La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kürtlerin Çıkmazı


Auteur :
Éditeur : Kurdistana Bakur Date & Lieu : 2009, Berlin
Préface : Pages : 140
Traduction : ISBN : 978-3-940997-18-0
Langue : TurcFormat : 140x205 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Oze. Kur. 3082Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kürtlerin Çıkmazı

Kürtlerin Çıkmazı

Kutbettin Özer

Kurdistana Bakur

Ortadoğu’da federasyon veya otonomi sistemin kurulması demokrasiyi zedeler mi? Ben bu konuda uzlaşıcı doktirinlerimi sergilerken, gerçekten bu gelişmemiş ülkelerde demokrasi var mıdır ve ne kadar, kaç gıram yerini bulmuştur? diye sormak isterim. Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye İsrail ve komşu Arap ülkelerinde demokrasi anlayışının kavramı nedir, ne değildir? Kültlerin genel sorunu ve konumu ne kadar etkileyicidir, gelişmeyi engelleyen faktör nereden ve nasıl kaynaklanıyor? Bu meseleler üzerinde geniş tartışmak gerekir.

Aslında kaçınılmaz tartışmalardır. Bu tartışma sömürgeci ve işgalci ülkeler ile sömürge halk Kürtler tarafından ne kadar ciddiye alınır, bu ayrı bir konu. Gerçekten Kürtler kendi davalarına ...



ÖNSÖZ


Ortadoğu’da federasyon veya otonomi sistemin kurulması demokrasiyi zedeler mi? Ben bu konuda uzlaşıcı doktirinlerimi sergilerken, gerçekten bu gelişmemiş ülkelerde demokrasi var mıdır ve ne kadar, kaç gıram yerini bulmuştur? diye sormak isterim. Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye İsrail ve komşu Arap ülkelerinde demokrasi anlayışının kavramı nedir, ne değildir? Kültlerin genel sorunu ve konumu ne kadar etkileyicidir, gelişmeyi engelleyen faktör nereden ve nasıl kaynaklanıyor? Bu meseleler üzerinde geniş tartışmak gerekir.

Aslında kaçınılmaz tartışmalardır. Bu tartışma sömürgeci ve işgalci ülkeler ile sömürge halk Kürtler tarafından ne kadar ciddiye alınır, bu ayrı bir konu. Gerçekten Kürtler kendi davalarına bağlı oldukları hususunda çevrelerini ikna etme güç ve olanaklarına sahip mi? Çok hassas, ciddi konulardır. Tabii ki. Kültlerin ortak platformlarının olup olmadığı, birlikte çalışma istek ve iradesini ne kadar gösterebildikleri, kimlerle ve ne kadar yürüme konusunda yeterli tecrübeye sahip olup olmadıkları gibi önemli konuları da iyice tahlil etmek gerekir.

Ortadoğu’da en önemli sorun Filistin ve Kürdistan sorunudur, en etkili faktör de Filistin ve Kürdistan halklarının ulusal kurtuluş mücadeleleridir. Filistin halkının Kürt halkından en önemli farklılığı, bütün dünyanın onu ve ülkesini tanıması, sürekli gündemde tutmasıdır. Buna karşılık Kürdistan sorunu sadece terör-terörist sorunu olarak ele alınıyor. Bu haksız nitelemelerle Kürtlerin kendi haklı talepleri için verdiği mücadeleye ket vuruluyor. Oysa ki, Kürdistan M.Ö en azından 700’lü yıllardan itibaren insanlık tarihine derin izler bırakarak Mezopotamya Uygarlığını yaratma ve yaşatma serüveninde yer almış kadim bir ülkedir. Bu nedenle sadece Orta-Doğunun değil, ama aynı zamanda dünyanın tarihsel sürecine doğrudan etkisi olan stratejik bir ülkedir. Budurum, tarihte böyle olmuştur ve şimdi de böyle bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.

Osmanlı devleti sürecindeki Kürtlerin kaderi, 1923’te T.C’nin kurulmasından sonra daha bir trajik hal almış, kemalizm şiddet, baskı asimilasiyon, imha ve inkar politikasının dışında hiçbir şey yapılmamış, UNİTER sistem adı altında Kürd’ü yok etme politikası süregelmiştir. M.Kemal dönemde Kürtlere dayatılan katliamlar, sürgünler ve en derin asimiasyon politikası, onun ölümünden sonra da katmerleşerek devam etmiştir. Sömürgeci sistem en klasik ve barbar biçimiyle kendi hakimiyetini korumuştur.

Kültler de kendi örgütlemelerini gerçekleştirememiş, dağınık süreçlere savrulmuş, bazen çıkmazlar içinde bırakılarak birliğini sağlamasına engel olunmuş bir durumda, kendisini sürdüregelmiştir. Kimi kemalist ideolojiye endesklenmiş. kimi seyirci politikalarıyla kahramanlaşma sevdasına kapılmış, kimi de Ankara'da kokuşmuş, kendisine Kürt örgütçüsü" diyen kimi "lider’ler gibi emperyalizmin gelip onu keşfetmesini bekleyenlerin peşi sıra takılıp kalmıştır.

Kürtlerin çıkmazı, ulusal birlik oluşturamamak ve bir ulusun kurtuluşu için yeterli sayılabilecek derecede örgütlü olmamalarından kaynaklanıyor. Bunda da en önemli etken, tarih bilincine yeterli düzeyde önem vermemek ve bunun gereklerini yerine getirmemek olmuştur. Mustafa Kemal, “Tiirk milleti ve onun Misak-i Millici görüşleri üzerine yaptığı bir konuşmada "Varlığını ve bağımsızlığını koruyamayan ulus ölmüş demektir" diyor. Sonra "Özgürlük ve Bağımsızlık benim kimliğimdir" ifadesini kullanıyor. Demek istiyor ki, ülke içinde bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri onların olacaktır ve devletin kurumlaşması için idari sistemi özgürlüğü ve bağımsız kimliği kendi ulusu lehinde sonuna kadar savunacaktır. Demokrasi kavramını kendi yörüngesine çevirecek, ekonomiyi tam anlamıyla ulusal burjuvazinin kontroluna alacak, sonra da tek dil, tek kültür, tek ulus ve tek devlet çerçevesinde bir faşizan ideoloji yaratacaktır. Kemalizmin. ulus-devlet kavramı ve fiiliyatta da buna tekabül eden ideolojik vurgusu, devletin Uniter sistemini tavizsiz bir biçimde pratiğe geçirmiştir. Bu nedenle de küreselleşmeye karşı gelerek, ulusçu olmayı tercih etmiştir.
Kürt, Kürdistan adına siyasete atılan bazı Kültlerimiz de. Ulusal birliğimizi parçalamak için ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Kürt halkını teslim eden ve Türkleşmek ve Türkleştirilmek isteyen bizzat bizim bazı kendi Kürtlerimizdir. Lider konumunda olanlar oradan buradan teorileri kırparak, eninde sonunda teslimiyet bayrağını Kürtlerin karşısına diken gibi dikerler. Türkten daha fâzla Türk, Türkten daha fazla Türk ulusal kahraman çıkarak Kürt halkının onurlu mücadelesini Çankaya Köşkün’de teslim etmeye yeltenirler. Kürtlerin kaderi olsa gerek, çıkmaz sokaklar gelir ve en dar süreçlerde bu halkı bulur... Kültlerin arasında birlik, ortak görüşler zayıftır, ulusal irade daha da zayıflaştırılmaya çalışılıyor, en büyük örgütü bile bütün gücüyle kemalizmin ideolojini kendi Kürtlerine zorla kabul etmeye dayatıyor; bir gün ‘'Barış Konferansı” öteki gün “Demokratik toplum Konferansı” gibi dayatmalarla Türkleşme projelerini hayata geçiriyor, Mustafa Kemal'in dayattığı Türk özgürlük ve bağımsızlık sığınıp. Kültlerin ulusal mücadelesini baltalayarak, Kültlerin eliyle teslim olmayı sağlayarak, teslimiyet bayrağını kendi Kürt kitlesine taşıttırmak istiyor.
Kürtleri kendi içinde kemiren iç düşmanları var. Türk devleti çıkarları için çalışanı var, kendi dışında başkalarını kabul etmeyen örgütler var, ortak örgütlemede cephe olmayı Kürtlerle değil, Türk egemen güçlerle birleşmeyi isteyenler var, devletin en üst zirvesinde ortak karar alanlar var, Türk MİT’i, JİTEM ve Ergenekonu gibi devlet terör örgütü ile dirsek teması olanlar var, kısacası var da var. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin temel güçleri ve kimi önderliklerin ipi belirli güçlerin elinde olduktan sonra, Kürt Çıkmazı devam edecektir. Şimdi sorun şu; bu çıkmazı görüp korkacak mıyız, yoksa bu çıkmazı aşmak için yeniden örgütlenip top yekun ayağa mı kalkacağız.
Ben İkincisini seçtim ve bu kitap bu onurlu seçimi anlatıyor...

Kutbettin ÖZER
Haziran-2009 / Almanya



Kürdlerin Merak Ettiği Çankaya

84 yıldır Çankaya Köşkünde konuşan ve konuşlandırılan Kemalist ideolojili yılanla devlet yuvası ayakta duruyor. Bu Köşkün yılanları etrafı kokutarak Kürdleri zehirlemeye çalıştılar ve çalışıyorlar. Kürdler'in başta dilini kestiler. Sonra Kürdçe diline iftira ve efsaneli "kart-kurt" lakabını taktılar. Dili ve kültürü olan koca bir halkı dılsizleştirdiler. Üstelik bir cinayet işler gibi çocukların gözlerine bakarak kurbanlık Mehmetçik yetiştiriyoruz ve "Şark çocuktan dürüsttür" dediler...

Çankaya'daki yılanlar Kürd dilini kesmesine imza atmıştır. Bunca katliamlara göz yummuştur. Daha sonra art niyetlerini uzun yıllar gizleyerek Kürdler'i geri hizmetlerde, (askerlik hizmetlerinde, MİT'de, JİTEM' de, istihbaratlarda, itirafçılıkta ve derin / devletin hizmetlerinde) geçici görev verilecek planlarını gerçekleştirdiler. Bu kırmızı kolluklu Kürdler Çankaya Köşkü'ne kadar gidip çıkanlar oldular. Türk devlet uzmanı Kamuran İnan, Çetin Hikmet, Kamer Genç, İsmet İnönü ve oğlu Erdal İnönü ve Turgut Özal gibi kahramanlarda Türk devletinin yardakçılığını yaparak, misyonlarını alıp Kürdler'in aleyhinde propaganda yapmaya çalıştılar.

Süleyman Demirel, Çankaya Köşkü'nde iken Kürdlerin bir numaralı katili oldu. Kürd kökenli, M. Yıldırım-Yeşilli Demirel'in resepsiyonunda, Beyaz Sarayda gizlenmeden bulunuyordu. Günün birinde güncel konu-tartışma olduğunda, S. Demirel cevap vererek; "Ben herkesi kontrol edemem", diyerek cevap vermiştir.
.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues