La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Lozan telgrafları, n°I


Auteur :
Éditeur : Türk Tarih Kurumu Yayınları Date & Lieu : 1990, Ankara
Préface : Pages : 542
Traduction : ISBN : 975-16-0266-1
Langue : TurcFormat : 155x230 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Șim. Loz. 3481Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Lozan telgrafları, n°I

Lozan telgrafları, n°I

Bilâl N. Şimşir

TTKY

Bu ciltte Lozan barış konferansının birinci dönemiyle ilgili Türk diplomatik belgeleri yer almaktadır. Belgeler, Türk Hükümeti ile Lozan’daki Türk delegasyonu arasındaki yazışmalardan oluşuyor. Konferansın birinci dönemi 20 Kasım 1922’den 4 Şubat 1923’e kadar, 77 gün sürmüştür. Bu cilt, bu dönemi biraz taşarak, konferans öncesinde ve sonrasındaki günlerde yapılan bazı yazışmaları da kapsamaktadır.

Tarihî Lozan konferansı ve barışının Türk siyasal tarihindeki yeri bilinir. Bunun önemini tekrar vurgulamaya pek gerek yoktur. Belki şu kadar hatırlanması yeter: Lozan, büyük bir olaydır. Türk ulusunu onbir yıl süren savaş döneminden çıkarıp barışa kavuşturmuştur. O barışın nimetlerinden halâ yararlanıyoruz.

Bunun ötesinde Lozan, Osmanlı İmparatorluğunu sona erdirmiştir. Avrupa’dan Asya’ya ve Afrika’ya uzanan ...



ÖNSÖZ

Bu ciltte Lozan barış konferansının birinci dönemiyle ilgili Türk diplomatik belgeleri yer almaktadır. Belgeler, Türk Hükümeti ile Lozan’daki Türk delegasyonu arasındaki yazışmalardan oluşuyor. Konferansın birinci dönemi 20 Kasım 1922’den 4 Şubat 1923’e kadar, 77 gün sürmüştür. Bu cilt, bu dönemi biraz taşarak, konferans öncesinde ve sonrasındaki günlerde yapılan bazı yazışmaları da kapsamaktadır.

Tarihî Lozan konferansı ve barışının Türk siyasal tarihindeki yeri bilinir. Bunun önemini tekrar vurgulamaya pek gerek yoktur. Belki şu kadar hatırlanması yeter: Lozan, büyük bir olaydır. Türk ulusunu onbir yıl süren savaş döneminden çıkarıp barışa kavuşturmuştur. O barışın nimetlerinden halâ yararlanıyoruz.

Bunun ötesinde Lozan, Osmanlı İmparatorluğunu sona erdirmiştir. Avrupa’dan Asya’ya ve Afrika’ya uzanan o eski devleti tarihe gömmüştür. Üç kıtaya yayılmış toprağı, denizi, malı, mülkü, hakkı, hukuku, alacağı, borcu, imtiyazı, kapitülasyonu vs. bütün takıntılarıyla Osmanlı devletinin defteri kapatılmıştır.

Buna karşılık Lozan, yeni Türk devletini tarih sahnesine çıkarmıştır.Ulusal Devletimizin bugünkü sınırlarını tanımış ve çizmiş, bağımsızlığını ve egemenliğini onaylamıştır. Türkiye’yi bağımsız uygar ülkeler arasına katmış, Devletler hukuku bakımından onun dış ilişkilerinin temelini atmıştır. Anadolu’da kurulan yeni devletimizin doğuş süreci Lozan’da tamamlanmıştır. Benzetmede yanlışlık olmazsa, denilebilir ki, Lozan antlaşması, Türkiye devletinin tapu senedi gibidir.

Dahası, Lozan sistemi bugün de yaşamaktadır. Birinci dünya savaşı sonunda Versailles, Saint-Germain, Trianon, Neuilly barış antlaşmalarıyla kurulmuş olan Avrupa barış düzeni, yirmi yıl sonra ikinci dünya savaşıyla altüst olup tarihe karıştığı halde, Lozan barışı o büyük savaşa göğüs gerip günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Lozan, bugün de Türk dış politikasında bir yer tutar.

Bu bakımlardan Lozan, yakın dönem Türk siyasal tarihine eğilecek herkesi yakından ilgilendirir. Meraklı okuyucu ve araştırıcı için bu kitap, birinci kaynak olacaktır, çünkü Türk devlet arşivinden çıkarılmış resmî belgeleri kapsamaktadır ve bu belgeler Lozan Konferansının iç yüzünü ve özünü sergilemektedir.

Büyük Zaferden Lozan konferansına varan hızlı gelişmeler, birkaç satır-la,şöyle toparlanabilir: 9 Eylül 1922’de Türk orduları İzmir’e girdiler. Sonra, iki koldan Çanakkale’ye ve İstanbul’a doğru yürüyüşe geçtiler. 23 Eylülde Müttefikler, yani İngiltere, Fransa ve İtalya, Türkiye’ye ortak bir nota verdiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini, Venedik’te veya bir başka yerde toplanacak barış konferansına çağırdılar. Konferansa İngiltere, Fransa ve İtalya’dan başka, Japonya, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan’ın da katılacaklarını bildirdiler. Türkiye, 4 Ekimde Müttefiklere cevap verdi. Konferans yeri olarak İzmir’i önerdi; Boğazlar sorunu dolayısiyle, Karadeniz’de kıyısı bulunan Rusya, Ukrayna ve Gürcistan cumhuriyetlerinin de konferansa çağırılmalarını istedi. Bu arada 11 Ekimde Mudanya mütârekesi imzalandı ve Yunan ordularının Meriç nehrine kadar Doğu Trakya’yı boşaltmaları hükme bağlandı. 27 Ekimde Müttefikler, 4 Ekim günlü Türk notasına cevap verdiler ve TBMM Hükümetini İsviçre’nin Lozan şehrinde toplanacak banş konferansına delege göndermeğe çağırdılar. Konferansın 13 Kasım 1922 günü açılacağını da duyurdular. Türkiye, çağrıyı kabul etti ve Lozan’a delegelerini göndermeye karar verdi. Yine 27 Ekim günü, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Dışişleri Bakanlığına seçildi. 3 Kasımda TBMM,banş konferansında Türkiye’yi temsil edecek delegeleri belirledi: İsmet Paşa Başdelege (Başmurahhas), Maliye Bakanı Hasan (Saka) Bey İkinci delege ve Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur da üçüncü delege seçildiler. Ertesi gün, yaklaşık kırk kişiden oluşan Türk delegasyonu Ankara’dan yola çıktı.

Lozan yolculuğunu İsmet Paşa şöyle anlatıyor:
“Ankara’dan 4 Kasımda hareket ettik. Yolda köprüler atılmış, tren Ankara’dan İstanbul’a fasılasız gidemiyordu. Karaköy’de trenden indik, otomobille Bilecik’e geldik ve burada, İstanbul’dan gelen hususî trene binerek yola devam ettik. Bütün yol boyunca büyük, heyecanlı törenlerle karşılanıp uğurlandık. İstanbul’a geldik.
“İstanbul’da iki gün kaldım. Refet Paşa’nın karargâhı halinde bulunan Şark Mahvelinde misafir edildim.

“Bir akşam yemeğinde beyanat verdim. Bu beyanatımda, sulh arzumuzu, mukavelelere riayetli olduğumuzu, bir an evvel neticeye varmak istediğimizi bildiriyordum. Mukavelelere riayetli olduğumuzu söylerken kastım, Fransızlarla yaptığımız Ankara İtilâf Mukavelesi idi. Bu mukaveleye riayeti, bu fikri belirtmek istiyordum.Aynı zamanda umumî olarak, tafsilâta girmeksizin hep Büyük Millet Meclisinin yaptığı ve yapacağı mukaveleleri işaret ederek, umumi efkârı teskin etmeğe çalışıyordum.

“Ayın 8’inde İstanbul’dan Lozan’a hareket ettik. Sirkeci Gannda yine büyük merasimle uğurlandık.
“Trenimiz İsviçre’ye doğru yol alıyor. Bulgaristan’dan geçerken Bulgar Başvekili Stamboliyski’nin trende olduğunu söylediler. Temas aradım. Stamboliyski benim vagonuma geldi. Yanında güzel fransızca konuşan bir tercümanı vardı. Bir de eski sefirlerden Stançef isminde biri vardı
“ 11 Kasımda Lozan’a çıktık...”1

îsmet Paşa, Lozan’a varınca sıkıcı bir durumla karşılaşmıştır. 13 Kasımda toplanacağı bildirilen konferans 20 Kasıma bırakılmış ve bu erteleme kendisine önceden duyurulmamıştır. Paşa, sözlerine devam ediyor:
“İsviçre’ye gelir gelmez karşımıza çıkan ilk mesele İsviçre’yi tamamıyla boş bulmamızdır. Mütteffiklerden hiç kimse, hiçbir heyet İsviçre’ye gelmemişti. Yalnız biz gelmiş bulunuyorduk... Ben İstanbul’da general Harington ile görüşmüştüm. O bana bir şey söylememişti. Gerek İstanbul’da, gerek İstanbul’dan ayrıldıktan sonra yolda veya herhangi bir yerde bana konferansın bize söylendiği gibi ayın 13’ünde toplanmayacağını, bir hafta teehhür edeceğini bildirmemişlerdi. Bu durumdan çok sıkıldım. Gazetecileri topladım. Evvelâ bu boşluktan, kimsenin bulunmamasından şikâyet ettim. Bizi ayın 13’ü için buraya çağırdılar. Geldik, yoktular. Eee... niçin yoksunuz? Bari onu söyleyin...

“İsviçreli gazetecilerle yaptığım basın toplantısından sonra otelde, Sayın Ferit Tek’i bekliyordum. Ferit Tek o zaman bizim Paris’te temsilcimizdi. Kendisinden havadis alacaktım. Bu esnada Lozan’daki Fransız Konsolosu benimle görüşmek üzere otele geldi. Fransız sefirinin bu akşam benimle görüşmek istediğini söyledi. O akşam Fransız sefiri ile görüştüm. Fransız Hükümeti beni Paris’e davet ediyordu. Konferans için henüz bir haftalık vakit vardı. Bu vakitten istifade ederek görüşmemizi ve bana Fransa’yı tanıma fırsatı vermek istiyorlardı. Daveti kabul ettim. Bu arada Ferit Bey de gelmişti. Onunla da görüştüm. Hemen ertesi gün Paris’e hareket ettim. Paris’te başvekâlet dairesinde Mösyö Poincaré ile buluştuk. Bütün merakım, sulh var mı yok mu,bunun üzerine bir teşhis koymaktı...”2.

İsmet Paşa, Paris’te Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı M. Poincaré ile yaptığı görüşmeleri telgrafla Ankara’ya rapor eder. Daha önce Bulgar Başbakanı Stamboliyski ile trende yaptığı görüşmeyi de Hükümete tellemiştir. Yani konferansın açılışından on gün kadar önce Ankara’ya telgraflar çekmeğe başlamıştır. 20 Kasım 1922 Pazartesi günü açılan konferans, 4 Şubat 1923’te kesilmiştir. İs-i met Paşa, 4 Şubattan sonra, Ankara’ya dönünceye kadar yolda Hükümetle haberleşmeyi sürdürmüştür. Konferans kesildikten sonra 10 gün daha telgraflar gidip gelmiştir.

Bütün bu belgeler bu kitapta bulunacaktır. Belgelerin hemen hepsi kapalı telgraflardır. Lozan konferansı, telgraflarla yürütülmüştür. Yalnız Türkiye bakımından değil, konferansa katılmış öteki devletler bakımından da öyledir. İngiliz Başdelegesi Lord Curzon da Lozan’daki görüşmeleri Londra’ya hep telgrafla rapor etmiştir. İsmet İnönü, Lozan’da iken telgrafla haberleştiklerini şöyle anlatıyor:

.....

1 İsmet İnönü, Hatıralar, 2. Kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara: 1987, s.48-49
2 Ibid., 8.50-51




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues