La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Keftar: Ölümcül Tuzak


Auteur : Fesih Taşlı
Éditeur : Ava Date & Lieu : 2014, Ankara
Préface : Pages : 272
Traduction : ISBN : 978-605-4652-32-7
Langue : TurcFormat : 130 x 195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Taş. Kef. N° 6602Thème : Littérature

Keftar: Ölümcül Tuzak

Keftar: Ölümcül Tuzak

Fesih Taşlı

Ava

Çukurun başına bir adım daha atarak yere diz üstü çöktü ve elini çukurun içine doğru sarkıttı. Parmaklarını soğuk vücutlarının üzerinde dolaştırdı. Balnexşin'in bu davranışı çıyanların ürküp daha hızlı kaymalarına neden oldu. Tek vücut hareket eden bu dalgayı, parmaklarının altında birden akıp giden geniş sırtlı bir sürüngenin hareketlenmesine benzetti.
Balnexşin’i sokan ilk zehirli kıskaç onu titretti arkasından diğerleri geldi. Elini götürebildiği kadar ileriye uzattı. Hepsinin kendisini sokmasını istiyordu artık. Sayısını hatırlayamadığı kıskaç darbeleri vücudunda sıçramalar dininceye kadar devam etti.

Fesih Taşlı 1958 yılında Amûda köyünde doğdu. Daha sonra göç ettikleri Türkiye’de öğrenimini tamamladı. Bir süre Dicle Üniversitesinde Öğretim görevlisi olarak çalıştı. Daha sonra Amerikan Hava Üssünde uzun yıllar görev yaptı. Şu an Fransa’nın Paris kentinde özel bir okulda İngilizce Öğretmeni olarak çalışmakta ve aynı şehirde yaşamını sürdürmektedir.


HAN

Kışın, buz kestiği bir sabah.
İnsanlarda olduğu gibi güneşinde yüzünü saklamaya kararlı olduğu bir günün başlangıcıydı.
Bir önceki akşamdan beri yeryüzüne gözünü diken kar, meydan okurcasına inatla gökyüzünden akıp daha önce belirli aralıklarla yağmış olan diğer tabakaların üstünü kaplayarak etrafı hâkimiyeti altına almaya devam ediyor, sökmek için canım dişine takmış olan şafağa göz açtırmaya hiç mi hiç niyetli görünmüyordu. Ve yabancının, o sabahın köründe ulaştığı şehir de bundan nasibini alıyordu.

Asırlardan beri hiç boyun eğmeden, tanrısal bir emaneti bekler gibi Amed’in ebedi korumalığını üstlenen kalenin hemen dibinde, Tigris’e yukarıdan bakaduran hanın ahşap kapısı bir adam boyu yükseklikte asılı duran, sivri kulaklı iki ejder ortasına yerleştirilmiş simurg kafası şeklinde, oldukça paslanmış tunç tokmağın sesiyle gürledi.
Yağmakta olan karın beyazlığı ile aydınlanan havada an-nesinin gergefinden çıkan yün parçaları gibi savrularak gözkapaklarına yapışan iri taneleri yarı donmuş sol eliyle yüzünden silmekle meşgul olan misafir, bir yandan da sağ eli ile ısrarla tokmağı kaldırıp tunç yatağında dövmeyi sürdürüyordu.

Aydınlanmayı bekleyen sabahta “Beni beklemedikleri kesin ama duymamaları için sağır olmaları gerekir,” diye söylendi.
Saklanacak bir yer bulmak için ıslık çalarak bacaklarına dolanıp duran rüzgârı artık hissetmeyen ayaklarıyla uzaklaş-tırmaya çalışırken hala şikâyetini sürdürüyordu.
Yıllarca bir daha görmek için yanıp tutuştuğu şehir donma noktasını çoktan geçmişti.
“Hadiii! Hadiii! Zerdüşt aşkına!” diye mırıldandı.

Şafak yerini güne bırakmaya hazırlanırken, Qerejdaö’m kustuğu lavların ateşinden dikilerek var edilen kent gökyüzünden günlerdir durmadan yağan sütbeyaz karın altında nefesten kesilmek üzereydi.
Babasıyla bir önceki gelişinde yol boyunca ağaçların en yüksek uçlarında duran ve onlara nameler dizen an kuşları çoktan Tigris’in ulaşılmayan yatay kum tünellerine ve toprak oyuklarındaki yuvalanna çekilmişlerdi.
Üşüyen zihninin altında, babasının yüksek urum ağaçlanndaki kan kırmızısı dutları devenin üzerinde elleriyle alarak oğluna yemesi için ikram edişini hatırladı. Deve sürdükleri patikanın hemen dibinde Tigris asırlardır olduğu gibi dönerek akıyordu o gün.

Şehir halkının, nehrin sağ yakasında mevsimlerin sürekli döngüsünün devamı için tanrılarına adaklar kestikleri bir dönem. Sadece postlarından arındırılan hayvanlar parçalanmadan eşilen toprağa gömülüyordu. Uzun yolculuğunda bir yerlerde tanrılarının eline geçip okuması için üzerlerini dağlayarak yazdıkları dilek tahtalarını nehrin suyuna bırakan kalabalık topluluğu meraklı bakışlarla izlemişti.

Daha güçlü görünenler ise “Bire” oynuyorlardı. Savaş stra-tejisinden doğmuş bu karşılaşmaya katılan takım oyuncuları birbirlerini elemek için ölümüne çaba sarf ediyorlardı. Oyuncular, Gutice söylenen hareketli şarkılar eşliğinde birbirlerini bertaraf için kelleşmiş toprak zeminde koşturup duruyorlardı. Rakiplerinin yolunu kesmek için yüksek efor, ani karar verme ve şimşek hızıyla koşmayı gerektiren bu oyunda birbirlerine şiddetle çarparak düşen oyuncuların ağır gövdelerinin çıkardığı sesleri rahatlıkla duyabiliyordu bulunduğu yerden. Kulakları, çiçeklenen akasya ağaçlarının altında kaçamak yapan genç sevgililerin kahkaha sesleriyle dolmuştu. Boy atan gelincikler, tüm çevrede esen rüzgârda nazlı nazlı sallanıp duruyorlardı.Etrafındaki doğanın bu büyüleyici manzarası beleğine unutamayacağı şekilde kazınmıştı. Surun hemen dışmda zanaatkârlar çömlek atölyelerinin dışına kurmuş oldukları çarklarının üzerinde duran çamurlara şekil verirken sürekli çalışmakta olan ayaklarına tempo vermek için bir ağızdan aynı şarkıyı söylüyorlardı.

Bu kil kadar yumuşaktır bedenin.
Gerdanından su içeriz bağda gezenin.
Gidip para yapacağım pazardan.
Zerdüşt korur aşkımızı beladan.
Küçüklüğünden beri duyduğu namelerdi bunlar. Yörenin dengbejleri çoğu zaman yaşadıkları yere uğrar, erkeklerinin gece hoş vakit geçirmeleri için onlara şarkılarını seslendirirlerdi. Sözlerin bazıları aşka dair çok azı romantik çoğunluğu ise müstehcen dizelerden oluşuyordu.
Daha yeni girdiği ergenlik çağında, şehrin bazalt dokulu
evlerinin papatya tarlalarına dönüşen toprak damlarında gezinen gelinlik çağına gelmiş cilveli kızları parmaklarıyla bir bir saymıştı.

Babasıyla geldiği son kez nehirde çırılçıplak yüzen ve şimdi kendisi gibi birer delikanlı olmuş o çocuklar, zemheri günün kırılması için sıcacık yorganlarının altında eşlerinin koynunda debelenirken, o hala kendisine birilerinin kapıyı açması için ısrarla tokmağı ahenkli bir şekilde kaldırıp yatağına vurmayı sürdürüyordu.
Yatağa her inen darbe, yağmakta olan karın sessizliğini bölerek etrafta yankılar meydana getiriyordu.

.....


Fesih Taşlı

Keftar: Ölümcül Tuzak

Ava

Ava Yayınları
Keftar: Ölümcül Tuzak
Fesih Taşlı

1.Basım: Mart 2014

Editör: Çetin Duran
Kapak Resmi: Ata Kazaz
Kapak: Ronî War
Sayfa Düzeni: Zeynep Parıltı

Basım: Öztepe Matbaası
Kazım Karabekir Cd. No: 31 Daire: 95
İskitler- Altındağ,
Ankara
Tel: (0312) 341 1208

Yayınevi izni olmadan bir bölümü ya da tamamı kopyalanamaz, çoğaltılamaz!

ISBN: 978-605-4652-32-7

Ava Yayınlan
Selahattin Eyubî mahallesi. 315. Sk
Helin Sitesi. A Blok altı
Bağlar/ Diyarbakır

Tlf: 0542 689 61 26

avayayinlari@gmail.com

PDF
Téléchargement de document non-autorisé.


Fondation-Institut kurde de Paris © 2025
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues