La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Bir Anayasa Arayışı


Auteurs : | | | | | | | | | | | | | | | | |
Éditeur : Heinrich Böll Stiftung Date & Lieu : 2009-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 170
Traduction : ISBN : 978-605-88952-1-8
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Bir Anayasa Arayışı

Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Bir Anayasa Arayışı

Bir anayasa metninin toplum nezdinde kabul görmesi, kitlelerin taleplerini karşılayabilme ve sorunlarını çözebilme kapasitesine bağlıdır. Eğer bir anayasa, insanların ihtiyaçlarını tatmin etme yeteneğine sahipse, prestiji yüksek, ömrü uzun olur. Buna karşılık bir anayasa -gerek yapılışı gerek uygulanışı sırasında- toplumdan yükselen seslere kulaklarını kapatmışsa, bu anayasanın her daim tartışmaların merkezinde yer alması kaçınılmaz olur.

Bir askeri darbenin ürünü olan 1982 Anayasası, Türkiye’nin hukuk yaşamına dâhil olduğundan beri, hep bir rahatsızlık odağı oldu. Aradan geçen çeyrek asrı aşkın sürede birçok kez metinde değişiklik yapılmasına rağmen anayasadan kaynaklanan bu rahatsızlık giderilmedi. Hemen her dönem, farklı toplumsal gruplar bu anayasanın sebep olduğu problemlerden muzdarip oldular. Artık bir yamalı bohça haline gelen bu anayasa, sorun çözmek bir tarafta dursun, bizatihi sorun üreten bir kaynak haline geldi. Eğer bir anayasa – içeriği, kurumları ve mekanizmalarıyla- toplumda baş gösteren problemlere çözümler üretmez, eksikliklerin giderilmesini sağlamaz ve daha önemlisi bir hakkaniyet ve adalet algısı yaratamaz ise, toplumda anayasanın değiştirilmesi ve yenilenmesine dönük arayışlar başlar. Nitekim Türkiye’de de böyle oldu. 1982 Anayasası, bir anayasanın sahip olması gereken özellikleri taşımadığından ve bir anayasadan beklenen işlevleri yerine getirmediğinden, birçok kesim bu anayasanın değiştirilmesini talep etti, alternatif anayasa taslakları hazırladı. Her seçim döneminde neredeyse bütün siyasi partiler, bu anayasanın artık Türkiye’nin koşullarına uyum göstermediğinden bahisle, anayasa değişikliği vaadini dillendirdi.

Bu çalışmalardan en önemlilerinden biri, AKP’nin hazırladığı anayasa taslağı oldu. “Demokratik ve sivil yeni bir anayasa” iddiasını taşıyan bu taslak, Meclis’te güçlü bir siyasi temsile sahip bir siyasi iktidar tarafından hazırlandığı için, hem kamuoyundaki anayasa tartışmalarını canlandırdı, hem de bir umut yarattı. Denilebilir ki, hemen her yerde anayasa konuşulmaya, taslaktaki hükümlere alternatif hükümler üretilmeye başlandı. İnsanlar, ilk defa, kendi kaderlerini belirleyecek bir belgenin hazırlanması sürecine müdahil olma iradesini gösterdiler.

Üniversitelerin –özellikle de hukuk fakültelerinin- bu tartışmadan uzak durmaları düşünülemezdi. Hemen her derslerinde anayasayı irdeleyen, başka ülkelerin anayasalarıyla karşılaştıran fakültemizin değerli öğrencileri, bu sürece bigane kalamayacaklarını ve anayasa taslağı üzerinden ülkenin anayasa ihtiyacının her boyutuyla tartışılacağı bir toplantı düzenlemek istediğini bize bildirdiler. Öğrencilerimizin önayak olacağı bir geniş kapsamlı bir etkinlik fikri, bizi çabucak harekete geçirdi. Öğrencilerimizle birlikte programımızı hazırlayıp Diyarbakır Barosu’na ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’ne başvurduk, ilimizin yerel yöneticilerinden bu çalışmaya destek olmalarını istedik. Başvurduğumuz her kurum heyecanımızı paylaştı, kendilerine müteşekkiriz, ve nihayetinde Diyarbakır’da iki gün bir beyin fırtınası şeklinde geçen bir toplantı gerçekleştirdik.

Bu toplantının üzerinden yaklaşık bir buçuk yıllık süre geçti. Ancak aradan geçen süre, bu toplantıda konuşulan konular halen gündemdeki canlılığını koruyor. Bu nedenle, bu metinleri kamuoyunun bilgisine sunmak istedik. Eğer bu kitap, daha uzun süre gündemimizi işgal edecek gibi görünen anayasa tartışmalarına küçük de olsa bir katkı sunarsa, amacına ulaşmış olacaktır.

Vahap Coşkun


Hiçbir anayasa, kabul edildiği ilk günden itibaren, bu denli tartışılmamıştı 1982 Anayasası kadar. Hazırlanışından kabulüne, başlangıç kısmından geçici hükümlerine kadar anti demokratik bir ruha sahip olan bu anayasa, yapılan onca değişikliğe rağmen, halen de bu niteliğini korumaktadır. Bugüne kadar “başlangıç” kısmının yanı sıra toplam 68 maddede değişiklik yapılmıştır. Ancak buna rağmen anayasaya sinen askeri ruh onu “kışla nizamnamesi” görünümünden kurtaramamıştır. Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile sağlanacak toplumsal uzlaşma sonucu hazırlanacak yeni sivil bir anayasaya kadar da bu tartışmalar bitmeyecektir. Türkiye’nin temel sorunlarını tartışmaya başladığı, daha doğrusu tartışabilmek için zemin yokladığı bir dönemde anayasa tartışmalarını tekrar başlatmak ve yeni sivil demokratik bir anayasa ihtiyacını yükseltmek gereklidir.


Anayasa, devletin temel yapısını, örgütlenişini, işleyiş kurallarını gösteren ve kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan hukuk kurallarından oluşur. Çağdaş demokratik ülkelerde, anayasalar iktidarın sınırlandığı, özgürlük, eşitlik ve adalet uğruna verilen uzun mücadelelerle kazanılmış hakların, temel değerlerin ve ortak ideallerin somutlaştığı belgelerdir. Bu bakımdan bir ülkenin anayasası sadece devletin kuruluş düzeninin oluşturulduğu temel kurallar metni değil, aynı zamanda insanların temel hak ve özgürlüklerinin de güvencesidir...

Av. Mehmet Emin Aktar
Diyarbakır Barosu Başkanı




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues