SUNUŞ
Bu kitabın kaleme alınmasının asıl amacı, Mezopotamya ovasının kuzey bölgelerinin tarihinde karanlıkta kalan gerçekleri günyüzüne çıkarmak, kuzeyli barbarların bu topraklara karşı giriştikleri saldırıların önlenmesinde Kürtlerin rolüyle göçebe bir halk olarak sözkonusu topraklara sızmak için, İslam döneminde suğur (düşmana yakın yerler, hassas bölgeler) olarak ünlenen Kafkasya geçitlerini (Derbend ve Şervan) geçiş yolu olarak kullanan Alanlar hakkında bilgi vermektir.
Üstün bir halk olarak Alanların gücü sadece burada değil aynı zamanda Avrupa kıtasına göç ederek Roma İmparatorluğu'nun politikasını büyük oranda etkileyen barbar bir halk olarak da öne çıkıyor. Roma İmparatorluğu'nun siyasetini etkileme olayı özellikle Alanların Kuzey Afrika'ya göç ettikten; Cermen Vandal kabileleriyle orada bir devlet kurduktan sonra daha da belirginleşir. Ancak bu devlet daha sonra M. 6. yüzyıl ortalarında Bizans imparatorunun başkomutanı Cestiyan tarafından ortadan kaldırıldı.
Bu kitap, aynı zamanda günümüzde varlıklarını sürdüren Ermeni, Kürt, Azeri ve Gürcü gibi ulusların, uluslaşma temellerinin atılmasında rol oynayan eski kabileler hakkında yapılmış ender araştırmaları da içermektedir. 1968-1972 yılları arasında Bulgarca yayımlanan ve Zagros dağlarının ilk sakinlerini ilgilendiren bu araştırmalardan bir kesit verdikten sonra bu konuya girmemiz uygun olurdu.
Tarixul Kurd il qadim (Eski Kürt tarihi)* adlı metod kitabımız Gutiler, Lolobiler, Kasiler, Xaldiler ve Manenalar gibi halklar hakkında ayrıntılı araştırmalar içermektedir. Daha önce de Mezopotamya vadisinin kuzeyini yurt edinen ilk kavimlerle ilgili belgeleri bir araya getirmiştik Ancak bu kavimlerin tarihi nispeten geç kaydedilmiştir. Bu kavimlerden olan Karduklar ve Kirtilere 1984'te Bağdat'ta basılan "Dirasatun Kurdiye fi biladi Subartu" (Subartu ülkesinde Kürtler üzerine etüdler) adlı kitabımızda iki bölüm ayırmıştık.
Bu kitabımızla bu iki kavimle ilgili daha önce karanlıkta kalan birçok konuya açıklık getirdik. Daha sonra Kürtçe yayımlanan kitabımda da Huriler, Mitanlar ve Xaldiler (Urartu) hakkında geniş bir bilgi verdik.**
Bu kitabım ise değişik zamanlarda Küçük Asya (Anadolu) ve Mezopotamya vadisine göç edip buradaki halkların tarihlerini etkileyen, hayvancılıkla uğraşan kavimleri konu ediniyor. Özellikle Lan (Alanlar) ve ataları olan İskit, Kimer ve Sermatların -Yunanlı tarihçi Herodot'a göre, bunlar, Milattan 1000 yıl önce burada görülüp Kürt ülkesinde bir devletçik kurdular- rolü üzerinde duruluyor. Daha sonra bunlar İslam döneminin başlangıcıyla Kafkasya'da ortaya çıktılar. Bu çalışmamızda adı geçen kavimlerin etnik ve filolojik ilişkilerini ortaya koymak ve burada hüküm süren devletlerin -bilhassa Ermenistan ve Kürdistan'daki Urartu ve Manena devletlerinin- onlara karşı tutumlarını açıklamaya çalıştık. Kur'an-ı Kerim'de de belirtildiği gibi bunlar Doğu'da Yecuc ve Mecuc adıyla meşhur olup her dereden ve tepeden bitiyorlardı.*** Ancak torunları olan Alanlar Araplarca bazen "Ellan-Allan" olarak bilinmeye başladılar.
Yaygın kanıya göre Batı İran ve Küçük Asya'nın doğusunda, özellikle Azerbaycan ve Kürdistan'da yaygın olduğu gibi Mad (Med) kabilelerinin filolojik ve dini alanlardaki değişikliklerde bariz bir rolü varsa, bu rolün ortaya çıkmasının arkasında, MÖ 8. ve 7 yüzyılları arasına tarihlenen Asur ve Babil vakayinamelerinin yanında, adı geçen bölgelerde kurulan devletler için bir tehdit oluşturmaya başlayan İskitlerle Kimerlerin bunda oynadığı rolün olduğunu söyleyebiliz.
Medler Kürdistan'da çok az iz bırakmasına rağmen bu gerçek, Kürt aydınlarının, "Kürtlerle Medler arasında bir soy birliği vardır" demelerini engellemiyorsa, bu durumda İskitler ve ardından Alanlar da Kürtlerin tarihi ülkelerini eserler ve sanatsal özelliklerle zenginleştirmekten geri durmamışlardır. Kürdistan'da Seqe, Zêwê ve Hasanlu'da keşfedilenler de bu eserler arasında yer alıyor ve bunlar Medlerin bize bıraktıklarından daha çoktur. Şunu da ekleyebiliriz; Kürtlerin birçok etnografik özelliklerinin birinci derecedeki kaynağı İskitlerdir.
Özellikle halk giysileri, kabile ve coğrafi yer adları. Örneğin Alan aşireti, geçen yüzyılda kurulan Erdelan Prensliği ya da Serdeş ve Süleymaniye'deki Alan ve Sevil bölge adları. Bu özellik Kazpin (Hazar) Denizi batısındaki Şekki (Sekasini), İran Kürdistanı'ndaki Kürt Seqez (Sekes) şehri ya da eski Sovyetler Birliği'nin güneyinde (şimdiki Ukrayna devletinde) yer alan Kırım (Kimer) yarımadasında varlığını sürdüren "Kimer" adıyla. benzeşiyor.
Alanların Güney Kafkasya'ya göç etme durumları tarih boyunca hep sürdü. Çoğu zaman dağ geçitlerini kullanarak zaman zaman sözü edilen bölgelerden daha uzağa gitmeye çalıştılar. Bu amaçlarını gerçekleştirmeye çalışırken Azerbaycan, Arran ve Ermenistan (Ermeniya) yerli halklarıyla direkt çatışmalara girişiyorlardı. İşte bu yerli halklardan olan Kürtlerin siyasi yıldızı Miladi 10. yüzyıldan itibaren parlamaya başladı. Zira Kürtler bu tarihten önce Deylemler, Tatlar ve Talişlerle beraber bölgenin en kalabalık nüfusunu oluşturuyorlardı. Her ne kadar Kürtler ve Alanlar dil bakımından birbirleriyle akraba iseler de Kürtlerin Müslüman, Alanlarınsa Hıristiyan oluşu iki halkın Kafkasya'da uzun yıllar birbirleriyle çekişmelerinin ana sebebiydi. Sonra aralarındaki savaşlar Kürtlerin, Alanların, Ermeni ve Kürt topraklarına girip buraya yerleşmelerini önlemeye çalışmalarına engel olmadı. Bu durum hiç kuşkusuz İslam döneminin başında hatta Sasani-Bizans döneminin sonlarında gerçekleşti. Dolayısıyla Alanların bu tarihten beri Kürt ülkesinde bulunduklarına şüphe yok. Bu gerçeğe dayanarak Selçuklu Sultan Sancar Kürdistan bölgesinin ilk eyaletine "Alani" adını vermiştir. (Miladi 13. yüzyıl başında.) Bu yüzden Kürdistan'daki Erdelan bölgesi eskiden Erdê Alan -Alan toprağı- adıyla anılmıştı. Hatta bazı Kürt aşiretleri eski adları olan "Alani" adını koruyabildiler. Dramatik destanlarının kahramanını "Memê Alan" olarak adlandırmaları tesadüf değildir. Şunu da bilmek gerekir ki Serdeşt yakınlarındaki, Beytuş'ta yaşayan Birağali ve Begzade aşiretleri kendilerinin Alan aşireti soyundan geldiklerini iddia ediyorlar. Ancak genel olarak şimdiye kadar "Kürt-Alan" ilişkisi birçokları için netlik kazanmış değildir. Özellikle edebi hikayelerinin önsözlerini bu dramatik destanın arkaplanı, kökeni belli olmayan kahramanıyla ilgili olarak tarihi olmayan bazı olayların yanında kısa bilgilerle süsleyen Kürt edebiyatçılarında bu "muğlaklık" daha da belirgin bir hal alıyor.
Bu destanın Kürtçe ve Arapça bütün baskılarını incelememe rağmen konuyla ilgili birbirine benzer bütün bu görüşler bizim nezdimizde destanın "Memê Alan" olarak adlandırılmasına bir gerekçe olamıyor. Üstelik bu baskılar ve bu baskıların içerdikleri birbirlerinden "alıntı" olup müellifleri, sözkonusu destanın tarihi arkaplanını kuşatan karanlığa bir açıklık getirememişlerdir. Zira müelliflerin tümü Fransız doğubilimci Roger Lescot'nun görüşlerine dayanmışlardır.
* Tarixul Kurd il qadim (Erbil - Salahaddin Universitesi 1991)
** Dirasatun luğeviye hewle tarixil menatiq el Kurdiye (Kürt bölgeleri tarihi hakkında filolojik araştırmalar) Bağdat, 1988.
*** Kur'an-ı Kerim, Enbiya 96, Kehf 94.
ÖNSÖZ
İçeriklerini özenle açıklamaya dikkat ederek konularını basitleştirmek için kitabı beş bölüme ayırmayı uygun gördük.
Kitaptaki olaylar, Kafkasya ve civarındaki ülkelerde geçtiği için bu ülkelerle ilgili ne varsa nehirler, şehirler, coğrafı ve demografık durumu birinci bölümde açıklamak zorunda kaldık. İkinci bölümde ise Alanların tarihine kısa bir göz attık. Çünkü sonraki bölümler Alanların tarihteki rollerini -tarihsel olaylarla beraber bu rol yavaş yavaş gelişmiştir- kapsamaktadır.
Dolayısıyla üçüncü bölümde bu halkın erken tarihini anlatmamız kaçınılmaz oldu. Bu bölümü ataları olan Kimerler, İskitler ve Sermatların Kuzey Karadeniz'de yer alan anavatanlarını eski Yunan kitabelerine dayanarak açıklamaya ayırdık.
Dördüncü bölümde ise İskit ve Kimer gibi hayvancılıkla uğraşan kabilelerin göç güzergahlarını Küçük Asya ve Batı İran'daki varlıkları, bölge devletlerinin siyasetlerine etkileriyle Kürdistan'daki Medlerle olan çarpışmalarını açıklamaya çalıştık. Bu bölümü "Ataların karşalaşmasının belirtileri" başlığıyla verdik. Bundan yola çıkarak İslam döneminde Kürtlerle Alanların ilişkileri konusuna girdik. Bu konu 5. ve son bölümlerin başlığı oldu.
Bu kitabın materyalleri başlı başına bir kitapta bulunmuyordu. Bize düşen bu materyalleri çok değişik kaynaklardan bulup bir araya getirmekti. Bir bölümle ilgili bir parçayı bitirdiğimizde bunu, tarihin akışına göre düzenledik ki sonunda ikna edici mantıki sonuçlara ulaşabilelim. Daha sonra gayri iradi sebeplerden dolayı aylarca hatta bazen tam bir yıl çalışmalardan uzak durmak zorunda kaldık. Ardından dönüp önceden karaladıklarımızı hatırlamaya ve bunu zaman akışıyla ilintilemeye çalışıyorduk. Bu çalışma aralıklı bir şekilde benim çok vaktimi aldı. Kitabın adı Kürtler ve Alanlarla ilgiliyse de 2. ve 3. bölümlerde genellikle Alanlara ve onların atalarına değiniliyor ki kitabı kaleme alırken güttüğümüz asıl amacı gerçekleştirelim istedik.
Kürt halkının tarihine gelince, eski merhaleleri açık değilse de, konuyla ilgilenenler açısından zor da olsa aydınlığa çıkıyor. Zira biz Alanlarla ilgili ne Arapça ne de Kürtçe bir kitap bulduk. Bu yüzden çeşitli kaynak ve belgeleri taramaya başladık. Öncelikle Yunan ve Romen kaynaklarına başvurduk. Konuyla ilgili en zengin materyali Herodot'un tarihinde ve Herodot'tan geri kalsa da Hipokrates'te bulduk. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; gerek ilk vatanları olan İskitye ile gerekse Asya'ya olan göçleriyle ilgili olarak Alanların ataları olan İskit ve Kimerler hakkında verilen bilgilerin çoğu Herodot'un görüşlerinden çıkarılmıştır. Ancak Herodot'tan önce Homeros Alanlardan bahsetmiş ama isimlerini belirtmemişti. Ardından Yusuf al Falawi ve Strabo onlardan bahsetti. Romalı tarihçilere gelince (Belinyus, Emyanus, Merkelenus, Kasiyus Deon gibi) daha sonraki dönemlerde Alanlara değindiler ve onların Kafkasya'da yaşadıklarına işaret ettiler. Ancak Theofelaket Semokates (Miladi 7. yüzyıl) ve Minandir Alanların eserlerine de değindiler, Yelutarxus ise onların Avrupa'ya göçlerine ve göç ederken Hun kabilelerinden gördükleri eziyetleri ayrıntılarıyla yazmaktadır. Maskat şehri yakınlarında Mesakit adıyla ünlenen Alanlara gelince; Ermeni ve Bizanslı tarihçi Faustus ve Mouses Dasxuranci onlardan bahsetmiştir.
Son yıllarda Britannica Ansiklopedisi'nin Eski Yunan ve Romen tarihçilerinin kitaplarını alfabetik sıraya göre İngilizce çevirisiyle yayımlaması bu boşluğu dolduruyor. Bu kitaplardan Yusuf El Falawi'nin El Harb el Yahûdiye kitabı Alanlara değiniyor. Aynı şekilde Yunan coğrafyacı Strabo Kafkasya topraklarının özellikle Albania'nın durumunu açıklığa kavuşturmuş. Bu toprakların nüfusundan çokça bahsetmiştir. 1974-1991 yılları arasındaki dönemde İran'ın kuzeyindeki Hazar Denizi'nin güney ve güneybatısında birçok yerleri ziyaret edip Azerbaycan ve Mokan'daki Türk, Tat, Taliş ve Cili gibi kavimler üzerinde alan çalışması yapma şansını elde ettim. Bu da bana kitapta olayların geçtiği bölgeleri doğrudan araştırma fırsatı verdi ki konuyla ilgili araştırmalarımı ilerde yayımlayacağım.
Tarihçilikle ilgilenen herkesçe de kabul edildiği gibi İslam kaynakları (Arap, Fars ve Türk) bilhassa Hicri 4. (Miladi 10.) yüzyıl coğrafyacıların kitapları Qabaq (Qabax) olarak ünlenen topraklar hakkında değerli bilgiler içermektedir. Bu coğrafyacıların başında El İstağri, İbni Hewqel ve El Makdesi gelir. Ancak bu coğrafyacılar, sözü edilen halkların kültür ve medeniyetleriyle ilgili bilgileri ihmal ettiler. Bununla birlikte kitaplarından yararlanılabilir. İbni Hewqel'in kitabı El İstağri'nin kitabının yeni ve geniş bir kopyasından başka bir şey değildir.
