Beyrut'ta deniz yok
Caddelere boşalır gibi dağılan ateşler aşıkları ayırmadı. Beyrut’un çingene günbatımı, şarkılarındaki asi feryatlar gibi gökyüzünü tutuşturuyordu. Ben yerden bir su gibi fışkırıyordum. O feryatlar beni duygulandırır; ağlayanlarla birlikte yere yıkılıyordum, sorularıyla dökülüyordum; uzayan yollara arabaların yıtılan klakson çığlıklarıyla ve sesi bağırmaktan kısılanlarla birlikte akıyordum... Kayıpları, kayıp bürolarından sorardım. Şimdi kendi kayıp tenimde seni anımsıyorum...
“İnce bir tarzla yazıyor. Muhteşem bir başlangıç. Arap edebiyatında müthiş bi kadın hikayeci doğuyor.”
Yasin Rafaki İçindekiler
Gemilerin şarkısı / 11 Esmer etin laneti / 23 Limanı olmayan Çingene / 31 Tabut ve kolye / 43 Telefonun öteki ucundaki adam / 53 Yorgun kimlik / 67 Beyrut'ta deniz yok / 73 Ve ağlıyor 216 numara / 107 Hikayeler
Armağan
Babam Savaş alanında akıtılıp tüketilen kanın bu tekrarında Ve sende tekrarlanan sen Ağzın yalnızlığımdan dostluğunu ve övgüsünü ayırmadı Kurtuluşu sana bıraktı Azıcık senden uzak beklediğin bu kurtuluşu Ve bekleyip hatta gördüğün ondaki doğal sonunu Ve hatta gördüğün bu sonla Karanlıkta kalan bu yalnızlığına her verilene boyun eğmeden
Gemilerin şarkısı
Şehir, şiddetli rüzgarın çığlığı ve yağmurun getirdiği siyah bulutların karaltısına büründü. Binanın büründüğü bu korkunç durum, aslında odamın içinde gömülü korkudan ibaret. Gözlerim duvardaki saate dalmıştı. Saatin zamanı sanki soluk soluğa kalmış, on saniyede bir akrebi vuruyor gibi geliyordu bana. Odamdaki masada ateşin alevi; dışarıdaysa, çocuk sevinçleri gibi camlara yağmur vuruyordu. Su, onca zamandır göz göze geldiğim bu camların ardından süzülüp yansısı yüzüme yayılıyordu.
Birkaç dakika sonra yolculuk için dolduracağım açık valizim önümde... Büro, saat ve duvar gözümün önünde üst üste yığılmış nesneler halinde duruyordu. O yağmuru ve pencereleri hatırlatıyorlar şimdi. Karanlığı ve meçhulü. Şimdi hangi pencerenin ardındaysa yüzün, bu suskunluktan böyle uzar sonsuzluğa. Sende karlar, yağmurlar görürüm, çığlığın ve yankının renklerini görürüm. Son vahşette unutulan bu bedenim, ...
Ğada el Seman Beyrut'ta deniz yok
Avesta
avesta | Doğu rüzgarı: 122 | 7 La bahr fi Beyrut (Beyrut, 1963) Beyrut'ta deniz yok Ğada el Seman Arapçadan çeviren Metin Fındıkçı
Editör: Abdullah Keskin Kapak: Ahmet Naci Fırat Tashih ve mizanpaj: Avesta Birinci baskı: 2002, İstanbul Baskı: Berdan matbaacılık
Çevirinin yayın hakları Avesta'ya aittir tanıtım amacıyla yapılacak alıntılar dışında yayınevinin izni olmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz
Avesta basın yayın reklam tanıtım müzik dağıtım ltd. şti. Meşrutiyet caddesi Özbek işhanı 136 / 4 Beyoğlu / İstanbul Tel - fax: (0212) 251 44 80 - 251 71 39
Ekinciler caddesi Nurlan apt. giriş katı no: 2 Ofis / Diyarbakir Tel - fax: (0412) 222 64 91
ISBN: 975-8637-25-8
Ğada el Seman - 1942, Şam doğumlu. Şam Üniversitesinde İngiliz dili okudu. 1968'de Beyrut'taki Amerikan Üniversitesinde İngiliz edebiyatı konusunda master yaptı. Roman ve hikaye olmak üzere ondan fazla kitabı yayımlandı. Bunlardan bazıları: Beyrut 75 (1975), Beyrut kabusu (1979), Gözlerin kaderimdir (1962), Sevmek (1973). Birinci baskısı 1963'te yapılan Beyrut'ta deniz yok kitabındaki iki hikayeye Türkçe çeviride yer verilmemiştir.
PDF
Téléchargement de document non-autorisé.
|