La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Ülke içinde göç ettirilen insanlar: Türkiye'deki Kürtler


Auteur :
Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 2002, İstanbul
Préface : | Pages : 102
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 210x295 mm
Code FIKP : Liv. Tr.Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Ülke içinde göç ettirilen insanlar: Türkiye'deki Kürtler

Ülke içinde göç ettirilen insanlar: Türkiye'deki Kürtler

Kürt İnsan Hakları Projesi

Compte d'auteur


Silahlı çatışma ve iç karışıklıkların yanı sıra, baraj projeleri gibi geniş ölçekli altyapı projelerinin yürürlüğe konulmasının sonucu olarak, 1985'ten itibaren Türkiye'de en az 3 milyon Kürt zorla göç ettirildi.5 Bu altüstlüğün insanî malîyetini ölçmek olanaksızdır. Zorla göç ettirilenlerin geçimlerini sağlayabilmeleri için Türk hükümeti tarafından da uluslararası toplum tarafından da nerdeyse hiçbir koruma ve yardım sunulmamış, bu insanlar son derece sınırlı alternatiflerden birini seçmeye zorlanmıştır: Ya, akın edenlere yiyecek kaynağı olmayan büyük kentlerin eteklerindeki gettolarda ya da bu insanları kontrol altında tutmak için plânlanmış, hükümetçe yapılan yerleşim yerlerinde yaşamak. Türkiye'deki, mağdur edilmiş, kültürel ve toplumsal köklerinden koparılıp ülke içinde zorla göç ettirilmiş Kürtler, sadece işsizlik, yoksulluk, kötü sağlık ve eğitim gibi ekonomik yoksunluk ve ağır koşullardan dolayı değil, ama, aynı zamanda, duygusal travma ve kenara itilmişlikten dolayı da acı ...



ÖNSÖZ

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ile birlikte Kürt İnsan Hakları Projesi-KHRP’nin (KHRP-Kurdish Human Rights Project) yardım ve yol göstericiliğinde açılan davalar içinde, Akdıvar'ların Türkiye'ye karşı açtığı (köylerin yıkım ve boşaltılmaları ile ilgili) davanın kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiye hakkında verilen seri halindeki kararların en birincisi idi.1 1996 yılında Mahkeme, Türkiye'nin, evlerini yakıp, mal varlıklarını yok ederek ve haklarını aramalarını engellemeye çalışarak, başvuru sahiplerinin insan haklarını çiğnediğine hükmetti. Dava, Türk askerleri tarafından Güneydoğu Anadolu'daki Kelekçi köyünden zorla göç ettirilmiş bir grup Kürt'ten, (karardan) dört yıl önce, Aralık 1992'de, aldığım mektupla başladı. Bu insanların evleri içindeki bütün eşyalarla birlikte yakılıp, yerlebir edilmişti. Köyün 500 sâkini köylerini boşaltmak zorunda bırakılmıştı. Hükümet, yeniden yerleşimle ilgili hiçbir düzenleme yapmamış, bu insanların bir çoğu en yakındaki kent olan Diyarbakır'a gitmişlerdi.

O günden sonra, KİHP, çok fazla sayıda benzer yardım başvuruları aldı ve şu anda, Güneydoğu Anadolu’da evlerinden ayrılmaya zorlanan Kürtler adına çok sayıda davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunmuş bulunmaktadır. Gaddarlık boyutlarına ulaşan ve olaya maruz kalan insanların fiziksel ve psikoljik yapı ve değerlerini tamamen göz ardı eden, hukukun üstünlüğü ilkesini bariz bir şekilde ayaklar altına alan bir anlayışla yürütülen köylerin boşaltılma uygulaması, insan hakları ihlâllerinin defalarca ortaya çıkması sonucunu doğurmuş ve Türkiye'yi iç ve uluslararası hukuku çiğner duruma sokmuştur. Bu, KİHP'nin yaklaşık 500 müracaatçı adına Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunulan davalardaki stratejik dava programının parçasını oluşturmaktadır.

