La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kurdistan’da Direniş


Auteur :
Éditeur : Ulenspiegel Druck Date & Lieu : , München
Préface : Pages : 174
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x210 mm
Code FIKP : Liv. Tr. Rot. Kur. 1196Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kurdistan’da Direniş

Kurdistan’da Direniş

Jürgen Roth

Ulenspiegel Druck GmbH

Yıl 1938, Dersim’de kan gövdeyi götürüyor. Mevsim sonbahar. Her taraf askerle dolu. Kış gelmeden "çıban başını" tam olarak ortadan kaldırmak istiyorlar. Yoksul Dersim halkı perişan ve yoksul, insanlar can derdinde.

Kırk yaşlarında bir Kürt ana, altı kızından sonra doğan erkek çocuğunu bu katliamdan kurtarmak için ormana sığınıyor. Bu orman, Kalmam Deresi’ne kuşbakışı bakan bir dağın yamacında. Günlerce orada aç ve susuz, çocuğunu emziriyor. Günlerden bir gün, askerlerin bu derede birbirlerine bağlanmış yüzlerce suçsuz Kürdün ağaç kütükleri tutuşturularak nasıl ateşe verdiklerine tanık oluyor.

Bu anne, aslında kiremit kırmızısının egemen olduğu bu vadinin burada öldürülen insanların kanlarından ötürü kızıla boyandığını, yıllar sonra oğluna anlatıyor.

Bu olay yaşadığımız tarihin küçük bir kesiti. Çoğaltmak ve benzeri yüzlerce olayı örnek vermek olasıdır.
Bir yandan bu tür soykırım uygulamaları yaşamrken, diğer yandan ...



ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ


Yıl 1938, Dersim’de kan gövdeyi götürüyor. Mevsim sonbahar. Her taraf askerle dolu. Kış gelmeden "çıban başını" tam olarak ortadan kaldırmak istiyorlar. Yoksul Dersim halkı perişan ve yoksul, insanlar can derdinde.

Kırk yaşlarında bir Kürt ana, altı kızından sonra doğan erkek çocuğunu bu katliamdan kurtarmak için ormana sığınıyor. Bu orman, Kalmam Deresi’ne kuşbakışı bakan bir dağın yamacında. Günlerce orada aç ve susuz, çocuğunu emziriyor. Günlerden bir gün, askerlerin bu derede birbirlerine bağlanmış yüzlerce suçsuz Kürdün ağaç kütükleri tutuşturularak nasıl ateşe verdiklerine tanık oluyor.

Bu anne, aslında kiremit kırmızısının egemen olduğu bu vadinin burada öldürülen insanların kanlarından ötürü kızıla boyandığını, yıllar sonra oğluna anlatıyor.

Bu olay yaşadığımız tarihin küçük bir kesiti. Çoğaltmak ve benzeri yüzlerce olayı örnek vermek olasıdır.

Bir yandan bu tür soykırım uygulamaları yaşamrken, diğer yandan da bu sömürgeci politikanın bir diğer yüzü, zora dayalı assimilasyon hayatın her alamnda amansızca sürüyor. Bu annenin oğlu, yıllar sonra öğretmen olup büyük bir Batı kentine atandığında, halkının nasıl horlanıp aşağılandığına tanık olacaktır. Bir gün derste insan iskelet sisteminin hayvanlarla farkını anlatırken, 15 yaşında bir öğrencinin, "Öğretmenim siz, insanların kuyruğunun olmadığını söylüyorsunuz, ama . Kiirtlerin kuyruğu var" deyip, yanında oturan ve Kürt olduğunu söyleyen öğrenci arkadaşının ceketini kaldırarak kuyruk aradığını da yaşayacaktır.

Bu olanlar gösteriyor ki, bir halk her türlü yöntemlerle yok edilmeye ve kişiliksizleştirilmeye çalışılıyor. Bu da, halkımızın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin önünde yığınla engelin bulunduğunu gösterir. Bu zorlukları aşmada asıl mücadelenin yanında, her yurtseverin yapması gereken daha pekçok işler var. Ben de, bu anlamda önüme bir hedef koyarak, okuduğunuz bu kitabı Türkçe’ye çevirdim.

Yazar Jürgen Roth, içinde yaşadığımız gerçekliği en çarpıcı bir biçimde dilegetiriyor. Bu eseri Türkçe’ye kazandırmamda, daha çok kişinin bundan yararlanması düşüncesi ağır bastı. Çeviri on yıllık bir gecikmeyle yapılmış olsa bile, bugün Kürt sorunu on yıl öncekinden daha aktüeldir. Yazarın, elinizdeki bu kitap dışında Kürtlerle ilgili bir diğer eseri daha var. Ayrıca, yayınlanmış pekçok başka çalışmaları da biliniyor.

Jürgen Roth’un bu çalışması iki anabölümden oluşuyor. İlk bölümü, Kürdistan’ın Irak ve Türkiye parçalarında yaşanan Kürt ulusal direnişlerinin çeşitli özelliklerini tanıtmaya ayrılmış. Kürt köylülerinin sömürgeci devlet güçleri ve onlarla işbirliği içinde olan Kürt feodallerinden çektikleri acıları, içine sürüklendikleri ağır yaşam koşullarım, bu halkın düşmanlarına karşı giriştiği direnişleri ustaca dilegetiriyor. Bu halkın bağrından çıkan peşmergelerin gösterdikleri özveri ve kahramanlıkları, onların taşıdıkları duygu ve değerleri, yöreden bir insamn ancak bilebileceği bir gerçeklikle bir roman, bir ulusal kurtuluş savaşı romanı havası içinde sergileyip sunuyor. Kitabın ikinci anabölümü ise ağırlıkla Kürt Tarihine ayrılmış; Kürdistan ulusal kurtuluş savaşımının izlediği süreçlerin kısa bir özeti verilmiş. Kitabın bütününe bakıldığında adeta iki ayrı çalışmanın birarada sunuluşu gibi bir izlenim uyanır okurda. Bunun anlatımda seçilen yöntemden kaynaklandığı, aslında aynı kavganın değişik anlatım farklarından ileri geldiği düşünülebilir. Bunun yanısıra, yazarın verdiği bilgilerin, sunduğu olayların 1976 öncesine dayandığını da unutmamak gerek. Olayları, gelişmeleri, nüfus ve benzeri konulara ilişkin sayısal değerlendirmeleri günümüz verilerine göre değil, bu kitabın yazıldığı zaman dilimine göre değerlendirmeliyiz. Bu eserin her bakımdan zevkle okunacağı, bilincimize ve bilgilerimize çok şey katacağı kanısındayım.

Evet, 1500’lü yıllarda yazılmış Şerefname’de yeralan şu sözler bugün de değerini ve güncelliğini koruyor.
"Bütün devletler ittifaktan doğar.
Devletsizlik ise ittifakstzlıktan"



M. H. IŞIK

I


"Zorunluluk zamanı kaçmaya fırsat kalmayınca, al eline keskin kılıcı(*)

Marif sendeliyordu. Yorgunluktan bitkin düşmüştü. Hızla yürüdüğü bu dar ve giderek yükselen yolun kenarında, duvar gibi yükselen kayaya yaslandı. Ciğerleri ağrıyordu. Göğsü kabarıp iniyordu. Sessiz soluk almaya çalıştı. Alnında biriken ter damlalarım elinin tersiyle sildikten sonra, etrafına bir gözattı.

Kuzeyde gerinmiş gibi duran başı bulutlu Mamemusa Dağı bütün haşmetiyle yükseliyordu. Güneyde, dik yamaçlı Altındağı görüşünü sınırlıyordu. Bunun önünde ince, keskin ve çıplak tepeleriyle yelpaze şeklinde açılmış dağ silsilesi adeta gizlenmiş gibi uzanıyordu. Bu dağlar, Kürdistan’ın Türkiye parçasındaki yalçın tepelere ulaşıyordu.

Marif bir kaya parçasının üzerine oturdu. Habur Nehri’nin akışını izledi. Bir ok gibi Mamemusa Dağı’mn dar ve uçurumlu vadisinden aşağıya fırlıyordu. İlerde düzlüğe ulaştığı yerde Mezra Köyü vardı. Orada arkadaş bulacağı umudunu taşıyordu içinde.

.....

(*) Bölüm baklamdaki alıntılar Şeref name’ııin M. E. Bozarslan tarafından Türkçeye çevrilen baskısından alınmıştır.




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues