SUNU
Çermik / Çermuk / Aberna tarihi bir yerleşim yeridir. İlçe olarak Diyarbakır'a bağlıdır. Ismini 3 km doğusunda bulunan kaplıcadan almaktadır. Diyarbakır iline 90 km. uzaklıkta olup, ulaşım Ergani üzerinden karayoluyla sağlanmaktadır. Güneyinde Siverek, kuzeyinde Çüngüş, doğusunda Ergani ve bahsında Fırat nehri yer almaktadır. Yüzölçümü 1.032 km, denizden yüksekliği yaklaşık 710 m'dir. 2011 verilerine göre nüfusu ilçe merkezinde 18.286, köylerde 32.164; toplam 50.450 kişidir. Çukur, Kale, Saray ve Tepe adlı 4 mahallesi, 77 köyü ve yaklaşık 38 mezrası vardır. Etrafı dağ ve tepelerle çevrilidir. Çevresinde çok sayıda akarsu ve dere olması nedeniyle yeşillikler içindedir; meyve ve sebzesi boldur. Haburman Köprüsü, Ulu Cami, Beyler Sarayı, Saray Hamamı, Sinagog, Surp Abtılmesih Ermeni Kilisesi, Çeteci Abdullah Paşa Medresesi, Şeyhandede Şelalesi, Sinek Çayı Kaya Mağaraları Kabartmaları, Su Sarnıçları ve Antik Taş Ocağı, Gelincik Dağı, Çermik Kalesi, Belkis Kaplıcaları gibi tarihi ve turistik mekanları ilgi beklemektedir.
Huriler, Mittanniler, Asurlular, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Şeyh-Oğulları, Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Artuklular, Osmanlılar belli dönemlerde sırasıyla Çermik'e egemen olmuşlardır. Çermik'te eskiden birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşardı. Ama bu inanç, etnik grup ve uygarlıklardan geriye kalan bilgiler elimizde çok azdır. Çermik'le ilgili günümüzde yayınlanmış eser hemen hemen yok gibidir. Kaymakamlığın yayınlamış olduklarının dışında, bildiğim kadarıyla Nurettin Değirmenci'nin anılarını içeren 196o'lı Yıllardan Bir Kesit Çermik adlı eserinden başka basılı bir eser yoktur.
Mezopotamya "kendi halkını yiyenlerin toprağı" olmanın yanında, bilgi ve belgelerin de yok edildiği politik bir mekandır. Ama ben yine de Çermik'te hüküm süren devlet veya uygarlıklardan, yaşayan halklardan az da olsa bazı bilgi ve belgelerin bir yerlerde var olduğunu, saklı durduğunu düşünüyorum. Bu belgeleri bir bir bulup ortaya çıkartmalıyız; geçmişimizi bilmek istiyorsak önümüzde duran bu görevin üstesinden gelmeliyiz. Cumhuriyet dönemi ve öncesine ait ne kadar çok bilgi ve belgeyi gün yüzüne çıkartabilirsek tarih o oranda yalandan arınacak ve tarihi zenginliğimiz bir anlam kazanacaktır. Bu anlayışla, yan bir Çermikli olarak, elime geçen bilgi ve belgeleri bir arada yayınlamanın yararlı olacağını düşünerek bu kitabı yayınlamaya karar verdim. Çünkü Çermik'in yaşamımda önemli, anılanmda anlamlı bir yeri vardır.
Birincisi; Annemin Çermikli olması nedeniyle sık sık Çermik' e dedemlere giderdim. En büyük torun olmam, erkek çocuğu olmam ve Ergani'den misafir olarak gittiğim için el üstünde tutulurdum. Tüm akrabalanm tarafından sevilirdim. Sevilmem, el üstünde tutulmam ve farklı bir yerde olmam bende Çermik ve Çermiklilerle karşı güzel duyguların oluşmasına neden olmuştur. İkincisi; Gençliğe ilk adım atış dönemlerimde Çermik'e gitmelerimle dayım Nurettin Değirmenci ve yakın akrabam Osman Bardakçı'dan kitap okuma sevgisini edindim. Kitaplan sevdim, kitapların dünyasına girdim. Birçok kez Haburman Köprüsü'nün altında ve Göze'de geceleri parlak yıldızların altında yeşil kurbağaların ve cırcır böceklerinin şarkılan eşliğinde arkadaşlarla harefene yaparak sabahlayıp onlarla birlikte gelecek güzel günleri düşledik. Bunlar anılanmda silinmez yer edinmiştir.
Üçüncüsü; Ankara'da 1971-1976 yıllarında yüksek okulu okurken Faho dedemin (Fahri Değirmenci'nin) yanında kalmamın yarattığı olumlu etkidir. Dedem ve Çermikliler o dönem Altındağ ilçesinde Ulus'un kuzey kısmında Sular İdaresi ile İskitler arasında kalan ve Kazıkiçibostanlan olarak diye anılan bölgedeki gecekondularda kalıyorlardı. Kazıkiçibostanlan'nda 4-5 tane Çermiklinin kahvesi vardı. Dayım Veyis'in, Tingolar'ın, Ulus Rüzgarlı sokakta Neco'nun vs. Ben genellikle Dayım Veyis'in ve birde Erganiler gittiği için Neco'nun kahvesine takılırdım. Kahvede oyun oynamazdım, genellikle Çermikli ve Erganililerle çay içip sohbet ederdim. Kahveye gelen Çermikliler hemen hemen hepsi dedemden, dayılanmdan ve de babamdan dolayı beni tanırlardı. Hiç biri sevgide kusur etmezdi. Anılanmda bunlarında çok özel ve farklı bir yeri vardır.
Velhasıl kelam Çermiklilerin çok ekmeğini yedim, suyunu ve çayını içtim; çok nasihatlerini dinledim. Faho dedem; "İnsanın en hayırsızı nankör olatııdır" derdi. Veinsanın, "anaya, babaya, doğduğu ve ekmeğini yediği yere, kendisine yardım edene bir borcu olduğunu" söylerdi hep. "İnsan borcunu ödemeli ki, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada yüzü kara olmasın, ak olsun" deyişini ise hiç unutmadım.
Ben, dedemin öğüdüne uyarak hazırlamış olduğum Yazılı Kaynaklarda Çermik kitabımla Çermik ve Çermiklilere olan borcumu ödemek istedim.
Kitapta yer alan yazılar kitap formatında yazılmamıştır. Birinci, ikinci ve üçüncü bölümde yer alan yazıların çoğu değişik tarihlerde, değişik yayın organlannda yayınlanmak üzere kaleme alınmış yazılardır. Üçüncü bölümde ise Çermik'le ilgili bazı Osmanlı Arşiv Belgelerinin orijinalleri ve Latin harflerine dönüşümleri yer almaktadır. Kitabın sonuna ise ek olarak Çermik'le ilgili 11 yazı ekledim. Kitabın kültürel yaşamımıza bir zenginlik katacağını; ve "tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu" Çermik'le ilgili güzel eserlerin yazılışına vesile olacağını umuyorum. Yazım ve basım aşamasında yardımlannı esirgemeyen herkese en içten borçluluk duygulanınla teşekkür ediyorum. Saygılanınla ...
Müslüm Üzülmez |