Ancak, bireysel davalardaki net başarılara rağmen, davalarını kazanan insanların köylerine dönmelerine izin verilmemiştir. Boşaltılan 3,000'den fazla köy ve mezranın eski sakinlerinin durumları değişmemiş, aynı kalmıştır. Kentlere gitmek zorunda bırakılanların büyük bir çoğunluğu toplumun kenara itilmiş unsurları olarak büyük şehirlerin kenar mahallelerinde (gettolarda) yaşamaktadır. Günümüzdeki sorun, sadece daha önceki göçlerin toplumsal etkilerinin varlığı ile sınırlı kalmamakta, ama, ne yazık ki, yıkımlar ve göçe zorlamalar halen sürmektedir. KİHP bugün bile hâlâ yerlerinden göç ettirilmiş, hatta bazen ikinci kez göç ettirilmiş ve köylerine dönme izni verilmeyen insanlarla ilgili haberler almaktadır.

Bu rapor niye şimdi yayınlanıyor? Göç ettirme, Türk Devleti'nin Güneydoğu Anadolu'daki Kürtlere yönelik, 20 yılı aşkın süredir uyguladığı politikanın en haşin boyutlarından biri olup, bugün, toplumun en önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorun, sadece, Turkiye'deki Kürtlere yönelik uzun vadeli ayrımcı politikadan, Türkleştirme politikasından ve de Kürdistan İşçi Partisi (PKK)2 ile yürütülen silahlı çatışmadan kaynaklanmamakta, ama aynı zamanda, yerel nüfusun çıkar ve istekleri dikkate alınmayarak yürütülen İlisu Barajı gibi geniş ölçekli altyapı projelerin ürünü olarak iyice dal budak salmaktadır. Günümüzde, köylere geri dönüş ve göç ettirilenlerin yeniden yerleşim sorunu hâlâ çözümlenmemiş olup, Kürtler için yakıcı bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Ağustos 1999 depreminde3 evsiz kalanlar için yeniden yerleşimi bile gerçekleştirmekte başarısız olan hükümetin, bu konuda da çözümler üretmekte yetersiz kaldığı görülmektedir. Türk Devleti'nin Kürtlere yönelik politikasının odak noktası olarak göç ettirme politikası, 1923'te Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar uzanır. Günümüzde Türkiye, Avrupa Topluluğu'na üyelik görüşmelerine ilişkin tartışmalar devam ederken, KİHP, Türkiye'nin göç ettirme sorunundaki sicilinin, Türkiye'nin insan hakları konusunda reform yapma kararlılığının ve Türkiye Kürtleri ile ilişkileri konusundaki niyetinin en can alıcı testlerinden biri olduğu inancındadır.

Bu rapor, Güneydoğu Anadolu'daki köy yıkımları ve ülke içinde zorla göç ettirme konusunda geçmiş KİHP raporlarının4 güncellenmesini, Türkiye'nin göç ettirilenlerin geri dönüşleri ve yeniden yerleşimi için günümüzdeki programalarını değerlendirmeyi ve uluslararası standartlara aykırı olan Türkiye'deki uygulamaların ortaya konulmasını hedeflemektedir. Son yıllar, ülke içinde zorla göç ettirilen insanların, mülteciler kadar koruma ve yardıma muhtaç olduğuna ve uluslararası topluluğun bu soruna daha da çok eğilmesi gerektiğine tanıklık etmektedir. Günümüzde, BM'in Ülke İçinde Göç Ettirme Konusundaki Yol Gösterici İlkeleri, uluslararası İnsan Hakları Hukuku'nun ve İnsancıl Hukuk'un uygulanabilecek emredici hükümlerini sunmakta ve Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri yerine getirmesini değerlendirilmesinde bir çerçeve sağlamaktadır.

Bu raporun hazırlanmasında değerli çabalarından ötürü Fiona Mckay, Stephen Vasil ve diğer emek verenlere; ve ayrıca katkıları dolayısyla Göç-Der, İHD, Türkiye Barolar Birliği ve diğer cesur insan hakları savunucularına en içten teşekkürlerimizi sunarız.

Kerim Yıldız
Genel Direktör

Haziran 2002

1 Dava no: 99/1995/605/693
2 PKK 4 Nisan 2002'de lağvedilmiş ve Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK) kurulmuştur.
3 “Depremden iki yıl sonra, Türkiye'nin evsizleri yardım bekliyorlar, International Herald Tribune, 20 Ağustos 2001.
4 KİHP, Türkiye’deki, ülke içinde göç ettirilen Kürtlerle ilgili çok sayıda rapor yayınladı: Eğer Şu Nehir Bir Dolmakalem olsaydı: İlisu Barajı, Barajlar ve Dış Satım Kredi Reformu hakkında Dünya Komisyonu, KİHP ve İlisu baraj Kampanyası, Mart 2001; İlisu Barajı: İnsan Hakları Faciası İnşâ Edilirken, KİHP, Kasım 1999; Menteş ve Diğerleri Türkiye'ye Karşı: Türkiye'de Köy Yıkımları Hakkında Bir KİHP Dava Raporu, KİHP, Eylül 1998; Türkiye'nin Güneydoğusunda Köy Yıkımları, KİHP ve Medico International, Haziran 1996; Akdıvar Türkiye'ye Karşı: Avrupa'da Adalet Arayan Kürt Köylülerinin Hikayesi, KİHP, Ekim 1996; Hayatta Kalma Mücadelesi: Türkiye'deki Kürtlerin Günümüzde İçinde Bulunduğu Şartlar, KİHP, 1996.



I. 1985’ten 2001’e Güneydoğu Anadolu’da Köy Yıkımları ve Kürtlerin Ülke İçinde Göç Ettirilişi

Göç Ettirme Politikasının Kökeni ve Amaçları

Sunuş


Silahlı çatışma ve iç karışıklıkların yanı sıra, baraj projeleri gibi geniş ölçekli altyapı projelerinin yürürlüğe konulmasının sonucu olarak, 1985'ten itibaren Türkiye'de en az 3 milyon Kürt zorla göç ettirildi.5 Bu altüstlüğün insanî malîyetini ölçmek olanaksızdır. Zorla göç ettirilenlerin geçimlerini sağlayabilmeleri için Türk hükümeti tarafından da uluslararası toplum tarafından da nerdeyse hiçbir koruma ve yardım sunulmamış, bu insanlar son derece sınırlı alternatiflerden birini seçmeye zorlanmıştır: Ya, akın edenlere yiyecek kaynağı olmayan büyük kentlerin eteklerindeki gettolarda ya da bu insanları kontrol altında tutmak için plânlanmış, hükümetçe yapılan yerleşim yerlerinde yaşamak. Türkiye'deki, mağdur edilmiş, kültürel ve toplumsal köklerinden koparılıp ülke içinde zorla göç ettirilmiş Kürtler, sadece işsizlik, yoksulluk, kötü sağlık ve eğitim gibi ekonomik yoksunluk ve ağır koşullardan dolayı değil, ama, aynı zamanda, duygusal travma ve kenara itilmişlikten dolayı da acı çekmektedirler.

1985 yılından bu yana Türk güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlar öncelikle Güneydoğu Anadolu'daki Kürt kırsal nüfusunu hedeflemiştir. 1985'ten önce varolan 5,000 köy ve mezradan yaklaşık 3.000'i ya kısmen ya da tamamen boşaltılmıştır. 1992'den itibaren ise büyük topluluklar ve şehirler de hedeflenmeye başlanmıştır. Güneydoğu'daki kırsal alanda köyleri ve mezraları plânlı bir şekilde boşaltma ve yakma politikası 1990'da ciddî boyutlara ulaşmış, 1993-1995 döneminde ise zirveye çıkmıştır. Ağır zulüm ve sivil halkın can ve mallarını hiçe saymak büyük bir çoğunlukla bu operasyonların parçası haline gelmiştir.

Göç ettirme politikasının kökleri

Türk Yönetiminin, Güneydoğu Anadolu'da yaşayan Kürtleri göç ettirme politika ve uygulamalarının uzun bir tarihi vardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla doğmuş olan Türk Devleti ağırlıklı olarak ...

5 Kesin rakamlar tartışmalı olup, bu raporun, “Güneydoğu Anadolu'da göç ettirilen Kürtlerin toplam sayısı” bölümündeki tahmini rakamlara bakabilirsiniz.
Ülke İçinde göç ettirilen İnsanlar




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues