La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kontrgerilla Kıskacında Türkiye


Auteur :
Éditeur : Bibliotek Date & Lieu : 1997, İstanbul
Préface : Pages : 550
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 127x190 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Par. Kon. 1480Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kontrgerilla Kıskacında Türkiye

Kontrgerilla Kıskacında Türkiye

Suat Parlar

Bibliotek

“Kontr-gerilla kıskacında Türkiye”; kanlı ilmeklerle dokunan son 30 yılımızın öyküsü.

“Osmanlı’dan Günümüze Gizli Devletle açılan yolda yeni noktalara geliyoruz- Yolun önünü “yöntemsel açıklık” aydınlatıyor. Susurluk’ta meydana gelen devlet kazasını milad alan anlayışlar bu yöntemsel açıklık sayesinde tuzla buz oluyor.

Restorasyon süreci deşifre ediliyor. Esas olanın kurumlar ve ilişkiler ağı olduğunun altı çiziliyor. Görünenin ardındaki gerçeklere ulaşma çabası kitabın en önemli özelliği oluyor.

Toplumumuzun üretmiş olduğu tüm güzellikleri, zenginlikleri kana ve ateşe boğanlar bu yöntemsel açıklık sayesinde gözler önüne seriliyor.



16 Mart Şehitlerine Hamit, Turan, Hatice, Abdullah, Murat ve Cemil’e


ÖNSÖZ


Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: Bu çalışma, üyesi bulunduğum İstanbul Barosu “Susurluk Araştırma Komisyonu”na bir taslak metin olarak da sunulmuştur. Susurluk devlet kazasını milat olarak görenlerden değilim. Osmanli’dan Günümüze Gizli Devlet’in devamı niteliğinde olan bu çalışmanın ciddi bir veri yığını temelinde geliştirilen varsayım ve tezleri var. Bir tartışma başlatmasını diliyorum. Ancak bu noktada benim katkım deryada damla gibidir. Türkiye’de “kontrgerilla" kavramında düğümlenen sorunlarla teorik ve pratik hesaplaşmada birçok kurum ve kişinin yıllara yayılan mücadelesini anmak gerekiyor. Talat Turhan, devrimci-yurtsever onuruyla kontrgerillanın karşısına ilk dikilenlerden. Geçenlerde kaybettiğimiz Dr. Memduh Eren, faşist enternasyonalin masonik örgütlerini araştırmaya bir ömür verenlerden ve Ziverbey işkencehanesinin zulmünü yaşayanlardan. Türkiye devrimci hareketinin öfkeli ve namuslu insanı Sırrı
Öztürk, Sorun Kollektifınin ürünlerinde Dr. Memduh Erenler, Talat Turhanlar'la kontgerilla tartışmasını başlatanlardan. TİK.P ve Aydınlık çizgisi ise bu konuda geniş bir bilgi birikimine katkı sağlayanlardan. 12 Eylül’ün mahkemelerinde kontrgerilla ve gizli devleti tahlil eden, Devrimci Sol ve Devrimci Yol çizgileri geniş deneyimlerini ve mücadele birikimlerini bu tahlillere katanlardan. “Seçmeli Caydırıcılık Doktrini”nin Türkiye ve Bölge açısından sonuçlarını 1988’de formüle eden Yalçın Küçük ise bu önemli çözümleme sonrası Ankara DAL’ın yolunu tutanlardan. Özgür Ülke, Özgür Gündem, Özgür Politika ve yer yer Demokrasi, kontrgerilla ve özel savaş aygıtlarına karşı gündelik mücadele ağır bedeller pahasına deşifre görevini yerine getirenlerden. Emin Değer, Uğur Mumcu, Haydar Tunçkanat, Süleyman Genç gibi namuslu kemalistler yazılarında ve kitaplarında kontgerillaya karşı mücadelenin parçası olabilenlerden. Gizli devletin çözümlenmesine yönelik çabalarda sosyalist önderlerden Dr. Hikmet Kıvılcımlfyı anmamak mümkün mü?
Bunların yanında birçok sol, devrimci yapılanma kontrgerillanın “gizli orduları" ile mücadelesini büyük bedellerde sürdürüyor. Bu arada giderek, Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumuyla uyarlı biçimde gizli devletin hedefi haline gelen İslamcı hareket içinde de bu konuda bir bilinç gelişmekte, yazılar, kitaplar ortaya çıkmaktadır. Kısacası “onlar" tüm olanak, örgüt ve deneylerine rağmen, komplo ağlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir "azınlık", biz ise tarihen meşru ve artık "giz"leri aydınlatma aşamasında, bu çürümeden kurtulmaya kararlı bir çoğunluğuz. Gizli devlet ve özel savaşa yönelik mücadelemiz emekçilerle bütünleştikçe, sesimiz bu toprağa, halka ve tarihe sorumluluk hisseden “bazıları” tarafından duyuldukça, kıskacı parçalamak kolaylaşacaktır. Bu parçalanan “kıskaç” ise sonuncusu olacaktır. Sonrası, yeni düzendir: Birleşik Bağımsız Sosyalist Ortadoğu.