El Makdesi'ye gelince kendisine has apayrı bir üslubu vardır. Kitaplarında geçen coğrafi terimleri Arapçaya eksiksiz, olduğu gibi -lokal sigaları üzerinde yaptıkları değişikliklere rağmen- bu topraklarda yaşayan halkların filolojik kökenleri hakkında bize yardımcı olmaktadır. Aynı şekilde yerel kralların adları da bu meyandaki çalışmamızı destekliyor. Öncekilerin kitaplarından ayrılan El Makdesi'nin özel bir üslupla yazdığı coğrafya kitabı değerli okuyucuya yabancı değildir. Zira bu kitabını değişik bölgeleri bizzat gezerken edindiği izlenimlere dayanarak hazırlamıştır. Bu kaynaklara göz gezdiren birisi sözü edilen bölgelerin halklarından sözederken İslam dönemi coğrafyacı ve tarihçilerin izledikleri İslami usulü görecektir. Bu yüzden o zaman Hıristiyan olan Alanlar bu tarihçi coğrafyacılar tarafından kafir olarak. değerlendiriliyorlardı. Hatta Müneccimbaşı (Osmanlı dönemi Türk tarihçisi) işi o kadar ileri götürdü ki bunları melûn (lanetli) olarak nitelendirdi.
Ancak herşeye rağmen, tarih yazıcılığı konusunda İslami usulü takip edenler olaylara ve gerçeklere kapsamlı bir göz attılar ve ümmet ve ulusları dil, ırk ve medeniyet gibi bağlara göre değil de din unsuruna göre ayırdılar. Bu konuda Kur'an'ın dünya olaylarını açıklarken kullandığı terimlere olan inançlarından yola çıktılar. Konu hakkında çok ihtiyatlı olmamıza rağmen bu coğrafyacı ve tarihçilerin kitapları, coğrafya ilmine giden bilgi basamakları ile ilgili birçok konuya ilişkin gerçeklerden yoksun değildir ve İslam döneminde coğrafya, tarih çalışmaları için yardımcı bilim olmuştu. İslam dünyasının gerek doğusundan gerekse de batısından birçok kişi konuyla bu yönüyle ilgilenmiştir. Ancak Azerbaycan, Ermenistan, Gürzan toprakları (şimdiki Gürcistan) ve Kürt ve Alanların karşılaştığı bölgeler (Qebeq toprakları, şimdiki Kafkasya) hakkında yazanların en ünlüsü Doğu'dandı; bunlardan biri ister sözü edilen bölgeleri bizzat ziyaret etmiş; isterse de bölge ile ilgili bilgileri bir başkasından aktarmış olsun.
Konu hakkında bilgi edindiğimiz önemli kaynaklar ise şunlar:
1. Futuh'ul Buldan (El Belazuri'nin) Ebu Hasan Ahmed bin Yahya b. Cabir b. Davud El Bağdadi (El Belazuri) Hicri 2. yüzyıl sonlarında doğdu. Hicri 270 (M. 892) vefat etti. Yaygın kanı İran asıllı olduğudur. Abbasi Sarayı tarihçisiydi. Doğu'yu gezmek istiyordu. Birçok ülkeyi gezdi. Gezdiği yerlerden birisi de Kafkasya'ydı. Fransız araştırmacı De Goye'nin dediğine göre kendisi İslam devletleri tarihi hakkında kapsamlı bir kitap yazmakla uğraşırken zamanın halifesini kızdırmadan tarihi materyalleri elde etmiş ve bu riskli konudan büyük başarıyla çıkmıştır. Halife El Mutevekkil Alallah'ın sarayında çalışan uzmanlardandı. Halife El Mütez Billah'ın yanında büyük bir yeri vardı ve halifenin güvenini ve ikramını kazanmıştı. Bu yüzden halife, çocuklarının eğitimini ona verdi. Halife El Mustain Billah'a da yaklaştı. (Konu hakkında bkz. Futuh'ul Buldan, 1959, Kahire baskısı.) Müslümanların Doğu ve Batı fetihlerini oluş tarihlerine göre anlattı. Bu kitap çok değerlidir çünkü İslam dininin yayıldığı dönemdeki ülkelerin durumunu bize göstermektedir.
El Belazuri olayları aktarmada çok dikkatliydi. Bu kitabında olayların kronolojisine göre gitmemiştir. Olayları ülkelere ve bölgelere göre kısımlara ayırmıştır. Kitap İslam fetihleri tarihi, gayri müslimlere verilen can güvenliği, alınan vergilerin miktarını ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Konu dışına çıkıp değişik zamanlarda ortaya çıkan derebeylikleri sıralayarak, Arap kabilelerinin göçlerinden ve bu kabilelerin yeni topraklara yerleşmelerinden bahsetmektedir. El Belazuri'nin aktardığından yola çıkarak Müslümanların Merci Debil'e ulaşmaları, Ermenistan ve Azerbaycan fetihleri hakkında bilgi edindik.
2. İbni Xurdazebe: (Ebul Kasım Abdullah b. Abdullah) (öl. H. 300 civarında) El Mesalik ve El Memalik adındaki kitabının ilk müsveddesini H.232 / M. 846'da yazmaya başladı. İkinci müsveddesini H. 272 / M. 885'te tamamladı. Sözkonusu kitabında Müslümanların işgal ettiği bölgelerin çoğunun yollarını açıkladı. Bu yolların tahmini uzaklıklarından bahsetti ve bu yolları şehirlerden ayıran mesafeleri açıkladı. Anlaşıldığı kadarıyla "Ermenistan" teriminin kapsamı çok genişti. Zira "Ermenistan" tanımıyla Kürdistan, Sicistan, Arran, Tiflis, Berzaa, Bilkan, Kabala, Şervan, Gürcistan ve başka bölgeler kastediliyordu. Sözkonusu bölgeleri 1. 2. 3. ve 4. "Ermenistan" olarak taksim etmişti. Müslüman coğrafyacilardan birçoğunun onun görüşlerine dayanmış olma ihtimali güçlüdür.
3. İbnul Fakih (Ebu Bekir Ahmed Bin Muhammmed El Hemezani) ye gelince Muxtasaru Kitabu'l Buldan adlı eserini H. 290 / M. 903'te yazdı. Fransız araştırmacı De Goye ise M. 1885'te eseri inceledi ve Ermenistan, Azerbaycan, El Cibal (dağlar), Daylan gibi bölgelerin önemli mevkilerini açıkladı. Biz de bazı metinlerinden yararlandık.
4. İbni Rüste'nin (Ebu Ali Ahmed B. Ömer) El E'laq. En Nefise adlı kitabı (H. 300 / M. 912'de yazımını tamamladı) Qabaq ülkesinin Serirler ve Alanlar gibi sakinleri hakkında kıymetli bilgiler ve önemli gözlemler içermektedir. Aynı şekilde Hazarlar ve diğerleri hakkında da bilgi vermektedir. Yine bizim de bu kitapta bahsettiğimiz Bulgar, Macar, Slav ve Ruslara değiniyor.
5. El Mesudi'nin Muruc'uz - Zeheb ve Meadinil Cewher kitabında (H. 332 / M.934'te tamamladı) Şervan, Bab, Kuzey ve Güney Kafkasya'ya düşen bölgeler hakkında değerli ve yeterli bilgiler yer almaktadır. El Mesudi'nin soy kütüğü ise. Ebul Hasan Ali b. El Huseyn b. Ali El Hezeli (El Hüzeli) El Bağdadi'dir. (öl. H. 346) Adı geçen kitabının tarihi önemi vardır. Kaynakları ise bazen şahsi bilgileridir. Ancak bu kitapta yer alan bazı bilgiler açık değildir. Büyük ihtimalle ziyaret etmediği uzak bölgelerden de bahsetmektedir. Bu tarihi kitabının yanında Et-Tenbih ve İşraf adında başka bir kitabı daha var ki çok anlamlı tasnifler ile ilginç ve yararlı bilgiler içermektedir.
6. Hamalı Yakut'un tarihi (Eş Şeyh El İmam Şahabeddin Ebu Abdullah Yakut İbni Abdullah El Hamawi Er Rumi El Bağdadi) (öl. H. 284 / M. 897 (?)) Sözkonusu kitapta öyle bilgiler yer alıyor ki bunları El Belazuri'de bulamıyoruz. Yani Ermenya ve Transkafkasya'yla ilgili olarak kitap çok parçalı büyük bir geziden ibarettir. Kitabı yazarken önceki bilgilerden yararlanmışsa da gözlemleriyle onları geçmiştir. Sonra El Bab (Derbend) ve Şervan'dan bahsederken buradaki Arap Haşimi Derbendi ailesinin kökeninden söz etmiştir. Materyalleri alfabetik sıraya göre dizmiştir.
Kendinden öncekilerin tasvirlerini hiç zorlanmadan kopyalamıştır. "El Bab" adlı araştırma ise kendi tasnif ve birikimlerinden oluşan coğrafi bir ansiklopedidir. Görünen o ki M. 1225'te sözkonusu kitabına El İstağri'den bilgiler de eklemiştir. Kaynağı belirsiz kaynaklardan derlediği ilginç bilgilere de yer vermiştir. Yakut El Hamawi'nin Mucemu'l Buldan'ından Arran, Şervan, Ermenistan ve Gürcistan gibi ülkelerdeki şehir ve bölgeler hakkında geniş açıklamaları vardır. Berzaa, Kur, İtil (İdil) nehirleri Hazar Gölü gibi bölgelerin haberlerini En Nuweyri'nin Nihayetul Ireb fi Funun'ul Edeb adlı kitabında yeniden yazdı. Ancak Mucemu'l Buldan'ın telifinden yaklaşık 75 yıl sonra Safiyuddin Abdulmumin Abdulhak'ın (öl. M. 1338) sözü edilen kitabın muhtasarı olan Merasid'ul Itla'ı çıktı.
7. El İstağri'nin eserlerini bir kenara atamayız. (Ebu İshak İbrahim b. Muhammed El Farisi; lakabı El İstağri El Kerxi olarak bilinir.) Özellikle de H. 318, H. 321 / M. 930-923 yılları arasında yazılan ve H. 340 / M. 951'de yeniden yazılan El Mesalik ve El Memalik adlı kitabı. Bu kitabında Arran, Şervan, El Bab'tan ve bu şehirler hakkındaki olaylarda bahsetmektedir, yararlı bir kitaptır. Hatta İbni Hewqel bilgilerini ondan almıştır. Yazar, Fars ülkesinden İstağr (eski Persepolis) dandır.
8. İbni Hawqel, İstağri'nin El Memalik kitabından naklettiği bilgilere yeni ve önemli bilgiler eklemiştir. Örneğin aynı eserinde (El Mesalik ve el Memalik) Transkafkasya'da hükümdarlık yapmış Deylem sülalesi hakkında bize ulaşan bilgiler İstağri'nin önceden verdiği bilgilerin tekrarından başka birşey değildir. H.358 / M. 969'da bizzat kendi Curcan (Gurgan) ülkesinde ikamet ederken Rusların Hazar ülkesine karşı giriştikleri saldırılardan da bahsetmektedir. Suret'ul Arz adlı kitabında da İbni Hewqel Ermenistan, Azerbaycan ve Arran'daki önemli coğrafi mevkileri ve bu araştırmayı da ilgilendiren bu mevkilerde cereyan eden olayları açıklığa kavuşturmuştu.
9. İbnul Esir'in El-Kamil Fit Tarih adlı kitabı Suğur ülkesinde yeralan değişik şehirler hakkında önemli gerçekler ihtiva etmektedir. Halife Osman b. Affan zamanında burada gerçekleştirilen İslami fetihlerden bahsetmektedir. Sonra bu bölgelerde Kürtlerin bulunduğu gerçeğini açıklamaktadır. Ancak birkaç bölgesi dışında Kürt Şeddadi devletinin durumunu ayrıntılı bir şekilde açıklamamıştır. Sonra El Emir Fadlun El Kurdi hakkında kısa bir açıklamada bulunmuştur. Eyyubilerden ise bolca bahsediyor. Bunun sebebi ise Kürdistan'da yaşadığı bölgenin Kafkasya'da cereyan eden olaylardan uzak oluşudur.
10. İbni Xelikan'a gelince; (Ahmed b. Muhammed b. İbrahim b. Xelikan Kadışahı Şemsuddin Ebul Abbas El Erbili Es Sufii H. 708 - 781) Wefeyat ul Ayan we Enbai Ebnaiz Zeman adlı kitabında zaman zaman Ermenistan ve Azerbaycan'a değinmiştir. Ancak-müellif Azerbaycan'da hükmeden Rewadilerden çokça bahsediyor. Selahaddin Eyyubi ailesinin kökü de bunlara dayanıyor. İbni Xelikan Eyyubi sülalesinden yeterince bahsediyor ve kendisi de Kürt olduğu için bu sülalenin siyasi olaylardaki rolünü yakından görme imkanını elde etmiştir.
11. El Yaqubi (Ahmed b. Yakub b. Cafer b. Veheb b. Vazıh Abbasi katibi ölümü H. 292'den sonra) Müslümanların Suğur ülkesindeki ilk fetihlerinden bahsediyor. Le Strange, El Yaqubi'nin "Et tarih" adlı kitabını H. 260 / M. 874'te.tamamladığını ve kitapta anlatılan olayların M. 872-873'te son bulduğunu söylüyor. (Le strange couy, Baghdad, [London 1900] P. 269) Et Tarih kitabı fetihlerden, vergilerden Ermenistan ve Azerbaycan'daki valilerden posta ve haraç işinde çalışanlardan ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir. El Yaqubi bunları yazarken Hamza el Isfahani de H. 350 yılında Tarihu Sini Muluk il Arz ve'l Enbiya diye bir kitapla onu izledi. 10. bölümünde Taberistan valilerinin tarihine değiniyor. Kitap 1844'te Laiberg'de Gotowilde tarafından tamamlandı.
12. Burada dikkati çeken başka bir kaynak ise Kürt tarihçi Mesud b. Namdar'ın (M.1100-H. 610 başları) topladığı Mecmuat'ul Mudewwenat wel Wesaik'tir. Bu, Transkafkasya'da yer alan şehirlerde yaptığı çeşitli çalışmaların toplamıdır. Kitabını Şervanşah, Feriberz yakınlarına yerleştikten sonra El Bab (Derbend) şehri tarihiyle ilgili bilgileri derledi. Oryantalist Vladimir Minorsky yazarın kaydettiği bilgilere Paris Ulusal Kütüphane'de bulunan ve Arapça eserler bölümü 4433 numara altında korunan, ender tek elyazması eser sayesinde yeniden ulaşabildi. Bu elyazması eser hakkında bir makale yazdı ve bu eserin ihtiva ettiği çok önemli belgelere işaret etti. Bkz. V. Minorsky, et Claude Cahen, le Recueil Transcaucasien de Masud B. Namdar, Journal Asiatique, (1949) T. CCXXXVII. pp. 93,142.) Yine konuyla ilgili olarak bkz. Paris Ulusal Kütüphane'de bulunan Mesud B. Namdar'ın elyazması kitabı, (no 4433) Paris, Bibliotheque Nationale, Fonds Arabes, No 4433.
13. Kürt tarihçi El Fariqi El Ezreqi, Meyafarqin şehri tarihi ve burada kurulan Kürt Mervani devleti hakkındaki kitabında Alan ülkesine yaptığı gezi hakkında ender bilgiler vermektedir. Sözü edilen tarihçi Ahmed b. Yusuf b. Ali b. Ezreq H. 510 / M. 1117'de Meyafarqin'de doğdu. Kendisi bu şehirde tanınan bir aileden geliyordu. Sözü edilen tarihçi M. 12. yüzyılda Gürcü kralı Dimitri'ye gönderildi. Adı geçen kral, Kral Davud'un oğluydu. El Fariqi kendisinin H. 548 / M. 1154'te Tiflis'i (bugünkü Gürcistan'ın başkenti) ziyaret ettiğini ve Gürzan ülkesinde birçok şehri gezdiğini söylüyor sonra kralla beraber Kafkasya'da bazı bölgeleri gezdiğini anlatıyor. El Fariqi'nin elyazması eseri British Museum'da Doğu eserleri bölümünde (Br. Mus. Or. 583) korunuyor. El Farigi'deki bu bilgiler kitabımızda yer alan araştırmaların bir kısmı hakkında bize faydalı oldu. Kafkasya'daki gezile¬rinden başka sözü edilen tarihçi Irak, Şam, Amed'i (Diyarbakır) de ziyaret etti. Bu topraklar hakkındaki ender gözlemlerini elyazması eserlerinde kaydetti.
14. Taberi Tarihi (sahibi Ebu Cafer Muhammed b. Cerir b. Yezid ölümü H. 310 / M.922) El Bab'ta (Derbend) cereyan eden bir grup olaya değinmiş ve İslam fetihleri döneminde Kürtlerin Ermenistan'da bulunduğuna işaret etmiştir. Bu tarih İslam tarihlerinin en mükemmeli ve H. 4. / M. 10. yüzyılda tamamlanarak bize ulaşmış en kapsamlısıdır.
15. El Qezwini (Hamdullah el Mustewfi el Qezwinî) Nuzhetul Qulub adlı kitabını H.740 / M.1340'ta tamamlamıştır. Üçüncü bölümünde (coğrafi kısım) Azerbaycan, Kürdistan, Xozistan, Fars gibi eyaletlerden bahsetmektedir. Selçuklu Sultanı Sencer (Sancar) zamanında Kürdistan'daki idari oluşumu ilk defa aydınlığa kavuşturan El Qezwini'dir. Bu da Kürt tarihinde ender olaylardan biridir. Türklerin, adı geçen topraklara ulaşmaları hakkındaki bilgileri ondan aldık.
16. İbni Fadlan (Ahmed b. Fadlan b. El Abbas b. Raşid b. Hammed Muhammed b. Süleyman Mevlası) Abbasi Halifesi El Muqtedir Billah'ın Slav kralına gönderilen elçisi ve Bulgar şehrine (ülkesine) gönderilirken Alanlardan bahsetmiyor, zira sözkonusu ülkeye giderken Kafkasya'ya değil de İran ve Hazar Denizi'nin güneyinden, Orta Asya'da Türk topraklarından (Türkistan) geçerek İtil'e (şimdi Volga) giden yolu takip etmiştir, 10. yüzyıl başlarında Rus, Bulgave Hazar topraklarından geçerken bu ülke toplumlarının sosyal, dini ve iktisadi yapıları hakkında bizi aydınlatmaya çalışmıştır. Sözü edilen toplumların hayatında dakik kesitler yakalayarak o zamanki Bağdat'ta mevcut olan gelişmiş toplumla karşılaştırmıştır. Şurası açıktır ki Bulgarlar M. 7. yüzyılda Balkanlara yöneldiler. İtil nehri yakınlarında kalanlar ise zaman akışı içerisinde başka bir yönden gelişerek, Hazarlar ve Ruslar gibi Kafkasya'nın tarihinde gelişen olaylarda somut bir rol oynamadılar. Rihletu Ibni Fadlan adındaki kitap, İslamın ilk yıllarında Kuzey Kafkasya'da cereyan eden olayları açıklamada bize faydalı oldu. Türk profesör Zeki Velidi Togan bu kıymetli kaynağı inceledi ve İbn Fadlans Reisibericht, Leipzig 1939, AKM BD, XXIV, HF 3 Ed. Togan A.Z.V adıyla, yayımladı. Ancak daha sonra El Cuweyni Cihan Kuşa adlı kitabında Kıpçak, Alan, Alas ve Ruslardan açıkça bahsetti.
17. Ebul Fida (İmadduddin İsmail b. Muhammed b. Ömer Şahinşah b. Eyyub, Hama hakimi ö. H. 732) Takvimul Buldan adlı coğrafya kitabında Kafkasya'da yaşayan halkların yerlerinden bahsetti. "Alan" adından "Ellan Allan" diye sözetti. Bazı yer adlarından yaptığı yanlışlara rağmen şu anda elimizde bulunan böyle bir çalışma için bu kitaptan uzak kalamayız. En meşhur Kürt coğrafya bilgilerinden olan bu Prens, Hezbaniye kabilesinden gelen Kürt Eyyubi sülalesindendi. Önceki coğrafyacıların verdiği bilgilere kendi gözlemlerini katmıştır.
18. Alanlardan bahseden ve görüşleri bu çalışmamıza faydalı olan, Araplarca Malatyalı Ebul Faraç ya da Memeferyan Gregory b. el Ibri es Suryani olarak bilinen bir tarihçi Hebraeus'tu (M. 1226-1286 yılları arasında yaşamıştır.) Nuh oğlu Yafes'in oğullarının Alanya, Eltürk, Medya, Ermenya, Kapadokya ve Sermat'a yerleştiğini belirtiyor. El-Mustekfi b. el Muktefi zamanında Alanların, Slavların ve Lazların Azerbaycan içlerine daldıklarını ve Berzan şehrini ele geçirdiklerini, yirmi bine yakın adamı öldürdüklerini ekliyor. Hatta İskitlerin Asuri Kralı Senharib zamanında Filistin ülkesini istila ettiklerine işaret ediyor. Yine 13. yüzyılda Moğollar zamanında Bulgar ve Ruslar yanında onlardan bahsediyor. (bkz. syf. 25, 457, 458 ve sonrası). Ernest Wallis Budge bu kitabı inceleyip tetkik etti. (bkz. The Chronography of Gregory Abu'l Faraj Bin Hebraeus. Being the First Part of His Political History of the World. Ed. By Ernest A. Wallis Budge, Vol. B. L Oxford University Pres, 1932).
Bununla birlikte Alanların adı Eski Ahit'te de geçiyor. 51. ishah. Bu bilgiler de bir ölçüde bize yardımcı oldu.
19. Camiud Duvel adlı kitap ise (müellifı Ahmed b. Lutfullah ya da Derviş Ahmed Efendi, lakabı Müneccimbaşı) Bab tarihini tanıma hususunda eşsiz bir eserdir ve Osmanlı Seyyahı Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinden daha fazla mezkur topraklarda özellikle El Kiytağ'dan bahsetmektedir. Profesör V. Minorsky, İstanbul'da bu kitabın tek nüshasını bulduğunda büyük çaba harcayarak özenle inceledi ve inceleme sırasında tarihi olaylar hakkında daha önce duyulmamış gerçeklerle karşılaştı. Özellikle M. 10. yüzyıl ve sonrasında Transkafkasya'da hüküm süren Kürt boyu hakkında Minorsky, sözkonusu bölge hakkında yazanların Müneccimbaşı'nın Camiud Duvel kitabının tercümesinin Türkçe olduğunu beklemediklerini söylüyor. Ahmed Nedim 1730'da tercümeyi tamamladı ve H. 1275 / M. 1868'de Sehaif Ul Axbar adıyla bastı. Bu da orijinal çalışmanın tek muhtasarı olup cem edilip Arapça telif edildi ve Camiud Duvel adını aldı.
Ahmed b. Lutfullah Müneccimbaşı Osmanlı sultanı III. Mehmet'e yakındı. Kitabı basılmadı. Fakat Nedim Efendi kitabın Türkçe çevirisinden 3 cildi İstanbul'da basabildi. H. 1113 / M. 1702'de Mekke'de vefat eden Müneccimbaşı çok fazla kaynak kullanıyordu. Bu kaynaklardan birisi de Et Tarih el Mahalli Libab-il Ebwab we Şerwan we Arran'dır. Yazarı El Fekih'tir, kitap daha sonra kayboldu.
Topkapı Sarayı Kütüphanesi Müdürü Tahsin Öz ve Dr. Ahmed Ataş'ın yardımıyla Minorsky Camiud Duwel kitabının bir fotokopisini çekebildi. Kitap elyazmaları şeklindeydi ve Müneccimbaşı'nın orijinal nüshasından kopyalanmıştı. (Kitap 2951 no ile korunuyor.) Kitap 600 yıllık bir süreçte geçen olayları ele almasına rağmen birçok coğrafi terim ve etnolojik gerçek karanlıkta kalmıştır. Bu yüzden Minorsky Müslüman ve Hıristiyan birçok kaynak kullanmıştır. Bu bölgelerde yaşamış birçok politik şahsiyetin hayatında var olan olayları incelerken bizzat kendisi zikrediyor. Bu yüzden bu kitabımızı yazarken en çok yararlandığımız önemli kaynakların başında gelir.
20. Araştırmamızı ilgilendiren nadir eserlerden birisi Tarihu'l Bab ya da Derbendname'dir. Görünen o ki Müneccimbaşı da bilgilerini bu kitaptan derlemiştir. Minorsky'nin dediği gibi Bab tarihin başlangıcı, kitapta da adı geçen Yezidi sülalesinden Muhammed b. Halid'in hükümdarlığıyla bağlantılıdır. Kitabın yazarının, Arran, Şervan ve El Bab'da mevcut olan mahalli eserlerden yararlandığı anlaşılıyor. Sonra bu bilgilere mahalli bilgileri de eklemişti. Aynı şekilde bu eserlere uygun muhtasarı gözlemekte de dakik tarihleri tercüme etmiştir. Bunlara ilave sayfaları da kaydetmiştir. Sahibinin adı kesin olarak bilinmese de bazıları kitabın Mamsus El Derbendi adında bir şahsa ait olduğunu söylüyor. (bkz. F. Rosenthal, a History of Muslim Historigraphy, Leyden 1952, P. 385)
Minorsky kitabın muhtemelen, yukarıda adı geçen Kürt yazar Mesud b. Namdar'ın olduğunu söylüyor. (bkz. V. Minorsky, Fusulun Mm Tarihil Bab ve Şervan, Moskova 1963, syf. 17, Rusça) Derbendname'nin günışığına çıkan ilk nüshası, M. 1722'de Derbend'in Ruslar tarafından işgali sırasında Derbend Valisi İmam Qeli tarafından Çar Büyük Petro'ya takdim edilenidir. Sonra Klaproth tarafından iyi bir tercümeyle Fransızcaya çevrildi. (bkz. J. Klaproth, Extrait du Derbend - Nameh ou de l'Histoire de Derbend JA. 2 SER. T. III. (1829) pp. 439-467.)
Ancak bu tarihi vesika hakkında yapılmış en önemli çalışma Rus Akademisi'nin 1851'de vesikayı İngilizceye çevirmesidir. (Derbend - Nameh, Or The History of Derbend. Translated From Turkish Version.. And With Notes. St. Petersburg, Memoires des Savants Etrangers Publies par l'Academie des Sciences T, VI, 1851.)
Müneccimbaşı'na göre Tarihul Bab kitabının yazımı H. 500 / M. 1106'da tamamlandı. Aynı şekilde Kürt Şeddadilere has bölüm ile Bab (Derbend) ve Şervan hakkındaki önemli iki bölümün yazımı H. 468 / M. 1075'te durmuştur. Bu da gerçek yazarın elyazması eserini yazdığı zamana yakındır. Bu yüzden, daha sonraki dönemlerde Ani'de hüküm süren Şeddadiler hakkında birşey söylemiyor. Yine de yazarın, Arran tarihi hakkında yazan El Berdail, Azerbaycan tarihi hakkında yazan Ebul Heyca'nın eserleri ile ilgisini açıklamak zordur. Zira bütün bu eserler kayıptır. Minorsky Derbendname'nin yazarının Gence şehri civarında yaşadığını ve yerel kaynakları kullandığını, Hıristiyanlara karşı büyük bir düşmanlık beslediğini ve Türklere karşı iyi duygular beslemediğini söylüyor. Bölgede yaşayan bir Fars veya Kürt olarak tahmin edilebilir. Bu durum onu mahalli vesikalar derleyen meçhul Kürt yazar Mesud b. Namdar'a yaklaştırıyor. (bkz. V. Minorsky and C, Cahen Le Recuiel Transeancasien, Journal Asiatique, 1949, pp. 93-142.)
Mesud b. Namdar eserini, Gence'de Şeddadi sülalesi rejiminin yıkılışından yaklaşık 40 yıl sonra yazdı. Bu olay da Müneccimbaşı'nın kitabı için iyi bir kaynak oluşturuyor.
21. V. Minorsky'nin araştırdığı, içerdiği bilgiler açısından zengin kitaplardan birisi de Hududul Alem adlı coğrafya kitabıdır. Bu kitap M. 10. yüzyılda bilinen dünyanın değişik bölgelerinden gözlemler ve gerçekler içermektedir. Kitabın önsözünden, Afganistan'ın kuzeyinde Kuzkanan'da hükmetmiş Fergani soyundan Prens Ebul Haris Muhammed b. Ahmed'e ithaf edildiği anlaşılıyor. (bkz. V. V. Barthold, Hudud al-Alam, the Region of the World, Apersian Geography 372 A.N. 982 A.D. Translated and Explained by V. Minorsky, London, 1937, p. 172.)
Bu kitabın sekizinci sayfasında Minorsky, kitabın elyazmalarının Rus subayı Tomansky tarafından Aşhabad (Aşkabad) (1890)'da nasıl keşfedildiğini anlatıyor. Yazarın adının şu sigayla kitabın üzerinde yazılı olduğunu söylüyor: "Sahibi, yazar, Allahu Teala'nın rahmetine muhtaç, günahkar, Ebul, Mue... Abdul... um ibn... eyn... ibn ali El Farısi..."
Burdan anlaşılıyor ki yazar Ebul Mueyyid Abdulkayyum b. El-Huseyn b. Ali El Farısi'dir. Kitabın yazımını H. 372 / M. 982'de tamamladı. Sonra H. 656 / M. 1258'de yeni nüshaları yazıldı. Barthold 1937'de bu kitabı Rusçadan İngilizceye çevirdi. Yine Kezide tarihi sahibinin konumuzla ilgili verdiği bilgilerin. yanında bu çeviri de çalışmamızda yararlı oldu.
22. Minorsky, Kafkas halkları tarihi üzerine yaptığı değişik çalışmalarda, İslami kaynaklar dışında Gürcü ve Ermeni gibi yerel kaynaklardan da yararlandı. Bu kaynaklar hakkındaki bilgileri Minorsky'nin şu iki kitabında anlattıklarından elde ettik: A. Dirasatun Havle Tarihi Kafkasya, Studies in Cauncasian Hisstory, London, 1953, I- New Light on the Shaddadids of Ganja. II- the Shaddadids of Ani. B. Fusulun Min Tarihil Bab ve Şervan, History of Sharvan and Darband 15 the 10 th – 11 th Centuries, Cambridge, 1958)
Bununla beraber asıl kaynaklara ulaşmaya çalıştık ancak yazar hakkında kısa açıklamalar ve dağınık bilgiler dışında bir şeye rastlamadık. M. 10. ve 11. yüzyıl olaylarına değinen Gürcü kaynakları Brosset araştırmış, Minorsky de bunlara önemli açıklamalar ekleyerek büyük oranda düzelmelerini sağlamıştı. (bkz. M. F. Brosset, Histoire de la Georgie, 1849, I / f. 344, Chat As ander "2", and M. F. Brosset, Collection d. Historiens Armeniens Traduite par M. F. Brosset I. II. SPB. (1874-1876)
23. M. 13. yüzyılda Ermeni tarihçi Fardan (Vertan, Vartan; ölümü M. 1271) ise, eski devirlerden M. 1267'ye kadar gelişen olaylar hakkında bir tarih kitabı yazdı. Kitap birçok dile çevrildi. 1861'de N. Emin tarafından Rusçaya, Elise Vartabed tarafından da Fransızcaya çevrildi. (Elise Vartabed, Histoire de Vartan et de la Guerre des Armêniens. Traduction Nouvelle par V. Langlois. Collections des Historiens anciens et Moderenes de l'Armanie par V. Langlois" I. II. (Paris 1869) pp. 177-251.)
Fardan (Vartan) fanatik bir Ermeni bilim ve din adamıydı. İlahiyatla ilgileniyordu. Kilikya Bardezreberdi'de doğdu. Zamanının çoğunu Ermenistan şehirlerinde ders vererek geçirdi. Feodal kilise doğrultusunda çalışan bir tarihçiydi. Ardında değişik çalışmalar bıraktı; bunlar dini şiirler ve çevirilerden oluşan notlardır. Ancak en ünlü eseri Et Tarih El Am'dır. Tarihin başlangıcından M. 1267'ye kadarki olaylardan sözediyor. Yine Kafkasya ve Moğolların buralara saldırıları hakkında bilgiler veriyor. Ayrıca, Vartan'dan önce tarih hakkında yazdıkları halde kitapları bize ulaşmamış Ermeni tarihçilerin adları da kitapta yer alıyor: Vartan'ın bitabını araştıranlar ise; E. Dulaurier, Les Mogols, D. Apres les Historiens Armenians. Fragment Traduits sur les Textes Originaux, "Extrait de I' Histoire Universelle de Vartan", "Journal Asia tique" (1860) 5 senle, T. 16. M. Brosset, Analyse Critique de "Histoire Univeselle" de Vardan, Memoires de I' AC. Imper. de Sciences de ST. PB. (1862) 7 Sêrie, T. 4, No 9.
Et Tarih El Am kitabında Vartan, İslamın ilk dönemlerinde meydana gelen Müslüman - Hıristiyan çatışmasına değiniyor. Kitabında Hıristiyan tarafını tuttuğu açıktır. Sözkonusu düzeltme ve eleştiriden sonra Ahmed Kisrevi Tebrizi ve Minorsky bu kitabı dayanak olarak kabul etti. Bu kitabın özellikle 5. bölümünde sözkonusu mülahazalar görülüyor.
24. Stephanos Asolik tarihinin olayları ise H. 394'te bitiyor. O da Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında cereyan eden olaylara değiniyor. Konuyla ilgili bkz. Asolik de Taron, Etienne, Historie Universelle p, 1-2, p.1 Traduite de 1 Armênien et Annotêe par E. Dulaurier, 1883, p. 2, Trad de l'Arm. et Annotêe par F Macler 1917.
Prud'Homme Aristakes, konuyla ilgili çalışmalarını tercüme etti ve; Aristakes of Lastiverd, Trans, By Prud'Homme adıyla yayımladı.
25. Urfalı Mathe (Matheu El Edisi) hakkında fazla bir şey bilinmez. Ancak eserleri M. 950-1130 yılları arasındaki Ermeni tarihiyle ilgilidir. "Ilk haçlı savaşları" diye tanımladığı savaşlar hakkında bizi bilgilendirmektedir. Muhtemelen eserler M. 1140'tan önce yazıldı. Ancak Müslümanların olaylara karşı tavrını düşmanca gösteriyor. Aynı zamanda yazılar tutarsız olup özenli değildir. Bizanslıların tutumunu de işlemiyor. Ancak Küçük Asya'nın doğu bölgelerine, bu bölgelerden Urfa şehrine düzenlenen haçlı seferleri sırasındaki gerçek çarpışmalara işaret eden gözlemleri içeriyor. Bu vakayinamelerin tam metni 1868'de Ermenice basıldı ve Jean Paul Dulaurier tarafından Fransızcaya çevrildi: Jean Paul Dulaurier, Recit de la Premiere Croisade (1850, Narrative of The fırst Crusade).
26. Öte yandan 18. yüzyıl Ermeni tarihçisi olan Mihail Camcıyan, Ermenistan tarihi hakkındaki bilgileri, hatalarını düzeltmeksizin Matheurs El Urfali'den aldı. Bununla Urfali'den tam metinleri aktardı, bu metinlerin düzeltmeleri Kisrevi Tebrizi ve Minorsky tarafından yapıldı.
27. Musa Kakankatfasi'nin Egwan kitabı Kafkasya'nın genel tarihi üzerine yapılan araştırmaları için önemli kaynaklardandır. Sehl b. Sinbat ve onun Babek El Xurremi ile ilişkisi hakkında bilgi de veriyor. Bu Ermenice kitabın iki çevirisi var. Biri K. Batkanov tarafından yapılan Rusça çeviridir. Batkanov çeviriyi Şahatony'nin elyazısı nüshasından gerçekleştirdi. Öbürü ise Dowsett'in İngilizce çevirisidir. (bkz. G.J.F. Dowsett, The History of the Caucasian Albanians, by Movses Dasxuranci, London 1961.)
28. 5. ve 6. yüzyıllar arasında yaşayan ünlü başka bir Ermeni tarihçisi de Mouses Dasxuranci de ülkesinde cereyan eden olaylara değinmiştir. Bu bilgiler çalışmamıza yardımcı oldu. Marların (Ermenice Medler) MÖ 1. yüzyılda Ermeni Kralı Büyük Tigran zamanında Arakes nehri civarında bulunduğu günden bahsetmesi bize yardımcı olan bilgilerdendir.
Mouses Dasxuranci en eski devirlerden M. 428 yılına kadarki Ermeni tarihini kaydeden ilk tarihçidir. Tarihini yazarken eski mitlerden ve hikayelerden yararlanmış, Eski Yunan ve Doğu kaynaklarını kullanmıştı. Ünlü tarihinde birinci kitap (bölüm 30) eski Ermeni ve İran efsaneleri arasında bağ kurmaya çalışırken, taassubun da etkisiyle, Ermeni Kralı Büyük Tigran'ı MÖ 6. yüzyılda Med Kralı Azdahak'ı yenen Kuriş müttefiki olarak gösteriyor. Halbuki ikisi arasında beş yüzyıl gibi bir zaman farkı var. Bu, olayları aktarırken yapmış olduğu hatalardan sadece bir örnektir.
Mouses Dasxuranci'nin kitabı 3 ciltten oluşuyor. İlk defa M. 1695'te basıldı. 1977'de, Hollanda Leyden Devlet Kütüphanesi'nde çalışan Ermeni bir arkadaşın yardımıyla bu baskıyı görme fırsatını bulduk. Kitabın bazı bölümlerinden yararlandık. Şunu da belirtmekte fayda var: Bu eski tarihi eser birçok Avrupa diline çevrildi. Bunlardan Rusça çevirisi N. O. Emina tarafından yapıldı: Moisey Khorenskiy, Per. Emina, Istoriya Armenii Moiceya Kherenskaf, Noviy Perevod N. O. Emina, M. 1893 (Etnogr, Fond N. O. emina V / YP. 1. IZD. LAZ. Inst, varst. YAZ.) Venedik'te Soukry baskı da var.
Geographie de Moise de Corêne d'Apres Ptolêmêe, Texte Armênien, Traduit en Francais par Arsene Soukry (Venişe 1881)
29. Öte yandan Leo adıyla ünlü olmuş başka bir Ermeni tarihçisi daha var. Bu tarihçi Ermenistan tarihi ile ilgili ciltler dolusu eser yazarken sadece ülkesinin tarihine değil aynı zamanda bu ülkenin gerek komşu, gerekse uzak ülkelerle ilişkileriyle burada gelişen olaylara da değiniyor. Leo ciltler tutan eserinde Ortaçağ tarihçilerinin rivayetlerini düzelterek, yorumlamadan olduğu gibi aktardı. 1947'de Ermenistan'ın başkenti Erivan'da bu kitap Rusçaya çevrildi.
30- Son olarak araştırmamızın sonunda notlar şeklinde belirttiğimiz çeşitli dillerde yayımlanmış bizim de yararlandığımız değişik kaynaklardan ayrıntılı bir şekilde bahsetmek istemiyoruz. Ancak merhum Profesör Ahmed Kisrevi Tebrizi ile merhum Profesör V. Minorsky'nin çabalarını takdir etmemiz lazım. Her iki profesör Transkafkasya tarihinde Şeddadi ve Rewadi Kürtlerinin oynadığı rolü aydınlatmak için teşekkür edilmesi gereken bir çaba harcamışlar.
Yine Diyakonov'un Medlerden bahseden kitabı ile Velcivsky'nin Kürtleri konu alan kitaplarından özellikle İskitlerin yaşadıkları yerler hakkında yararlandığımızdan çabalarından dolayı bu yazarlara takdir borçluyuz.
Profesör Ahmed Kisrevi Tebrizi (İngiltere Asya Kraliyet Cemiyeti üyesi, Amerika - Asya Cemiyeti üyesi) 1928'den beri Farsça olarak, üç ciltten oluşan Şehriyaran Kemnan (Unutulmuş Hükümdarlar) kitabını yazdı. Kitabın üçüncü cildini gene Kürt Şeddadilerine, bunların Ermenistan, Gürcistan ve Arran'da hükmettikleri bölgelerin vasfına ayırdı. Görüşlerinde, Ermeni yazarlardan başka bazı İslam kaynaklarına özellikle Müneccimbaşı'nın kitabına dayandı. Bu değerli tarihçi, ilk defa, sözkonusu topraklara hükmetmiş Kürt hükümdarlığını öven Şair Katran'ın şiirlerine itimat etti.
Bu kitabın 2. cildi ise Azerbaycan'da hüküm sürmüş iki Kürt prensliği olan Revadilerle Ahmedililerin tarihini içeriyor. İkinci cildin birinci bölümü detaylı bir şekilde Deylemlerden (Cestanyan, Kenkariyan, Salaviyan) ayrıldı. Taberistan ve Hazar Denizi'nin güneyine düşen bölgelerde bunların oynadığı rolü aydınlatmaya çalıştı. Kitabın üç cildi de Transkafkasya ülkeleri tarihi için önemli kaynaklardan sayılır. "Katran", hikmetli şair Şerefüzzaman Ebu Mansur Katran et Tebrizi el Ezdi'nin künyesidir. H. 425 - 465 / M. 1034-1072 yılları arasında yaşadı. Azerbaycan'daki Kürt Rewadi hükümdarları ile Arran'daki Şeddadioğulları hükümdarlarıni öven birçok şiiri vardır. Bu şairin beyitlerinden mükemmel tarihi gerçekler çıkabilir. Minorsky, Studies on Caucassian History (London 1953) adlı kitabında bu gerçekleri tartıştı. Ahmed Kisrevi Tebrizi'nin makale ve çalışmaları Yahya Zeki tarafından bir kitapta biraraya getirildi. 78 risale ve makaleden ibaret olan bu çalışmalar Karwend Kisrevi adıyla 2536'da, Şemsi 1352'de Tahran'da basıldı.
Burada Vladimir Teodoroviç Minorsky'nin halklar hakkında yaptığı oryantalist çalışmalara, özellikle Kafkasya ve Transkafkasya halkları -Kürtler gibi- hakkındaki çalışmalarına değerli okuyucumuzun dikkatini çekmek ihtiyacı hissetmiyorum. 1900 yılında Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1903'te Lazarev Doğu Dilleri Enstitüsü'nü bitirdikten sonra Minorsky, Rusya Dışişleri Bakanlığı'nda diplomasiye atıldı. İran ve Türkiye'de görevlerde bulundu. Bu ona bu ülkelerde konuşulan dilleri öğrenme imkanı verdi. Sonra bu ülkelerdeki Kürtlerin hayatım yakından gözlemleme fırsatı buldu. Bu gözlemlerden bazılarına "Kürtler, Gözlemler ve İzlenimler" (Petrograd 1915) adıyla yayımladı. Ancak Ekim Devrimi'nden sonra 1919'da Fransa'ya göç etti ve 1930'da İngiltere'ye yerleşti. İngiltere Bilim Akademisi ile Fransa Bilim Akademisi'ne üye oldu.
Birçok cemiyet üyeliğinde bulundu. Bu değerli bilim adamı ardından Kürt ve Arap kütüphanelerinin hâlâ muhtaç olduğu nadir eserler bıraktı. Şu iki kitabı sözkonusu çalışmalarındandır:
V. Minorsky, Studies on Caucasian History (London, 1953)
V. Minorsky, A History of Sharvan and Darband in the 10 th – 11 th Centuries (Cambridge - 1958)
Bu iki kitaptan ciddi bir biçimde yararlandık. Kafkasya topraklarında Kürtler ve benzeri ulusların oynadığı rol hakkındaki gerçekleri bu kitaplardan çıkardık.
Yine değerli Kürt tarihçi merhum Hüseyin Huzni El Mukriyani'nin, önceki tarihçilerin görüşlerine dayanarak Azerbaycan ve Kafkasya tarihi hakkında yayımladığı çalışmalarından söz etmek gerekir, bu çalışmalar da kitabımızdaki bazı boşlukları doldurdu.
Son olarak işimi kolaylaştırması ve bilgi ve bilim alanında insanlığın yüce hedeflerine hizmet etmeye beni muvaffak kılması için yüce yaradana yalvarmadan geçemeyeceğim.*
Dr. Cemal Reşid Ahmed
Kerkük, 13 Temmuz 1983
* Bu önsöz 25 Temmuz 1991'de Irak'ın Şaklava kentinde yeniden yazıldı. Sonra bu kitapta geçen ve Kafkasya'daki Sovyet yönetimi sırasında kullanılan isimler yeniden gözden geçirildi. Aynı yılın Aralık ayının ilk gününde Hollanda'da tamamlandı.