ÖNSÖZ
Pekçok bilim adamının dile getirdiği ve Beşikçi'nin özlü bir şekilde ifade ettiği; "Bilime kimin ihtiyacı varsa o üretir" kuralını Kürtler için yeniden düşünmeliyiz. "Kürtler'in bilimsel bilgiye ihtiyaçları çok büyük Çünkü Kürtler'i denetim altında tutan devletler, konunun sağlıklı bir şekilde bilinmemesi için her türlü önlemi almışlardır." Son yıllarda Kürtler arasında bilimsel araştırmalar yapanların sayısında artış gözlemleniyor. Ne var ki, bu çalışmaların çok yetersiz olduğunu söylemek zorundayız. Ben de böyle bir gereksinimden yola çıkarak, Kürtlerin kimlik sorununu araştırmak istedim.
-Bu çalışmada, daha çok Türkiye Kürtlerindeki gelişmeleri incelenmeye çalıştım. Diğer ülkelerde yaşayan Kürtlerin etnik sorunlarını araştırmak çok kapsamlı bir iştir. Üstesinden gelmek için, çok daha uzun bir zaman ve olanaklar gerekiyor. Arap alfabesini, Farsça ve Arapçayı bilmek de zorunlu. Bu nedenle, çok zorunlu olmadıkça İran, Irak ve Suriye'deki Kürtlerin kimlik sorunlarının tarihi sürecine dokunmadım. İyi birşey olmadığını biliyorum, belki gelecek yıllarda ele alınabilir.
Son on yılda, dünya büyük değişimler yaşadı. Yeniden yapılanmalar ve rejim değişiklikleri oldu. "Milliyet" ve "kimlik" sorunları bu değişimlerin ekseninde yer aldı. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya parçalandı. Doğu Avrupa ve Ortaasya'da rejimler değişti. Bir devletten yeni devletler oluştu. On yıldır "millet", "milliyet" ve "kimlik" sorunları hep tartışılıyor. Ortadoğu'da ve bu arada Türkiye'de de, Kürt Sorunu gündemden hiç düşmedi. Yasaklı konumuna karşın, hergün görsel ve işitsel medya bu konu ile meşgul.
Bir husus dikkatimi çekti. Tartışılan "Kürt Kimliği", ilmi araştırmalara konu olamamış. Oysa Türkiye'deki bu önemli konunun incelenmesi gerekiyordu. Ben de bu amaçla soruna eğildim. Yetkin eserlerin üretileceğine inanıyorum.
Ülkemizde, kimlik sorunu, etnik sorun olarak tartışılıyor. "Etnik sorun" dendiğinde genelde Kürt kimlik sorunu anımsanıyor. Yunanca "ethnikos" ya da "ethnos" kelimeleri dilimize "etnik" şeklinde girdi ve "halk" anlamına geliyor. Akademik terim olarak, "etnik grup" ve "etnisity" olarak kullanıldı. Dil, kültür ve soy ortaklığı olan toplulukların benzerliği bu kelime ile dile getirildi. Toplulukların farkları anlatılmak istenirken, nitelikleri benzeşen grupları diğerinden ayırt etmek için, "etnisite farkı" deyimi kullanıldı. Toplumsal gruplaşmaları anlatmada, "etnisity" kelimesi yardımcı oldu. Bireylerin kendisini böyle bir gruba yakın bulma duygusu belirleyici etmendir.
Bu nitelikleri göz önüne alarak, Kürt toplumunun etnik konumuna ve kimlik sorununa değinmek istedim.
Bu arada, bazı terimlerin kullanış ve isimlerin yazılış şekline dikkatinizi çekmek istiyorum. Yararlandığım kaynaklarda isimler nasıl yazılmışsa, ben de aynı şekilde kullandım. Örneğin, Kanada'da öğretim görevlisi olan İran Kürtlerinden "Hasan Pur", bazı kaynaklarda "Hassan Pour" olarak geçiyor. Oysa isminin başında bir de "Amr", ya da "Emir" de olmalı. Bunun gibi, bazı terimler ya da isimler, kimi yazarlarca "politik" ve kimilerince de "coğrafik" anlamda kullanılmış. Hatta bazan hangi anlamda kullanıldığı belirgin değil. Bir araştırmacı olarak, sadece sosyolojik amaç güttüm. Bu nedenle, politik ve coğrafik kullanım şekline bakmadan, tarih içinde nasıl kullanılmışsa, ben de bu kullanım şekline saygılı oldum. Örneğin, "Kürdistan" isminde olduğu gibi.
Bu çalışmada bana yardımcı olan tüm arkadaşlara şükran borçluyum. Diğer yapıtlarımda olduğu gibi, bu araştırmada da eşim Azime Kutlay, sürekli olarak beni özendirdi ve hem de titizlikle yazıma ortak oldu. Teşekkür ederim.
8 Ekim 1996, Stockholm Naci Kutlay
|