Avrupa'da Kürtler ve Kürdistan hakkında yayımlanan çalışmalarda, Kürtler hakkında yapılan belirlemeler ve görüşler yer yer gerçeği yansıtmamasına karşın, Kürt toplumunun belirli bir dönemdeki yaşamsal etkinliklerini ve yaşam biçimlerini ortaya çıkartmada ve Kürt tarihinin, Kürt insanının Onasya'daki kökenleri¬ni, geçmişlerinin ne kadar eskilere uzandığını, günümüzde bizlere öğretmede önemli bir görev üstlendikleri yadsınamaz.
Ayrıca yayımlanan bu değerli yapıtlar, misyonerlerin gezdikleri bölgelerin insanlarını gösteren resimlerle zenginleştirilmiş. Resimlerin görsel bir iletim ve anlatım aracı olmasından dolayı, yüzyıl önce kitapları süsleyen bu illüstrasyonların, günümüzdeki Kürdoloji alanındaki çalışmalara, nicel ve nitel katkıda bulunduğu, Kürdolojiye hız kazandırdığı gerçek bir olgudur.
Resimlerin öteki görsel tekniklerden önemli farklılığı gerçeği olduğu gibi aktarmasıdır. Fotoğraf ve resimlere özgü olan bu güvenilirlik ve estetik anlatımdan hareket ederek, misyoner ve gezginlerin monografilerini süsyleyen illüstrasyonlar da adeta tüm Kürdistan coğrafyasını, tarihini, görsel sanatlarının tüm hatlarını, o dönemdeki halkın giyim-kuşamını, objektifin taa derinliklerine bakan Kürt tiplerini görebilmek, izleyebilmek olanaklı.
İlhami Yazgan Köln / 1996
Aşağıdaki makale, 1890 yılında
Dr. Felix Ritter von Luschan
tarafından yazılmıştır
Dr. Felix Ritter, 11.08.1854 yılında, Avusturya’nın Viyana kentinde doğmuştur. Paris ve Viyana’da tıp eğitimi gören Ritter, Viyana Devlet Hastanesi’nde doktorluk yaparken, arkeolog arkadaşı O. Bendorf’la birlikte Firikya ve Lidya uygarlığı dönemi hakkında yapılan arkeolojik kazılara katıldı. Bu kazılardan çok etkilenen Ritter, ülkesine döndüğü zaman Ortadoğu üzerine eğitim görmeye başladı. Eğitiminden sonra, kendisinin oluşturduğu bir ekiple Mezopotamya’da sayısız kazılar ve incelemeler yaptı.
Yaptığı bu arkeolojik araştırmalar sırasında Mezopotamya’da yaşayan halklar üzerinde kendini yoğunlaştıran Dr. Ritter, bir dönem Berlin Etnoloji Müzesi’nde müdür olarak görev yaptı. 07.02.1924 yılında Berlin’de hayata gözlerini kapatan Dr. Ritter, yaşadığı dönemde, çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler yayınladı ve “Zwei Menschenscharen Besetzte Teppische” (İnsan Grubuyla Süslü Halı-1888) ve “Völker, Rassen und Sprachen" (Halklar, Irklar ve Diller-Berlin 1922) isimli iki değerli yapıtı geride bıraktı.
Resimlerle Kurt Halkı
Kürdistan kavramının coğrafi ve etno- grafik yapısını sınırlamak oldukça güçtür. Dağ silsilesinin ve nehirlerinin uzantısını, ayrıca komşu ülkelerinin sınırlarına kadar uzanan ve bazen de sınırları aşmış olan aşiretlerin yerleşim noktalarını bulup belir-lemek zordur. Ne Ermenistan’la ne de Önasya’da yaşayan halklar, ne Suriye ve İran’la olan dil ve doğal farklılık, bize Kürdistan’ın sınırlarını belirlemede, çizmede yardımcı olabiliyor.
Ama yine de, Kürdistan’ın sınırlarını çizmek zorunda kalırsak, sınırları; Kuzeyde Hınıs ve Beyazıd’a, batıda Çemişgezek, Malatya, Maraş ve Antalya’ya kadar ulaşır. Güneybatıda Kilis’i, Urfa’yı, Mardin ve Cizre’yi içine alarak, buradan Musul üzerinden Mahabad ve Urmiye gölü üzerinden kuzeye ulaşır.
Kürdistan’ın politik yapısını Osmanlı sultanları belirliyor. Büyük bir bölümü Osmanlılar tarfmdan kontrol edilirken, ufak bir bölümü de İran şahı tarafından kontrol altında tutuluyor. Tüm Kürtlerin sayısı şu anda dört milyon civarında. İki milyonu Türk vilayeti olan Diyarbakır, Bitlis, Erzurum, Musul, Kerkük ve Bağdat’da yaşarken, bir milyonu da Ardelen, Luristan, Azerbaycan gibi İran’a ait bölgelerde yaşamakta. Trans-Kafkasya’da yaşayan Kürtler 50 bini bulurken, onbin ile yirmibin arasında değişen sayılardaki Kürtler de Afganistan ve civar ülkelerde yaşamakta.
Kürtlerin kökenleri hala kesin olarak açıklanmamakla birlikte, birçok doğu bilimcisi, Kürtlerin diğer halklarla karışmış olduğu ve Kürdistan’daki eski Ari kavimlerinin mirasçıları olduğu görüşü doğrultusunda birleşirler.
Kürdistan’ın tipik karakteristik doğa yapısına uygun olarak, insanların çok değişik bir fiziksel ve ruhsal durumları vardır. Kürtler ayrı ayrı yörelerde yaşamalarına karşın aralarında ortak benzerlikler bulmak olanaklıdır.
.....
Ilhami Yazgan
Batılı Gezginlerin Seyahatnamelerinde
Kürtler
Mezopotamya
Mezopotamya Yayınları
Batılı Gezginlerin Seyahatnamelerinde
Kürtler
Derleyen ve Yayına Hazırlayan:
İlhami Yazgan
Batılı Misyonerlerin Objektiflerinde
Kürtler
Kapak: Kürt Tipleri, "Globus",
1876 Braunschweig / Band XXX
Grafik: Tigris Press
Birinci Basım: Ocak 1997
Herausgeber:
Mezopotamien Verlag und Vertrieb GmbH
Stolberger Str. 200 / 50933 Köln
©Mezopotamya Yayınları
ISBN: 3-931885-11-9