La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Ziya Gökalp'in büyük çilesi: Kürtler


Auteur :
Éditeur : Fırat Date & Lieu : 1992, İstanbul
Préface : Pages : 144
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x185 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ala. Kur. 2421Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Ziya Gökalp'in büyük çilesi: Kürtler

Ziya Gökalp’in büyük çilesi: Kürtler

Rohat

Fırat


Ziya Gökalp’in Kürt kimliği ve Kürtler üzerindeki düşüncelerini bir bütün olarak inceleyen kapsamlı bir çalışma, bildiğimiz kadarıyla henüz kaleme alınmadı. Kendi Türkçü taraftarları açısından "nazik", Kürtlerin de "gereksiz" gördükleri bu konunun incelenmesi, bizce önemlidir. Bu çalışmanın Kürt tarihinin bilinmeyen bir sayfasına da ışık tutacağı düşüncesindeyim.

Bundan tam 80yıl önce Gökalp’in sistemleştirmeye çalıştığı Turanizmin yeniden tartışmaların gündemine gelmesi bizim de yeniden Ziya Gökalp konusuna eğilmemizi bir noktada gerekli kılmaktadır. Türkiye’nin yeni bir Orta Asya politikası saptamaya çabaladığı bir sırada, yakasına yapışan Kürtlerin kendi istemleri konusunda Türkiye’nin bu kez nasıl mevzileneceğini de zaman gösterecektir. Ama görülen odurki, Türk ulusçuluğunun temellerini atan Ziya Gökalp’in düşünceleri içte ve dışta yeni bir sürece giren Türkiye’nin gündeminde kalmaya devam edecektir. Dış gelişmeler nedeniyle yeniden gündeme gelen Türkçülük ve Ziya Gökalp konusunun, Kürtler açısından ne anlam kazandığı ve bu şahlanışın Kürtlerin geleceği konusundaki tartışmalara, politikalara nasıl yansıyacağını incelemek de bu nedenle önem kazanmaktadır. Ama biz tekrar gerilere giderek geleceği geçmiş üzerine kurmak zorundayız, bu nedenle 1876-1924 yıllarında yaşayan Gökalp’in kişiliği ve düşüncelerini öğrenmek, konumuz açısından daha gerçekçi olduğu kanısındayım.



ÖNSÖZ


Bu küçük kitabın temel amacı, Ziya Gökalp’in Kürtlere ilişkin düşüncelerini eleştirel bir yaklaşımla incelemek ve yaşamının az bilinen veya bilinmeyen yönlerini aydınlatmaktır. Bu nedenle, Ziya Gökalp’in tüm yaşamını ve düşüncelerini ele almak bu incelemenin sınırları ve amacmı aşmaktadır. Hem Türkiye’de hem de değişik ülkelerde, bir bütün olarak onun düşüncelerini ve yaşamını ele alan bir dizi çalışma bulunmaktadır. Daha dar alanlarda, örneğin onun edebi yönü, eğitim, kültür, siyasi yaşam ve Türkçülük konusundaki düşüncelerini konu edinen araştırma ve incelemelerin sayısı zaten kabarıktır. Tüm bu çalışmalara rağmen, Ziya Gökalp’in Kürt kimliği ve Kürtler üzerindeki düşüncelerini bir bütün olarak inceleyen kapsamlı bir çalışma, bildiğimiz kadarıyla henüz kaleme alınmadı. Kendi Türkçü taraftarları açısından "nazik”, Kürtlerin de "gereksiz" gördükleri bu konunun incelenmesi, bizce önemlidir. Bu çalışmanın Kürt tarihinin bilinmeyen bir sayfasına da ışık tutacağı kanısındayım.

Değil yalnız Ziya Gökalp’in Kürtler konusundaki düşünceleri, diğer yandan onun Kürt kimliği ve etnik kökenine ilişkin bazı gerçeklerin, onun düşüncelerin ve kişiliği üzerindeki etkisi de bizim açımızdan önem kazanmaktadır. Kişiliğinin buhranlı dönemleri ile onun düşüncelerindeki tarihsel değişimler-dönüşümler arasmda önemli bağlar bulunmaktadır. Bu inceleme her ne kadar Ziya Gökalp’in yaşamı üzerine hazırlanmış bir biyografi özelliği taşımıyor ve kronolojik bazı yöntemler üzerine kurulu değilse de, incelemenin değişik kesitlerinde onun yaşam öyküsüne ilişkin birçok açıklamalım serpiştirilmiş bir durumda olduğu da görülecektir. Özellikle onun etnik kökeni ve ilk gençlik yıllarının daha iyi bilinmesi için, incelemenin başlarında yaşamı üzerinde daha fazla durulmaktadır. Kısacası sayfalar ilerledikçe, bu incelemenin hem Ziya Gökalp üzerine küçük bir biyografi çalışması, hem de Gökalp’in Kürtler konusundaki görüşlerinin bir eleştirisi olduğu ortaya çıkacaktır. Gökalp’in yaşam öyküsü bilinmeden, onun Kürtler üzerine geliştirdiği tezleri tam olarak incelemek olanaklı değildir. İlerde de göreceğimiz gibi onun bazı düşünceleri, yaşamının önemli dönemleriyle kesişmekte veya çakışmaktadır. Böyle olunca, onun Kürtler konusundaki düşüncelerini tam olarak öğrenebilmek için, bu düşüncelere dayanak oluşturan kişilik özelliklerini iyi yakalamak gerekir.

Elimden geldiğince Ziya Gökalp’in farklı yıllardaki değişik gazete ve dergilerde çıkan yazılarına - makalelerine ulaşmaya çalıştım, özellikle Gökalp’in Kürtlerin geleceğine ilişkin düşüncelerini öğrenmek için asıl başvurulması gereken kaynakların, bu yazıları olduğunu gördüm. Şair Gökalp’den ziyade, makale yazan Gökalp bu konuda daha fazla önem kazanmaktadır. Diğer yandan Ziya Gökalp’in Kürtler üzerindeki düşüncelerini başkalarının gözüyle de yakalamak için, Gökalp üzerine hazırlanmış temel araştırma ve incelemeleri de gözden geçirdim. Ama Gökalp’in bu konuda kendi söyledikleriyle, Gökalp üzerine söylenenleri karşılaştırdığımızda, aralarında bazen büyük korelasyonların olmadığım saptadım. Böylece kendisinin çizdiği portre ile kendisi üzerine çizilenlerin aynı kişiyi sergilemedikleri görülmektedir, ikincil bazı kaynaklara da sırası geldikçe değinilecektir. Bu incelemenin yeni bir Ziya Gökalp ortaya koyacağı biçiminde bir savı yoktur. Duygusallığa kapılarak onu "kötülemeye"yi hiç düşünmedim. Diyebilirim ki, zaten var olan bir Gökalp’in Kürtlere ilişkin görüşlerinin çatısını yeniden kurmaya çalıştım.

Yıllar önce, Ziya Gökalp’in beynine kurşun sıkarak intihara kalkışması, dikkatlerimin sürekli onun üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Bu olaydan yola çıkarak, Gökalp’i incelemeye başladığım zaman, süreç içinde onu daha yalandan tanıma olanağına kavuştum. Bambaşka bir kişi önüme dikilivermişti. Kürtler konusu, onun zihnini nasıl uzun yıllar işgal etmişse, onun da benim zihnimi birkaç yıldır hep meşgul ettiğini gördüm. Türkçülüğün esaslarını belirleyen birisinin Kürtler arasından çıkması da, bana kocaman bir paradoks olarak görülmeye başladı. C. Ali Bedirhan’ın, Türkçülüğün "en büyük peygamberi" olarak tanımladığı Ziya Gökalp’in çilesini, günümüz Türkiye’sinde paylaşan Kürtlerin sayısı da oldukça kabarıktır. Özellikle kendi etnik kimliğini inkar eden, kendilerini Türk olarak kabul eden bu insanların çilesi bir gerçek olmakla birlikte, bu çilenin incelenmesi de o kadar önem taşımaktadır. Bu nedenle şimdiye kadar hep Türk düşünce tarihi içerisinde yer alan, incelenen Ziya Gökalp’in Kürt düşünce tarihi kapsamında paradoksal bir kişilik olarak incelenmesinin de gerekli olduğu kanısındayım. Bu konuda bazı Kürt aydınlarının kimlik bunalımlarım en iyi biçimde Ziya Gökalp temsil ettiğinden, Gökalpizmin, Kürt düşünce tarihinde bir sapma, bir yabancılaşma halinde, bir akım olarak ele alınmasının büyük yararları vardır. Bu bakımdan Ziya Gökalp’e "sahip" çıkılması gerektiği kanısındayım. Kürtlüğünü inkar eden birisine, Kürtlerin inceleme anlamında sahip çıkmaları gerektiğini dile getiren bu düşünce, ilk bakışta önyargılarının etkisinden kurtulamayan bir kesim okuyucu açısından paylaşılabilinecek bir kam olmayabilir. Ama bu incelemenin önsözünde değil de, incelemeyi okuyup sonuna gelen okuyucunun kafasında Ziya Gökalp’e ilişkin yeni bir imajın şekillenebileceğim sanıyorum.