Bu çalışma benim teşekkür borçlarımı artırdı. Öncelikle dost Tuncay Apaydın’a teşekkür ediyorum. Sevgili Nuray ise bu çalışmayı ortaya çıkaran emeği, canlı, diri tutan kişi; onsuz bu kitap yazılamazdı. Özenli ve dikkatli dizgici arkadaşlar, sorumlu davranışı ile Cenk ve sevgili Şaban bu kitaba emek katanlardan. Değişik akım ve işlerde de olsak, hep “o büyük günün” peşinde olan tüm arkadaşlarımın bu kitapta birikenlerde etkileri vardır. Hepsine teşekkür ediyorum.

Suat Parlar
Mart 97
Göztepe-İstanbul



GLADİO AĞLARININ OLUŞUMU
SOĞUK SAVAŞ BAŞLIYOR


II. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birijği’ne karşı; Ekim 1948'de. Churchill'in Muhafazakar Parti Kurultayı'nda yaptığı konuşma ile "Soğuk Savaş" başlatıldı. İktisadi, siyasi ve kültürel cephelerde sürdürülen Soğuk Savaş "enternasyonal” bir kurumlar, kurallar, örgütler "şebekesi” ile yürütüldü. “Hür Dünyanın Lideri” ilan edilen ABD öncülüğünde. Hitler'in çizmelerini giyen Kapitalist Enternasyonal NATO'da örgütlendi. NATO bünyesinde oluşturulan Gladio, kısa sürede tüm üye ülkelerde bu arada 1952 yılında Türkiye'de (Seferberlik Tetkik Kurulu) devlet örgütlenmesinin çelik çekirdeğinde yerini aldı. Bu arada gelişen ulusal kurtuluşçu halk hareketleri ile açık ve örtülü savaşa girişen ABD öncülüğündeki kapitalist Enternasyonal, yeni muharebe yöntemleri ve özel örgütler pratiğini gündemine aldı. Nazi istihbaratının askeri şefi General Gehlen'in katkıları ile yetkinleştirilen "özel savaş” yapılanmasının kodları hızla uygulanmaya konuldu. ABD'nin dev tekellerinden Rockfeller grubu 1956 yılında şu öneriyi ileri sürüyordu:

“ABD’nin çıkarlarına uygun düşmeyen herhangi bir durumu düzeltmek için dünyanın neresinde olursa olsun, derhal müdahale edebilecek yeteneklere sahip özel askeri birlikler kurulmalı. Bu özel askeri birliklerin gayet hareketli olması ve çeşitli lokal (yerel) harpleri başarıyla sona erdirecek yetenekte olması gerekir...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues