KOÇİ BEY RİSALESİ
Koçı Bey’in Gençliği, Değeri, Karakteri:
Koçi Bey, XVII inci asırda yetişmiş, Türkler’in Monteskiyö’sü adını almaya hak kazanmış, değerli bir şahsiyettir. (Koçi) kelimesi, onun adı olmaktan ziyade lâkabı olsa gerektir. Bursa'lı Tahir Bey (Osmanlı müellifleri III, 119, bir de GOW. S. 414. Babinger)’e göre Koçi Bey bir Arnavud devşirmesidir. Arnavudça (Kuç) kelimesi, kırmızı demektir. İhtimal ki yüzünün kırmızılığından bu lâkab verilmiştir. Bursa’lı Tahir bey, yazma bir nüshaya ve Hidiv kütüphalnesi fihristine dayanarak onun asıl adının (Mustafa) olduğunu yazmıştır.
Muhtelif kanyaklardan loplannbilen bilgilere güre Koçi Bey, gençtiğinde Güriçe’dcıı İstanbul'a getirilmiş ve sarây-ı Hümâyûna girmiştir, araya giriş senesi, giriş şekli hakkında kesin bilgi yoktur. Sultan Murad ve İbrahim devirleri in’am ve ihsan detferleriııde (Koçi) adına rast bulmamakta, buna karşılık (Mustafa) adına sık sık rastlaıımaktadır. Koçi Bey doğrudan doğruya padişâha arızalar takdim edebildiğine göre, o’nun, Saray’da çok mühim ve pâdişâhın mahremi olacak bir mevkide olması icab eder. Bu şekilde pâdişâha en yakın saraylılar ise şüphesiz (Hasodalılar) dır. Avın devrede yaşamış olan ve 1045 (1635) yılında bir aralık Enderûn’da bulunmuş olan meşhur Evliyâ Çelebi, seyâlıntnâmesinin (Cild 1, Sayfa 245) de (Musâhib-i sâbık Silâhdar Mustafa Ağa) dan bahsetmektedir ki, bu musâhibin de Koçi Bey olması düşünülebilir. Evliya Çelebî’nin bu husustaki fıkrası şöyledir:
“.... kıymetli elbiselere bürünmüş olduğum halde o gün Civan dilsiz ile tavşan dilsiz gelüp, çeşitli şakalar ederek bu hakiri alıp, Hasoda’da silâhtar Melek - Ahmed ağa ve ... |