Günümüz Türkiyesi’nde Ziya Gökalp’in yıllar önce dört elle sarıldığı, üzerinde kafa yorduğu "milli tesanüt" düşüncesinin nasıl çatırdadığına da tanık olmaktayız. Kürtlerin ulusal kulaklarını tıkayan Ziya Gökalp’in en büyük yanılgılarından birisi de, bu oldu diyebilirim. Gökalp’in düşüncelerinin yarattığı yıkımın sonuçları ortadır. Ziya Gökalp, son yıllarında özlemini çektiği yeni Türkiye’deki "ulusal birliğ'in farklı halkların yaşadığı bu topraklar üzerinde oluşamıyacağını kabullenmedi. Bu bakımdan düşüncelerinin yaşama şansım yitirdiğini kamtlayan en önemli gösterge, Türkiye’de Kürt sorununun günümüzde kazandığı mesafenin büyüklüğüdür. Ziya Gökalp bir düşünce olarak, Kürt sorunu bağlamında artık aşılmıştır, ölü bir düşünceye dönüşmektedir.

Ama diğer yandan özellikle Sovyetlerin yıkılmasından sonra, bağımsızlıklarına kavuşan eski Türk cumhuriyetlerinin yeni konumu, Ziya Gökalp’in daha ölmediğini gösterdi. Düşüncelerinin yeniden canlandırıldığına da tanık olmaktayız. Bu cumhuriyetler ile Türkiye arasında başlayan yakınlaşma, yeni trafik düzenlemesi, basında Ziya Gökalp’in adının sık sık geçmesine, düşüncelerinin yeniden tartışılmasına neden oldu. Ziya Gökalp’e yapılan göndermeler nicel olarak Türkiye basınında artmaktadır. Bir aralar uzak bir ülkü diye tanımladığı bu ülkeler arasındaki birliğin -daha şimdiden- bazı temellerinin atıldığına da tanık olmaktayız. Kültürel birlik veya yumuşak bir dille "alfabe birliği" diye tanıtılan bu yakınlaşmayı gelecekte takip edecek siyasi ve askeri birlik adımları üzerine daha şimdiden bazı endişelerin büyümekte olduğunu görmekteyiz. Bundan tam 80 yıl önce Gökalp’in sistemleştirmeye çalıştığı Turayeniden tartışmaların gündemine gelmesi, bizim de yeniden Ziya Gökalp konusuna eğilmemizi bir noktada gerekli kılmaktadır. Türkiye’nin yeni bir Orta Asya politikası saptamaya çabaladığı bir sırada, yakasına yapışan Kürtlerin kendi istemleri konusunda Türkiye’nin bu kez nasıl mevzileneceğini de zaman gösterecektir. Ama görülen odur ki, Türk ulusçuluğunun temellerini atan Ziya Gökalp’in düşünceleri, içte ve dışta yeni bir sürece giren Türkiye’nin gündeminde kalmaya devam edecektir. Dış gelişmeler nedeniyle yeniden gündeme gelen Türkçülük ve Ziya Gökalp konusunun, Kürtler açısından ne anlam kazandığı ve bu şahlanışın Kürtlerin geleceği konusundaki tartışmalara, politikalara nasıl yansıyacağım incelemek de daha fazla önem kazanmaktadır. Ama biz tekrar gerilere giderek geleceği geçmiş üzerine kurmak zorundayız. Bu nedenle 1876-1924 yıllarında yaşayan Gökalp’in kişiliği ve düşüncelerini öğrenmek konumuz açısından daha gerçekçi olduğu kanısındayım.

ROHAT
Stockholm 1992



Ziya Gökalp’in zihnini işgal eden mesele:
Kürtler

Kürtler ve Ziya Gökalp sözcükleri her ne kadar ilk bakışta birbirini iten, bağlantısız sözcükler olarak kafamızda bir imaj oluşturuyorsa da, daha yakından bu konuyu incelediğimizde, Ziya Gökalp’in son 25 yıllık düşünsel dünyasında Kürtlerin önemli bir yer kapsadığını görmekteyiz. 1876- 1908, 1911-1919 ve 1921- 1924 yılları arasında üç ayrı kişilik özellikleri gösteren Ziya Gökalp’in düşünceleri her ne kadar radikal bazı değişiklere uğramışsa da, Kürt sorunu onun zihninde önemli bir takmak olarak hep süregelmiştir. Bu bakımdan Gökalp’in Kürtler üzerine kafa yoruşu ve incelemeleri, süreklilik niteliğini hiç bir zaman yitirmedi. Türk ulusçuluğunun temellerini atan ve kendisi Diyarbakır Kürtlerinden olan Ziya Gökalp, ölmeden birkaç ay önce, 1924 yılında Cumhuriyet gazetesinde yazmış olduğu bir makalede: "Eskiden beri zihnimi işgal eden bir mesele var: Kürtler..." diyerök, Kürtlerin geleceğine ilişkin görüşlerini aktarır.(1) Aym makalenin kaleme alınmasından yaklaşık otuz yıl önce, yani 1894 yılında da Ziya Gökalp intihar girişiminde bulunur, bir şans.....

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues