FİLMİN ÖYKÜSÜ
«Benim kuzum kuzulann beyidir Karakoyun yüreğimin yağıdır Anın gideceği yer Yıldız Dağı'dır Gel koyun meleme vazgel kuzundan»
Nice sularla beslenmiş çağlar boyunca... Nice canlar almış, dağa taşa kurda kuşa, insana can vermiş... Kızılırmak demişler adına... Belki suyuna karışan kanlardan, belki sürüp gittiği yörelerde zaman zaman kızıla çalışından... Kimi incelip, kimi gürüldemiş.. Destanların içinden akmış, konu olmuş nice ağıt'a... Tarihin derinliklerinden gelen kolları, belki zincirlenmiş, zaman zaman kölelerle, köleci toplumlarla... Klanlar, obalar, aşiretler, ağalar, şıhlar, beyler, konup göçmüşler kıyılarından.. Ve nice yiğitler... Ve belki zamanımızda, belki ırak bir gelecekte görecek değiştiğini bütün mahlûkatın... Öyle bir bahar gelecek... Ve Kızılırmak, direnci, bağışlamazlığı, görecek, yıkıldığını gerici güçlerin, zalimlerin zulmedenlerin, kula kul eyleyenlerin... O zaman bakmaksızın yazın kurağına, kışın donuna daha bir gür çağlayıp duracak bütün Anadoluda...
Belki yüz belki bin yaşında... Daha da yaşlı belki... Ama hiçkimse, hiçbirşey yıkanmadı iki kez sularında.. Yıkanamadı... Mümkünü yok aynı akar suda iki kez yıkanmanın... Ve dahi kimseler iki kez düşüp aynı suda boğulmadı... Yiğitleri de yutup örttü, kahpeleri de... Gelinlik kızlar, yıldız dağına bir türlü varamayanlar takılıp kaldüar sularında... Ellerine el değmemiş.. Yalnız töreler değmiş kaderlerine... İşte bundandır ilenmesi, kıyısına konup göçenlerin, bundandır çağlar boyu Kızılırmak adına destanlar düzülmesi..
Kızılırmak parça parça olaydın her parçanla bir diyarda kalaydın sen de benim gibi yarsız kalaydın Nettin Kızılırmak allı gelini dalga vurdu göremedim boyunu...
..... |