La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Said-i Nursi ve Kürt Sorunu


Auteur :
Éditeur : Doz Date & Lieu : 1991, İstanbul
Préface : Pages : 148
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Mal. Sai. 2275Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Said-i Nursi ve Kürt Sorunu

Versions

Said-i Nursi ve Kürt Sorunu

Malmîsanij

Doz

Stockholm’de yayınlanan Bergeh (*) dergisinin dördüncü sayısında Rohat’ın yazdığı Said-i Kürdi (Said-iNursi)’yle ilgili yazıyı okuduktan sonra, sözkonusu yazıyla, Said-i Kürdi’nin "Kürt Sorunu"na bakışı konusunda düşüncelerimi içeren bir yazı yazdım. Rohat’a ve yayınlanması dileğiyle Bergeh’e ilettiğim bu yazı daha sonra Bergeh’te yayınlanmayınca, yitip gitmesini istemediğim için bu yazıyı genişleterek bir kitapçık olarak yayınlamaya karar verdim.

Yayınlanmadan önce yazıyı gözden geçirip ...


Malmîsanij, 1952'de Diyarbakır'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır'da, yüksek öğrenimini Ankara'da tamamladı. Sekiz yıl kadar değişik ortaokul ve liselerde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Paris'te Sorbon Üniversitesi'nde İrani incelemeler (irani diller) bölümünde okudu. Malmîsanij'in daha önce yayınlanmış kitapları şunlardır:

- Yüzyılımızın Başlarında Kürt Milliyetçiliği ve Dr. Abdullah Cevdet,
- Zazaca-Türkçe Sözlük (Ferhengâ Dimilkî-Tirkî),
- Herakleîtos (Şiir),
- Li Kurdistan'a Bakur û li Tirkiye Rojnamegeriya Kürdi (1908-1981) (Mahmûd Levvendî ile birlikte)

 

 



YAYINEVİ’NİN NOTU


Son yüzyıl Türkiye tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olan Said-i Nursi’nin Kürtlüğü ve bu uğurdaki mücadelesi onun siyasi yaşamının önde gelen boyutunu oluşturmaktadır.

Karizmatik kişiliği, düşüncesi ve eylemiyle yakın tarihte haklı bir üne sahip olan Said-i Nursi’nin Kürt kimliğini gizlemek için resmi çevreler bugüne kadar yoğun bir çaba içinde olmuşlardır. Bu çaba sadece onlarla sınırlı kalmıyor; Said-i Nursi’nin takipçisi olduğunu savunanların da resmi çevrelerden geri kalmadıklarını görüyoruz.

Güneş balçıkla sıvanmıyor. Değerli araştırmacı Malmîsanij bu çalışmasıyla Said-i Nursi’nin siyasi görüşlerini ortaya koymasının yanında onun, bugüne kadar, bir türlü tam olarak açıklığa kavuşmayan Kürt kimliğinin takipçileri tarafından nasil gizlenmeye çalışıldığını ve bu nedenle onun eserlerinde ne gibi tahrifatlar yaptıklarını ortaya koyuyor.
Malmîsanij oldukça ciddi kanıtlarla ortaya çıkıyor. Bugüne kadar Türkiye’deki yasakçı politikanın arkasına sığınarak, Said-i Nursi’nin, "Said-i Kürdi" kimliğini gizlemekte pek bir itirazla karşılaşmayanların bu iddiaları nasıl cevaplandıracaklarını doğrusu merak ediyoruz.

Kuşkusuz "Said-i Kürdi'nin üzerine örtü çekilmesinden en başta Said-i Nursi sorumludur.
Said-i Nursi’deki bu kimlik değişimini ve onun geçmişinden kurtulma çabasını, meşrutiyet sonrası Kürt milliyetçi hareketinin gelişimi ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan politik gelişmelerle birlikte değerlendirerek anlamak mümkün olabilir.

Lozan Andlaşması’ndan sonra bölgede; esas olarak da Türkiye’de Kürtlere hiçbir statü tanınmaması ve Kürtlerin kaderlerinin, egemenlikleri altına konuldukları devletlere terkedilmesi sonucunda gelişen baskı ortamında, Birinci Dünya Savaşı sonrasında gelişen Kürt aydın hareketi büyük çöküntüye uğradı. Türk yönetimi Lozan’dan aldığı güçle sahneye koyduğu "Kürt senaryosunun ilk adımı olan "Şeyh Said Ayaklanması" sonucunda İstiklal Mahkemeleri’nde önde gelen pek çok Kürt aydınını sudan bahanelerle astırdı. Geriye kalanların bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir kısmı ise yönetimle vardıkları mütabakat sonucunda "Kürtçülük"le bütünüyle ilişkilerini keserek "uslu" birer vatandaş olacakları konusunda verdikleri güvencelerin karşılığında hayatlarının bağışlanmasını sağladılar. Abdurrahim Zapsu, Mehmet Şükrü Sekban,

Şükrü Baban gibi Said-i Nursi de yaşamını bu mutabakata borçludur.
Şunu agkça söyleyebiliriz ki Said-iNursi Cumhuriyet sonrasında sadece Kürt kimliğini terk etmekle kalmadı, artık kendisine ayakbağı olarak gördüğü bu kimliğini geçmişinden adeta kazıyıp yok etmeye kadar vardırdı bu işi.
Yukarıda da belirtmeye çalıştığımız gibi Said-i Nursi’deki bu değişme, Cumhuriyet sonrasında yaşanan terör ortamının pek çok Kürt aydınında olduğu gibi, onda yarattığı korku ve yılgınlığın sonucudur.

Herşeye rağmen Said-iNursi’yi, yüzyılın başında gelişen Kürt aydınlanma hareketinin önde gelen simalarından biri olarak anlamak gerekiyor. Malmîsanıj’ın ortaya koyduğu bilgilerden, bu dönemde gerçekleştirilen Kürt örgütlenmelerinde ve Kürt siyasal ve kültürel bilincinin oluşturulması çabalarında Said-iNursi’nin etkin roller oynadığını görüyoruz.
Kısa zamanda muzazzam bir gelişme gösteren bu Kürt aydınlanma hareketi, Lozan ve onu izleyen 1925 Şeyh Sait Olayı ile birlikte sahneye konulan devlet terörü ortamında geride önemli izler bırakarak kesintiye uğradı.

Bu kuşağı, köklerinden ve çağdaş dünya ile bütünüyle ilişkisi kesilerek yoğun bir Türk milliyetçiliği propagandasıyla kişiliği ve kimliği parçalanmış bir Kürt aydın kuşağı izledi. Biz bu kuşağı "Kemalist Kürt Aydınları kuşağı" olarak nitelendiriyoruz. Türkiye’de bugün bile geniş bir kitleyi oluşturan bu aydın kuşağının yapısındaki çarpıklık, Kürt mücadelesine de yansımaktadır.

Bu tipolojinin 12 Eylül sonrasında sürgüne giden bazı Kürt aydınlarının Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yeniden kendi köklerine yönelmesiyle bir ölçüde de olsa aşılmaya başlandığını görüyoruz. Malmîsanij, "Yeni Kürt Aydınlanması" olarak nitelendirdiğimiz bu atılımın önde gelen temsilcilerinden biridir. Daha şimdiden bu doğrultuda ciddi kazanımlar sayılması gereken ürünler verdi.

Genel olarak aydınların rolü ve geri kalmış toplumlarda tarih bilincinin önemime ilişkin birkaç söz söyledikten sonra, sözü yazara bırakmak istiyoruz:
Aydınlar toplumların beynidir. Aydını olmayan toplumlar, kafası koparılmış tavuklar gibidirler. Aydınsız olarak bu toplumların kurtuluş çabaları kafası koparılmış tavuğun çırpınışından öte bir anlam taşımaz...
Geleceklerini tayin etmek isteyen toplumlar herşeyden önce istikametlerini doğru olarak bilmeleri gerekiyor.
İstikamet geçmişten geleceğe doğru uzanan bir yoldur; geçmişini bilmeyenler, nereye gideceklerini de bilemezler. Çünkü geleceğe giden yol geçmişten uzanıp geliyor.

Kimi toplumlar, kimi nedenlerle, kimi zamanlarda istikametlerini kaybediyorlar. Onların istikametlerini doğrultmaları, tarihlerini öğrenmeleriyle mümkün olabiliyor.- Çünkü tarih, toplumların istikametlerini doğru olarak tayin etmelerinin bilimidir.



BİRİNCİ BASKI’YA ÖNSÖZ

Stockholm’de yayınlanan Bergeh (*) dergisinin dördüncü sayısında Rohat’ın yazdığı Said-i Kürdi (Said-iNursi)’yle ilgili yazıyı okuduktan sonra, sözkonusu yazıyla, Said-i Kürdi’nin "Kürt Sorunu"na bakışı konusunda düşüncelerimi içeren bir yazı yazdım. Rohat’a ve yayınlanması dileğiyle Bergeh’e ilettiğim bu yazı daha sonra Bergeh’te yayınlanmayınca, yitip gitmesini istemediğim için bu yazıyı genişleterek bir kitapçık olarak yayınlamaya karar verdim.

Yayınlanmadan önce yazıyı gözden geçirip yeniden düzenledikten sonra, özellikle Said-i Kürdi’nin kitaplarının Latin harfleriyle yapılan baskılarındaki tahrifatı konu edinen bölümü genişlettim. Bunun için onun kitaplarından bulabildiklerimin Arap ve Latin harfleriyle yapılmış olan baskılarını karşılaştırdım. Arap harfleriyle yayınlanan kitaplarındaki ve bazı dergilerde bulabildiğim Kürtlerle ilgili birkaç yazısını Latin harflerine çevirdims En sona da; Kör Hüseyin Paşa ile Mutkiti Halil Hayali hakkında yazdığım yazı ve belgeleri içeren dört bölüm ekledim.
Elinizdeki kitapçık böylece ortaya çıktı. Konuya ilgi duyanlara yararlı olması dileğiyle...

6 Nisan 1991

Malmîsanij

(*) Kürtçe - Türkçe Araştırma Dergisi (Yayınevinin Notu)




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues